sokakköpekleri - Göktan Eker http://www.goktaneker.com Polis ve Askeri Köpek Eğitim Uzmanı - K9 Trainer Göktan Eker's Blog Sun, 05 Mar 2023 08:32:30 +0000 en-US hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.7 TV 24- SOKAK HAYVANLARI RÖPORTAJI http://www.goktaneker.com/2022/11/18/tv-24-sokak-hayvanlari-roportaji/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=tv-24-sokak-hayvanlari-roportaji Fri, 18 Nov 2022 08:21:07 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3807 Sahipsiz Hayvanların çöplüklerde , doğal yaşama zarar verdikleri orman kenarlarında özgürlük adı altında sefalet içinde yaşamalarını uygun bulmuyorum. Çocukların özgürce sokaklarda oyun oynayamadığı , engelli arkadaşlarımızın , yaşlıların sürüleşmiş hayvanlar[...]

The post TV 24- SOKAK HAYVANLARI RÖPORTAJI first appeared on Göktan Eker.

]]>

Sahipsiz Hayvanların çöplüklerde , doğal yaşama zarar verdikleri orman kenarlarında özgürlük adı altında sefalet içinde yaşamalarını uygun bulmuyorum.

Çocukların özgürce sokaklarda oyun oynayamadığı , engelli arkadaşlarımızın , yaşlıların sürüleşmiş hayvanlar yüzünden sokaklarda korku yaşadığı ve hayatını kaybettiği bir ortam nasıl kabul edilebilir ?

Bakanlık genelgesine göre 2022 sonuna kadar tüm sahipli hayvanların Tarım İl Müdürlüklerine Kayıt zorunluluğu var. Bu süre sonunda üretim yeterlilik kriterine haiz olmayan hiç bir köpeğin üremesine izin verilmemeli , şeceresiz üretim engellenmeli , merdiven altı tabir edilen sistem cezalandırılmalı.

Sefalet içinde yaşayan , sürüleşip tehlike saçan tüm köpekler TOKİ eli ile İnşa edilen Doğal Yaşam Merkezlerine alınmalı ( İstanbul Beykoz , Bursa Osmangazi örneği. )

Hayvan koruma gönüllülük eğitimi alanların barınaklara giriş çıkışı engellenmemeli , gönüllü insan kaynakları doğru yönetilmeli.

Haydi polisi , izinsiz , kayıtsız , üretim yeterlilik belgesi olmayan , şeceresiz üretim yapanlara işlem yapmalı , hayvanlara kötü muamele işkence kesinlikle yatar cezalı olmalı.

Sahipli köpeklerin verdiği zararlar , müteselsil sorumluluk kapsamına alınmalı ve sahibe ceza verilmeli. Tüm barınaklara davranış rehabilitasyon ve eğitim birimi açılmalı , köpekler eğitimli bir şekilde yetenekleri mizaçları çerçevesinde sahiplendirilmeli. Saldırı gerçekleştiren ve rahebilite edilemeyen köpekler uyutulmalı , barınaklarda bu hayvanlara bakanlar da insan , kaç çalışan tanıyorum eli kolu parmakları yara bere içinde.

Hayvansever organizasyonlardan( sivil toplum örgütleri ) istekli olanlara TOKi eliyle barınak inşa edip destek olunmalı , işletme desteği verilmeli. Hayvanlar adına Bireysel para toplama , hayvanları dillendirme uygulamaları son bulmalı.

Şimdilik konu İle ilgili şahsi görüşlerim bunlar. Çatışma iletişim dili , linç kültüründen uzak makul çözüm için diyalog gerekli , bu sorunun çözülmemesi be bu hale gelmesinin ardında ne yazık ki bu var , anlamak için dinlemiyoruz , cevap vermek için dinliyoruz.

Veteriner Hekimlerin , Köpek Eğitmenlerinin, Köpek Davranışları çalışanların hatta Zootekni uzmanlarının olmadığı bir çözüm platformu işe maalesef yaramaz, bunca yıldır yaramadı da…….

Saygılarımla

Göktan Eker

Askeri ve polis köpekleri eğitim uzmanı

The post TV 24- SOKAK HAYVANLARI RÖPORTAJI first appeared on Göktan Eker.

]]>
Tarihsel Katmanlarda İnsan ve Köpek. Araştırmacı Yazar Sayın Irwin Cemil Schick ile Söyleşi http://www.goktaneker.com/2022/11/17/tarihsel-katmanlarda-insan-ve-kopek-arastirmaci-yazar-sayin-irwin-cemil-schick-ile-soylesi/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=tarihsel-katmanlarda-insan-ve-kopek-arastirmaci-yazar-sayin-irwin-cemil-schick-ile-soylesi Thu, 17 Nov 2022 06:08:20 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3802

The post Tarihsel Katmanlarda İnsan ve Köpek. Araştırmacı Yazar Sayın Irwin Cemil Schick ile Söyleşi first appeared on Göktan Eker.

]]>
Sahipsiz köpeklere karşı çözüm üretmeliyiz. http://www.goktaneker.com/2022/11/12/sahipsiz-kopeklere-karsi-cozum-uretmeliyiz/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=sahipsiz-kopeklere-karsi-cozum-uretmeliyiz Sat, 12 Nov 2022 08:30:05 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3819 Orjinal haber https://www.yenisafak.com/gundem/sahipsiz-kopeklere-karsi-cozum-uretmeliyiz-3879561 Uzmanlar, sokaklardaki sahipsiz köpeklerin toplum sağlığı sorunu olmaya başladığını söyledi. İstanbul Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan, “ Sokak hayvanı popülasyonu kontrol altına alınmalı. Bu[...]

The post Sahipsiz köpeklere karşı çözüm üretmeliyiz. first appeared on Göktan Eker.

]]>
Orjinal haber https://www.yenisafak.com/gundem/sahipsiz-kopeklere-karsi-cozum-uretmeliyiz-3879561

Uzmanlar, sokaklardaki sahipsiz köpeklerin toplum sağlığı sorunu olmaya başladığını söyledi. İstanbul Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan, “ Sokak hayvanı popülasyonu kontrol altına alınmalı. Bu yalnızca belediyelere bırakılabilecek bir görev değil.” dedi. Askeri ve Polis Köpekleri Eğitmeni Göktan Eker de son dönemde özellikle kırsal alanda kontrolsüz bir artış olduğunu söyledi.

Bitlis’te bir çocuğun kuduzdan yaşamını yitirmesi sokak hayvanlarına yönelik önlemleri tekrar gündeme taşıdı. Uzmanlar kurumların ve vatandaşların iş birliği içerisinde çözüm önerisi geliştirmesi gerektiğini söylüyor.

YALNIZCA BELEDİYE SORUMLU DEĞİL

İstanbul Veteriner Hekimleri Odası Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan, sokak hayvanı popülasyonunun kontrol altına alınması gerektiğini belirtti. “Bu yalnızca belediyelere bırakılabilecek bir görev değil” diyen Arslan, şöyle konuştu: “Bakanlıklar, belediyeler, bu alanda çalışan kitle örgütleri hep birlikte bu sorunun üzerine gitmeli. Kuduz, sahipsiz hayvanların nüfusunun artması ve şehir dışındaki alanlara kaymalarıyla oluşan risklerden biri. Sahipsiz hayvan sorunu çok boyutlu bir şekilde ele alınmalı. Okullarda hayvanlara nasıl yaklaşılacağına ilişkin de eğitim vermemiz gerekiyor.”

KIRSAL ALANDA KONTROLSÜZ ÜREME VAR

Askeri ve Polis Köpekleri Eğitmeni Göktan Eker de “Son dönemde sokak hayvanlarındaki kontrolsüz artış yönetilemez bir hale geldi. Bu artışın sebeplerinden bir tanesi kırsal alandaki kontrolsüz üreme. Popülasyon artışı ağırlıklı olarak kırsaldan şehirlere doğru hareket ediyor ve yarı vahşi bir köpek yaşantısı başlıyor. Bir dişi köpek 6 yılda 69 bin bebeğe sahip olabiliyor. Köpek üretiminin disiplin altına alınması lazım. Avrupa’da köpek üretim yeterlilik kriterleri mevcut. Bir köpeği 15 aydan önce çiftleştiremiyorsunuz. Çiftleştirirken annesinin, babasının şeceresinin ulusal kinoloji federasyonuna ( türkiyede köpek ırkları ve kinolji federasyonu www.kif.org.tr ) kayıtlı olması gerekiyor. Köpeğe o ırkı koruması için bir üretim izni verilmiş. Bizde ne yazık ki şununla bunu çiftleştirelim yeni bir ırk ortaya çıksın düşüncesi var.” dedi.

KISIRLAŞTIRMA KESİN ÇÖZÜM DEĞİL

Başıboş Köpek Sorunu Platformu Sorumlusu Prof. Dr. Ethem Kadri Pektaş da “Biz devlet büyüklerimizden başıboş köpekleri insanların yaşam alanlarından toplamalarını talep ediyoruz. 2004 yılından 2019 yılına kadar Türkiye’de yerel yönetimler tarafından kısırlaştırılan başıboş köpek sayısı 1 milyon 800 bin civarında. Dolayısıyla kısırlaştırmanın kesin sonuca götürmesinin şu aşamada pek kolay olmadığı anlaşılıyor” diye konuştu.

KÖPEKLER SOKAĞA TERK EDİLİYOR

Dokuz Eylül Üniversitesi Hayvan Dostları Topluluğu Üyesi Can Turan ise “Belediyelerin büyük bir kısmı maalesef kısırlaştırma merkezi bile kurmadı. Denetimsizlik, kontrolsüzlük, cezasızlık nedeniyle nüfusun kontrol altına alınmaması ve üstüne kontrolsüz köpek üretimi yapan insanların da köpekleri sokağa terk etmesiyle konu çözülemez hale geldi” dedi.

AVRUPA’DA SERT YAPTIRIMLAR VAR

Avrupa’nın üç büyük ülkesi Almanya, Fransa ve Hollanda’da sokakta başıboş gezen hayvanların toplanmasından ve bakımından yerel yönetimler sorumlu. Buralarda evcil hayvan beslenmenin, ihlal durumda hapisle sonuçlanabilecek cezaları öngören katı kuralları bulunuyor. Evde hayvan besleyenler vergi vermek, belli türler için eğitim almak zorunda. Avrupa’da, ‘topla, kısırlaştır, aşıla, geri bırak’ uygulaması ile başıboş hayvan sorunu büyük oranda çözüldü.

The post Sahipsiz köpeklere karşı çözüm üretmeliyiz. first appeared on Göktan Eker.

]]>
VETERİNER HEKİMLER DERNEĞİ SAHİPSİZ SOKAK HAYVANLARI RAPORU http://www.goktaneker.com/2022/11/09/veteriner-hekimler-dernegi-sahipsiz-sokak-hayvanlari-raporu/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=veteriner-hekimler-dernegi-sahipsiz-sokak-hayvanlari-raporu Wed, 09 Nov 2022 20:18:56 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3788  Veteriner Hekimler Derneği adına  Genel Başkan Dr. Gülay Ertürk GE:  Kuduz olan bir sokak köpeği tarafından ısırılan çocuğumuzun hayatını kaybetmesinin ardından sokak köpekleri ile ilgili tartışma iyice alevlendi , bu soruna[...]

The post VETERİNER HEKİMLER DERNEĞİ SAHİPSİZ SOKAK HAYVANLARI RAPORU first appeared on Göktan Eker.

]]>
 Veteriner Hekimler Derneği adına  Genel Başkan Dr. Gülay Ertürk

GE:  Kuduz olan bir sokak köpeği tarafından ısırılan çocuğumuzun hayatını kaybetmesinin ardından sokak köpekleri ile ilgili tartışma iyice alevlendi , bu soruna çözüm bulunamazken koku toplumsal çatışmaya evrilme arefesinde. Hayvanseverler ve hayvanları sokaklarda istemeyenler arasındaki fikirsel maka iyice açılmışken belkide bu konunun tam ortasındaki veteriner hekimlerin sesi neredeyse hiç duyulmuyor. Ben bu yazıda Veteriner Hekimler Derneği Başkanı Sayın Dr Gülay Ertürk’ün yazısını noktasına virgülüne dokunmadan bloguma taşımak istedim. Bununla birlikte Gülay Hanım’ın eşi Sayın Gürbüz Ertürk’ün de bir veteriner hekim ve Köpek eğitmeni olduğunu belirtmek isterim.  

                                                        

DÜNYADAKİ VE TÜRKİYE’DEKİ DURUM

Sahipsiz sokak hayvanlarının sayısı hızla artmakta, yaşadıkları ve yaşattıkları  sorunlar her geçen gün daha ciddi boyutlara ulaşmaktadır. 

Alman merkezli istatistik şirketi Statista, dünyada her yıl yaklaşık 35.000 insanın köpek saldırılarında hayatını kaybettiğini açıkladı. Şirket raporuna göre sivrisinek, insan ve yılandan sonra dünyadaki en ölümcül canlı köpektir. Her yıl dünya çapında on milyonlarca köpek saldırısı ve ısırığı vakası meydana gelmektedir

Buna paralel bir şekilde ülkemizde de  köpek sayısı sürekli bir artış göstermektedir. Tahmini olarak ülkemizde 5 milyon civarında kuş, kemirgen ve akvaryum sahipleri vardır. Kedi, köpek    ile beraber kabaca 10 -12 milyon kişi evinde kuş, kedi, köpek vs. ev hayvanına sahiptir.

Türkiye’de hayvan  sevgisi ve koruma bilinci gelişmiş insan oranı kabaca %20 civarındadır.

Sokaklarda yaşayan  köpek sayısı, Dünya Sağlık Örgütüne göre insan nüfusunun %10’na karşılık gelmektedir. Bu sayının %75’nin sahipsiz olduğu düşünülmektedir.  Bugün  dünyada (bazı kaynaklara göre 900 milyon) 600 milyondan fazla  köpek bulunduğu tahmin edilmekte, bunun büyük çoğunluğu sokaklarda  yaşamaktadır. Türkiye’de ise, 6,5 milyon civarı sahipsiz köpek varlığı tahmin edilmektedir.

TBMM Meclis Araştırma Komisyonu tarafından yayınlanan raporda, yerel yönetimler tarafından 2004-2019 arası sahiplendirilen hayvan sayısı 363.358 olmasına rağmen, sokaklar köpeklerle doludur.

Türkiye’de tüm yerel yönetimler tarafından kurulmuş toplam 91.955 hayvan kapasiteli 254 adet  hayvan bakım evi bulunmaktadır. Birçok Belediye’de Veteriner İşleri Müdürlükleri bulunmamaktadır. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, ülkemizde  yılda yaklaşık 250.000 kuduz riskli temas bildirimi yapılmakta olup yılda ortalama 1-2 kuduz vakası görülmektedir. Kısaca, Türkiye’de her yıl, 200 binden fazla insan, sokak köpekleri tarafından saldırıya uğrayıp, ısırılmaktadır.

VETERİNER HEKİMİN ÖNEMİ

Sahipsiz sokak hayvanlarından  geçen direkt temas ile dışkı -idrar temasıyla, pire-kene-sinek gibi vektörlerle  geçen çok sayıda hastalık vardır. Isırık- tırmalamaya bağlı  yara enfeksiyonları, Kedi Tırmalama Hastalığı, Tularemi, deride ya da sistemik gelişen Mantar, Uyuz, Kampilobakter, E.coli, Salmonella, Yersinia, Ekinokok, Toksoplasma, Kancalı kurt, Toksokara, Giardia, Bordetella, Klamidya, Brusella, Lyme, Erlişya, Anaplasma, Leishmania, Tüberküloz, kedi köpeklerden geçen sayısız hastalıkların başlıcalarıdır.

Sahipsiz köpekler toplumda herkesin sağlığını riske atmaktadırlar. Örnek olarak ülkemizde küçümsenmeyecek oranda görülen kist hydatik hastalığının  en çok topraktan bulaştığı ortaya konmuştur. Çünkü köpek dışkısı ile atılan bu parazitin  yumurtaları toprakta ve soğukta 1 yıl gibi bir süre canlı kalabilmektedir. Rüzgârla,  yağmurla yayılıp gıda olarak tükettiğimiz sebzelere kontamine olmakta ve  iyi yıkanmamış bu ürünleri tüketmek suretiyle insanları enfekte etmektedirler. 

