sokak köpeği - Göktan Eker http://www.goktaneker.com Polis ve Askeri Köpek Eğitim Uzmanı - K9 Trainer Göktan Eker's Blog Fri, 18 Nov 2022 08:22:35 +0000 en-US hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.7.1 VETERİNER HEKİMLER DERNEĞİ SAHİPSİZ SOKAK HAYVANLARI RAPORU http://www.goktaneker.com/2022/11/09/veteriner-hekimler-dernegi-sahipsiz-sokak-hayvanlari-raporu/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=veteriner-hekimler-dernegi-sahipsiz-sokak-hayvanlari-raporu Wed, 09 Nov 2022 20:18:56 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3788  Veteriner Hekimler Derneği adına  Genel Başkan Dr. Gülay Ertürk GE:  Kuduz olan bir sokak köpeği tarafından ısırılan çocuğumuzun hayatını kaybetmesinin ardından sokak köpekleri ile ilgili tartışma iyice alevlendi , bu soruna[...]

The post VETERİNER HEKİMLER DERNEĞİ SAHİPSİZ SOKAK HAYVANLARI RAPORU first appeared on Göktan Eker.

]]>
 Veteriner Hekimler Derneği adına  Genel Başkan Dr. Gülay Ertürk

GE:  Kuduz olan bir sokak köpeği tarafından ısırılan çocuğumuzun hayatını kaybetmesinin ardından sokak köpekleri ile ilgili tartışma iyice alevlendi , bu soruna çözüm bulunamazken koku toplumsal çatışmaya evrilme arefesinde. Hayvanseverler ve hayvanları sokaklarda istemeyenler arasındaki fikirsel maka iyice açılmışken belkide bu konunun tam ortasındaki veteriner hekimlerin sesi neredeyse hiç duyulmuyor. Ben bu yazıda Veteriner Hekimler Derneği Başkanı Sayın Dr Gülay Ertürk’ün yazısını noktasına virgülüne dokunmadan bloguma taşımak istedim. Bununla birlikte Gülay Hanım’ın eşi Sayın Gürbüz Ertürk’ün de bir veteriner hekim ve Köpek eğitmeni olduğunu belirtmek isterim.  

                                                        

DÜNYADAKİ VE TÜRKİYE’DEKİ DURUM

Sahipsiz sokak hayvanlarının sayısı hızla artmakta, yaşadıkları ve yaşattıkları  sorunlar her geçen gün daha ciddi boyutlara ulaşmaktadır. 

Alman merkezli istatistik şirketi Statista, dünyada her yıl yaklaşık 35.000 insanın köpek saldırılarında hayatını kaybettiğini açıkladı. Şirket raporuna göre sivrisinek, insan ve yılandan sonra dünyadaki en ölümcül canlı köpektir. Her yıl dünya çapında on milyonlarca köpek saldırısı ve ısırığı vakası meydana gelmektedir

Buna paralel bir şekilde ülkemizde de  köpek sayısı sürekli bir artış göstermektedir. Tahmini olarak ülkemizde 5 milyon civarında kuş, kemirgen ve akvaryum sahipleri vardır. Kedi, köpek    ile beraber kabaca 10 -12 milyon kişi evinde kuş, kedi, köpek vs. ev hayvanına sahiptir.

Türkiye’de hayvan  sevgisi ve koruma bilinci gelişmiş insan oranı kabaca %20 civarındadır.

Sokaklarda yaşayan  köpek sayısı, Dünya Sağlık Örgütüne göre insan nüfusunun %10’na karşılık gelmektedir. Bu sayının %75’nin sahipsiz olduğu düşünülmektedir.  Bugün  dünyada (bazı kaynaklara göre 900 milyon) 600 milyondan fazla  köpek bulunduğu tahmin edilmekte, bunun büyük çoğunluğu sokaklarda  yaşamaktadır. Türkiye’de ise, 6,5 milyon civarı sahipsiz köpek varlığı tahmin edilmektedir.

TBMM Meclis Araştırma Komisyonu tarafından yayınlanan raporda, yerel yönetimler tarafından 2004-2019 arası sahiplendirilen hayvan sayısı 363.358 olmasına rağmen, sokaklar köpeklerle doludur.

Türkiye’de tüm yerel yönetimler tarafından kurulmuş toplam 91.955 hayvan kapasiteli 254 adet  hayvan bakım evi bulunmaktadır. Birçok Belediye’de Veteriner İşleri Müdürlükleri bulunmamaktadır. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, ülkemizde  yılda yaklaşık 250.000 kuduz riskli temas bildirimi yapılmakta olup yılda ortalama 1-2 kuduz vakası görülmektedir. Kısaca, Türkiye’de her yıl, 200 binden fazla insan, sokak köpekleri tarafından saldırıya uğrayıp, ısırılmaktadır.

VETERİNER HEKİMİN ÖNEMİ

Sahipsiz sokak hayvanlarından  geçen direkt temas ile dışkı -idrar temasıyla, pire-kene-sinek gibi vektörlerle  geçen çok sayıda hastalık vardır. Isırık- tırmalamaya bağlı  yara enfeksiyonları, Kedi Tırmalama Hastalığı, Tularemi, deride ya da sistemik gelişen Mantar, Uyuz, Kampilobakter, E.coli, Salmonella, Yersinia, Ekinokok, Toksoplasma, Kancalı kurt, Toksokara, Giardia, Bordetella, Klamidya, Brusella, Lyme, Erlişya, Anaplasma, Leishmania, Tüberküloz, kedi köpeklerden geçen sayısız hastalıkların başlıcalarıdır.

Sahipsiz köpekler toplumda herkesin sağlığını riske atmaktadırlar. Örnek olarak ülkemizde küçümsenmeyecek oranda görülen kist hydatik hastalığının  en çok topraktan bulaştığı ortaya konmuştur. Çünkü köpek dışkısı ile atılan bu parazitin  yumurtaları toprakta ve soğukta 1 yıl gibi bir süre canlı kalabilmektedir. Rüzgârla,  yağmurla yayılıp gıda olarak tükettiğimiz sebzelere kontamine olmakta ve  iyi yıkanmamış bu ürünleri tüketmek suretiyle insanları enfekte etmektedirler. 

Tüm bu hastalıklar göz önünde bulundurulduğunda, sahipsiz sokak hayvanları konusunda veteriner hekimin öneminin sadece kısırlaştırıma ve üremenin kontrolü  ile sınırlı olmadığı  ortaya çıkmaktadır. 

Veteriner hekim; tüm hayvan türlerinin sağlık ve refahı, hayvanlardan geçen hastalıkların önlenmesi, hayvansal gıdaların güvenirliği ve kontrolü için  tıbbi bilgi ve yasal yetkiye haiz kişidir. Zoonozlarla mücadele, hastalık taşıyan vektörlerle mücadele, çevre sağlığı, insan sağlığı, hayvan sağlığı, hayvansal üretim, gıda güvenliği, hayvan refahı, hayvan ıslahı gibi direkt sorumluluk alanları dışında, pet hayvanlarının sağlığa olumlu etkisiyle insan ruh sağlığının iyileştirilmesi, çocuk gelişimi, yaşam hakkına saygılı toplum şekillendirilmesi gibi  görev alanları da vardır. Çoğu kişinin “hayvan tedavi eden kişi “ olarak sınırlı bir alanda tanımladığı Veteriner Hekim, objesi hayvan olsa da insan sağlığının kilit noktasıdır.

DÜNYADA VE ÜLKEMİZDE SAHİPSİZ SOKAK HAYVANI SORUNUNA YAKLAŞIM

Dünyada, 1850’lerden  1990’lara kadar,  sokakları köpeksizleştirmek için yakala-öldür politikası uygulanmıştır. Geçmişten günümüze sahipsiz sokak hayvanlarının kontrolü için kullanılan    yöntemler  arasında dikkat çekenler şunlardır. 

1 Avrupa’da özellikle popülâsyon az olduğu ülkelerde uygulanmış olan ancak günümüzde şiddetle karşı çıkılan kitlesel itlaf. 

2-Günümüzde yine şiddetle karşı çıkılan ve aynı zamanda etkisizliği ortaya konmuş olan yerel itlaf. 

3-Popülâsyonun az olduğu ülkelerde ve çoğunlukla gelişmiş ülkelerde uygulanan barınağa al sahiplendir, sahiplendiremiyorsan uyut yöntemi.

4-Popülâsyonun  yoğun olduğu ülkeler için önerilen kısırlaştır ve aldığın yere bırak yöntemi.

TÜRKİYE’DE HAYVANLARI KORUMA KANUNU İLE İLGİLİ KURUMLAR

1-Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı  Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü  altında 7 ayrı Daire Başkanlığından biri olan Yaban Hayat Daire Başkanlığına ait 6 farklı Şube Müdürlüğünden biri olan Hayvanları Koruma Şube Müdürlüğü

2-Belediyeler

3-Sivil Toplum Kuruluşları, gönüllü dernekler

4- Hayvan sever kişiler

Hayvanları koruma Şube Müdürlüğü’nün görevi; 5199 sayılı kanun kapsamındaki hayvanların korunmasına yönelik bakanlık kurum ve kuruluşlar ve STK’lar ile işbirliği çerçevesinde faaliyet yapmak desteklemek ve denetlemektir. Valilik kaymakamlık il hayvan koruma kurulları ile çalışmalar yürütülür.

Belediyelerin görevi; sokaktaki sahipsiz hayvanların toplanıp yakalanması, tedavisi aşılanması kısırlaştırılması, barındırılması, alındıkları yere geri bırakılması, sahiplendirilmesi, hayvan sevgisinin yaygınlaştırılmasını sağlamak için toplumda bilinçliliğin arttırılması faaliyetlerinin düzenlenmesidir.