Tüm bu hastalıklar göz önünde bulundurulduğunda, sahipsiz sokak hayvanları konusunda veteriner hekimin öneminin sadece kısırlaştırıma ve üremenin kontrolü  ile sınırlı olmadığı  ortaya çıkmaktadır. 

Veteriner hekim; tüm hayvan türlerinin sağlık ve refahı, hayvanlardan geçen hastalıkların önlenmesi, hayvansal gıdaların güvenirliği ve kontrolü için  tıbbi bilgi ve yasal yetkiye haiz kişidir. Zoonozlarla mücadele, hastalık taşıyan vektörlerle mücadele, çevre sağlığı, insan sağlığı, hayvan sağlığı, hayvansal üretim, gıda güvenliği, hayvan refahı, hayvan ıslahı gibi direkt sorumluluk alanları dışında, pet hayvanlarının sağlığa olumlu etkisiyle insan ruh sağlığının iyileştirilmesi, çocuk gelişimi, yaşam hakkına saygılı toplum şekillendirilmesi gibi  görev alanları da vardır. Çoğu kişinin “hayvan tedavi eden kişi “ olarak sınırlı bir alanda tanımladığı Veteriner Hekim, objesi hayvan olsa da insan sağlığının kilit noktasıdır.

DÜNYADA VE ÜLKEMİZDE SAHİPSİZ SOKAK HAYVANI SORUNUNA YAKLAŞIM

Dünyada, 1850’lerden  1990’lara kadar,  sokakları köpeksizleştirmek için yakala-öldür politikası uygulanmıştır. Geçmişten günümüze sahipsiz sokak hayvanlarının kontrolü için kullanılan    yöntemler  arasında dikkat çekenler şunlardır. 

1 Avrupa’da özellikle popülâsyon az olduğu ülkelerde uygulanmış olan ancak günümüzde şiddetle karşı çıkılan kitlesel itlaf. 

2-Günümüzde yine şiddetle karşı çıkılan ve aynı zamanda etkisizliği ortaya konmuş olan yerel itlaf. 

3-Popülâsyonun az olduğu ülkelerde ve çoğunlukla gelişmiş ülkelerde uygulanan barınağa al sahiplendir, sahiplendiremiyorsan uyut yöntemi.

4-Popülâsyonun  yoğun olduğu ülkeler için önerilen kısırlaştır ve aldığın yere bırak yöntemi.

TÜRKİYE’DE HAYVANLARI KORUMA KANUNU İLE İLGİLİ KURUMLAR

1-Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı  Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü  altında 7 ayrı Daire Başkanlığından biri olan Yaban Hayat Daire Başkanlığına ait 6 farklı Şube Müdürlüğünden biri olan Hayvanları Koruma Şube Müdürlüğü

2-Belediyeler

3-Sivil Toplum Kuruluşları, gönüllü dernekler

4- Hayvan sever kişiler

Hayvanları koruma Şube Müdürlüğü’nün görevi; 5199 sayılı kanun kapsamındaki hayvanların korunmasına yönelik bakanlık kurum ve kuruluşlar ve STK’lar ile işbirliği çerçevesinde faaliyet yapmak desteklemek ve denetlemektir. Valilik kaymakamlık il hayvan koruma kurulları ile çalışmalar yürütülür.

Belediyelerin görevi; sokaktaki sahipsiz hayvanların toplanıp yakalanması, tedavisi aşılanması kısırlaştırılması, barındırılması, alındıkları yere geri bırakılması, sahiplendirilmesi, hayvan sevgisinin yaygınlaştırılmasını sağlamak için toplumda bilinçliliğin arttırılması faaliyetlerinin düzenlenmesidir.

Sivil toplum kuruluşları olan dernekler; toplumda hayvan sevgisini yaygınlaştırmak, hayvan haklarına ihlallere müdahale etmek, Belediyeler ile işbirliği içerisinde,  hayvan hakları konusunda kamuoyu oluşturmak, mevzuat düzenlemelerine müdahil olmak ve görüş hazırlamak şeklinde görev üstlenirler.

ÇÖZÜM

Problemin çözümünde, hukuki olmaktan ziyade, sosyo-kültürel-ekonomik ve yönetsel engeller vardır.

1-Sahipsiz Sokak hayvanı popülâsyonunu kontrol altında tutmak için kısırlaştırma şarttır. Ancak, kısırlaştırma programları tek bir yönetim merkezinden idare edilmediği takdirde, başarısızlıkla sonuçlanmaktadır. Bir belediye sınırları içerisindeki hayvanlar kısırlaştırılsa bile, diğer belediye sınırlarından o bölgeye hayvanlar yeniden taşınmakta ve üremeye devam etmektedirler. Kırlaştırma tek merkezden yapılamıyorsa serbest veteriner hekimlerden hizmet alma yoluna gidilmelidir.

2-Hayvanlar  kısırlaştırılıp alındıkları yerlere bırakılsa da bu kez herhangi bir kişinin sorumluluğunda olmadıklarından, içgüdüleriyle davranan bu hayvanların sürüleşip vahşileşip insanlara saldırmaları söz konusu olmaktadır. Dolayısıyla, köpeklerin kanunda ve yönetmelikte belirtilen yerel hayvan koruma görevlilerinin zimmetli sorumluluğuna verilmesi çözüm sağlayacaktır.

3-Ülkemizdeki sahipsiz sokak hayvanları olaylarının sorumluluğu sadece Belediyelere yüklenilmektedir. Birçok Belediye’de, Veteriner İşleri Müdürlükleri bulunmamaktadır. Belediyelerde hayvanlardan geçen hastalıklar için Veteriner İşleri Müdürlükleri olması zorunluluktur. Zoonozlarla mücadele, gıda güvenliği denetimi, vektör ve haşerelerle mücadele ve çevre sağlığı konuları, Veteriner İşleri Müdürlüklerinin en temel sorumluluk alanıdır. Sahipsiz hayvanların kısırlaştırılması, belediyelerin sınırlı bütçeleri göz önüne alındığında,  bu hizmetin serbest veteriner hekimlerden sağlanması mümkündür.

4-Sahipsiz Sokak hayvanları problemi büyük bir sorun olup, Tarım Bakanlığı teşkilatı açısından Şube Müdürlüğü nezdinde ele alınması sorunun çözümünde güçlüğe sebep olmaktadır. Ülkemizdeki tüm hayvanlar ve onlardan geçebilecek tüm hastalıklar için AB müktesebatına uygun olarak, Tarım ve Orman Bakanlığında, tek bir Genel Müdürlük altında Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü kurulması, işleyişin başarısı ve sorumluluk sahibi olanların sorgulanması açısından gereklidir.

5-Sokak hayvanlarının korunmasına dair kanun ve uygulama yönetmeliği çerçevesinde rolü olan herkes, ölçme ve değerlendirmeye dayalı bir takip sistemi içersinde değerlendirilmeli, randomize denetimler gerçekleştirilerek sorumluluğunu yerine getirmeyen sorumlular cezalandırılmalı, başarı gösterenler ise vergi muafiyeti gibi uygulamalarla ödüllendirilmeli ve sistemin sürdürülebilirliği mümkün kılınmalıdır.

YAPILACAKLAR

Sahipsiz sokak hayvanları sorununun çözümü toplumsal, yönetsel-uygulamasal, idari, bütçesel açıdan şu şekilde sıralanabilir. 

Toplumsal:

1-Milli Eğitim Müdürlüğü ile koordineli olarak ilkokul öğrencilerine hayvan sevgisi, bakımı, yaklaşımı dersleri verilmelidir.

2-Yerel yönetimler; hayvan davranışı, beden dili, bakım ve beslenmesini öğreten ücretsiz kurslar vermeli, hayvanlardan geçen hastalıklar konusunda toplumu bilgilendirmelidir.

3-Sahipsiz Sokak hayvanî sorununun çözümü için uzman kişilerin doğru argümanları ile kamuoyu yaratılmalı, medya ve basın organları doğru kullanılmalıdır. Toplum doğru bilinçlendirilmelidir.

4-Sahipsiz hayvanlar, isteyenin istediği şekilde baktığı hayvanlar şeklinde olmamalıdır. Hayvan koruma gönüllüleri, sorumluluklarını yerine getirip getirmedikleri konusunda üç ayda bir İl Hayvan Koruma Kurulu tarafından denetlenmelidir.

5-Sahipsiz hayvanlar için, hayvan sever olarak yardım paraları toplanması engellenmeli, bu şekilde davrananlara yasal işlem başlatılmalıdır.

6-Merdiven altı üretim ve kayıt dışı kazanç engellenmelidir.

7-Köpek sahipleri köpeklerini gezdirmeye çıkarttıklarında, sahibinin kontrolü altında tutabileceği mesafede bir uzatma takarak  ve sosyal uyumu yoksa bir ağızlık ile  köpeğini  gezdirmeli, sokakta dışkı bırakmamalı ve  bunlara uymayanlara cezalar uygulanmalıdır.

Yönetsel-Uygulamasal:

1-Hayvan sayısı, aşı durumları, kısırlaştırma durumları yerel yönetimler tarafından bilinmelidir. Bu bilgiler; bölgedeki veteriner kliniklerinden, muhtarlardan, il ya da ilçe tarım müdürlüklerinden öğrenilmelidir.

2-Kısırlaştırma işlemi için hastane açmak mali külfet getirecektir. Bunun için belediyeler hastane açmak yerine bölgede serbest çalışan veteriner klinik ve hastaneleri ile meslek odaları vasıtasıyla protokol yaparak; kısırlaştır, aşıla, çip tak ve aldığın yere bırak formülü ile sorunu gecikmeden çözmelidirler.

3-Yerel yönetimler, Veteriner İşleri Müdürlüklerini kurmalı ve zoonozlar, çevre sağlığı, sinek böcek mücadelesi, gıda güvenliği işlerini üstlenmelidirler. Ayrıca sokakta hayvan gönüllerince zimmetli hayvanların, barınma beslenme gibi ihtiyaçlarını karşılamakla sorumlu olmalıdırlar. 

4-Belediyeler; güçten düşmüş hayvanlar için, tehlike arz eden ırklar için, hizmet alımı yoluyla kısırlaştırma ameliyatlarını  yaptırdıkları hayvanların post operatif süreçlerini geçirebilmesi için, bakım evleri yapmalıdırlar.

5-Belediyeler, sokağa terk edilen sahipli hayvanların takibinin yapılması ve hayvanları koruma kanununda belirtilen cezai işleme  tabi tutulabilmesinin sağlanması için çip okuma  sistemine sahip olmalıdırlar.

6-Sokaklarda, asla sahipsiz hayvan olarak köpekler bırakılmamalıdır. Bu amaçla İl  Hayvan Koruma Kurulu, her üç ayda bir, hayvan koruma gönüllülerine tahsis edilen hayvanlar için,  sorumlu kişilerden  hayvanların bilgisi alıp, aksaklıkları gidermeli ve   görevleri ile ilgili denetimi sağlamalıdır. 

7-Belediyeler,  serbest veteriner hekimlerden kısırlaştırma hizmetini  alamayacak ise, tek merkezde kısırlaştırma gerçekleştirilmeli ve bir belediye sınırlarından diğerine hayvan bırakılmasının önüne geçilmesi bu şekilde önlenmelidir. 

8- Sahipsiz Sokak hayvanlarının trafik kazası ya da hastalıklarında tedavinin trafik sigortasından sağlandığı bilgisi dikkat çekecek şekilde yazılarak, sürücüler bilgilendirilmelidir.

İdari:

1- Belediyelerin tümünde Veteriner İşleri Müdürlüğü oluşturulmalıdır.

2-Tarım ve Orman Bakanlığında Veteriner  İşleri Genel  Müdürlüğü oluşturulmalıdır.  Doğa Koruma ve Milli Parklar  Genel Müdürlüğü’ne bağlı Şube Müdürlüğü nezdinde değil daha üst makamlarda  bu örgütlenmeye dair çalışmalar yapılmalıdır.

 3-Sağlık Bakanlığı bünyesinde Veteriner Halk Sağlığı dairesi oluşturulmalıdır. 

Bütçesel: 

1- Avrupa Birliği destek fonlarından faydalanılmalıdır.

2-Hayvan severlere bağış yapmalarını  özendirecek vergi indirimi, ücretsiz bazı hizmetler sunmak   gibi kolaylıklar sağlanmalıdır. 3–Birden fazla kedi köpek sahibi olanlardan ya da yavrulatanlardan vergi alımı gerçekleştirilmelidir. 

The post VETERİNER HEKİMLER DERNEĞİ SAHİPSİZ SOKAK HAYVANLARI RAPORU first appeared on Göktan Eker.

]]>
Etik Köpek Yetiştiricilerine Gereksinimin Nedeni http://www.goktaneker.com/2022/09/17/etik-kopek-yetistiricilerine-gereksinimin-nedeni/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=etik-kopek-yetistiricilerine-gereksinimin-nedeni Sat, 17 Sep 2022 14:14:32 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3775 Barbara Fisher -Çeviri: İlker Ünlü “Onu barınaktan kurtardım.” Bir köpek sahibi size bu sözleri kaç kez söyledi? Bu günlerde insanlar bir köpek edinmenin tek yolunun bir köpeği kurtarmak olduğundan çok[...]

The post Etik Köpek Yetiştiricilerine Gereksinimin Nedeni first appeared on Göktan Eker.

]]>
Barbara Fisher -Çeviri: İlker Ünlü

“Onu barınaktan kurtardım.” Bir köpek sahibi size bu sözleri kaç kez söyledi? Bu günlerde insanlar bir köpek edinmenin tek yolunun bir köpeği kurtarmak olduğundan çok eminler. Ahlaki yüksek zemini korumakla ilgilenen bir kişi, bir yetiştiriciden asla bir yavru satın almaz, çünkü “yetiştirici” kelimesi merdiven altı üreticiler ile eş anlamlıdır, değil mi? Sahiplenmeyi ve asla yetiştiriciden yavru almamayı onaylıyoruz.

Ve kaç kez bir kişinin köpeğinin davranış sorunlarını “Önceki sahibi tarafından taciz edildi” ifadesiyle açıkladığını duydunuz. Çoğu zaman, köpeğin, tacizci erkek olduğu için erkeklerden nasıl nefret ettiği veya örneğin, tacizcinin parmak arası terlik giydiği için parmak arası terliklerden nasıl korktuğu hakkında hazır bir hikayeleri vardır. Bunun
ne sıklıkla tamamen spekülatif olduğunu düşünüyorsunuz? Bir kişinin köpeği barınağa getirip “Bu köpeği parmak arası terlik giyerek taciz ettikten sonra teslim ediyorum” demesi çok mu muhtemeldir?

Bunlar sadece insanlar tarafından yapılan varsayımlardır, çünkü tercih edilen bir anlatıya uygundurlar. Bir köpeği istismardan kurtardığınızı düşünmek tamamen kahramanca bir duygudur, oysa köpeğin basitçe eğitimsiz olduğunu düşünmek paniğe neden olur ve bunu değiştirmek sizin sorumluluğunuzdadır. Ama gerçekten, iki senaryodan hangisinin doğru olma olasılığı daha yüksek?

Kurtarmak kesinlikle takdire şayan ve geçerli bir şey olsa da, yukarıda sayılan sebeplerden ve ayrıca küçük çocuklarım olduğu için bunu yapmamayı seçtim. Köpeğin sağlığını ve davranışını tahmin etmede en iyi şansa sahip olmak istedim. Köpeğin ilk deneyimlerini ilk elden görmek ve herhangi bir davranış sorununu ortaya çıktıkça ele alabilmek istedim.

Seçtiğim cins İngiliz Setter’dı ve etik bir yetiştiriciden bir tane istediğimi biliyordum. Bu yazıyı buruşturup öfkeyle çöpe atmadan önce, İngiliz Setter’in sevenler ve yetiştiricileri için bir dernek olan İngiliz Setter Derneği Amerika’nın üyeleri için bir kriterler listesi mevcut. Üye olmak için herkesin bu etik kurallara uyması gerekir.

Aşağıdakiler, kuralların tamamı değil, ancak birkaç önemli nokta:


“Ben sadece bireysel köpeğin değil, aynı zamanda bir bütün olarak ırkın itibarı ve refahının da bekçisiyim.”


“Her köpeğe ayrı ayrı değer verildiğini, ve yalnızca fiziksel olarak değil ve mizaç olarak sağlıklı yetiştirildiğini bilmek benim görevimdir.”


“Bir batım üretimi yapacak olursam, o köpeklerin yaşamları boyunca benim sorumluluğum olduğu önermesini kabul ediyorum.”

İstediğimiz yetiştiriciyi seçtikten sonra, Taran adını verdiğimiz benekli küçük çocuğumuzu gerçekten almamız aylarımızı aldı. Müstakbel anne babasıyla tanışmak için seyahat ettiğimizde hamile bile değildi. Bekleme sırasında yavru köpekler ve ırkı hakkında kitaplar okuduk, evin etrafını çitle çevirdik ve ihtiyacımız olan her şeyi aldık. Onu almaya gideceğimiz gün geldiğinde tamamen hazırdık. Bir köpek yavrusuna sahip olmak, özellikle aktif ve huysuz bir çocuğu evlat edinmekle karşılaştırılabilir, çok zor bir iştir.

Neyse ki uzun bekleyiş bizi zorluklara tamamen hazır hale getirdi. Ayrıca, eğer ondan vazgeçmeye karar verirsek, yetiştiriciler onu geri alacaktı. Köpeklerinden birinin barınağa gitmesine asla izin vermezler çünkü hiçbir etik yetiştirici bunu yapmaz.


Köpekler insan müdahalesinin ürünüdür. Bir zamanlar kurttular, ama insanlar en çok işe yarayanları insan dostu olarak seçtiler. Köpekler uzun bir süre boyunca kendi eşlerini seçtiklerinde, Avustralya dingoları gibi vahşi köpekler ortaya çıkar.

Etik yetiştiriciler ortadan kalkarsa ne olacak? Bu, gerçekleşen tüm köpek üretiminin, ne yaptıklarını gerçekten bilmeyen insanlar tarafından veya kimsenin sağlık veya mizaç veya yarattıkları ırkların geleceği ile ilgilenmediği gerçek merdiven altıcılar tarafından düzenlenen tesadüfi köpek çiftleştirmeleri olacağı anlamına gelir. Asıl amacın o anlık fevri bir dürtü üzerine satın alınan sevimli yavrulardan para kazanmak olduğu üreticiler topluluğu.. Nihai sonuç, köpekler ve insanlar arasındaki ortaklığın kaybı olabilir. Artık “İnsanın En İyi Arkadaşı” olmayacaklardır.

Taran şimdi iki yaşında ve tanıştığı herkes tarafından seviliyor. O sadece güzel değil, aynı zamanda sağlıklı ve mizaç olarak da sağlam. Üç kabadayı genç erkekle küçük bir evi paylaşmasına rağmen, asla herkese karşı tamamen nazik olmaktan hiç vazgeçmiyor.

Kocam onu gittiği her yere götürüyor ve o bizim gururumuz ve neşemiz. Barınak köpekleri de harika olabilir, ancak birgün başka bir köpek alırsak, büyük olasılıkla etik bir yetiştiriciden olacaktır.

Ve bu sorun değil.

Kaynak: http://www.campuschroniclenews.com/an-argument-for-ethical-dogbreeders/

GE: Tam olarak bu sebeple yani alınan köpeğin sağlık karakter ve mizaç belirsizliğini ortadan kaldırmak için tüm barınaklarda mizaç testleri sosyal adaptosyon eğitimleri yapılmadan köpek sahiplendirilmemesi bence çok daha uygun olacaktır.

Zira muhtaç ve hasta hallerini görüp vicdan yaparak sahiplenilen köpeklerin bu durumları ortadan kalktığında gerçek mizaç ve karakterleri ortaya çıkmakta, çoğu insan için de bu altından kalkılamaz bir durum teşkil etmektedir.

Bir çok hayvanseverin köpek üretimi beş yıl yasaklansın talebini sık sık duyuyorum. Oysa biz etik yetiştiriciler, üretim kriterlerini karşılamayan , yani sağlık ,davranış ,anatomi, şecere gibi bir çok şartı yerine getirmeyen köpeklerin üretiminin ömür boyu yasaklanmasını isteriz.

Eğer sokak hayvanı sayısının artmasını istemiyorsak etik yetiştiricileri desteklemeliyiz böylece merdiven altı tabir edilen üreticilerle mücadele edebiliriz.

The post Etik Köpek Yetiştiricilerine Gereksinimin Nedeni first appeared on Göktan Eker.

]]>
TVNET Haber ekranlarında Sahipsiz Köpekleri konuştuk. http://www.goktaneker.com/2022/07/27/tvnet-haber-ekranlarinda-sahipsiz-kopekleri-konustuk/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=tvnet-haber-ekranlarinda-sahipsiz-kopekleri-konustuk Wed, 27 Jul 2022 05:46:15 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3792

The post TVNET Haber ekranlarında Sahipsiz Köpekleri konuştuk. first appeared on Göktan Eker.

]]>
KİNOLOJİ AÇISINDAN SOKAK KÖPEKLERİ http://www.goktaneker.com/2022/07/22/kinoloji-acisindan-sokak-kopekleri/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=kinoloji-acisindan-sokak-kopekleri Fri, 22 Jul 2022 14:23:38 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3771 KİNOLOJJİ AKADEMSİNİN KURUCULARINDAN SEVGİLİ DOSTUM İLKER ÜNLÜ İLE 4P1K DERGİSİ İÇİN KİNOLOJİ VE SOKAK KÖPEKLERİ BAŞLIKLI SÖYLEŞİMİZİ SEVGİLİ OKUYUCULARIMIZ İLE PAYLAŞIYORUM. GE: İlkercim selamlar ülkemizde son süreçte özellikle revize edilen[...]

The post KİNOLOJİ AÇISINDAN SOKAK KÖPEKLERİ first appeared on Göktan Eker.

]]>
KİNOLOJJİ AKADEMSİNİN KURUCULARINDAN SEVGİLİ DOSTUM İLKER ÜNLÜ İLE 4P1K DERGİSİ İÇİN KİNOLOJİ VE SOKAK KÖPEKLERİ BAŞLIKLI SÖYLEŞİMİZİ SEVGİLİ OKUYUCULARIMIZ İLE PAYLAŞIYORUM.

GE: İlkercim selamlar ülkemizde son süreçte özellikle revize edilen hayvan hakları kanununun ardından sokak köpekleri ile ilgili birçok olumsuz olay meydana geldi, bir anda büyük bir kamplaşma oluştu. Bir taraf tüm köpeklerin toplatılması hatta uyutulması için kampanyalar yaparken diğer taraf ta sokak köpekleri için sınırsız özgürlük istiyor. Sosyal medyada karşılıklı hakaretlere varan yazışmalar görüyoruz ve artık makul çizgi iyice inceldi. Ben bu konuda makul alanın genişletilmesi bunun da gerek hayvan refahı gerekse başta etoloji ve  kinoloji gibi bilim dallarının ışığında gerçekleşmesi taraftarıyım. 

Bu kapsamda sorunun bazı noktalarını çok önem verdiğim bir kinolog olarak seninle konuşmak istiyorum,  ancak öncesinde okuyucularımız için kendini tanıtır mısın ?

İÜ: Köpekler hakkında öğrenmeyi ve öğrendiklerimi paylaşmayı seven birisyim diye özetleyebilirim sanıyorum kendimi. İngilizce öğretmeni olmam, çok geniş bir bilgi kaynağına kolaylıkla ulaşabilmemi ve öğretmenliğin verdiği pratikle bunları harmanlayıp yorumlayarak Türk köpek severlerle paylaşmamı kolaylaştırdığını düşünüyorum. Zaten henüz ilkokuldayken kendi hayvanlar ansiklopedimi yazmaya çalışır, beslediğim güvercinlerin bakım ve üretimi üzerine not defterleri tutardım. Kafam hep bu yönde çalıştı kısacası.

GE: Çok teşekkür ederim, dilersen multidisipliner bir bilim olan Kinoloji ve Kİnolog kavramları ile başlayalım, nedir kinoloji ve kinolog ne iş yapar bize biraz açıklar mısın ?

İÜ: Kinoloji -köpek bilimi- dediğin gibi çok geniş bir alanı kapsıyor. Yıllar önce eve bir usta gelmişti. Kitaplığımdaki köpekler üzerine yazılmış kitapları görünce dediğini hiç unutamıyorum: ‘insan bir köpek hakkında yazacak bu kadar çok şeyi nereden bulabilir ki?’ Kinoloji işte bize bunu sağlıyor. Köpeklerle ilgili masaya yatırılabilecek her konu kinolojinin bir parçası; ancak  çok geniş bir alan olduğu içinde insanlar yoğunlaştıkları belirli alanlarda uzmanlaşabiliyorlar. Batı üniversitelerinde kinoloji diye tek bir kürsü yok. Gidip kinolog olacağım diyemiyorsun. Üniversiteler davranış bilimleri ya da veterinerlik fakültelerinde fiziksel sağlık konusuna yoğunlaşmış durumda. Buradan çıkana da kinolog denmiyor. Örneğin İngilizce’de kinoloji ya da kinolog desen insanlar anlamıyor bile. Kullanılan bir kelime değil. Orda veteriner hekim ayrı, davranış bilimcisi ayrı, hakemi ayrı vs vs. Öte yandan biliyoruz ki Doğu Avrupa ülkelerinde ve Rusya’da kinoloji eğitimi üniversite düzeyinde verilebiliyor. Benim için yukarda kinolog sıfatını kullandın. Çok teşekkürler; ancak ben resmi bir üniversite eğitimi almadığımdan kinolog olmadığımı düşünüyorum. Öte yandan çocukluğumdan beri köpek okuyorum. Hemen her gün. Düzenli olarak köpeklerle ilgili yazılar yazıyorum ya da çeviriyorum . Kendi kendimi bu konuda iyi yetiştirdiğimi düşünüyorum. Gayri resmi olarak belki de artık bu titre kendimi alıştırmalıyım.

GE: İlker bir  süredir basında daha uzun süredir de sosyal medyada dönüp duran bana göre oldukça romantik ama altı o kadar dolu olmayan bir söylem var: ‘satın alma evlat edin.’ Barınaklardaki sahipsiz köpeklerin sayısı düşünüldüğünde gün geçtikçe en sağduyulu yaklaşımın bu olduğuna yemin edecek insanların sayısı da doğal olarak artışta. Bu asil çağrının tüm sorunların çaresi olduğunu düşündükleri açık. Ancak bu giderek bir zorlamaya hatta ırk köpek sahiplenenleri aşağılamaya ve ötekileştirmeye varan bir hal almış durumda , ne düşünüyorsun bu konuda ?

İÜ: 9 yıldır yurtdışındayım ve sosyal medyayı takip ettiğim kadarıyla özellikle de pet olarak beslenen köpekler için kullandığımız dilde bariz bir değişiklik gözlemliyorum. İnsanlar köpeklerine evlat diyor mesela. Mahsuru yok. Ben de köpeğime oğlum duyuyorum; ama günün sonunda onun bir köpek olduğunun da farkındayım. Köpeklere yaptığımız duygusal yatırımın ağırlığının, günlük kararlarımızı gitgide daha fazla etkilediğini düşünmüyor değilim. Kendini duygularıyla tanımlayan diğer Akdeniz ve Orta Doğu milletleri gibi ülkemizde de nedeni-nasılı konuşulmaktansa bize hissettirdikleri üzerinden tepkisel kararları rasyonalize etmeye çalışıyoruz gibime geliyor.

Satın alma evlat edin  sloganı,  köpek sahiplenmek isteyenler ve hali hazırda köpek sahiplenmiş insanları baskı altında bırakan bir yaklaşım. Kendilerini haklı çıkarmak için temelde iki argümana dayandırılıyor:

·  Özellikle de safkan köpek üretimi bu kontrolsüz artışın temel nedenidir.

·  Bunun için ticari pet amaçlı köpek üretimine son verilerek insanların barınaklardan köpek evlat edinmeye yönlendirilmesi iki sorunun birden çözümü anlamına gelir.

GE: Safkan Köpek yetiştiriciliğinin ardındaki bilimsel kültürel ve tarihi nedenleri sanırım biz de kamuoyuna çok anlatamıyoruz.  Söz gelimi konu milli ırklar Kangal – Akbaş olduğunda pek tepki gelmezken, başka ülkelere ait safkan ırklar söz konusu olduğunda müthiş bir linç gelebiliyor.

Sokak hayvanları sorununu çözme konusundaki safkan ırklara gösterilen bu yaklaşımda bir sorun var bence 

İÜ: Bu keyfi yaklaşım demin bahsettiğim nedeni-nasılı eşit mesafeden sorgulamak yerine benim inandığım, beni duygusal olarak besleyen öneri seninkine yaşam alanı bırakmaz argümanına dayanıyor. Sanırım politik olarak da buna idmanlıyız suan.

Çocuk Esirgeme Kurumlarındaki kimsesiz çocuklar bize neyi hissetiriyorsa içinde canlı sevgisi olan herkes de barınaklarda ağlamaklı gözlerle parmaklikların arasından bakan köpekleri görünce aynısını hissediyor olmalı. Ancak insanlara artık çocuk yapmayacaksınız taa ki kimsesiz çocukların hepsinin bir evi oluncaya kadar diyebiliyor muyuz? Hayır!

 İnsanların duygularından yola çıkarak çok geniş bir kitleyi etkileyecek karar alınması aklı selim midir? Öyleyse çocuk yapmayı da bırakalım.

GE: Eş değer bir örnek oldu. Ben burada hayvan refahı ve sokak hayvanı sayısının kontrolsüz artışının, doğa olarak köpeklerin ve insanların bu kontrolsüz durumdan mağdur olmasının karıştırıldığını düşünüyorum. Bilimsel altyapı ve hayvan refahı gözetilerek insan ile birlikte yaşamaya uygun, bir amaca yönelik , denetime tabi köpek yetiştiriciliği zaten merdiven altı tabir edilen saçmalığın da önüne geçecek bir yetiştiricilik olarak tüm batı ülkelerinde karşımıza çıkıyor.

Peki tüm Yetiştiriciler topyekün öcü mü? Doğru yetiştiriciler ile merdiven altı yetiştiricileri nasıl birbirinden ayırabiliriz ? 

İÜ: Bu söylemin dayandığı iddia köpek yetiştiricilerin hepsinin gözleri dönmüş bir şekilde para hırsıyla yanıp tutuştukları ve köpeklerini bir bakıma bu şekilde istismar ettikleri iddiasına dayanıyor. Sanki üretip üretip sokaklara atıyorlarmış gibi.

Tabii ki işini hakkıyla yapan, köpeklerini aile üyesi gibi sevip kollayıp doğan yavruları ellerinden geldiği kadar en doğru aileyle birleştiren yetiştiriciler olduğu gibi köpeğini yumurta makinası gibi görüp yıl boyunca sayısız batımla piyasaya bolca yavru pompalayan,  üstelik yavru alıcılarını dikkatsizce seçtiği için sıklıkla ömürlük aileleri ıskalayanlar da var. Tıpkı iyi ve kötü ebeveyn olanlar gibi. İkisini aynı kefeye koyarak aynı değerleri ve pratiği temsil ediyormuş gibi göstermek gerçekleri yansıtmıyor.

Bu sorumsuz köpek üreticilerini sıkı kanuni düzenlemelerle durdurmayı hedeflemenin yanında onlardan yavru alacak kişilerin köpek almadan önce sormaları gereken sorular, almaları gereken garantiler, köpeği aldıkları kişinin köpekleriyle ilişkisi, bakım şartları, bu ırkla olan geçmişi gibi çok önemli ipuçlarını bir araya getirmeleri gerekiyor. İnsanlar belirli bir ırka ait yavru  seçtiklerini sanıyorlar. Hayır. Onlar aslında doğru yetiştiriciyi seçiyorlar. Parayı o ırkın adına değil o yavrunun soy ağacına veriyorlar. O soy ağacındaki köpeklerin karakteri, fiziksel yapıları, genetik sağlıkları başta olmak üzere ister iş köpeği isterse de  ırk standartları yarışmalarındaki dereceleri şu Doberman’ı o Doberman’dan ayırıyor. Benim en çok güldüğüm soru, ”X ırkı köpekler ne kadardır?‘ sorusu. Bir ırkın ederi seceresidir; adı değil.