Sivil toplum kuruluşları olan dernekler; toplumda hayvan sevgisini yaygınlaştırmak, hayvan haklarına ihlallere müdahale etmek, Belediyeler ile işbirliği içerisinde,  hayvan hakları konusunda kamuoyu oluşturmak, mevzuat düzenlemelerine müdahil olmak ve görüş hazırlamak şeklinde görev üstlenirler.

ÇÖZÜM

Problemin çözümünde, hukuki olmaktan ziyade, sosyo-kültürel-ekonomik ve yönetsel engeller vardır.

1-Sahipsiz Sokak hayvanı popülâsyonunu kontrol altında tutmak için kısırlaştırma şarttır. Ancak, kısırlaştırma programları tek bir yönetim merkezinden idare edilmediği takdirde, başarısızlıkla sonuçlanmaktadır. Bir belediye sınırları içerisindeki hayvanlar kısırlaştırılsa bile, diğer belediye sınırlarından o bölgeye hayvanlar yeniden taşınmakta ve üremeye devam etmektedirler. Kırlaştırma tek merkezden yapılamıyorsa serbest veteriner hekimlerden hizmet alma yoluna gidilmelidir.

2-Hayvanlar  kısırlaştırılıp alındıkları yerlere bırakılsa da bu kez herhangi bir kişinin sorumluluğunda olmadıklarından, içgüdüleriyle davranan bu hayvanların sürüleşip vahşileşip insanlara saldırmaları söz konusu olmaktadır. Dolayısıyla, köpeklerin kanunda ve yönetmelikte belirtilen yerel hayvan koruma görevlilerinin zimmetli sorumluluğuna verilmesi çözüm sağlayacaktır.

3-Ülkemizdeki sahipsiz sokak hayvanları olaylarının sorumluluğu sadece Belediyelere yüklenilmektedir. Birçok Belediye’de, Veteriner İşleri Müdürlükleri bulunmamaktadır. Belediyelerde hayvanlardan geçen hastalıklar için Veteriner İşleri Müdürlükleri olması zorunluluktur. Zoonozlarla mücadele, gıda güvenliği denetimi, vektör ve haşerelerle mücadele ve çevre sağlığı konuları, Veteriner İşleri Müdürlüklerinin en temel sorumluluk alanıdır. Sahipsiz hayvanların kısırlaştırılması, belediyelerin sınırlı bütçeleri göz önüne alındığında,  bu hizmetin serbest veteriner hekimlerden sağlanması mümkündür.

4-Sahipsiz Sokak hayvanları problemi büyük bir sorun olup, Tarım Bakanlığı teşkilatı açısından Şube Müdürlüğü nezdinde ele alınması sorunun çözümünde güçlüğe sebep olmaktadır. Ülkemizdeki tüm hayvanlar ve onlardan geçebilecek tüm hastalıklar için AB müktesebatına uygun olarak, Tarım ve Orman Bakanlığında, tek bir Genel Müdürlük altında Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü kurulması, işleyişin başarısı ve sorumluluk sahibi olanların sorgulanması açısından gereklidir.

5-Sokak hayvanlarının korunmasına dair kanun ve uygulama yönetmeliği çerçevesinde rolü olan herkes, ölçme ve değerlendirmeye dayalı bir takip sistemi içersinde değerlendirilmeli, randomize denetimler gerçekleştirilerek sorumluluğunu yerine getirmeyen sorumlular cezalandırılmalı, başarı gösterenler ise vergi muafiyeti gibi uygulamalarla ödüllendirilmeli ve sistemin sürdürülebilirliği mümkün kılınmalıdır.

YAPILACAKLAR

Sahipsiz sokak hayvanları sorununun çözümü toplumsal, yönetsel-uygulamasal, idari, bütçesel açıdan şu şekilde sıralanabilir. 

Toplumsal:

1-Milli Eğitim Müdürlüğü ile koordineli olarak ilkokul öğrencilerine hayvan sevgisi, bakımı, yaklaşımı dersleri verilmelidir.

2-Yerel yönetimler; hayvan davranışı, beden dili, bakım ve beslenmesini öğreten ücretsiz kurslar vermeli, hayvanlardan geçen hastalıklar konusunda toplumu bilgilendirmelidir.

3-Sahipsiz Sokak hayvanî sorununun çözümü için uzman kişilerin doğru argümanları ile kamuoyu yaratılmalı, medya ve basın organları doğru kullanılmalıdır. Toplum doğru bilinçlendirilmelidir.

4-Sahipsiz hayvanlar, isteyenin istediği şekilde baktığı hayvanlar şeklinde olmamalıdır. Hayvan koruma gönüllüleri, sorumluluklarını yerine getirip getirmedikleri konusunda üç ayda bir İl Hayvan Koruma Kurulu tarafından denetlenmelidir.

5-Sahipsiz hayvanlar için, hayvan sever olarak yardım paraları toplanması engellenmeli, bu şekilde davrananlara yasal işlem başlatılmalıdır.

6-Merdiven altı üretim ve kayıt dışı kazanç engellenmelidir.

7-Köpek sahipleri köpeklerini gezdirmeye çıkarttıklarında, sahibinin kontrolü altında tutabileceği mesafede bir uzatma takarak  ve sosyal uyumu yoksa bir ağızlık ile  köpeğini  gezdirmeli, sokakta dışkı bırakmamalı ve  bunlara uymayanlara cezalar uygulanmalıdır.

Yönetsel-Uygulamasal:

1-Hayvan sayısı, aşı durumları, kısırlaştırma durumları yerel yönetimler tarafından bilinmelidir. Bu bilgiler; bölgedeki veteriner kliniklerinden, muhtarlardan, il ya da ilçe tarım müdürlüklerinden öğrenilmelidir.

2-Kısırlaştırma işlemi için hastane açmak mali külfet getirecektir. Bunun için belediyeler hastane açmak yerine bölgede serbest çalışan veteriner klinik ve hastaneleri ile meslek odaları vasıtasıyla protokol yaparak; kısırlaştır, aşıla, çip tak ve aldığın yere bırak formülü ile sorunu gecikmeden çözmelidirler.

3-Yerel yönetimler, Veteriner İşleri Müdürlüklerini kurmalı ve zoonozlar, çevre sağlığı, sinek böcek mücadelesi, gıda güvenliği işlerini üstlenmelidirler. Ayrıca sokakta hayvan gönüllerince zimmetli hayvanların, barınma beslenme gibi ihtiyaçlarını karşılamakla sorumlu olmalıdırlar. 

4-Belediyeler; güçten düşmüş hayvanlar için, tehlike arz eden ırklar için, hizmet alımı yoluyla kısırlaştırma ameliyatlarını  yaptırdıkları hayvanların post operatif süreçlerini geçirebilmesi için, bakım evleri yapmalıdırlar.

5-Belediyeler, sokağa terk edilen sahipli hayvanların takibinin yapılması ve hayvanları koruma kanununda belirtilen cezai işleme  tabi tutulabilmesinin sağlanması için çip okuma  sistemine sahip olmalıdırlar.

6-Sokaklarda, asla sahipsiz hayvan olarak köpekler bırakılmamalıdır. Bu amaçla İl  Hayvan Koruma Kurulu, her üç ayda bir, hayvan koruma gönüllülerine tahsis edilen hayvanlar için,  sorumlu kişilerden  hayvanların bilgisi alıp, aksaklıkları gidermeli ve   görevleri ile ilgili denetimi sağlamalıdır. 

7-Belediyeler,  serbest veteriner hekimlerden kısırlaştırma hizmetini  alamayacak ise, tek merkezde kısırlaştırma gerçekleştirilmeli ve bir belediye sınırlarından diğerine hayvan bırakılmasının önüne geçilmesi bu şekilde önlenmelidir. 

8- Sahipsiz Sokak hayvanlarının trafik kazası ya da hastalıklarında tedavinin trafik sigortasından sağlandığı bilgisi dikkat çekecek şekilde yazılarak, sürücüler bilgilendirilmelidir.

İdari:

1- Belediyelerin tümünde Veteriner İşleri Müdürlüğü oluşturulmalıdır.

2-Tarım ve Orman Bakanlığında Veteriner  İşleri Genel  Müdürlüğü oluşturulmalıdır.  Doğa Koruma ve Milli Parklar  Genel Müdürlüğü’ne bağlı Şube Müdürlüğü nezdinde değil daha üst makamlarda  bu örgütlenmeye dair çalışmalar yapılmalıdır.

 3-Sağlık Bakanlığı bünyesinde Veteriner Halk Sağlığı dairesi oluşturulmalıdır. 

Bütçesel: 

1- Avrupa Birliği destek fonlarından faydalanılmalıdır.

2-Hayvan severlere bağış yapmalarını  özendirecek vergi indirimi, ücretsiz bazı hizmetler sunmak   gibi kolaylıklar sağlanmalıdır. 3–Birden fazla kedi köpek sahibi olanlardan ya da yavrulatanlardan vergi alımı gerçekleştirilmelidir. 

The post VETERİNER HEKİMLER DERNEĞİ SAHİPSİZ SOKAK HAYVANLARI RAPORU first appeared on Göktan Eker.

]]>
Sokak hayvanları sorununda “çözümsüzlük” nasıl çözülür? http://www.goktaneker.com/2022/10/05/sokak-hayvanlari-sorununda-cozumsuzluk-nasil-cozulur/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=sokak-hayvanlari-sorununda-cozumsuzluk-nasil-cozulur Wed, 05 Oct 2022 10:13:10 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3781 ****Orjinal yazı :https://fikirturu.com/insan/sokak-hayvanlari-sorununda-cozumsuzluk-nasil-cozulur/ Evsiz köpekler nedeniyle yaşanan kutuplaşmayı aşmak mümkün mü? Hayvan refahı da gözetilerek sorun kalıcı bir biçimde nasıl çözülebilir? Bireylere, topluma, devlete düşen görevler neler? Köpek Eğitmenleri Derneği[...]

The post Sokak hayvanları sorununda “çözümsüzlük” nasıl çözülür? first appeared on Göktan Eker.