GE: Sana katılıyorum, tüm dünyada profesyonel yetiştiriciliğin etik kuralları var , başta hayvan refahı, sonrasında FIT FOR FUNCTION felsefesi, yani yetiştirilen ırkın tarihsel kültürel görevine uygun standartlarda yetiştirilmesi, tamamının kayıt altında olması, anne ve babanın üretim yeterlilik kriterlerini tam olarak karşılaması, yılda birden daha fazla çiftleştirmeme, genetik hastalıkların tespiti ve bu bireylerin kısırlaştırılarak yetiştiricilik programından ayrılması ilk etapta aklıma gelen ana kurallar.

Safkan Irk Köpekler deyince endemik rıklarımızda durum nedir ? 

İÜ: Köpek ırklarının çoğaltılmasının önüne geçmek deyince aklınıza sadece moda ecnebi ırklar geliyor olabilir. Halbuki bu yerli endemik ırklarımızın da gelecek nesillere ulaşmasının önüne geçmekle eş anlamlı olduğunu görmemiz gerekiyor. Kangal ve Akkuş (Akbaş) Çoban Köpekleri, Orta Anadolu Sultan Tazısı, Aksaray Malaklısı, Doğu Karadeniz Çoban Köpeği ve Türk Kopoyu gibi pek çok ırkmızın gelecek 10 yıl içinde sonsuza dek yok olabilirler. Neden? Safkan köpek üretimine tü kaka dendiği için.

GE: Bir kırılma noktasına geldik , safkan köpek yetiştiriciliğinin yasaklanmasını talep ederken endemik ırklarımızın da tarih sahnesinden silinmesine sebep olabiliriz. Bununla birlikte özellikle görev köpekleri  ( bomba, uyuşturucu arama vb.. ) ve hizmet köpekleri ( rehber köpekler, asistan köpekler terapi köpekleri vb..) yurtdışına bağımlılık fazlaca artar.

İÜ: Irklar da tarihin hediyesidir. Safkan köpek üretimi aynı zamanda tarihin bir kesitinin de değerleri olarak önemlidir. Borzoi (Rus Kurt Tazısı) Bolşevik Devrimine kadar Rus aristokrasisinin avcı köpekleri olmuşlardır. Eğer dönemin Rus edebiyatından da vazgeçmeyi planlamıyorsak tarihin belli bir dönemine şahitlik etmiş düzinelerce köpek ırkına da sadece kapitalizmin tüketim ürünlerinden biriymiş gibi muamele yapmayı bırakmalıyız.

Ayrica görev köpeği üretimi şakaya gelmez!

Safkan köpek üretimi görsel ve davranışsal tahmin edilebilirlik prensibine dayalıdır. Köpeğin soy ağacına bakarak bir sonraki neslin nasıl bir karaktere ya da çalışma kapasitesine sahip olacağını kestirmek önemlidir. Bu nedenle bazı ırklar çocuklu aileler için tercih edilenler arasında en yüksek sıradadırlar. Çünkü nesiller boyunca ne hayvana ne de insana agresyon göstermeyen bireylerden üretildikleri bilinmektedir.

Başka bir ırk grup çalışma kapasitesinin eğilimleri nedeniyle arama-kurtarma ya da polis köpeği olmaya çok daha yatkındır.

 Peki barınaklardan seçilenler dediğinizi duyar gibiyim. Elbette umulmadık cevherler her yerden çıkabilir; ancak en az iki yılınızı verdiğiniz bir eğitim sürecinde en uygun adayı seçtiğinizi bilmek maddi ve manevi daha doğru bir yatırım olmaz mı?

Nasıl Kangal ya da Akkuş (Akbaş) Köpeği diğer çoban köpekleri arasından sivrilebildiyse bir Alman Çobanı, Malinois, Doberman ya da Rottweiler da aynı nedenlerden dolayı aranan ırklar olmuşlardır. Korumadan, arama-kurtarmaya, rehber köpeklikten eşlik köpekligine profesyonel bir sonuç bekliyorsanız bunları sokaklardan tutarlı şekilde toplayamazsınız. Kendi ulusal yetiştirme programlarınız da yoksa yurtdışına bağımlı olursunuz.

GE: Evet barınak ve sokaklarda da topluma faydalı eğitimleri alabilecek köpekler var. Biz bu konuda uzun süredir çalışmalar yürütmeye çalışıyoruz. Ancak önümüzdeki en büyük engel sloganlaşmış veya klişeleşmiş tabirler. Satın alma sahiplen sloganının altını, sokak veya barınaklardaki köpeklerin öncelikle travmalarından arıdındırılması, sonrasında insan ile birlikte yaşayabilmeleri için eğitilmeleri gerekli. Ancak belediyeleri REHABİLİTASYON MERKEZİ adı altında açtıkları tesislerde bu konuda bir çalışma görmüyorum. Dostlar alışverişte görsün uygulamaları var ne yazık ki köpekler rehabilite edilip , eğitilirse sahiplenmeleri çok daha kolay olur, köpeklerin bu merkezlerde insan ile birlikte yaşamaya uygun hale getirilmesi gerekir. Ayrıca  barınaklarda bu yöntemle görev köpeği de bulunabilir ancak Belediyelerin istekli olması ve insan kaynakları eğitimine önem vermesi gerekir. 

İşte o zaman SATIN ALMA SAHİPLEN bir mantık çerçevesine oturur. Hele bir de sahiplenme yapanlara belediye hizmetlerinden indirim gelse işte o zaman talep de artar.

İÜ: Sana katılıyorum, safkan köpek yetiştiriciliğinin yukarıda anlatılan prensiplerde yapılması ve denetim geliştirilmesi, aynı zamanda büyük bir kısırlaştırılma seferberliği ki bu hem sokak köpekleri için hem de üretim yeterlilik kriterlerini kapsamayan ırk köpekler için ( davranış bozukluğu olan , genetik hastalığı olan , ırk standartlarına haiz olmayan vb… ) de uygulanmalı. 

Safkan köpek severleri bir çeşit nazi parti üyesiymiş gibi gösterip çatlayıncaya kadar besledikleri ve artık obezitenin ölümcül sınırlarına dayanmış sokak köpeklerini sevgileriyle öldüren köpek severleri anlamaya çalışmak çok yorucu. Mahallelerde artan sayıları nedeniyle çeteleşen köpeklere toz  kondurmayan, bu huzursuz edici gerçekle yaşamak zorunda olduğumuzu bize sanki mantıklı bir şeymiş gibi dayatanlar da cabası.

İnsanlar ırk standardına dayalı köpek üretiminin görüntü bazlı sosyal medya şirinlikleri yaratma amaçlı yapıldığını sanıyor. Bet sesli bir şarkıcı nasıl müziğin gerçeğini değiştiremezse mental ve duygusal sağlıklarına önem verilerek yapılan köpek yetiştiriciliği de insan yaşamına son 15000 yıldır olduğu gibi değer katmaya devam eder. Tüm yapılması gereken üretilen köpeklerin kontrollü, takip edilebilir ve denetlenebilir bir üretim programının meyvesi olacak şekilde kanuni düzenlemeler yapılması.

GE: Sana katılıyorum ilker. Bununla birlikte sokak köpeklerini morfolojik olarak incelediğimizde ağırlıklı çoban ve av köpeği melezleri olduklarını görüyoruz. Yani popülasyon kontrolüne kırsaldan başlarken, şehirlerde de saf ırk yetiştiricilik kurallarının uluslararası kurumların yani FCI ve ülkemizdeki temsilcisi KIF prensipleri ile yapılması soruna hızlı çözüm üretecektir.

İlkercim çok değerli bilgiler bunlar. Sorun ile ilgili farklı sesleri,  farklı önerileri en önemlisi bilimsel yaklaşımları ele almaya devam edeceğiz. Eklemek istediğin bir şey var mı ? 

İÜ: Son olarak köpeklerin hepsini kısırlaştırıldığı, safkan köpek yetiştirme programlarının durdurulduğu bir dünyaya bir gün uyandığımızda barınaklardaki köpeklerin de bir gün tükeneceğini tahmin edersiniz. O zaman köpeksiz ne yapacağız? İddia edildiği gibi kişisel kaprislerimiz için beslenmedikleri zaman. Dostumuz, iş arkadaşımız, kurtarıcımız, refakatçımız olmadıkları zaman..

GE: Çok teşekkür ederim ilşkercim görüşmek üzere

The post KİNOLOJİ AÇISINDAN SOKAK KÖPEKLERİ first appeared on Göktan Eker.

]]>
Köpek Sahipleri gözünde melez ve safkan köpekler arasındaki farklar http://www.goktaneker.com/2022/07/10/kopek-sahipleri-gozunde-melez-ve-safkan-kopekler-arasindaki-farklar/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=kopek-sahipleri-gozunde-melez-ve-safkan-kopekler-arasindaki-farklar Sun, 10 Jul 2022 15:27:06 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3766 Facebook Kinoloji Akademisi https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC5319786/#pone.0172720.ref021 sayfasından İlker Ünlü tarafından çevrilmiştir. GE: Genellikle safkan ırk köpekler ve melez köpekler ile ilgili çok fazla kıyaslama yapılır. Bununla birlikte farklılıkları veya benzerlikleri ortaya koymak,[...]

The post Köpek Sahipleri gözünde melez ve safkan köpekler arasındaki farklar first appeared on Göktan Eker.

]]>
Facebook Kinoloji Akademisi https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC5319786/#pone.0172720.ref021 sayfasından İlker Ünlü tarafından çevrilmiştir.

GE: Genellikle safkan ırk köpekler ve melez köpekler ile ilgili çok fazla kıyaslama yapılır. Bununla birlikte farklılıkları veya benzerlikleri ortaya koymak, bu bilimsel temelli çalışmalar sonucunda eğitim davranış veya popülasyon kontrolü konularında çalışma yapmak mümkün olabilecek gibi gözükür. He ne kadar her bilimsel araştırma oldukça önemli olsa da iş köpek sahiplerinin doldurdukları bilgiler ışığında oluşturulan anketler olunca ben her zaman temkinli olmuşumdur. Zira ikili konuşmalarda veteriner ziyaretleri ve eğitmenle yapılan görüşmelerde bir çok şikayet ya da sorun dile getirilse de konu anket ve yabancılara köpeklerimiz hakkında vereceğimiz bilgiler olunca durum biraz değişiyor. Bu sebeple insan faktörünün en aza indirilerek yapılacak etolojik temelli gözlemlerin daha doğru sonuçlar vereceğini düşünmekteyim.

Borbála Turcsán (*1,2) , Ádám Miklósi,(*1,3 ) ve Enikő Kubinyi(*1)

Giriş

Yeni bir köpek arkadaşı seçmek söz konusu olduğunda, uyumsuz bir ırk seçmek, hem sahibinin hem de köpeğin iyiliği açısından korkunç sonuçlar doğurabilir. Farklı köpek ırklarının tipik davranışları önemli ölçüde bilimsel ilgi çekmiş olsa da (örneğin [1]), karışık ırk köpeklerle ilgili çalışmalar nadirdir. Melez köpekler, tanım gereği, tanınan hiçbir ırka ait olmayan ve ataları genellikle karmaşık veya bilinmeyen heterojen kökenli köpeklerden oluşur.

İnsanlar tarafından tanınan ırkların melezleri (örneğin, “tasarımcı köpekler”); safkan ve melez bir köpeğin yavruları; iki melez köpeğin yavruları veya başıboş, vahşi veya sokak köpeğinin torunları olabilirler. Melez köpeklerin yüzdesinin (ABD’de evlerde yaşayan tüm köpekler içinde), Amerikan Veteriner Hekimler Birliği [2] tarafından yaklaşık %53 ve Amerikan Evcil Hayvan Ürünleri Birliği tarafından [3] yaklaşık %44 olduğu tahmin edilmektedir. Almanya ve Birleşik Krallık’ta köpeklerin yaklaşık %31-33’ü melez ırklardan [4,5], Avustralya’da ise evlerde yaşayan köpeklerin nüfusunun yarısını melez köpeklerden oluşturmaktadır [6].

Bilimsel veri tabanlarında, melez köpekler yaklaşık üçte birini oluşturur [7-9]. Ancak, bu verilerin yalnızca “sahip olunan” köpek popülasyonunu tahmin ettiği düşünüldüğünde (evcil hayvan endüstrisi raporlarına, veterinerlik kayıtlarına, ev panellerine veya posta anketlerine dayalı olarak) bu oranların tüm köpek popülasyonundaki gerçek melez sayısını muhtemelen olduğundan az tahmin etmesi muhtemeldir. 10]). Melez köpeklerin başıboş, vahşi ve sokak köpek popülasyonlarına katkısını güvenilir bir şekilde tahmin etmek zordur. Bununla birlikte, muhtemelen dünya çapındaki köpeklerin çoğunluğunu temsil etmektedirler [11].

Melez köpeklerin genellikle safkanlara göre zindelik açısından bazı fenotipik avantajlara sahip olduğu varsayılır (örneğin, daha iyi sağlık ve hastalıklara karşı daha düşük duyarlılık), çünkü daha düşük bir homozigotluk seviyesi gösterirler ve çok daha yüksek genetik varyasyona sahiptirler [12-14]. Bu da melez canlılığa yol açar [15]. Bazı araştırmalar, yetişkin melez köpeklerin safkanlara göre kalıtsal genetik hastalıklardan muzdarip olma ve daha uzun yaşama olasılığının daha düşük olduğunu bildirmiştir [12,16-18].

Çeşitli çalışmalar, karışık ırklar ve safkan köpekler arasında davranışsal farklılıklar tespit etmiştir. Örneğin, Bennett ve Rholf [7] melez ırkların daha itaatsiz, daha sinirli, daha heyecanlı olduklarını ve melez ırklarda safkan köpeklere göre daha sık aşırı havlama sergilediklerini bildirmiştir.

Hsu ve Sun [19], karışık ırklarda (yabancılara, köpeklere ve sahiplere karşı) üç saldırganlık alt ölçeği için daha yüksek oranlar bildirmiştir. Melez köpeklerin gürültü fobisi geliştirme riskinin arttığı bildirilmiştir [20]; safkanlara göre tanıdık olmayan insanlara karşı daha saldırgan, daha korkulu ve dokunmaya daha duyarlı olma olasılıkları daha yüksektir [21].

Temas et al. [22], oyuncak köpekler grubu dışındaki tüm AKC ırk gruplarına göre melez köpeklerde daha yüksek nevrotiklik, köpeğe yönelik korku ve insan odaklı korku bulmuştur. Öte yandan Ottenheimer-Carrier ve ark. [23], üç kişilik değerlendirmesinde safkan ve karışık cins köpekler arasında herhangi bir fark bulmamıştır.

Bununla birlikte, bu çalışmaların temel amacının safkanları ve melez köpekleri karşılaştırmak olmadığını belirtmek gerekir. Bu nedenle, bu sonuçlar, köpeklerin safkan statüsü dışında bu köpek grupları arasındaki bir dizi başka sistematik farkı yansıtabilir. Örneğin, köpek besleme uygulamalarının çok sayıda davranış özelliğiyle ilişkili olduğu rapor edilmiştir (örneğin [9,24–26]), bu nedenle bu faktörlerdeki farklılıklar, karma ve safkanlar arasında davranış farklılıklarına neden olabilir. Mevcut çalışmada, çeşitli davranış özelliklerinde ve köpek bakim özellikleri açısından karışık ırklar ve safkanlar arasındaki olası farklılıkları araştırdık.

Birçok ırktan çok sayıda birey birlikte araştırıldığında, ırka özgü davranış özelliklerinin birbirini dengeleyebileceğini varsaydık. Bu nedenle, karma cinsler ve safkanlar arasındaki köpek bakim uygulamalarındaki farklılıkları kontrol ettikten sonra, büyük bir karma cins köpek ve safkan köpek popülasyonunun ortalama davranışsal özellik puanları arasında hiçbir fark olmamasını bekledik. İki popülasyon arasındaki gen akışı da bu hipotezi destekliyor.

Safkanlar genellikle eski karışık ırklardan kaynaklanır ve karışık ırkların ataları arasında genellikle safkanlar bulunur. Hem sahiplerin hem de köpeklerin demografik özelliklerini ve ayrıca köpek besleme uygulamalarını ölçen iki anket geliştirilmiştir. Anket 1, köpeklerin genel davranış eğilimlerini (kişilik) ölçmeyi amaçlarken Anket 2 de tipik davranış problemlerini.

Malzemeler ve yöntemler

Etik Beyanı

Verileri, köpeklerin davranışlarını sahip raporu aracılığıyla değerlendirmek için tasarlanmış çevrimiçi bir anket kullanarak topladık. Halihazırda yürürlükte olan Macar kanununa göre (”1998. évi XXVIII. Törvény”—Hayvanları Koruma Kanunu, 3. paragraf, 9. nokta), köpek davranışlarına yönelik invaziv olmayan gözlemsel deneyler, hayvan deneyleri olarak kabul edilmez ve bu nedenle, izin verilir. Üniversite Kurumsal Hayvan Bakım ve Kullanım Komitesi’nden (UIACUC) herhangi bir özel izin alınmadan gerçekleştirilebilir.Anketlerin doldurulması gönüllü ve anonimdi, bu nedenle çalışma, katılımcıların mahremiyetini ihlal etmedi. Bilgilendirilmiş onam, anketlerin giriş mektubuna dahil edilmiştir.

Örnekler

Anket yöntemini kullandık çünkü ırk ve köpek bakımı uygulamaları açısından oldukça çeşitli olan çok sayıda denekten veri toplamamıza izin verdi. İlk anketi toplam 14.004 köpek sahibi, ikinci anketi ise 10.240 kişi doldurdu. Eksik veri ve tekrar içeren raporları hariç tuttuk (sahiplerin aynı köpek hakkında iki veya daha fazla rapor doldurduğu durumlarda, bu verileri yalnızca test-tekrar test ve değerlendiriciler arası güvenilirliği hesaplamak için kullandık). Her iki anketi de dolduran N = 312 sahip vardı, demografik ve köpek besleme soruları sadece bir kez değerlendirildi. Köpekleri, sahiplerinin özelliklerine göre safkan ve karışık cins gruplara ayırdık. Safkan gruptaki ırk popülaritesinin etkisini kontrol etmek için her iki araştırma için bir kesme noktası tanımladık, böylece belirli bir ırktaki maksimum birey sayısı Anket 1 için N = 60 ve Anket 2 için N = 37 oldu. Safkan ve melez gruptaki toplam birey sayısını eşleştirmek için kesme noktasını belirledik. Bir cins, kesme noktasından daha fazla bireyle temsil ediliyorsa, son veri seti için rastgele bir örnek seçtik.

Anket 1’in son örneğini N = 9186 köpek (safkanlarda 4593 ve karma gruplarda 4593), safkan grup 254 ırktan oluşuyordu ve hiçbir ırkın 60’tan fazla temsilcisi yoktu. Anket 2’nin son örneğinde N = 6384 köpek (safkanda N = 3199 köpek ve karma cins grubunda N = 3185 köpek) vardı, safkan grup 251 cinsten oluşuyordu ve hiçbir cinsin 37’den fazla temsilcisi yoktu. Veritabanlarının tanımlayıcı bilgileri ek materyalde bulunabilir (S1 ve S2 Tabloları).

Prosedür

Almanya’da, her ikisi de Alman “Dogs” dergisinin serbest gazetecisi Jesko Wilke tarafından geliştirilen iki anket gerçekleştirdik.Veriler derginin kendi web sitesi (www.dogs-magazin.de ) tarafından çevrimiçi olarak toplanmıştır. Anket 1’in sonuçları halihazırda [9] ve [27]’de yayınlanmıştır. Her iki anket de iki bölümden oluşmaktadır.

İlk bölümde, sahiplerin ve köpeklerin demografik özellikleri ile köpek besleme uygulamaları hakkında bilgi toplandı. Bu sorulardan 12’si her iki ankette de aynıydı; sekizi sadece birinde mevcuttu. İkinci kısım iki ankette farklılık göstermiştir. Anket 1, köpeklerin genel davranış eğilimlerini (kişilik) ölçmeyi amaçladı ve insan kişilik envanterine dayalı olarak geliştirildi. Bu anket 24 maddeyi içeriyordu (örneğin, “Köpeğim belirsiz durumlarda bile sakindir”) ve her bir madde için sahiplerden 3 puanlık bir ölçekte (doğru, kısmen doğru ve doğru değil) katılma düzeylerini belirtmeleri istendi. (bkz. S3 Tablosu). Temel bileşen analizini kullanan önceki sonuçlarımız, 24 maddeden 17’sinin sakinlik, eğitilebilirlik, köpek sosyalliği ve cesurluk olarak etiketlenen dört bileşene ait olduğunu ve tüm özelliklerin orta veya yüksek iç tutarlılığa sahip olduğunu ortaya koymuştur ([9,27], S3 Tablosu).

Anket 2, “Köpeğim onu çağırdığımda genellikle beni dinlemiyor” (S4 Tablosu) gibi 12 tipik davranışsal sorun örneği listeledi. Yine, sahipler her bir ifadeye ne kadar katıldıklarını 3’lü bir ölçek kullanarak belirtmişlerdir.Sorular, yalnızca köpeklerin davranış sorunlarının yaygınlığını değil, aynı zamanda köpek sahiplerinin bu davranışlara karşı tutumunu da değerlendirmek için tasarlanmıştır; yani onları sorunlu olarak görüyorsa. “Sorunlu davranış” ölçeğinin (Cronbach’s alpha = 0.720) 12 maddesinin iç tutarlılığı, sahiplerin köpeklerinin davranışlarını genel olarak ne kadar sorunlu değerlendirdiğine işaret eden tek bir özellik oluşturduklarını gösterir. Belirli bir özelliğe ait değişkenlerin ortalamasını alarak Anket 1 ve Anket 2’nin özellik puanlarını hesapladık.

Test-tekrar test güvenilirliğini hesaplamak için aynı köpek hakkında aynı köpek sahibine ait çoklu raporları kullandık (Sörvey 1’de N = 208 ve Anket 2’de N = 280) ve ikinci bir sahibinden (aynı köpeğin) toplanan raporları ( Anketlerin değerlendiriciler arası güvenilirliğini değerlendirmek için Anket 1’de N = 85 ve Anket 2)’de N = 136.

Istatistiksel Analizler

Anketlerin güvenirlik analizleri Anketlerin test-tekrar test ve puanlayıcılar arası güvenirliğini sınıf içi korelasyonları (test-tekrar test: İki Yönlü Karma model, tutarlılık; değerlendiriciler arası: Tek Yönlü Rastgele model, mutlak uyum) kullanarak analiz ettik.

Köpek grupları arasındaki davranış özelliği farklılıkları Veriler, her bir köpek için ayrı bir veri noktası olarak bireysel düzeyde analiz edildi. Safkan ve karma cins köpekler arasındaki farkı analiz etmek için, bağımsız örnek t-testlerini kullanarak köpek grupları arasında beş davranışsal özelliği (Araştırma 1’deki dört kişilik özelliği ve Anket 2’deki Problemli davranış özelliği) karşılaştırdık ve etki büyüklüğü Cohen’s d kullanılarak tahmin edildi.

Köpek grupları arasındaki demografik ve köpek bakımı farklılıkları İki anket arasında ortak olan on iki soru için iki anketin verilerini bir araya getirdik. Kategorik değişkenler köpek grupları arasında (safkan ve melez) ki-kare testleri ile z post hoc testi ile karşılaştırıldı ve iki gruptaki köpeklerin yaşları Mann-Whitney U testi kullanılarak karşılaştırıldı. Demografik ve köpek besleme faktörlerinin karşılaştırılması için standartlaştırılmamış etki büyüklüğü istatistikleri sağladık (yani gruplar arasındaki farkın büyüklüğü); çünkü bu durumda onları standart ölçülerden daha anlamlı bulduk [28].

Davranış farklılıkları ile demografik/köpek besleme farklılıkları arasındaki ilişki Davranışsal özellikler ile demografik ve köpek besleme faktörleri arasındaki ilişkileri beş genel doğrusal model (GLM) kullanarak analiz ettik. Her modelde bağımlı değişken davranışsal özellikti ve açıklayıcı faktörler sabit bir faktör olarak köpek grubunu (safkan ve karışık cins) ve köpek grupları arasında anlamlı farklılıkların bulunduğu tüm demografik ve köpek besleme faktörlerini içeriyordu. ortak değişken olarak yaş ve sabit faktörler olarak kategorik değişkenler). Bu GLM analizlerinin amacı, yalnızca demografik ve köpek besleme faktörlerinin davranışsal özelliklerle nasıl ilişkili olduğunu araştırmak değil, aynı zamanda demografik ve köpek beslemede herhangi bir farklılık kontrol edilirken köpek grupları arasındaki davranış farklılıklarının önemli olup olmadığını araştırmaktı. faktörler. Ayrıca köpek grubu ile demografik/köpek tutma faktörleri arasındaki tüm iki yönlü etkileşimleri de ekledik.

Önemli bir etkileşim, belirli bir faktörün safkanlarda davranışsal özellik ile karma ırklardan farklı bir ilişkisi olduğu anlamına gelir. Anlamlı olmayan etkileşimler, azalan önem sırasına göre sırayla modelden çıkarıldı; ancak tüm ana etkiler, hatta önemsiz olanlar bile modelde bırakılmıştır. Nihai modeldeki her bir faktörün etki büyüklüğü, modeldeki diğer faktörler toplam hatasız varyasyondan hariç tutulduğunda, belirli bir açıklayıcı faktöre atfedilebilen toplam varyasyon oranını yansıtan kısmi eta kare ile tahmin edildi [29].

Araştırılan çok sayıda denek ve gerçekleştirilen çoklu istatistiksel analizleri hesaba katmak için, Bonferroni düzeltme yöntemine göre anlamlılık düzeyi eşiğini p = 0.00037 (0.05 /134) olarak belirledik. İstatistiksel analizler SPSS versiyon 22 ile yapıldı.

Sonuçlar

Anketlerin güvenilirlik analizleri Beş özelliğin hem gözlemciler arası güvenilirliği hem de test-tekrar test güvenilirliği mükemmeldi (Tablo 1).

Köpek grupları arasındaki davranış özelliği farklılıkları

Anket 1’de, karışık cins köpekler daha az sakin (t-testi, N = 9.186 t = 14.910; p < 0.001, Cohen’s d = 0.311) ve diğer köpeklere karşı daha az sosyal (t = 4.919; p < 0.001) olarak derecelendirilmiştir. , Cohen’s d = 0.103), safkan köpeklerden daha fazla. Köpek grupları arasında eğitilebilirlik (t = 1.946; p = 0.052) veya cesurluk (t = 0.519; p = 0.604) özelliklerinde anlamlı bir fark bulamadık. Anket 2’de, karışık cinslerin sahipleri köpeklerinin davranışlarını safkan sahiplerine göre daha sorunlu (t-testi, N = 6.384 t = 5.577; p < 0.001, Cohen’s d = 0.140) bildirmiştir.

Köpek grupları arasındaki demografik ve köpek bakımı farklılıkları Çoklu karşılaştırmaları düzelttikten sonra, incelenen 20 demografik ve köpek bakim faktörlerinden 12’sinde safkan ve karışık cins köpekler arasında önemli farklılıklar bulduk (Tablo 2).

Bu faktörlerin on tanesi iki anket arasında ortaktı, sadece Anket 2’de iki faktör araştırıldı. Bununla birlikte, büyük örnekleme boyutu nedeniyle, p < 0.00037 eşiğinde bile, faktörlerin çoğunda anlamlı bir sonuç, belirli bir kategoride köpek grupları arasında yalnızca küçük bir (%3-6) fark olduğunu gösterdi. Demografik faktörlerle ilgili olarak: örneklemimizde karışık cins köpeklerin daha yaşlı olduğu ve aralarında safkanlardan daha fazla dişi olduğu bulundu. Karışık cins sahiplerinin kadın olma olasılığı daha yüksekti, daha gençtiler, daha düşük eğitim düzeyine sahiptiler ve köpeklerle daha önce safkan sahiplerine göre daha az deneyime sahiptiler. Ancak hanedeki yetişkin ve çocuk sayısı açısından gruplar arasında fark bulamadık.

Köpek besleme faktörleri ile ilgili olarak: karışık ırkların kısırlaştırılma olasılığı daha yüksekti, sahipler onları daha büyük yaşta aldılar, daha az eğitim aldılar ve safkan köpeklere göre sadece iç mekanlarda ve tek köpekler olarak tutulma olasılıkları daha yüksekti. Bununla birlikte, melez ırkların sahipleri, köpeklerini safkan sahiplerinden daha uzun süre yürüttmüslerdir. Sahiplerin genel olarak köpeğiyle ne kadar zaman geçirdikleri veya oyun oynayarak ne kadar zaman geçirdikleri, sahiplerin köpeği hangi amaçla besledikleri, köpeğe hediye alıp almadıkları ve köpeğin yatağa alınıp alınmadığı konusunda gruplar arasında bir fark bulamadık. (Tablo 2).

Davranışsal özellikler ile demografik/köpek besleme faktörleri arasındaki ilişki

Önceki analizimizde köpek grupları arasındaki farkın önemli olduğu tüm demografik ve köpek besleme faktörlerini kontrol ederken (Araştırma 1’deki özellikler için 10 faktör ve Anket 2’deki Problemli davranış özelliği için 12 faktör, bkz. Tablo 2) köpeklerin üreme durumunun sakinlik ve problemli davranış özellikleri ile hala önemli ölçüde ilişkili (Tablo 3) ve ilginç bir şekilde, eğitilebilirlik için de önemli olduğunu bulduk. Bununla birlikte, köpek grubu, Bonferroni düzeltmesinden sonra köpek sosyalliği ve cesaretinin GLM modellerinde önemli bir ana etki özelliğini yitirdi (sırasıyla p = 0,009 ve p = 0,003).

Köpek grubunun yanı sıra, demografik ve köpek bakim faktörleri ile davranış özellikleri arasında çok sayıda ilişki bulduk (istatistiksel ayrıntılar için Tablo 3’e bakınız), ancak köpek grubu ile herhangi bir modeldeki herhangi bir faktör arasında önemli bir etkileşim yoktu.

Sakinlik: 11 faktör birlikte bu özellikteki toplam varyansın %4.9’unu oluşturuyor. Bonferroni düzeltmesinden sonra beş faktörün birbiriyle önemli ilişkileri ortaya çıktı: karışık cinsler safkanlardan daha az sakindi, daha yaşlı köpekler daha sakindi ve kısırlaştırılmış köpekler daha az sakindi. 12 haftalıktan önce edinilen köpekler, daha büyük yaşta edinilen köpeklere göre daha sakindi. 18 yaşın altındaki sahipler, köpeklerini yaşlı sahiplerin değerlendirmelerinden daha sakin olarak değerlendirdi. Bu faktörlerden sadece köpek grubu %1’in üzerinde etki büyüklüğüne (%1.2) sahipti (Tablo 3).

Eğitilebilirlik: 11 faktör birlikte bu özellikteki toplam varyansın %10,3’ünü oluşturuyordu. Bonferroni düzeltmesinden sonra dört faktörün birbiriyle önemli ilişkileri ortaya çıktı: karışık cinsler safkanlardan daha eğitilebilirdi, yaşlı köpekler gençlerden daha az eğitilebilirdi, > 1 yaşında edinilen köpekler daha genç yaşta edinilen köpeklerden daha az eğitilebilirdi ve daha yüksek eğitim seviyesi daha yüksek eğitilebilirlik değerlendirmesi ile ilişkiliydi. Bu dört faktörden üçü %1’in üzerinde etki büyüklüğüne sahipti: yaş (%2.2), edinme yaşı (%1.3) ve eğitim düzeyi (%3.7) (Tablo 3).