]]>
****Orjinal yazı :https://fikirturu.com/insan/sokak-hayvanlari-sorununda-cozumsuzluk-nasil-cozulur/

Evsiz köpekler nedeniyle yaşanan kutuplaşmayı aşmak mümkün mü? Hayvan refahı da gözetilerek sorun kalıcı bir biçimde nasıl çözülebilir? Bireylere, topluma, devlete düşen görevler neler? Köpek Eğitmenleri Derneği Başkanı Göktan Eker yazdı.

Ülkemizde çözüm bekleyen birçok sorundan biri de sokak köpekleri diğer tabir ile evsiz köpekler. Sayılarının kontrolsüzce artması, iyi örnekler olsa da hayvan barınaklarındaki refahın yanlış uygulamalar sonucu azalması bu sorunu derinleştiriyor. Köpekler tarafından saldırıya uğrayan veya uğradığını iddia eden insanların sayısı da her geçen gün artınca, birçok konuda olduğu gibi bu konuda da kutuplaşıyoruz.

Yıllardır köpek etolojisi yani köpek davranışlarıyla ile ilgilenen ve köpek eğitmenliği yapan biri olarak benim baktığım yerden sorun şöyle gözüküyor:

“Davul belediyelerin omzunda, tokmak Tarım Bakanlığı’nda, zurna hayvan severlerde, halay aşağı mahallede, düğün yan sokakta, gelin ile damat aileler arasında çıkan kavgayı ayırmaya çalışıyor.”

Peki, bu sorun nasıl çözülebiliriz? Dünyadaki örnekler neler? Mevcut uygulamada neler değişmeli?

Bütün bu sorulara yanıt vermek ve bu kaotik meseleyi ele almak için önerim şu: Önce sorunun neden bu kadar içinden çıkılmaz bir hal aldığını tartışalım, kavramları yerli yerine oturtalım, çünkü sorunu çözmek için net olarak tanımlamak gerekir, sonra da çözüm önerilerine bakalım.

Kavram kargaşası: Hayvan hakları mı hayvan refahı mı?

Ele almak istediğim ilk kavram, hayvan refahı.

Konu ile ilgili kaynaklarda hayvan refahı, “bir hayvanın fizyolojik ve davranışsal ihtiyaçları ile beklentilerine yönelik tatminiyle ilişkili pozitif ruhsal ve fiziksel durumu” olarak tanımlanıyor. Burada sadece sokak hayvanlarının değil, çiftlik hayvanlarının hatta yaban hayatında doğada yaşayan hayvanların da ele alınması gerekiyor. Ben, sokak köpekleri sorununun hayvan refahı çerçevesinde çözülmesi gerektiğini savunanlardanım.

Diğer kavram ise hayvan hakları. Hayvan refahı ile karıştırılan bu kavram, hayvanların insan amaçlarına uygun düştüğü biçimde kullanılabilecek birer eşya olmadığı, kendi arzuları ve ihtiyaçları olan bireyler olarak muamele görmeleri gerektiği anlamına geliyor.

Bu iki kavram arasındaki ayrım, konuyla ilgilenenleri bölüyor.

Yararcı bakışı savunanlar, hayvanların hakları olmasını reddediyor ama hiçbir hayvanın acı çekmemesi gerektiğini de vurguluyor. İnsanların hayvan kullanırken, hayvanların koşullarını iyileştirilmesi gerektiğine odaklanıyor.

Hak temelli bakışı savunanlarsa, hayvanlara yönelik muameleleri iyileştirmenin yeterli olmayacağını, hayvanları, insan amaçları için kullanmaktan vazgeçilmesi gerektiğini savunuyor.

Ancak her iki akımın da üzerinde hem fikir olduğu bir nokta var: Alman filozof Immanuel Kant’ın da dediği gibi hayvanlara yönelik zulüm içeren davranışlar insanı zalimleştirir ve diğer insanlara yönelik işlenebilecek şiddet eylemlerini kolaylaştırabilir. Eski bir emniyet mensubu olarak mesleki tecrübem ve bir köpek eğitmeni olarak gördüklerim Kant’ın tezini destekliyor.

Yasalar ve uygulamalarda da kavram kargaşası

Meseleye ait yasalarımızda ve onların uygulanmasında da kavram kargaşası var.

2004 yılında 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununun çıkmasında ve 2021 yılında revize edilmesinde sokak hayvanları ile ilgilenen gönüllülerin etkisi çok büyük.

Ancak hayvan severlerin ve kanun yapıcının özellikle etoloji ve köpekleri inceleyen multi-disipliner bir bilim dalı olan, köpek ırkları, davranışları, bakımı, eğitimi ve hastalıkları ile ilgilenen kinolojiden yoksun bakış açısı ile revize edilen kanun, bırakın sokak köpekleri sorununu ortadan kaldırmasını, bence çok daha karmaşık ve içinden çıkılamaz hale getirdi.

Mesela bu yasada köpek dövüşlerini engellemek gibi iyi bir niyetle yola çıkılsa da, bazı köpek ırklarının yasaklanması, köpeğin gücünü istismar eden insanlardan ziyade köpek ırklarına odaklanılması sonucunu doğurdu. Haberlerde her ısıran, havlayan köpeği Pitbull diye yaftalama geleneği de ne yazık ki bu kanunla başladı.

“Tehlikeli ırk” bir safsata mı?

2004 yılında çıkan kanunda Pitbullterrrier ve Japanes tosa ırkı köpekler, dövüşlerde kullanıldıkları ve tehlikeli oldukları alt gerekçesiyle yasaklandı. Ancak hayvanları bu amaçla eğitip dövüşleri yaptıranlar cezasız kalmanın yolunu buldu.

Hayvanların dövüştürülmesine verilen ceza idari ve hukuki olarak çok az; sadece dövüşler üzerinden kumar oynatılması nedeniyle cezalar verilmiş; bu vahşi organizasyonları yapanlar ise bir süre sonra, köpek dövüşlerini deve güreşleri misali “folklorik” olarak nitelendirerek kanundan kaçış noktası bulmuşlar.

Üstelik ülkemizde köpek dövüşlerinde bu yasaklanan ırklar değil, daha çok yerel çoban köpeği ırkları kullanılıyor. Kanunun bazı ırkları yasaklamasıyla bu daha da arttı. Bu durum iskambil kâğıtlarıyla kumar oynandığı için oyun kâğıtlarının yasaklanması, ancak kumarbazların zar ile kumar oynamaya devam etmesi hikâyesini anımsatıyor.

Irk yasaklama bununla da kalmadı, İngiltere’den alınan bir mevzuatta da olduğu öne sürülerek genelgeyle Dogo argentino ırkı da yasaklandı. Oysa İngiltere’deki yasağın sebebi, Arjantin ile yaşanan Falkland Adaları krizi sonrası oluşan siyasi baskıydı.

Kanun revize edilirken, American bully ve American stafforshire terrier cinsi köpekler de yasaklandı.

Yasa, “türlerini veya bunların melezlerini üreten, sergileyen, takas eden, ülkeye girişini, satışını, reklamını yani bu hayvanların ticaretini yapanlara” ceza getirdi. Onların kayıt altına alınmasını ve kısırlaştırılmasını, çip takılmasını şart koştu. Kayıt belgesiz, ağızlıksız ve tasmasız dolaştırılmalarını da yasakladı. Sahiplerinin, bakamamaları halinde bu ırktan hayvanları başka kimseye de veremeyeceği, belediyeye ait en yakın bakımevine bırakması zorunlu hale getirildi. Barınakların onları sahiplendirmesi de yasaklandı.

Genelgeyle de bütün bunların yapılması için 14 Ocak 2022 ye kadar süre tanındı. O tarihte kayıt altına alınan ve ‘tehlikeli ırk’ diye tanımlanan köpeklerin sayısı neredeyse 12 bindi. Çip taktırma, kısırlaştırma gibi masrafları ödemeyecek sahipler, onları ya barınaklara ya da yine yasa ceza gerektirse de sokağa terk etti. Bu düzenleme nedeniyle sokaktaki hayvan sayısı, bu ırklarla meydana gelen çiftleşmelerle birlikte arttı.

Ama bu arada, bazı ırkların, yasaklanmayı gerektirecek kadar tehlikeli olduğu, ne yapılırsa yapılsın doğalarının saldırgan olduğu ve değişmeyeceği gibi gerçekle ilgisi olmayan şehir efsaneleri, konuyla ilgili yapılan haberlerin de yardımıyla toplum bilincine yerleşti. Irkları ayırt edecek bilgiye sahip olmayan birçok kişi de, genel olarak köpekleri, tehlikeli canlılar olarak görmeye başladı.

Ama gerçekte durum böyle değil. Köpekler bütüncül bakıldığında aslında tehlikeli canlılar değil. Onları bu hale sokan, yanlış yetiştirme, ehil olmayan art niyetli kişilerin eline geçmiş olmaları ve bu yönde eğitilmeleri. Yani yapılması gereken, ırkları yasaklamak değil köpeklerin sağlıklı bir ortamda üremelerini, yetişmelerini ve büyümelerini sağlamak…

Sokak köpeği sorununun temelinde köpek üretimi mi var?

Sokak köpeği sorununun ana sebebinin köpek üretimi olduğunu savunan ve köpek üretiminin yasaklanması gerektiğini önerenler de var.

Bu öneriyi tartışmadan önce köpek ırklarının nasıl ortaya çıktığını, nasıl belirlendiğini ve hangi şartlarda üreyebildiklerini biraz açmakta fayda var.

İnsanlar, köpekleri 10-15 bin yıl önce ihtiyaçlarına göre evcilleştirdiler. Örneğin kuzeyde yaşayan insanlar köpeklerinden kızak çekmesini, ormanlık alanlarda yaşayanlar köpeklerinden avcılık ve koruma beklediler. İnsanların köpeklerden beklentileri ve köpeklerin yetenekleri ölçüsünde yapay bir seleksiyon sistemi oluştu. Sanayi devrimiyle de şehir hayatına uygun köpek ırkları gelişti.