Köpek sosyalliği: 11 faktör birlikte bu özellikteki toplam varyansın %8.3’ünü oluşturuyordu. Bonferroni düzeltmesinden sonra dört faktörün birbiriyle önemli ilişkileri ortaya çıktı: yaşlı köpekler diğer köpeklere karşı genç köpeklere göre daha az sosyaldi; dişilerde erkeklere göre ve 2-12 haftalık köpeklerde, daha büyük yaşlarda edinilen köpeklere göre daha yüksek sosyallik bulduk. 30 yaşından küçük sahipler, köpeklerinde yaşlı sahiplere göre daha düşük sosyallik bildirdiler. Bu dört faktörden sadece yaş %1’in üzerinde etki büyüklüğüne sahipti (%5,4) (Tablo 3).

Cesurluk: 11 faktör birlikte bu özellikteki toplam varyansın %4,1’ini oluşturuyordu. Bonferroni düzeltmesinden sonra üç faktörün birbiriyle önemli ilişkileri ortaya çıktı: erkeklerin dişilerden daha cesur olduğu bildirildi, 2-12 hafta arasında edinilen köpeklerin daha büyük yaşlarda edinilen köpeklerden daha cesur olduğu ve sadece bir tip eğitim alan köpeklerin, hiçbir eğitim almayan köpeklerden daha cesur olduğu bildirildi. Bu üç faktörden ikisi %1’in üzerinde etki büyüklüğüne sahipti: cinsiyet (%1.4) ve edinme yaşı (%1.6) (Tablo 3).

Sorunlu davranış: 13 faktör birlikte bu özellikteki toplam varyansın %15,4’ünü oluşturuyordu. Bonferroni düzeltmesinden sonra yedi faktörün birbiriyle önemli ilişkileri ortaya çıktı: safkanların, yaşlı köpeklerin ve dişilerin sahipleri, köpeklerinde daha az davranış sorunu bildirdiler. Daha fazla eğitim tecrübesi olan köpekler daha az davranış problemi gösterdi (sahibine göre). Daha eğitimli ve daha deneyimli sahipler de köpeklerinin daha az davranış sorunu yaşadığını bildirdi. Son olarak, köpekleriyle daha uzun yürüyüşler yapan sahipler daha az davranış sorunu bildirdiler. Bu yedi faktörden dördü %1’den daha yüksek bir etki büyüklüğüne sahipti: yaş (%2.5), eğitim (%6.3), önceki köpeklerin N sayısı (%1.4) ve yürüyüş için harcanan saatler (%2.1) (Tablo 3).

Tartışma

Bu çalışmada, safkan ve melez köpeklerin bazı kişilik özelliklerinde ve sahibi tarafından bildirilen davranış sorunlarının sıklığında farklılık gösterdiğini gösterdik. Safkan ve karışık cins köpekler ayrica sahiplerinin evlerinde farklı şekilde bakılmaktadır. Genel olarak, safkan köpek sahiplerinin köpeklerini nasıl değerlendirdikleri ile karşılaştırıldığında, karışık cins köpekler sahipleri tarafından daha az sakin ve diğer köpeklerle daha az sosyal olarak algılandı ve sahipleri davranışlarını daha sorunlu buldu. Bununla birlikte, etki büyüklüklerinin analizleri, sakinlik özelliği hariç, tüm özelliklerde küçük farklılıklar olduğunu göstermiştir. Önceki çalışmalar, safkan ve karışık cins köpekler arasında, özellikle korku, nevrotiklik ve saldırganlıkla ilgili davranışlarda benzer davranış farklılıkları bildirmiştir [7,19,21,22].

Ayrıca demografik ve köpek bakim özelliklerinde safkan ve karma cins köpekler arasında çok sayıda farklılık bulduk: Çoklu karşılaştırmalar için düzeltme yapıldıktan sonra 20 karşılaştırmadan 12’si önemliydi. Çoğunlukla, demografik faktörler farklılık gösteriyordu; erkeklere göre daha fazla kadın karma cins besliyor, karma cins sahipleri daha az eğitimli, daha genç ve köpeklerle daha az deneyime sahip. Muhtemelen demografik farklılıklarla ilgili olarak, köpek bakim özelliklerinde de farklılıklar bulduk, örn. karışık ırklar daha az eğitim aldılar, sadece içeride ve bekar köpekler olarak tutulma olasılıkları daha yüksekti. Ancak, sahiplerin tutum ve bağlılıklarında (örneğin, bakim amacı, köpekle geçirilen zaman, oyun oynama, hediye verme veya köpeğe yatakta izin verme) arasında hiçbir fark bulamadık.

Ancak, faktörlerin çoğu için, istatistiksel anlamlılığa bakılmaksızın, farklılıkların büyüklüğü alakalı olamayacak kadar küçüktü. Safkanlar ve karma ırklar arasında sadece iki faktör önemli (> %10) farklılıklar gösterdi: köpeklerin kısırlık durumu ve edinme yaşı. Karışık cins köpeklerin kısırlaştırılma olasılığı daha yüksekti, 2-12 haftalıkken elde edilme olasılıkları daha düşüktü ve safkan köpeklere göre daha büyük bir yaşta sahiplenilme olasılıkları daha yüksekti.

Demografik ve çevresel faktörler ile davranış özellikleri arasındaki ilişkiyi araştırdığımızda, 12 faktörden 9’unun en az bir davranış özelliği ile önemli ölçüde ilişkili olduğunu bulduk. Bu derneklerin çoğu, Kubinyi ve ark. [9]. Herhangi bir davranış özelliğinde köpek grubu ile herhangi bir demografik veya köpek bakim faktörü arasında anlamlı bir etkileşim bulamadık, bu faktörlerin hem safkanlarda hem de karışık ırklarda davranışla benzer ilişkilere sahip olduğunu gösterdik.

Bununla birlikte, bu üç sonucun, yani davranıştaki köpek grubu farklılıklarının, demografik/köpek besleme faktörlerindeki köpek grubu farklılıklarının ve davranışsal özellikler ile demografik/köpek besleme faktörleri arasındaki ilişkilerin birbirinden bağımsız olmadığını dikkate almaya değer. Köpek grupları arasında davranış farklılıkları bulmamız mümkündür, çünkü karışık ırklar ve safkanlar, sırayla ölçülen davranış özellikleriyle bağlantılı olan çok sayıda demografik/köpek besleme faktörü açısından farklı bir dağılım gösterir. Bu olasılığı dışlamak için, köpek grubu farklılıklarının bulunduğu tüm demografik ve köpek bakim faktörlerini kontrol eden istatistiksel modeller kullandık.

Karışık ırkların diğer köpeklere karşı daha düşük sosyalliğe sahip olduğu bulunan önceki sonucumuzun aksine, Genel Doğrusal Model, köpek grubunun köpek sosyallik özelliği üzerinde önemli bir etkisi olmadığını gösterdi. Bu modelde, köpek sosyalliğinin en güçlü belirleyicileri, köpeğin yaşı, cinsiyeti, edinme yaşı ve sahiplerinin yaşıydı: daha yaşlı köpekler, daha büyük yaşta edinilen köpekler, daha genç sahiplerin erkekleri ve köpekleri daha düşük köpek sosyallik derecelerine sahipti. Örneğimizde, melez ırklar daha yaşlı olduklarından, daha büyük yaşta edinildiklerinden ve safkanlardan daha genç sahiplere sahip olduklarından, ilk davranış karşılaştırmasında bulduğumuz melez ırkların daha düşük sosyalliği, bu demografik farklılıkların dolaylı bir sonucu gibi görünüyor. . Onları kontrol ettikten sonra, köpek grupları arasında köpek sosyalliği açısından hiçbir fark bulamadık.

Eğitilebilirlik özelliğinde durum tam tersi gibi görünüyor. Demografik ve köpek besleme farklılıklarını kontrol ettikten sonra Karışık cinslerin safkanlardan daha eğitilebilir olduğunu bulduk. Eğitilebilirlik en güçlü şekilde köpeğin yaşı, edinme yaşı ve eğitim düzeyi ile ilişkilendirildi: daha yaşlı köpekler, daha büyük yaşlarda edinilen köpekler ve daha düşük eğitim düzeyine sahip köpekler daha düşük eğitilebilirlik derecelerine sahipti. Bu durumda, örneğimizin özellikleri (yani, karma cinsler daha yaşlıydı, daha büyük yaşta edinildi ve safkanlardan daha az eğitim aldı), davranışsal farkı maskeliyor gibi görünüyor, bu nedenle sadece karışık cinslerde daha yüksek eğitilebilirlik bulduk. bu demografik ve köpek tutma farklılıkları için kontrol edildi. Cesurluk, sakinlik ve sorunlu davranış özellikleri durumunda, GLM analizleri ilk davranış karşılaştırmalarını destekler. Cesaret için, ne ilk davranış karşılaştırması ne de GLM analizi, köpek grupları arasında önemli bir fark göstermedi. Sakinlik ve sorunlu davranış özellikleri için köpek grubu, ölçülen demografik ve köpek tutma faktörleri kontrol edildikten sonra bile modellerde önemli bir belirleyici olarak kaldı. Bu, bu davranış farklılıklarının (yani, karışık cins köpeklerde daha az sakin ve daha sorunlu davranış), yalnızca çevresel farklılıklara atfedilmeyeceğini, en azından mevcut çalışmada araştırılanlara atfedilmeyeceğini göstermektedir.

Gözlenen köpek grubu farklılıkları için alternatif açıklamalar, olası genetik farklılıkları içerir. Örneğin, Schneider ve ark. [21] köpek yetiştiricilerinin genel olarak arzu edilen davranışa sahip bireyler üretmeye odaklandıklarını, bunun sonucunda daha olumlu davranış özellikleri ve karışık cinslere kıyasla safkanlarda daha düşük davranış sorunları sıklığına yol açtığını öne sürmüşlerdir. Gácsi et al. [30] ayrıca, günümüzün karma ırklarının bağımsız hayatta kalma becerileri için sürekli seçilim altında olan bir popülasyondan kaynaklanabileceğini öne süren, genetik etkileri içeren ilginç bir hipotez ortaya koydu. Bağımsız hayatta kalma becerilerine sahip köpeklerin geliştirilmesinin yetiştiriciler için uygun olmaması da mümkündür, bu nedenle iki hipotez birbiriyle bağlantılıdır. Mevcut çalışmada bu hipotezlerden herhangi birini doğrudan test edemesek de, sonuçlarımız her ikisini de desteklemektedir. Yetiştiriciler, daha sakin olmak ve daha az davranış problemi göstermek de dahil olmak üzere, iyi insan arkadaşları yapan köpekleri seçici olarak yetiştirebilirler. Buna karşılık, bağımsız hayatta kalmak için, daha iddialı ve daha gergin/uyanık davranış, örneğin sorunları bağımsız olarak çözmek, yabancılardan, diğer köpeklerden veya muhtemelen tehlikeli nesnelerden (arabalar, trenler) kaçınmak için avantajlı olabilir. Bununla birlikte, her iki sonucun da karışık ırkları en az bir melez ebeveyne sahip olarak tanımladığını ve safkan karışımı olan köpekleri içermediğini not etmeliyiz. Örneğimizdeki bu tür bireylerin oranlarını bilmediğimiz için bu tanımı yapamadık.

Erken sosyalleşme, yetiştirme ortamı ve geçmiş deneyimler gibi gelişimsel etkiler de gözlenen davranış farklılıkları için bir açıklama sağlayabilir. Önceki çalışmalar, erken gelişim sırasında uygun sosyalleşme miktarının, köpeğin korku ve saldırganlık dahil olmak üzere davranış sorunları geliştirip geliştirmemesinde büyük bir rol oynadığını göstermiştir ([31]’de gözden geçirilmiştir). Örneğin, çocuklu bir evde yetiştirilen köpekler, enerji düzeyi, uyarılabilirlik ve dikkat dağınıklığı açısından daha yüksek puan aldı; ve gelişim sırasında diğer köpeklerle oynayabilen köpekler, ayrılma ile ilgili davranışlarda daha düşük puan aldı [32]. Karışık cinsler barınaklarda (örneğin %80, [33]) ve barınaklara bırakılan sokak köpekleri arasında (%75.2, [34]) oldukça fazla temsil edilmektedir, bunun nedeni kısmen istenmeyen yavrulardan gelen yavruların nispeten sıklıkla barınağa veya sokağa düşmesidir. Bununla birlikte, aynı cinsten köpekler arasında nadiren istenmeyen yavrular meydana gelir. Bu nedenle, daha büyük yaşlarda sahiplenilen karma cinsler, büyük olasılıkla barınaklardan veya sahiplerinin yetiştirdiği köpeklerden tamamen farklı bir ortamda yaşadıkları sokaktan kaynaklanmıştır [35,36]. Çok sayıda çalışmanın sonuçları, barınak yaşamıyla ilişkili stres faktörlerine maruz kalma (sosyal ve mekansal kısıtlamalar gibi) ile yaşamın sonraki dönemlerinde istenmeyen davranışların yaygınlığı arasında bir bağlantı olduğuna dair güçlü kanıtlar sunmaktadır [23,37-39].

Çalışmamız, öncelikle safkan ve karma cins köpekler arasındaki olası davranışsal ve çevresel farklılıkları ele almayı amaçlayan ilk çalışmadır ve bu nedenle, doğası gereği büyük ölçüde keşif amaçlıdır. Çalışmanın en önemli sınırlılığı, sahibi raporlarına dayandığından öznelliği ile ilgilidir. Anket yönteminin genel olarak, özellikle karmaşık davranış özellikleri değerlendirildiğinde (örn. köpeklerinin davranışlarından. Bu nedenle, sahiplerin safkanlara ve karma ırklara karşı tutumlarındaki farklılıklar sonuçlarımızı etkileyebilir. Köpeklerin gerçekten safkan olup olmadıklarını veya sadece sahiplerinin inandıklarını belirlememiz mümkün olmasa da, bazı sahipler bir köpeğin soyağacına bir statü sembolü olarak değer verebilir veya bir soyağacının, köpeğin üstün davranış özelliklerine sahip olduğu anlamına geldiğine inanabilir. Bu tür sahipler, köpeklerini “fazla abartma” veya daha az sorunlu davranışlar bildirme eğiliminde olabilir. Ancak, bu önyargıların büyük örneklem boyutlarıyla en aza indirilebileceğine inanıyoruz. Ayrıca, sahiplerimiz, köpeklerinin davranışlarıyla ilgilenen, kendilerinin aday gösterdiği, uygun bir örneği temsil etti ve tüm deneklerimiz ailelerde yaşıyordu, bu nedenle barınak, sokak veya vahşi köpek popülasyonları hakkında hiçbir bilgimiz yok. Son olarak, hiçbir çalışma, köpeklerin davranışlarıyla ilişkili tüm ilgili çevresel ve köpek tutma faktörlerini ölçemez; örneğin, bu çalışmadaki köpeklerin nereden elde edildiğini ve bunun onların davranış özelliklerini nasıl etkilemiş olabileceğini belirlemek ilginç olurdu.

Sonuçlar

Sahiplerinin raporlarına dayanarak safkan ve karma cins köpekler arasında çok sayıda davranışsal, demografik ve çevresel farklılık bulduk. Bununla birlikte, bunların çoğu küçüktü ve biyolojik uygunlukları sorgulanabilir. Köpek sosyalliği ve eğitilebilirlik özellikleri, örneğimizin çevresel özelliklerinden daha güçlü bir şekilde etkilenmiştir: başlangıçta bulduğumuz karışık cinslerin diğer köpeklere karşı düşük sosyalliği, safkanlar ve karışık cinsler arasındaki çevresel farklılıkların dolaylı bir sonucu gibi görünüyordu. Karışık ırkların daha yüksek eğitilebilirliği, bu çevresel farklılıklar tarafından maskeleniyor gibiydi. Ancak sakinlik ve sorunlu davranış özelliklerinde bulduğumuz farklılıklar, çevresel faktörlerden daha az etkilenmişti ve erken sosyalleşme ve/veya genetik etkilerden kaynaklanma olasılığı daha yüksekti. Bu nedenle, sonuçlarımız, cins veya tür karşılaştırma çalışmalarında kontrol köpekleri olarak karışık cinsler kullanılırken dikkatli olunması gerektiğini göstermektedir. Morfolojik açıdan çeşitliliklerine rağmen, karışık cins köpekler “ortalama” köpekleri temsil etmeyebilirler, bunun yerine karakteristik davranış özelliklerine sahip özel bir köpek grubu oluştururlar.