Üniter devletlerin ortaya çıkmasıyla birlikte, insanlar kendi coğrafyalarındaki köpeklerin ırklarını korumaya ve geliştirmeye başladı. Zamanla ülkelere ait köpek ırklarının tescil edilmesi, köpeklerin insanla birlikte yaşama kriterleri başta olmak üzere uluslararası üretim kriterleri merkezi Belçika’da bulunan Uluslararası Kinoloji Federasyonu (Federation Kynology International – FCI) çatısı altında kurallara bağlandı.

Şu an FCI’ya kayıtlı 100 ülke (Türkiye’yi de Köpek Irkları ve Kinoloji Federasyonu temsil eder) ve toplam 345 tescilli köpek ırkı bulunuyor.

Irk standartları arasında da yalnızca dış görünüş yok, kafasından başlayarak kuyruğuna kadar bacak ve beden yapısından, yani fizyolojik, anatomik ve morfolojik özelliklerinden davranışlarına kadar pek çok standart göz önüne alınıyor. Bu standartlar, o köpek ırkının tarihsel geçmişinden geliyor ve bunların kapsamında örneğin dişleri eksik veya çene yapısı bozuk köpeklerin beslenme zorluğu çekebileceği düşüncesiyle üremelerine izin verilmiyor. Benzer bir biçimde aşırı korkak veya ırkına göre kontrolsüz saldırganlık gösteren köpeklerin de.

Sorunu çözmüş toplumlarda köpek yetiştiriciliği

Kinolojik yapılar ve etolojik bakış açısı, sokak hayvanları sorununu çözmüş ya da köpeklerle yaşam konusunda belli standartları yakalamış toplumlarda, köpeklerin bir amaç için üretilmesi ve yetiştirilmesi anlamına gelir: Avcı, bekçi, iş köpeği, görev köpeği, eşlik köpeği gibi.

Bu toplumlarda köpeğini çiftleştirmek isteyen kişiler, köpeklerini ırk derneklerine veya ülkelerindeki kinolojik yapıya kayıt ettirmek durumundalar. Hatta birçok ülkede zorunlular. Akabinde ırk değerlendirme etkinliğine ve ırk standartları yarışmalarına katılarak köpeklerinin ırk standartlarına ne kadar uygun olduğunun uzman hakemlerce tespit edilme süreci başlar. Örneğin bazı ırklarda beş ata nesli gösteren şecereye sahip olmayan köpeklerin üretimine izin verilmez. Köpek ırklarının korunması ancak bu sayede mümkün olabilir.

Bu sebeple köpeklerin eğitilmeleri veya belirlenen standartlar çerçevesinde üretilmelerinin hayvan haklarına aykırı olduğunu iddia etmek veya bunu istismar kabul etmek doğru değil. Burada sorun, köpeklerin üretilmeleri değil, hayvan refahı çerçevesinde ve kinolojik yapı içerisinde üretilmemeleri, yani merdiven altı tabir edilen sistem.

Oysa Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi, 5.maddesinde geleneksel olarak insanların çevresinde yaşayan türden olan bütün hayvanlar, türüne özgü koşullar ve özgürlük içinde yaşama ve üreme hakkına sahiptir, diyor. Yani ırkı yasaklamak veya bilimsel üretimi durdurmak o ırkı ortadan kaldıracağı için bu beyanname ile ters düşüyor.

Ayrıca Avrupa Konseyi üyesi devletler tarafından imzalanan Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi de bu konuda referans alınacak önemli bir doküman.

Merdiven altı sistemin zararı

Türkiye’de özellikle büyük şehirlerdeki barınaklarda ya sokaklarda yaşayan köpeklerin neredeyse tamamı işte bu merdiven altı üretimlerin sonucu. Buralarda üretilen köpeklerin görünümleri belli bir ırk olsa da ve onları satın almak için epey paralar dökülse de, bu köpeklerin göründükleri ırka ait olduğunu söylemek pek mümkün değil.

Dolayısıyla sokak köpekleri meselesinde kalıcı ve kökten çözüm de, safkan köpek yetiştirilmesini yasaklamaktan değil, merdiven altı üretimini engellemekten geçiyor.

Köpekleri kim yetiştirmeli?

Sokak köpeklerinin görülmediği toplumlarda üç tip köpek yetiştiricisi var; hobi yetiştiricisi, mikro yetiştirici ve ticari yetiştirici.

Hobi yetiştiricileri, standartlara uygun tek bir ırktan köpeğe sahip olan aileler veya bireylerdir. Önemli bir kısmı kadınlardan oluşur. Kinolojik sistemin oturtulduğu toplumlarda, hobi yetiştiricileri aynı zamanda ev ekonomisine de büyük katkı sağlıyor.

Mikro yetiştiricilerse, aynı ırkta 3-4 köpeği olan aileler veya bireylerdir. Standartlara en yakın köpek yetiştirilmesi konusunda kinolojiye ciddi değer katarlar. Mikro ve hobi yetiştiricileri için köpekleri ailelerinin bir parçasıdır.

Ticari yetiştiricilikse, şeceresi olsa bile birçok ırktan farklı köpeğin üretildiği yerlerdir. Ticari yetiştiriciler için popüler ırkların üretiminin yapılıp kâr amaçlı satışının yapılması önceliklidir. Tabii ki işini oldukça iyi yapan ticari yetiştiriciler de yok değil, ancak aile içinde büyüyen bir köpek ile çiftlik ortamında büyüyen köpek arasında davranışsal açıdan ciddi farklar olabilir.

Türkiye’de köpekleri kim yetiştiriyor?

Avrupa’da gittikçe azalan ticari yetiştiricilik, Hayvan Hakları Kanunu ile köpek satışı konusunda tek yetkili haline getirildi. Oysa yapılması gereken, mikro yetiştiricilerin ve hobi yetiştiricilerin kayıt altına alınması, belgelendirilmesi ve yetkilendirilmesi. Yetiştirme kriterlerinin, şartlarının, standartlarının belirlenmesi, köpek hareketliliğinin süreçlere bağlanması ve tabii ki denetimin de düzenli ve sürekli yapılması da önemli.

Özetle, sokak köpeği sorununun çözümü için atılması gereken ilk adımlardan biri, merdiven altı, kayıt dışı üretimlerin engellenmesi; bazılarının savunduğu gibi köpek üretiminin tamamıyla yasaklanması değil.

Sorunun köküne, köpek üretimine standart getirmedikçe, köpek popülasyonun artması da kontrol altına alınamaz.

Sokak köpekleri popülasyonu

Mevcut durumda sokak köpekleri popülasyonu, kendi aralarındaki çiftleşmeler ve sahipli olduğu halde, kısırlaştırılmamış köpeklerle çiftleşmelerden kaynaklanıyor.

Bu hızlı üreme, kısırlaştırma konusunda harcanan çabaların da boşa gitmesine de neden oluyor. Özellikle kırsal bölgelerde kontrol dışı üreme, kentlerin hemen dışında, ormanlık alanlara ya da arazilere “nasılsa bakılır” diyerek bırakılan ve buralarda üreyip, sürüleşen köpekler ciddi anlamda tehlike yaratıyor.

Köpekler adı üzerinde evcil hayvan. Yerleri yarı vahşi yaşamın olduğu ormanlar, çöplükler veya hücre hapsi verilmiş mahkumlarınkine benzer barınaklar değil, insanın yanı başı.

Bu sürüleşmelerin önüne geçilmesi gerek. Ayrıca toplumsal hayata yani insan ve diğer hayvanlara zarar veren köpeklerin de davranış rehabilitasyon uygulamalarına tabi tutulması da zorunlu olmalı. Bunların detaylarını birazdan anlatacağım ama yeri gelmişken mahalle sakini olarak kabul ettiğimiz sokak köpeklerine de değinmek istiyorum. Onların, istisnalar olmakla birlikte, insanlarla iç içe oldukları ölçüde, iyi huylu olduklarını görmek mümkün.

Ülkemizde 1800’lü yıllarda ortaya çıkan, neredeyse 1970’lere kadar devam eden, sokak hayvanlarını beslemeleri için halkın mancacı denilen kişilere para vermesi, yardım etmesi gibi bir uygulamanın bugüne de yansıması, bu köpeklerin mahalle sakini olmasının önünü açıyor.

Fakat bu köpeklere karşı özellikle bilinçsiz insanlar ve bilinçsiz çocuklar tarafından yapılan yanlış davranışlar bazen bu köpeklerin de saldırganlaşmasına sebep olabiliyor. Alanını korumaya çalışan veya defansif saldırı yapan köpeklerin hamlelerinden kaçmaya çalışan insanların yaşadığı kazalar da tehlikeli olabiliyor.

Bir köpek size saldırırsa ne yapmalısınız?

Eğer köpekle mücadeleye girmemiz kaçınılmaz ise çığlık atmak, bağırmak, kaçmak o köpeğin av güdüsünü daha fazla tetikler. Köpeğin doğrudan gözüne bakmak da tetikleyici olabilir çünkü köpeklerin dünyasında bu, ‘ona meydan okuma’ anlamına gelebilir.

Saldırı durumunda da kaçmamak, sabit durmak, köpekleri yok saymak, onları tehdit etmiyormuş gibi yavaşça yürümek aslında saldırılardan korunmanın temel niteliği.

Ama köpek bize saldırıyorsa elimizdeki eşyayla – çanta, şemsiye vb – bariyer yaparak ve sakin vücut dili kullanarak yavaş yavaş ilerlemek işe yarar. Vurmak, fiziksel temas köpeği daha da agresif hale getirebilir. Bununla birlikte deodorant veya benzeri sprey kokularla, köpek ile aranıza koku bariyeri oluşturmanız da işe yarayabilir.

Sürüleşmenin önüne nasıl geçilir?

Popülasyon kontrolü, sadece kısırlaştırma ile değil, kırsal bölgeler ve şehirlerin dış alanlarından başlayarak köpeklerin sahipleri ile ilintilenmesi, ilintisi olmayan köpeklerin kısırlaştırılmasıyla başlamalı. Yani öncelikli olarak kırsaldan başlayarak tüm köpekler bir sahip ile ilintilenmeli.

Sahipli köpeklerin de üretim yeterliliği yoksa, çiftleşmesine ve üremesine cezai müeyyide getirilmeli.

Son yasayla birlikte, köpek ve sahibi arasında bir ilinti kurulmaya çalışılmış olsa da ülkenin ihtiyacı olan düzenleme ve uygulama ne yazık ki hâlâ kurulamadı.

Köpek almak isteyenler sahiplik eğitimine tabi tutulmalı

Öte yandan, köpek almak da belli süreçlere tabi olmalı.

Köpek almak isteyenler, bakanlıkça yetkilendirilen kişi ya da kurumların veya bizzat bakanlık tarafından sahiplik eğitimine ve sınavına tabi tutulmalı. Bu eğitimi tamamlayanların yine bakanlıkça kayıt altına alınmış resmî yetiştiricilerden köpek alarak sertifikalarının numarası ile köpek sahibi olabilmeleri sağlanmalı. Bu eğitimler, barınaklardan köpek sahiplenenler için ücretsiz, diğerleri için ücretli olmalı.

Bu sistem ile artık köpeklerin kâr maksimizasyonu güden sistem tarafından bir ürün çeşidi olarak görülmesinin önüne geçebilir, marketten domates alır gibi köpek sahibi olunması engellenebilir. Yaratılan bütçe, hayvanların refahı ve kısırlaştırma için gerekli masraflar için pekâlâ kullanılabilir.

“Satın alma sahiplen” sloganının da altı doldurulmalı, bu slogan mahalle baskısına dönmekten ziyade teşvik edici uygulamalar içermeli. Mesela, Almanya, Fransa gibi ülkelerde olduğu gibi barınaktan sahiplenildiğinde şehir hizmetlerinde (yol, su, elektrik, vergi vb) indirimler yapılabilir. Belediyelerin, sahipsiz hayvanların masraflarını ödedikleri düşünüldüğünde, bu tür indirimlerin aslında kârlı olduğu da görülecektir.

Belirli kilo üzerinde köpeklere kesinlikle sosyal köpek sınavı, toplumsal yaşama uyum sınavı, itaat ve refakat sınavı gibi sınavlardan başarılı olma zorunluluğu da getirilmeli. Gücü istismara açık olan ırkları sahiplenecek kişiler için de sahiplerinden söz gelimi psikoteknik raporu ve ruhsatlandırma gibi ekstra uygulamalar talep edilebilir.

Bu öneriler, sahipli köpeklerin karıştığı saldırma olaylarını da engelleyecektir. Aynı zamanda ülkedeki köpek yetiştiricisinden üreticisine, eğitmeninden gezdiricisine, bakıcısına kadar sürecin tüm insan kaynaklarının kayıt ve kontrol altında, yani denetime alınacağı bir sistem de sorunları çözecektir.

Sahipli köpeklerin sokaklara bırakılması nasıl önlenir?

Bir diğer sorun ise sokaklara terk edilen köpekler… Sosyal hayattaki herhangi bir değişiklikten ötürü (iş kaybı, hastalık, taşınma vb) hayvanlarını bırakma halinde, barınma masrafları karşılığı beyanlı terk sistemi Amerika gibi birçok ülkede uygulanıyor.

Bu kişilerden alınacak aylık düzenli meblağ, barınakların kapasitesi başta olmak üzere refahının arttırılması için de kullanılabilir. Bu durum, nasılsa bakılıyor diye köpeklerin sokaklara salınmasını engelleyecektir.

Köpek – sahip ilintisinin doğru bir şekilde kurulması durumunda mazeretsiz terk etmeler muhakkak cezalandırılmalı.

Nasıl bir rehabilitasyon olmalı?

Ülkemizde ne yazık ki rehabilitasyon merkezi adı altında yapılanan barınaklarda, rehabilitasyon kelimesi sadece sağlık uygulamalarını içeriyor. Oysa sokaklara atılmış veya orda doğmuş köpeklerin ciddi travmaları olabiliyor. Travmaları olmasa bile insan ile birlikte yaşamaya hazırlanmaları önemli bir süreç.

Özellikle belediye barınaklarında ve gönüllü barınaklarında davranış rehabilitasyonu ile ilgili de birimler kurulmalı ve bu birimlere insan kaynağı sağlanmalı. Zira bir köpeğin insan ile birlikte yaşamaya alışması için öncelikle travmalarından arındıracak rehabilitasyon uygulamalarına daha sonra eğitim uygulamalarına ihtiyaç var.

Sokaklarda veya barınaklarda onlarca yetenekli köpeğin heba olduğunu görmek acı verici. Zira arama kurtarma faaliyetlerinden terapi yapabilecek köpeklere kadar birçok köpek yarı aç veya hapsedilmiş durumda. Merkezi bir politika ve kurumsal bir yaklaşımla bu potansiyel de değerlendirilebilir. Mesela biz, bu bağlamda uyguladığımız projemizde şu ana kadar dört terkedilmiş köpeğe arama kurtarma eğitimi verebildik.

Gönüllü barınaklar

Batı’daki birçok ülkede hayvan koruma gönüllülerince açılan barınaklar ruhsatlandırılır. Denetime tabi olur, buralarda rehabilite edilen ve eğitilen köpekler doğru ailelere sahiplendirilir. Sahiplendirme esnasında bazı masraflar talep edilse de genellikle bağışlarla ve gönüllülerle bu barınaklar ayakta durur. Sistemin oturduğu ülkelerde gönüllü barınaklarının standartları ve açılma şekilleri de net bir şekilde bellidir.

Türkiye’de ise gönüllü barınakların kuruluşundan yönetimine kadar birçok konuda devlet desteği alabilmesi gerekliliği bence diğer önemli bir konu.

Bu durum belediyelerin iş yükünü azaltacağı gibi, gerekli koordinasyonun kurulması durumunda köpeklerin bakım beslenme maliyetlerini de düşürür, sahiplendirme hızını artırır.

Modern gönüllü barınaklar, köpeklerin muhtaç hallerini gösterip vicdanlara hitap ederek istismar edenleri de sistem dışına iter hem. Köpeklerin geldikleri andan itibaren hızla sağlıklarına kavuşup rehabilite edildikleri, eğitildikleri ve ne tip insanlarla hangi ortamlarda yaşayacaklarına göre, yetenek ve mizaçlarına doğrultusunda ayrıldıkları bir sistem kurduklarında çok daha etkili olurlar.

Şehir efsaneleri ve ötenazi

“Batı’da neden sokaklarda sahipsiz hayvan yok? Sahipsiz başıboş hayvanlar bir süre barınaklarda bekletildikten sonra yaşamlarına son veriliyor.” En sık duyduğumuz cümlelerden… Peki, doğru mu?

Geldik zurnanın zırt dediği yere. Amerika’da her ne kadar “no kill shelter” (ötenazi olmayan köpek barınağı) uygulaması giderek yaygınlaşmış olsa da, bu barınaklar dahi saldırganlık eğilimi çok yüksek, bir yabani hayvan gibi aşırı korkak ve sosyal hayata uyum konusunda aşırı çekingen köpekleri kabul etmiyor ve bu köpekleri ötenazi uygulanan barınaklara yönlendiriyorlar. Ötenazinin uygulandığı barınaklarda ise belirli bir süre sahiplenmeyen köpeklerin ya da bu aşırı saldırgan veya aşırı korkak uyutulduğunu biliyoruz.

Benzer bir uygulama Avrupa’da da var. İnsanla birlikte yaşamaya uygun köpeklerin doğru yöntemlerle bilinçli ve eğitimli hayvan severler tarafından rehabilite edilmesi ve eğitilmesi sonucu sahipsiz hayvan sorununu tamamen bitirmiş Hollanda gibi bazı ülkelerde, ötenazi sadece ağır hasta köpek sahiplerinin talep etmesi durumunda, topluma zarar verebilecek aşırı ve kontrolsüz saldırgan köpekler için uygulanıyor.

Ülkemizdeyse barınaklara gelen köpeklerin büyük bir bölümü daha önce bir insanla yaşamış köpekler. Yani sahipli köpekler. Bizde ise başıboş köpeklerin kendi aralarında üremeleri kontrol altına alınmamış olduğu için sahipli olup da sokağa bırakılan köpek sayısı ile sokakta üreyen köpek sayısı konusunda bir ayrım yok.

Ne yapmalı?

Yaklaşık 20 yıldan fazla köpek eğitmenliği ve köpek etolojisi ile ilgilenen eski bir emniyet mensubu olarak öncelikle yaratılan her gri alanın istismara açık olduğunu belirtmeliyim. Hayvan sever arkadaşlarımızın gayretleri, gerekli ve doğru düzenlemelerin olmaması sebebiyle yetersiz kalıyor, belirttiğim bu gri alan giderek büyüyor, adeta herkesin birbirini istismarcılıkla suçlamasına neden oluyor. Devlet ivedilikle gri alanı ortadan kaldıracak önlemler almalı.

Bir devlet, hayvanını da doğasını da çocuğunu da gencini de yaşlısını da kadınını da erkeğini de korumakla mükellef.

Bu gri alan ve hayvan severlerin kendi aralarındaki büyük fikir ayrılığının, ego savaşlarının, “benim dediğim doğru”, “en çok ben kurtarıyorum” narsizminin ve bazen yakışmayan tartışmaların, çatışmaların olması, yıllardır sorunun çözülememesine kendileri gibi düşünmeyenlerin adeta linç edilmesine ve son dönemlerde de toplu itlafı savunan, oldukça aktif, yine linç kültüründen beslenen birtakım insanların türemesine neden oldu.