Referanslar

1. Mehrkam LR, Wynne CD. Behavioral differences among breeds of domestic dogs (Canis lupus familiaris): Current status of the science. Appl Anim Behav Sci. 2014;155: 12–27. [Google Scholar]

2. American Veterinary Medical Association (AVMA). US pet ownership and demographics sourcebook. Schaumburg, USA: American Veterinary Medical Association; 2012. [Google Scholar]

3. American Pet Products Association (APPA). 2010 National Pet Owners Survey. Greenwich, USA: American Pet Products Association; 2009. [Google Scholar]

4. Verband für das Deutsche Hundewesen (VDH). Geschäftsbericht zum Jahr 2012. Verband für das Deutsche Hundewesen; 2012. Available: http://www.vdh.de/tl_files/media/pdf/VDH_Geschaeftsbericht_2012.pdf [G oogle Scholar]

5. People’s Dispensary for Sick Animals (PDSA). Animal Wellbeing Report 2013: The state of our pet nation. People’s Dispensary for Sick Animals (YouGov, UK); 2013. Available: http://www.statista.com/statistics/299516/dog-owners-in-the-unitedkingdom-uk-by-breed/ [Google Scholar]

6. Animal Health Alliance of Australia. Pet Ownership in Australia 2013. Animal Health Alliance of Australia; 2013. Available: http://animalmedicinesaustralia.org.au/wp-content/uploads/2015/06/AMAPet-Ownership-in-Australia-5-AUGUST-2013.pdf [Google Scholar]

7. Bennett PC, Rohlf VI. Owner-companion dog interactions: Relationships between demographic variables, potentially problematic behaviours, training engagement and shared activities. Appl Anim Behav Sci. 2007;102: 65–84. [Google Scholar]

8. Ley J, Bennett P, Coleman G. Personality dimensions that emerge in companion canines. Appl Anim Behav Sci. 2008;110: 305–317. [Google Scholar]

9. Kubinyi E, Turcsán B, Miklósi Á. Dog and owner demographic characteristics and dog personality trait associations. Behav Process. 2009;81: 392–401. [PubMed] [Google Scholar]

10. Patronek GJ, Rowan AN. Determining dog and cat numbers and population dynamics. Anthrozoös. 1995;8: 199–205. [Google Scholar]

11. Coppinger R, Coppinger L. Dogs: a new understanding of canine origin, behavior and evolution. Chicago: University of Chicago Press; 2002. [Google Scholar]

12. Egenvall A, Bonnett BN, Olson P, Hedhammar A. Gender, age, breed and distribution of morbidity and mortality in insured dogs in Sweden during 1995 and 1996. Vet Rec. 2000;146: 519–525. [PubMed] [Google Scholar]

13. Mellanby RJ, Ogden R, Clements DN, French AT, Gow AG, Powell R, et al. Population structure and genetic heterogeneity in popular dog breeds in the UK. Vet J. 2013;196: 92–97. 10.1016/j.tvjl.2012.08.009 [PubMed] [CrossRef] [Google Scholar]

14. Akey JM, Ruhe AL, Akey DT, Wong AK, Connelly CF, Madeoy J, et al. Tracking footprints of artificial selection in the dog genome. P Natl Acad Sci USA. 2010;107: 1160–1165. [PMC free article] [PubMed] [Google Scholar]

15. Leroy G. Genetic diversity, inbreeding and breeding practices in dogs: results from pedigree analyses. Vet J. 2011;189: 177–182. 10.1016/j.tvjl.2011.06.016 [PubMed] [CrossRef] [Google Scholar]

16. Salvin HE, McGreevy PD, Sachdev PS, Valenzuela MJ. The effect of breed on age-related changes in behavior and disease prevalence in cognitively normal older community dogs, Canis lupus familiaris. J Vet Behav. 2012;7: 61–69. [Google Scholar]

17. Patronek GJ, Waters DJ, Glickman LT. Comparative longevity of pet dogs and humans: implications for gerontology research. J Gerontol A Biol Sci Med Sci. 1997;52: B171–B178. [PubMed] [Google Scholar]

18. Proschowsky HF, Rugbjerg H, Ersbøll AK. Mortality of purebred and mixed-breed dogs in Denmark. Prev Vet Med. 2003;58: 63–74. [PubMed] [Google Scholar]

19. Hsu Y, Sun L. Factors associated with aggressive responses in pet dogs. Appl Anim Behav Sci. 2010;123: 108–123. [Google Scholar]

20. Blackwell EJ, Bradshaw JWS, Casey RA. Fear responses to noises in domestic dogs: Prevalence, risk factors and co-occurrence with other fear related behaviour. Appl Anim Behav Sci. 2013;145: 15–25. [Google Scholar] 21. Schneider LA, Delfabbro PH, Burns NR. Temperament and lateralization in the domestic dog (Canis familiaris). J Vet Behav. 2013;8: 124–134. [Google Scholar]

22. Temesi A, Turcsán B, Miklósi Á. Measuring fear in dogs by questionnaires: An exploratory study toward a standardized inventory. Appl Anim Behav Sci. 2014;161: 121–130. [Google Scholar]

23. Ottenheimer-Carrier L, Ricketts CJ, Perry EA, Anderson RE, Walsh CJ. Ownerreported personality assessments are associated with breed groups, but not with oxytocin receptor gene polymorphisms in domestic dogs (Canis familiaris). J Vet Behav. 2016; in press. [Google Scholar]

24. Ley JM, Bennett PC, Coleman GJ. A refinement and validation of the Monash Canine Personality Questionnaire (MCPQ). Appl Anim Behav Sci. 2009;116: 220– 227. [Google Scholar]

25. Diverio S, Tami G. Effect of owner experience, living environment, and dog characteristics on owner reports of behavior of Argentine Dogos in Italy. J Vet Behav. 2014;9: 151–157. [Google Scholar]

26. McGreevy PD, Masters AM. Risk factors for separation-related distress and feedrelated aggression in dogs: additional findings from a survey of Australian dog owners. Appl Anim Behav Sci. 2008;109: 320–328. [Google Scholar]

27. Turcsán B, Kubinyi E, Miklósi Á. Trainability and boldness traits differ between dog breed clusters based on conventional breed categories and genetic relatedness. Appl Anim Behav Sci. 2011;132: 61–70. [Google Scholar] 28. Nakagawa S, Cuthill IC. Effect size, confidence interval and statistical significance: a practical guide for biologists. Biol Rev. 2007;82: 591–605. 10.1111/j.1469-185X.2007.00027.x [PubMed] [CrossRef] [Google Scholar]

29. Pierce CA, Block RA, Aguinis H. Cautionary note on reporting eta-squared values from multifactor ANOVA designs. Educ Psychol Meas. 2004;64: 916– 924. [Google Scholar]

30. Gácsi M, McGreevy P, Kara E, Miklósi Á. Effects of selection for cooperation and attention in dogs. Behav Brain Funct. 2009;5: 1. [PMC free article] [PubMed] [Google Scholar]

31. Howell TJ, King T, Bennett PC. Puppy parties and beyond: the role of early age socialization practices on adult dog behavior. Veterinary Medicine: Research & Reports 2015;6: 143–152. [PMC free article] [PubMed] [Google Scholar]

32. Harvey ND, Craigon PJ, Blythe SA, England GC, Asher L. Social rearing environment influences dog behavioral development. J Vet Behav. 2016; in press. [Google Scholar]

33. Luescher AU, Medlock RT. The effects of training and environmental alterations on adoption success of shelter dogs. Appl Anim Behav Sci. 2009;117: 63– 68. [Google Scholar]

34. Birkenheuer AJ. Canine Babesiosis: Epidemiological, Molecular and Therapeutic Investigations. Doctoral dissertation, North Carolina State University. 2004. Available: http://repository.lib.ncsu.edu/ir/handle/1840.16/4705.

35. Tuber DS, Miller DD, Caris KA, Halter R, Linden F, Hennessy MB. Dogs in animal shelters: problems, suggestions, and needed expertise. Psychol Sci. 1999;10: 379–386. [Google Scholar]

36. De Palma C, Viggiano E, Barillari E, Palme R, Dufour AB, Fantini C, et al. Evaluating the temperament in shelter dogs. Behaviour. 2005;142: 1307– 1328. [Google Scholar]

37. Hennessy MB, Davis HN, Williams MT, Mellott C, Douglas CW. Plasma cortisol levels of dogs at a county animal shelter. Physiol Behav. 1997;62: 485–490. [PubMed] [Google Scholar]

38. Wells DL, Hepper PG. Prevalence of behaviour problems reported by owners of dogs purchased from an animal rescue shelter. Appl Anim Behav Sci. 2000;69: 55– 65. [PubMed] [Google Scholar]

39. Barrera G, Jakovcevic A, Elgier AM, Mustaca A, Bentosela M. Responses of shelter and pet dogs to an unknown human. J Vet Behav. 2010;5: 339–344. [Google Scholar] 40. Kubinyi E, Gosling S, Miklósi Á. A comparison of rating and coding behavioural traits in dogs. Acta Biol Hung. 2015;66: 27–

40. 10.1556/ABiol.66.2015.1.3 [PubMed] [CrossRef] [Google Scholar] KAYNAK: https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC5319786/#pone.0172720.ref021 sayfasından İlker Ünlü tarafından çevrilmiştir.

The post Köpek Sahipleri gözünde melez ve safkan köpekler arasındaki farklar first appeared on Göktan Eker.

]]>
Askeri ve Polis Köpekleri Eğitim Uzmanı Göktan Eker, Haberler.com stüdyosunda Melis Yaşar’ın konuğu oldu. http://www.goktaneker.com/2022/05/21/askeri-ve-polis-kopekleri-egitim-uzmani-goktan-eker-haberler-com-studyosunda-melis-yasarin-konugu-oldu/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=askeri-ve-polis-kopekleri-egitim-uzmani-goktan-eker-haberler-com-studyosunda-melis-yasarin-konugu-oldu Sat, 21 May 2022 16:39:56 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3652 Askeri ve Polis Köpekleri Eğitim Uzmanı Göktan Eker, Haberler.com stüdyosunda Melis Yaşar’ın konuğu oldu. Eker, görev köpeklerinin eğitimi ve #köpekkorkusu hakkında konuştu. 00:00 Giriş 01:03 Göktan Eker kimdir? 02:26#Köpekeğitmeni nasıl[...]

The post Askeri ve Polis Köpekleri Eğitim Uzmanı Göktan Eker, Haberler.com stüdyosunda Melis Yaşar’ın konuğu oldu. first appeared on Göktan Eker.

]]>

Askeri ve Polis Köpekleri Eğitim Uzmanı Göktan Eker, Haberler.com stüdyosunda Melis Yaşar’ın konuğu oldu. Eker, görev köpeklerinin eğitimi ve #köpekkorkusu hakkında konuştu.

00:00 Giriş

01:03 Göktan Eker kimdir?

02:26#Köpekeğitmeni nasıl olunur?

03:57 “Çok fazla köpek ırkı çeşitliliği görüyoruz”

06:40 Görev köpeklerinin eğitimi nasıl gerçekleşiyor?

07:13 “Köpeğe ilk önce oyuncağını bulmayı öğretiyoruz”

08:26 “Türkiye’de 11 tane sertifikalı arama kurtarma köpeği var”

11:13#Pitbull yasaklandı fakat köpeklerin insanlara saldırmasında ciddi bir düşüş yok”

17:03 “Köpeklerde kontrolsüz üreme kırsal alanlarda oluyor”

20:52 “Köpeklerden kaçmaya çalışırken trafik kazası geçirenlerin sayısı arttı”

21:35 “Ani hareketler ve çığlıklar köpeklerin mücadele ve avlanma güdüsünü tetikler”

23:03 “İnsanın beden dilindeki korku köpekler için tehdit oluşturuyor” 24:55 “Köpekle aramızdaki optik görüntüyü kesmek için bariyer uygulamasını kullanıyoruz”

27:45 “Deprem öncesi ya da esnasında sezgisel tepkileri köpeklerde çok görüyoruz”

The post Askeri ve Polis Köpekleri Eğitim Uzmanı Göktan Eker, Haberler.com stüdyosunda Melis Yaşar’ın konuğu oldu. first appeared on Göktan Eker.

]]>
KÖPEK-İNSAN GELİŞİMSEL KARŞILAŞTIRMA http://www.goktaneker.com/2022/04/08/kopek-insan-gelisimsel-karsilastirma/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=kopek-insan-gelisimsel-karsilastirma Fri, 08 Apr 2022 16:51:40 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3558 *4P1K Dergisi için Uzman Psikolog Aylin EKE ile yaptığımız söyleşi -Aylincim hoş geldin, okurlarımız aslında seni çok iyi tanıyor , ancak birlikte yürüttüğümüz çalışmalar kapsamında senden tekrar bir hatırlatma rica[...]

The post KÖPEK-İNSAN GELİŞİMSEL KARŞILAŞTIRMA first appeared on Göktan Eker.

]]>
*4P1K Dergisi için Uzman Psikolog Aylin EKE ile yaptığımız söyleşi

-Aylincim hoş geldin, okurlarımız aslında seni çok iyi tanıyor , ancak birlikte yürüttüğümüz çalışmalar kapsamında senden tekrar bir hatırlatma rica edeceğim.

-Merhaba abicim tabii ki memnuniyetle, ben Aylin Eke, uzman psikolog olarak çocuk ve evcil hayvanlarla ilgili çalışmalar yürütüyorum. Aynı zamanda seminerler verip eğitimlere katılıyorum. Lisans eğitimimi FMV Işık Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde, yüksek lisansımı da Maltepe Üniversitesi Gelişim Psikolojisi alanında tamamladım. Çocukluğumdan beri hayvanlarla iç içe bir yaşantım var. Bireyin kendinden başka bir canlı ile hayatı paylaşırken destek alabileceğini, kendini yalnız hissetmemesi onun için oldukça önemlidir. Bireyin bir köpekle veya kedi ile yaşamaya ne kadar uygun bir hayat düzeni var, eve yeni bir üye geldiğinde nasıl davranılmalı, köpeğin fiziksel ve mental ihtiyaçları gerçekten yeterli derecede karşılanıyor mu? gibi konularda uzman olarak bireylere evcil hayvanları ile ortak yaşam konusunda destek olmaktayım. Aynı zamanda; Türk Psikologlar Derneği, Köpek Eğitmenleri Derneği (KÖPED) ve Çak Bi Pati Derneği üyesiyim. Aynı zamanda  KÖPED bünyesinde terapi köpekleri komisyonunda görev alıyorum. Bu konuda Terapi Köpekleri ile ilgili bir sertifikasyon çalışması yürütüyoruz.

-Köpek eğitmenliği kurslarımızda verdiğin derslerden birinde kullandığın bir kelime var biyopsikososyal, bu kavramı biraz açarak başlayalım ne dersin ?

-İnsan, biyopsikososyal bir varlık. Peki ne demek tam olarak biyopsikososyal? Kişilik gelişimimizde biyolojik, sosyokültürel ve psikolojik etkiler oldukça önemlidir. Biraz daha açacak olursak eğer; biyolojik faktörler dediğimizde bireysel farklılıklarımız, beyin yapımız ve kimyamız, evrim sürecimizi kapsayan faktörler; toplumsal roller, beklentiler ve normal/anormal kavramları sosyokültürel faktörleri ve son olarak stres, travma, öğrenilmiş çaresizlik, duygu düzenleme ve anılarımız kavramları da psikolojik faktörlerin altında incelenmektedir ve her birinin kişiliğimizin gelişiminde önemli bir rolü vardır.