Oysa makulde buluşmak zorundayız.

Ülkemiz bu sorunu yönetememe konusunda kritik sınıra geldi, giderek derinleşen ekonomik ve sosyolojik sorunlar köpekleri, bizim onlara baktığımız gibi bakmayan insanların hedefi haline getirdi.

Makulu ivedilikle bulmak; dayatma ile değil devletin alacağı önlem ve biz hayvan severlerin bizler gibi sevmeyenlere veya korkanlara da saygı duyacağı bir platformda gerçekleşebilir.

Bu platformun ilk adımı da devletin gri alanı ortadan kaldıracak adımları atması olabilir. Söz gelimi Tarım Bakanlığı bünyesinde bir Evcil Hayvan Genel Müdürlüğü kurulması ve bu yapılanmanın liyakatli kişilere devredilmesiyle etkin ve vicdani bir çözüm mümkün olabilir.

Toplumsal huzur sadece insanların hakkı değil, on binlerce yıldır insanoğluna yol arkadaşlığı yapmış köpeklerin de hakkıdır.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 1 Temmuz 2022’de yayımlanmıştır.


The post Sokak hayvanları sorununda “çözümsüzlük” nasıl çözülür? first appeared on Göktan Eker.

]]>
SAHİPSİZ HAYVAN SALDIRILARINDA SORUMLULUK http://www.goktaneker.com/2022/05/23/sahipsiz-hayvan-saldirilarinda-sorumluluk/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=sahipsiz-hayvan-saldirilarinda-sorumluluk Mon, 23 May 2022 13:16:15 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3619 https://www.od-legal.com/post/sahipsiz-hayvan-saldirilarinda-sorumluluk Av. Asil ÖZKAN & Stj. Av. Serkan TAĞAL A) GİRİŞ 21. Yüzyılın başlarına kadar hukuk, hayvanları ekonomik yararları ölçüsünde dikkate alıyordu. Hayvanın; gücü, postu, sütü, balı vs. ne kadar[...]

The post SAHİPSİZ HAYVAN SALDIRILARINDA SORUMLULUK first appeared on Göktan Eker.

]]>

https://www.od-legal.com/post/sahipsiz-hayvan-saldirilarinda-sorumluluk

Av. Asil ÖZKAN & Stj. Av. Serkan TAĞAL

A) GİRİŞ 21. Yüzyılın başlarına kadar hukuk, hayvanları ekonomik yararları ölçüsünde dikkate alıyordu. Hayvanın; gücü, postu, sütü, balı vs. ne kadar önemliyse, ilgili hukuk kuralları da o kadar fazlaydı. Modern insana günlük yaşamında yardım eden, “boşluk” dolduran hayvanların sağladığı fayda, onların önemini artırdı. Diğer yandan, son yıllarda, çeşitli örgütlerin ulusal ve uluslararası kampanyaları sayesinde evcil hayvanların yanında özellikle yabani canlılara yönelik ilgi de arttı. Böylelikle günümüzde yalnızca, etinden, sütünden, postundan yararlanılan hayvanlar değil, insanlara evlerinde refakat eden, tedavilerinde yardımcı olan evcil hayvanlar ile çevrenin bir öğesi olan yabani hayvanlar da hukuki düzenlemelere konu oldu.

Bu gelişmeler, hayvanın hukuki niteliği üzerine yeni görüşlerin ileri sürülmesine ve tartışmalara yol açtı. Bunların önemli kısmında, canlının cansızdan ayrılmadığını, hayvanın, insanın altında, eşyadan farksız ya da biraz farklı bir nesne olarak görüldüğü vurgulandı. Hukukun iki önemli kavramı, kişi ve eşyadan hareketle yapılan tanımlama çabalarında hayvan, “kişi benzeri” veya “atipik eşya” gibi terimlerle anıldı. Birbirine karşıt olan bu görüşlerin merkezinde hayvanın hukuki niteliğinin ne olduğu sorusu bulunmaktadır. Ancak şüphesiz ki hayvanlar aleminin genişliği karşısında her türe uyacak bir niteleme yapmak çok zordur. Türk Hukuk Sisteminde insan dışında olan her şey eşya kabul edilmektedir ve insan dışındaki her şey, malvarlığının konusunu oluşturur. Yani ekonomik değeri olan tüm her şey insana hizmet eden, insanın sahip olabileceği malvarlıklarıdır. Ancak yine de mevzuatımızda, hayvanın eşyadan ayrıldığı bazı özel düzenlemeler kabul edilmiştir. Mesela tıpkı insanlar gibi hayvanlar üzerinde uygulanacak tedavi yöntemleri, tedavi amaçlı olmaksızın yalnızca hayvanlara acı çektirebilecek, genetik kimlik değiştirme işlemleri patent koruması dışında bırakılmıştır.[1]

B) SAHİPSİZ HAYVAN SALDIRILARINDA SORUMLULUK Sahipli bir hayvanın, kişiye ya da onun malvarlığına zarar vermesi durumunda hayvan bulunduranın hukuki ve cezai sorumluluğu söz konusu olmaktadır. Ancak bazen kişiler veya kişilerin malvarlığı sahipsiz hayvanlar tarafından saldırıya uğrayabilmektedir. Bu durumda sorumluluğun kimde olacağı meselesi oldukça önemlidir.

Türkiye’de özellikle sahipsiz köpek saldırıları 2000 yılından günümüze kadar artarak devam etmiştir. Sahipsiz köpekler özellikle çocuklara, kadınlara ve diğer hayvanlara saldırarak yaralanmalarına ya da ölümlerine neden olmaktadır. Türkiye’de yılda yaklaşık 300 bine yakın insan, büyük çoğunlukla köpek ısırması kaynaklı kuduz riskli temasa maruz kalmakta ve kuduz tedavisi almaktadır. Kuduz riskli temas sayısı, 2000 yılında 87 bin civarındayken, 2018 yılına kadar hızlı bir artış göstererek 283 bin rakamını da aşmıştır. Kuduz riskli temas sayısında 3 katı aşan ciddi bir artış olmuştur.[2] Bu sayısal veriler Türkiye’de özellikle son 20 yılda sahipsiz hayvan saldırılarının arttığını, köpekler üzerinden yapılan bir araştırma ile açık bir biçimde göstermektedir. Danıştay’ın istikrarlı bir şekilde vermiş olduğu kararlarda sahipsiz hayvanların gerçekleştirdiği saldırılarda sorumluluğun kime ait olduğu noktasında , zarara uğrayanın lehine yerleşmiş diyebileceğimiz kararları vardır. Genel itibariyle bu kararlarda, sorumluluğun, saldırının gerçekleştiği Belediye’ye ait olduğu ve Belediye’nin bu zararı tazmin yükümlülüğünün bulunduğu hükme bağlanmaktadır. [3] a) İlgili Mevzuat 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nda ve yine bu kanuna bağlı olarak çıkartılan 26166 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Hayvanların Korunmasına Dair Uygulama Yönetmeliği’nde, sahipsiz hayvanların bakımı ve gözetiminden yerel yönetimler olan belediyeler sorumlu tutulmuştur. Yani sahipsiz hayvanların vermiş olduğu zararlardan, belediyenin üzerine düşen özen ve dikkat yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle sorumluluğu bulunmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 125. Maddesine göre ; ‘’İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.’’

5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 7. Maddesinin 1. Fıkrasının m bendine göre; ‘’Büyükşehir Belediyesi; hayvan barınaklarını yapmak, yaptırmak, işletmek veya işlettirmekle görevli ve yetkilidir.’’ 5199 sayılı Hayvan Hakları Koruma Kanunu’nun 6. Maddesinin 4. Fıkrasına göre; ‘’Sahipsiz veya güçten düşmüş hayvanların en hızlı şekilde yerel yönetimlerce kurulan veya yerel yönetimlerce izin verilen hayvan bakımevlerine götürülmesi zorunludur. Bu hayvanların öncelikle söz konusu merkezlerde oluşturulacak müşahede yerlerinde tutulması sağlanır. Müşahede yerlerinde kısırlaştırılan, aşılanan ve rehabilite edilen hayvanların kaydedildikten sonra öncelikle alındıkları ortama bırakılmaları esastır.’’ 12.05.2006 tarih ve 26166 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Hayvanların Korunmasına Dair Uygulama Yönetmeliğinin 7. Maddesine göre; ‘’Belediyeler, sahipsiz veya güçten düşmüş hayvanların toplatılması, kısırlaştırılması, aşılanması, gerekli tıbbi bakımlarının yapılması ve işaretlenmesi, alındığı ortama geri bırakılması, sahiplendirilenlerin kayıt altına alınmasıyla ilgili tedbirleri alır. (a bendi) Belediyeler, bölge ve mahallerindeki, özellikle köpekler ve kediler olmak üzere, sahipsiz hayvanların bakımları, aşılarının yapılması, işaretlenmesi ve kayıtlarının tutulmasının sağlanması, kısırlaştırılması, alındığı ortama geri bırakılması ve sahiplendirilmelerinin yapılması için hayvan geçici bakımevlerine gönderilmesi gibi yapılan tüm faaliyetlerde yerel hayvan koruma görevlileri ve gönüllü kuruluşlar ile belediye veteriner hekimlerinin koordinasyonunun sağlanması hususunda tedbirleri alır. (ç bendi)’’

b) İdarenin Sorumluluğu Belediyeler idari kurumlardır. Hukuk Sistemimiz içerisinde idari kurumların iki tip sorumluluğu bulunmaktadır; İdarenin kusura dayanan sorumluluğu ve idarenin kusursuz sorumluluğudur. Kusursuz sorumluluk hallerinde, idarenin kusurlu olup olmadığına bakılmaksızın meydana gelen zarardan doğan mağduriyetin karşılanması sağlanır.

Kusura dayanan sorumluluk hallerinde ise idarenin, kişilere sağladığı hizmetin hiç işlememesi, geç işlemesi ya da kötü işlemesi hallerinde meydana gelen zararların giderilmesi sağlanır. Danıştay, bu konuda vermiş olduğu bir kararda; ‘’sahipsiz bir köpeğin vatandaşa vermiş olduğu zararı, belediyenin köpek üzerindeki denetim yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirmemiş olduğu’’ gerekçesiyle idarenin hizmet kusuru saymış ve ilgili belediyenin kamu hizmetinin işleyişindeki yetersizlik, aksaklık ve düzensizliğinin hizmet kusuru oluşturduğu gerekçesiyle tazminat sorumluluğu bulunduğuna karar vermiştir. Bu nedenle sahipsiz bir köpeğin saldırısına uğrayan mağdur kişi idari hizmetin hiç işlememesi, geç işlemesi ya da kötü işlemesi şeklindeki hizmet kusuru hallerine dayanarak, idari hizmette yetersizlik, eksiklik ve düzensizlik bulunduğu gerekçesiyle, idarenin hizmet kusurunun bulunduğunu iddia ve ispat ederek idareye karşı maddi ve manevi tazminat davası açabilecektir” demiştir.[4]

c) İdareye Karşı Açılacak Olan Dava Bir kimsenin, sahipsiz bir hayvan tarafından zarar görmesi halinde, idarenin kusur sorumluluğuna giderek, idareye dava açabileceğini yukarıda ifade ettik. Bu durumda kişi, idareye karşı tam yargı davası açacaktır. Tam yargı davası; idarenin herhangi bir işlemi, eylemi veya ihmali nedeniyle zarara uğrayan kişinin maddi ve manevi zararının tazmini amacıyla açtığı bir idari dava türüdür.

Tam yargı davası, idare aleyhine açılan özel hukuktaki tazminat veya alacak davasına benzer bir idari dava olarak nitelenebilir.[5] Zarar gören kişi ilgili davayı, zararın oluştuğu belediye sınırları içerisindeki varsa ilçe yerel yönetimiyle birlikte yine varsa büyükşehir belediyesine karşı birlikte açması gerekmektedir. Ancak bu konuda, son yıllarda farklı Danıştay kararları da çıkmaktadır. d) Dava Zamanaşımı Söz konusu tam yargı davası açılırken dikkat edilmesi gereken en önemli konulardan biri de dava zamanaşımıdır. Zarar gören kişi, kanunda yazılı olan bu zamanaşımı sürelerine uymalıdır. Aksi halde açacağı dava, zamanaşımından ötürü reddedilecektir. 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Hakkında Kanunu madde 13/1’e göre;

İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. [6]

Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında otuz gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabilir.

e) İlgili İçtihatlar Yukarıda da bahsettiğimiz üzere sahipsiz hayvanların vermiş olduğu zararlar konusunda Danıştay’ın vermiş olduğu istikrarlı kararlar vardır. Bu konuda Danıştay’ın vermiş olduğu kararları inceleyecek olursak; … İli, … Fen Lisesi öğrencisi olan davacıların çocuğu …’in sokak köpeklerinin saldırısına uğraması sonucu yaralanması nedeniyle uğranıldığı iddia edilen 8.000,00 TL maddi ve 2.000,00 TL manevi zararın tazmini istemiyle açılan davada; kamu hizmetinin işleyişindeki yetersizlik, aksaklık ve düzensizliğin hizmet kusuru oluşturduğu ve dolayısıyla sokak köpeklerinin saldırması sonucu meydana gelen ve devlet tarafından karşılanmayan 19.10.2009 tarihli fatura bedeli olan 185,00 TL maddi zararın karşılanması gerektiği, öte yandan duyulan elem ve ızdırabın kısmen giderilmesine dönük olarak 2.000,00 TL manevi tazminatın davalı idarece ödenmesi gerektiği gerekçesiyle maddi tazminat isteminin 185,00 TL’lik kısmı ile 2.000,00 TL manevi tazminat isteminin kabulüne, maddi tazminat isteminin fazlaya ilişkin kısmının reddine karar veren … İdare Mahkemesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının; buna ilişkin ihale sürecinin uzun sürdüğü, herhangi bir hizmet kusuru bulunmadığı öne sürülerek, 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.

Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü :

İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.

İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı gerekçe usul ve yasaya uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına ve yargılama giderlerinin temyiz isteminde bulunan üzerinde bırakılmasına 25.06.2010 gününde oybirliği ile karar verildi. [7] Seyir halinde iken sürücünün yola çıkan köpeğe çarpmamak için manevra yapması sonucunda direksiyon hakimiyetini kaybetmesi üzerine bariyerlere çarparak yaşamını yitirmesi üzerine ölen kişinin mirasçıları tarafından kazanın meydana gelmesinde idarenin hizmet kusuru bulunduğu ve zararın tazmin edilmesi için Danıştay’a götürülen dava sonucunda, Danıştay belediyenin hizmet kusuru bulunduğuna ve 47.767,90 TL maddi tazminat, 15.000 TL manevi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödemesine karar vermiştir.[8]

Bir diğer karar ise Ankara Eryaman’da sahipsiz köpekler tarafından parçalanarak öldürülen İran vatandaşı Majid Yahyakhanı’nın yakınlarının açtığı davada verilmiştir.

Bu davada, mahkeme Ankara Büyükşehir Belediyesi ve Etimesgut Belediyesi’nin hizmet kusuru gerekçesiyle toplam 234.000 TL tazminat ödemesine karar vermiştir.

Benzer bir dava, 2019 yılında Konya 1. İdare Mahkemesi’nde açılmıştır. Mahkeme zarar gören kişinin, Karatay Belediyesi’ne karşı açmış olduğu davayı kabul ederek, şu kararı vermiştir; “İdarenin hizmet kusuru nedeniyle başıboş köpeklerin saldırması sonucunda davacının yaralandığı ve tedavi gördüğü anlaşılmakta olup, sokak köpeklerinin saldırısı sonucu yaşadığı travmanın etkisinin, yaşadığı acı, elem ve üzüntünün kısmen de olsa hafifletilebilmesi amacıyla 3 bin lira manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Açıklanan nedenlerle davanın kabulüne, idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte 3 bin lira manevi tazminatın, davalı idare tarafından davacıya ödenmesine karar verilmiştir. ‘’.. [9]

Konya 1. İdare Mahkemesi’nin vermiş olduğu bu karar ve sonraki hukuki süreç konumuz itibariyle çok önemlidir.

Danıştay başsavcılığı, Konya 1. İdare Mahkemesi’nin bu kararını kanun yararına temyiz talebiyle Danıştay’a taşıdı. Danıştay 8. Dairesi, bu temyiz talebini çok farklı bir gerekçe ile bozarak farklı bir karar verdi. Yukarıdaki içtihatlarda da görüldüğü üzere, mahkemeler genellikle sahipsiz hayvanların kişilere vermiş olduğu zararlardan ötürü, yalnızca zararın gerçekleştiği yerin içerisinde olduğu belediyeleri sorumlu tutmaktaydı. Ancak Danıştay, yakın zamanda vermiş olduğu bu kararda, sokak köpekleri tarafından bir vatandaşın ısırılmasında, ilçe belediyesinin yanı sıra büyükşehir belediyesi ile valiliğin de sorumlu olduğuna hükmetti.[10]

Danıştay 8. Dairesi, verdiği kararda; ‘’Sahipsiz hayvanların, başta köpekler olmak üzere, korunması, bakım ve gözetimi, saldırgan olanlarının eğitilmesi ve sahiplendirilmeleri, hayvan bakımevlerinin kurulması vb. birtakım görev ve sorumlulukların valiliklere, büyükşehir ve ilçe belediyelerine ait olduğu anlaşılmaktadır. Kamu idareleri yapmakla yükümlü bulundukları hizmetleri gereği gibi ifa etmekte beraber bu hizmetin işleyişini sürekli olarak kontrol etmek ve hizmetin yürütülmesi sırasında gerekli önlemleri almakla da yükümlüdür. İdarece bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi suretiyle hizmetin kötü veya geç işlemesi ya da gereği gibi işlememesi sonucunda bir zarara sebebiyet verilmiş olmasının, idareye hizmet kusuru nedeniyle meydana gelen maddi veya manevi zararları tazmin sorumluluğu yükleyeceği idare hukukunun yerleşmiş ilkelerindendir. Sahipsiz hayvanların kontrolünü takip etmek, sahipsiz hayvanlarla ilgili sorunların tespiti ve bu sorunların çözümlerini karara bağlama konusunda görevli ve yetkili olduğu görülen İl Valiliği’ninve sahipsiz hayvanlara barınak yapmak/yaptırmak, işletmek/işlettirmek görev ve sorumluluğu olan İl Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın da hasım mevkiine alınması gerekmektedir. Davalı İlçe Belediye Başkanlığı yanında, olayın özelliğine göre müteselsilen sorumluluğu bulunan İl Valiliği ve İl Büyükşehir Belediye Başkanlığının da hasım konumuna eklenmesi gerekirken sadece İlçe Belediye Başkanlığı husumetiyle karar verilmesinin yürürlükteki mevzuata aykırı bir sonucu ifade ettiği anlaşılmakta olup, kanun yararına bozma isteminin kabulü gerekmektedir.’’ diyerek Konya 1. İdare Mahkemesi’nin vermiş olduğu kararı bozmuştur. [10] Danıştay, bu kararıyla geçmişte vermiş olduğu kararlarından ayrılmış ve belediyeler ile beraber, valilikleri de sahipsiz hayvanların vermiş olduğu zararlar bakımından müteselsil sorumlu olarak kabul etmiştir.