Peki ya köpek gelişiminde nasıl oluyor bu süreç dediğimizde, tıpkı bizler gibi köpekler de sosyal varlıklardır ve gelişimleri belirli evrelerden oluşur. Gelişim dediğimiz olgu, aslında anne karnından itibaren başlayan ve ölüme kadar uzanan bir süreç. Gelişim psikolojsi ise, psikoloji biliminin çeşitli alt dallarından biri olup, anne karnından başlayıp ölüme kadar uzanan süreç içerisindeki davranış ve değişimleri inceleyen bir alt bilim dalı olarak kısaca tanımlayabiliriz. 

-Anlattıklarından hareketle hayat adına hem insan hem de köpek için sosyalleşme son derece önemli o zaman.

-Sağlıklı bir gelişim için hem bizler hem de köpekler için sağlıklı bir sosyalleşme ortamı içerisinde yer almamız gerekiyor. Her bir gelişim evresinin sağlıklı tamamlanabilmesi için başta sosyalleşme olmak üzere pek çok parametre de gerçekleşmeli. Sosyal bir varlık olduğumuz için kendimizi gerçekleştirebilmek adına başkalarıyla iletişim içerisinde olmamız, hem kişilik hem de sosyal gelişimimiz için oldukça önemli. 

J. Bowlby ve ekibi tarafından detaylıca incelenmeye başlanan bağlanma süreçlerinin aslında düşündüğümüzden çok daha derin bir anlamı var. Sosyal bir canlı olarak iletişim içerisinde olmak kendimizi gerçekleştirme adına hem bizler hem de hayvanlar adına önemli bir adımdır. Dolayısıyla, insanın hayvanla ilişkisi bir nevi kendine yaptığı bir yatırım olarak değerlendirilebilir. Aynı dili konuşmadan kendini anlatırken karşındakini de anlayabilmek için ilk önce o güven duygusuna ihtiyacımız var, sonraki adım da sevgi bağını güçlendirmek.

– Harika, peki sosyalleşme ile başladık, sonraki süreç nasıl işliyor ?

Gelişim evrelerini biraz daha detaylandırmak gerekirse, insanda fizyolojik gelişim basamakları özetle yatma, emekleme, ayaklanma, yürüme, koşma, zıplama ve tırmanma olarak sıralanabilmektedir. Bunu tuvalet alışkanlığı kazanma, bireyselleşme-ayrışma, sosyalleşme, kendi kendine vakit geçirme diye diğer basamaklar takip etmektedir.  Bahsettiğimiz gelişim evresini tamamlama aslında burada somut olarak karşımıza çıkıyor. Her bir evre tamamlanmadan diğerini yapmak konusunda zorlanabiliyor birey. Bu yüzden hazır bulunuşluk özellikle öğrenme söz konusu olduğunda bir hayli önemli.

Köpeklerde fizyolojik gelişim basamaklarına baktığımız zaman benzer bir sıralamayı burada da gördüğümüzü söylersek pek de yanlış olmaz; gözlerin açılması, yatma, emekleme, ayaklanma, yürüme, koşma, saklanma ve zıplama diye devam eder. Tuvalet alışkanlığı edinme, sosyalleşme, bireyselleşme, yalnız kaldığında kendini oyalayabilme gibi diğer basamakları tamamlamaya devam eder.

Gallahue’nin (1982) piramit modeline baktığımız zaman; 4ay-1yaş arası refleks hareketler dönemi, 1-2 yaş arasu-ı ilkel hareketler dönemi, 2-3/4-5/6-7 yaş dönemleri temel hareket dönemi, 7-10/11-13/14 yaş ve üstü spor hareketleri dönemi olarak ayrılmıştır. Ayrıca ilk kontrol evresi, reflekslerin ortadan kalktığı evre olarak tanımlanır.

Köpeklerde benzer bir gelişim piramit modelinden bahsedecek olursak; 0-6ay arası bebeklik dönemi, 6ay-1yaş arası yavruluk dönemi, 1,5-4yaş arası gençlik dönemi, 4-8 yaş arası olgunluk/yetişkinlik dönemi, 8 yaş ve sonrası ise yaşlılık dönemi şeklinde tanımlanabilir.

-Bu insan ile köpek arasında bir paralellik olduğunu gösterdiği gibi, farklılıklarımızın da altını çizen bir durum anladığım kadarı ile.

Kesinlikle , bununla birlikte davranışsal ve duygusal gelişime bakacak olursak, ilk önce davranışın tanımı ile başlamak isterim. Davranış aslında bir uyarana karşı verilen yanıttır. Davranışların oluşumunda genetik ve çevre faktörü oldukça önemli olmakla birlikte mizaç yapılarının da etkisi büyüktür. Duyusal kapasiteler davranış modelinin oluşumunda önemli bir rol oynar. Bunun yanı sıra öğrenme ve motivasyon süreçleri ile duyu sistemleri davranışın oluşma sürecinde atlanılmaması, değerlendirilmesi gereken önemli değişkenlerdir. Ek olarak, sinir sistemi ve hormonların da davranış ve duyusal gelişiminde önemli bir rol oynadığını söylemek mümkündür. Canlı olarak hayatta kalma iç güdümüz oldukça yoğundur ve (savaş-kaç-don) temel savunma mekanizmalarımız ile hayatta kalma içgüdümüzü koruruz. Tüm bu bilgileri toparlayacak olursak eğer, genel gelişim evrelerinden bahsediyor olsak bile tıpkı çocuk gibi köpeğin de gelişim evreleri kendine özgüdür, her biri parmak izi kadar özeldir. Mizaç, yaşanılan aile ortamı, çevre, doğum anı gibi gelişimi etkileyen pek çok faktör mevcuttur.

-Harika bilgiler, aslında verdiğin değerli bilgiler ile köpeği insanlaştıma konusunda köpek sahiplerinin yaptığı temel yanlışları da vurgulamış oldun.

– Çok doğru , köpeğin insanlaştırılması , köpeğin gelişim sürecinde onun doğasına aykırı bir çok etken yaratılmasına sebeb oluyor, ayrıca fiziksel, davranışsal ve psikolojik gelişim basamaklarını anlattığımızda  aklımıza peki bunca ortak noktamız varken duygularımız da ne derece ortak? Diye bir soru belirebilir. Köpeklerin zihinsel ve bilişsel süreçlerinin de oldukça zengin olduğunu söylemek mümkün. Duyguları oluşturan beyin-sinir yapıları ile hormonlar da oldukça benzerlik göstermektedir. Sevgi ve şefkat duygularını uyandıran en önemli hormonlardan olan oksitoksin başta olmak üzere; nörolojik ve kimyasal olarak da benzerliklerimiz var.:)

-İnsanların duygularına baktığımız zaman hepimiz her zaman aynı duyguları hissetmiyor veya yaşamıyor olabiliriz. Duygu durumumuz değişkenlik gösterebilmektedir. Bu köpekler için de geçerli anladığım kadarı ile. Sürekli benzer bir duygu sürecinde olmayabilirler, tıpkı bizler gibi.

– Her canlı gibi onlar da değişken, ancak insanda duygusal gelişimin; bebek ve çocuklarda duygu kapasitesinin daha kısıtlı olduğunu, yaş aldıkça ve geliştikçe arttığını söyleyebiliriz. Bir başka deyişle, çocuklarda büyüme gerçekleştikçe daha kompleks bir duygulanma yapısı oluşuyor. Ancak yapılan araştırmalara baktığımızda köpeklerin duygusal gelişimi 2-2,5 yaşındaki çocuğun duyguları halinde durduğu sonuçlarını görmekteyiz. Bu da aslında köpeklerin temel duyguları hissedebildiğini göstermektedir. Temel duygular dediğimizde ise bahsettiğimiz; mutluluk, korku, öfke, memnuniyetsizlik ve nefret olarak tanımlayabiliriz. Ancak köpekler bu duyguların ötesinde suçluluk, gurur, utanç gibi daha kompleks duyguları hissedemiyor. Burada gözlemlenen durum aslında korkunun basit bir formu (verilen tepkiyi bildiği için cezalandırma korkusunu yaşıyor, suçluluk değil).

-Çok önemli bir noktaya geldik, çoğu insan köpeğinin yanlış davranışları karşısında verdikleri tepkiyi, hatasını anladı, utandı diye tanımlıyor ki sayende bunun böyle olmadığını da anlamış bulunuyoruz.

-Çocuklarda utanma, gurur gibi daha kompleks duygular yaklaşık 3 yaşından sonra ortaya çıkmaya başlıyor; suçluluk 3,5-4yaş, kibir ise 4-5 yaştan itibaren ortaya çıkıyor ve duygusal öğrenme gelişimi ömür boyu sürüyor. Köpeklerde ise duygusal gelişim bize göre çok daha kısa bir sürede tamamlanıyor, ırksal gelişim ve olgunlaşma süreçlerine göre değişiklik gösterebiliyor olsa da insanlardaki 2-2,5 yaş civarındaki sınırda kaldıklarını belirtiyor araştırmalar.

-Bu değerli bilgiler için çok  teşekkür ederim , biraz karşılıklı gelişimsel benzerlikleri ve farklılıkları anlattıktan sonra davranışa gelelim istersen.

-Hem insan hem de köpek davranışını etkileyen faktörlere baktığımız zaman; genetik ve çevresel faktörler, iç ve dış uyaranlar (fizyoloji), öğrenme süreçleri (koşullanma/gözlem yoluyla/taklit etme/sosyal öğrenme), duyu sistemleri, motivasyon, yaşanılan aile ortamı ve hazır bulunuşluk gibi pek çok parametrenin etkilediğini söylemeliyiz. Dolayısıyla aslında davranışın oluşumu ve öğrenilmesi aslında bir anda olan bir durum değil, bol tekrar ve pratik yapılması gereken, emek isteyen bir süreç.

-Köpek eğitmenliği kurslarına katılan arkadaşlarımıza anlattığımız devamlılık/tutarlılık/kararlılık prensiplerine de bu bağlamda bakmak gerekiyor zaten. İstenmeyen davranışlarla ilgili nasıl bir yaklaşım içerisinde olmalıyız ?

 -İstenmeyen pek çok davranışın yerine istenen davranışı yerleştirmek başta olmak üzere o davranış kalıbının oturması için zaman, emek ve sabır çok mühim. Bir örnek vermek gerekirse, köpeklerin beden dillerini doğru bir şekilde okumak davranışı gözlemlemenin en önemli adımlarından. Köpeklerin iletişim kurma biçimleri genellikle beden dilleri, kokusal, görsel ve işitsel olmak üzere devam eder. Dolasıyla köpek için havlamak oldukça normal bir davranışken bu durumun yaşanılan ortama adapte edilmesi de ortak yaşamın sağlıklı gelişimi ve sürdürülmesi açısından kıymetlidir.

-Çok iyi anladım, etolojik ( Hayvan Davranış Bilimi)  yaklaşım ile köpek sahiplerinin ve köpek eğitmenlerinin önce çok iyi gözlemci olmaları gerekli.

-Kesinlikle katılıyorum abi, davranışı değiştirmeye başlamadan önce muhakkak doğru bir gözlem yapılması gerekli .

Davranışların değişmesinde kullanılan bazı tekniklere örnek vermek gerekirse; görmezden gelme, dikkati dağıtma, alternatif davranış belirleme ve istenilen davranışı ödülleme sıklıkla kullanılan tekniklerin başında gelmektedir. Gerek çocuk gerek köpek davranışlarında ve gelişim süreçlerinde ‘hayır’ın kesin kullanımı, tutarlı ve net olmanın altın kuralıdır. Eğer bir tutarsızlık ortaya çıkarsa, çocuk veya köpek fark etmez o boşluğu çok güzel değerlendirir ve tabiri caizse aileyi parmağında oynatmaya başlar. Bunun önleminin en kısa ve kesin yolu, net olmaktır; hayır hayır olarak kalmalıdır. Yukarıda belirttiğin gibi tutarlı olunmalıdır.

-Çok ortak noktamız var, ancak bunun yanlış anlaşılması ve yönetilmesi de söz konusu.Bu denli ortak noktamız varken aslında bu ortak-lık kavramının köpeğimizin refahını da düşünerek iyileştirmemiz ve sınırlarını belirlememiz gereken bazı noktalar da var. Bunlardan belki de en önemlisi insanlaştırma (antropomorfizm). 

-Abicim aslında köpek ile birlikte yaşamın günümüzde ana sorunu bu , karşımızdakinin de sosyal ve duyguları olan bir canlı olduğunu, aslında köpek olduğunu unutmamız gerekiyor. Hem fiziksel hem de mental gelişiminin sağlıklı sürmesi için ihtiyaçlarını karşılayabildiğimizden emin olmamız gerekiyor. Evlerimizin, yaşamlarımızın bir parçası olarak birlikte büyüyoruz bu çok kıymetli ancak can dostlarımızın doğalında olan ihtiyaçlarını karşılamamız gerektiğini de aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor. 

-Doğal olarak onlara köpek birey olarak bakmalı ve ona göre davranmalıyız değil mi ?

-Kesinlikle, koku duyusu onların en sık kullandıkları ve bundan oldukça keyif aldıkları bir duyu, ev ortamında da koku duyusunu destekleyecek koklama matları veya Mantrailing ( Koku takibi ) , Nosework/Scentwork  gibi kokusal aktivitelere katılmamız aramızdaki bağı kuvvetlendireceği gibi köpeğimizin psikososyal gelişimini de olumlu etkileyecektir. Bunun yanı sıra benim bir parçam gibi değil benden bağımsız da hayatına devam edebilecek bir sosyal gelişime sahip olmalı. Bağlılık-bağımlılık ayrımını çok iyi yapmamız gerekiyor. Köpek ve de aslında çocuk için bağımlı değil bağlı olması sağlıklı gelişimin parçasıdır. Sınırları koruma, net iletişim kurma ve rutin oluşturma da diğer sağlıklı iletişim ve gelişim basamaklarından birkaçını oluşturuyor.

-Köpekde gelişen bağlılık ve bağımlılık davranışlarını çok önemsiyorum, zira köpek sahibi için de köpek için de hayat kalitesini olumsuz yönde etkileyen bir durum. Bu konuda ortak arkadaşımız ve meslektaşın ile de okurlarımız için  ayrı bir söyleşi yapmayı planlıyorum.

-Çok faydalı olacağına eminim , Nasıl ki çocuk gelişimi açısından bütüncül bir bakış açısının önemi vurgulanıyor; çocuk doktoru, çocuk psikiyatristi, çocuk psikoloğu ve ailesinin bakış açıları ve yorumları ile değerlendiriliyor; aynı değerlendirme köpeğin sağlıklı gelişimi açısından da çok önemli. Köpeğin yaşadığı aile ortamı, çevresi, psikolog/davranış bilimci, veteriner hekim ve eğitmenin ortak değerlendirmesi ile yol alınması sürecin çok daha sağlıklı işlemesini sağlayacaktır.

Aslında köpeklerden öğreneceğimiz çok şey var. Bunlardan belki de en önemlisi duyguların kontrolü, o an hissedilen duygu ile yaşamak ve dengeyi sağlamak. Yargılamadan, koşulsuz sevebilmek ve anda kalmak, tek bir işe odaklanarak tamamlamak, fiziksel sağlıkları için sık sık yaptıkları esneme hareketleri ve tabi ki ortak gelişim evreleri.

-Kesinlikle katılıyorum Aylincim, köpeklerden öğreneceğimiz çok şey var, bence onlar doğa ve ekosistem ile bağ kurmamızda yüzyıllardır bizlere bir şeyler anlatmaya öğretmeye çalışıyorlar, ancak insan egosu onları anlamamakta direniyor. Aylin harika bilgilerle dolu keyifli bir söyleşiydi, hem öğrendim hem keyif aldım, çok teşekkür ediyorum, sabahlara kadar konuşulacak konular bunlar . Bu güzel bilgilere eklemek istediğin bir şey var mı ? 

-Yaptığım sunumlarda hep bir sözüm ile tamamlarım:
Sen elini uzatırsın o kalbini açar. Sen bir adım atarsın o on adım koşar.

Birlikte büyüyebilmenin tadına varabilmeniz dileğiyle…

Bu güzel röportaj için ben çok teşekkür ederim. Köpek eğitmenlerine ve köpek sahiplerine faydalı olabilmemiz temennisi ile sevgilerimle

The post KÖPEK-İNSAN GELİŞİMSEL KARŞILAŞTIRMA first appeared on Göktan Eker.

]]>