KAYNAKÇA

1.EMRE CUMALIOĞLU, Medeni Hukukta Hayvan Hakları ve Hayvanlar Üzerindeki Hak, Eylül 2018,

2.KEMAL GÖZLER, İdare Hukuku Dersleri, Ekin Yayınevi, Bursa, Ağustos 2019

3.Şen A. Sokak Hayvanlarının Saldırısında Yaralananlar, Kime Dava Açabilir? (2019, Kasım)

4.Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sahipsiz Köpek Sorunu, Sayı: 69, Şubat 2021

5.Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü, Sahipsiz Köpekler Rehberi, 2019 Ankara, Sağlık Bakanlığı Yayınları. [1]Emre Cumalıoğlu, Medeni Hukukta Hayvan Hakları ve Hayvanlar Üzerindeki Hak, 2018 Eylül, s. 578-579 [2]Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü, Sahipsiz Köpekler Rehberi, 2019 Ankara, Sağlık Bakanlığı Yayınları. [3]ŞEN A. Sokak Hayvanlarının Saldırısında Yaralananlar, Kime Dava Açabilir? (2019 Kasım) [4]Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sahipsiz Köpek Sorunu Sayı: 69, Şubat 2021 [5]Kemal Gözler, İdare Hukuku Dersleri, Ekin Yayınevi, Bursa, Ağustos 2019 s. 342-344 [6]Kemal Gözler, İdare Hukuku Dersleri, Ekin Yayınevi, Bursa, Ağustos 2019 s. 512-516 [7]Danıştay 8. Daire 2010/3241 Esas Sayılı, 2010/3782 Karar Numaralı, 25.06.2010 Tarihli Karar [8]Danıştay 15. Daire 2014/426 Esas Sayılı, 2017/520 Karar Numaralı 16.02.2017 Tarihli Karar [9]Konya 1. İdare Mahkemesi 2020/306 Esas Sayılı, 2020/845 Karar Numaralı 29/09/2020Tarihli Karar [10]Danıştay 8. Daire, 2020/7528 Esas Sayılı, 2021/1532 Karar Numaralı, 12.03.2021 Tarihli Karar

Av. Asil ÖZKAN & Stj. Av. Serkan TAĞAL

The post SAHİPSİZ HAYVAN SALDIRILARINDA SORUMLULUK first appeared on Göktan Eker.

]]>
H SAHİPSİZ KÖPEKLERİN POPÜLASYONUNUN KONTROL ALTINA ALINMASI VE BUNA İLİŞKİN HUKUKİ ALTYAPININ OLUŞTURULMASI http://www.goktaneker.com/2022/05/23/h-sahipsiz-kopeklerin-populasyonunun-kontrol-altina-alinmasi-ve-buna-iliskin-hukuki-altyapinin-olusturulmasi/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=h-sahipsiz-kopeklerin-populasyonunun-kontrol-altina-alinmasi-ve-buna-iliskin-hukuki-altyapinin-olusturulmasi Mon, 23 May 2022 13:11:22 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3615 Prof. Dr. Murat AYDOĞDU*  Arş. Gör. Ö. Oğuzhan MERAL** GE: 2019 tarihli makalenin katılmadığım yerleri olsa da tüm yönleri ile soruna baktığını düşünüyorum.İyi okumalar ÖZ İnsanlık, uygarlığın gelişmesi ve insan[...]

The post H SAHİPSİZ KÖPEKLERİN POPÜLASYONUNUN KONTROL ALTINA ALINMASI VE BUNA İLİŞKİN HUKUKİ ALTYAPININ OLUŞTURULMASI first appeared on Göktan Eker.

]]>

Prof. Dr. Murat AYDOĞDUArş. Gör. Ö. Oğuzhan MERAL**

GE: 2019 tarihli makalenin katılmadığım yerleri olsa da tüm yönleri ile soruna baktığını düşünüyorum.İyi okumalar

ÖZ

İnsanlık, uygarlığın gelişmesi ve insan nüfusunun artması ile yerleşim alanla- rını genişletme ihtiyacı hissetmiştir. Doğada serbest şekilde yaşayan sahipsiz hayvanların birçoğu yerleşim alanlarının genişletilmesi faaliyetinden etkilenmiş ve su, yemek ve barınma gibi kaynaklara ulaşımı sınırlanmıştır. Bunun sonucu olarak da sahipsiz hayvanlar, kaynaklara erişimini artırmak amacıyla insanların yaşadığı popülasyonlarda hayatını idame ettirmeye çalışmaktadır.

Sahipsiz hayvanların hayatta kalma çabaları gerek kendi hayatlarını gerekse insanların hayatlarını riske atacak boyutlara ulaşmıştır. Bunun nedeni, insan popü- lasyonu içerisinde yaşayan hayvan popülasyonunun artması ve buna bağlı olarak kaynakların azalmasıdır. Bunun sonucu olarak hayvanlar hem kaynaklara ulaşama- makta ve açlıktan veya susuzluktan acı çekmekte, hem de halihazırda sınırlı olan kaynaklara ulaşırken insan sağlığını tehdit etmektedir.

“Sahipsiz hayvan” kavramı bir üst kavram olup, çalışmamızda, doğada gerek kendi popülasyonuna gerek başka canlıların popülasyonuna gerekse insan toplu- muna zarar veren sahipsiz köpeklere yer verilmiştir. Sahipsiz köpekler dışındaki sahipsiz hayvanlar çalışmamızda kapsam dışında bırakılmıştır.

Bu duruma yapıcı bir düzenleme getirilmesi konusunda herhangi bir tereddüt yoktur. Çözüm, hem sahipsiz köpeklerin daha sağlıklı koşullarda yaşaması ve zenginleştirilmiş kaynaklara erişimlerinin artırılması, hem kontrolsüz üremelerinin önüne geçilmesi hem de insan sağlığının sahipsiz köpeklerin yaşayışından etki- lenmemesi amaçlarını kapsayıcı şekilde olmalıdır. Çalışmamızda uygun gördüğümüz çözümleri diğer ülkelerin bu konudaki düzenlemeleri ve uygulanan metotlar ile birlikte değerlendirdik. 

H-Hakem incelemesinden geçmiştir.

.Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Medeni Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi (e- posta: murat.aydogdu@deu.edu.tr) ORCID: https://orcid.org/0000-0002-5935-1177 (Maka- lenin Geliş Tarihi: 04.01.2019) (Makalenin Hakemlere Gönderim Tarihleri: 16.01.2019- 23.01.2019/Makale Kabul Tarihleri: 08.03.2019-16.04.2019)

..Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Medeni Hukuk Anabilim Dalı (e-posta: oguzhan.meral@deu.edu.tr) ORCID: https://orcid.org/0000-0002-4457-3535 (Makalenin Geliş Tarihi: 04.01.2019) (Makalenin Hakemlere Gönderim Tarihleri: 16.01.2019- 23.01.2019/Makale Kabul Tarihleri: 08.03.2019-16.04.2019)

Anahtar Kelimeler

Sahipsiz Köpekler , Sokak Köpekleri, Hayvan Barınakları, Kısırlaştırma, Yakala – Kısırlaştır – Sal

CONTROLLING POPULATION OF STRAY DOGS AND CREATING RELATED LEGAL FRAMEWORK

Abstract

Because of the developing of civizilation and increasing populaiton, humanity needs to expand living areas. Most of the free-roaming animals have been effected by this action and their access to resources such as water, food and shelter has been restricted. As a result of this situation, stray animals have to live in human population in order to increase their access to resources.

Struggle fot the survival of stray animals has reached the level that puts their lives and lives of people at risk. The reason is, increasing stray animal population living in human population and correspondingly decrasing resources. As a result, stray animals are unable to access to resources and suffer from starvation and thirst and threatening lives of people while accessing already insufficent resources.

“Stray animal” is an upper concept. In this study, we have included only stray dogs which harm both own and other creatures’ population and population of people at the same time. Any other stray animals are exluded from this study.

There’s no hesitation in bringing an effective order fort his situation. The solution must include that purposes of stray dogs living in a better conditions within increasing access of enriched resources and human healt which is not affected by stray dogs living as well as controlling reproduction of stray dogs.

Keywords

Stray Dogs, Free-Roaming Dogs, Animal Shelters, Spaying, Trap – Neuter – Release

GİRİŞ

Sahipsiz hayvanlar, özellikle sokak köpekleri, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de bir sorun teşkil etmektedir. Zira, aşağıda değinildiği üzere, sahip- siz köpekler birçok soruna yol açabilmektedir. Dünyada yakala – kısırlaştır – sal metodunun uygulandığı ülke sayısı oldukça azdır. Metoda göre, sokak köpeği yakalanır, kısırlaştırılır, daha sonra toplandığı yere bırakılır. Ancak bu metot, sokak köpeği sayısı az olan ülkeler için geçerlidir.

Bu noktada Prof. Hassan AIDAROS’un Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü’nde yaptığı çalışma oldukça önemlidir. Yazar, yakala – kısırlaştır – sal metodunun köpek sayısı az olan ülkelerde uygulanması gerektiğini, köpek sayısı fazla olan ülkelerde ise, insancıl metotlarla, mümkün olan en az acıyla ölümü sağlayacak şekilde etkin bir öldürme politikası gereklidir1.(https://www.oie.int/eng/A_RABIES/presentations_rage/S4-5%20ControlOfDogPopulation_ Prof%20Aidaros.pdf ) 

Bu noktada, sadece İzmir’de sokak köpeklerinin sayısının 500.000’e ulaş- ması nedeniyle, kanun koyucunun yakala – kısırlaştır – sal politikasının uygula- nabilirliği her geçen gül azalmaktadır. Zira bu politikaya göre, köpekler haliha- zırda açlık çektikleri habitata geri bırakılmaktadır. Bu durumun, köpeklerin refahından çok zararına olacağı açıktır.

Ötenazi işlemi bir veteriner için yapılması en zor ve en kötü olan işlemdir. Dolayısıyla ötenaziden önce farklı çözüm yolları ile bu sorun çözülmeye çalışılmalı, çözülemiyorsa son çare olarak ötenaziye başvurulmalıdır.

Çalışmamızın amacı tek başına sokak köpeği popülasyonunun azaltılması değil, insan sağlığının korunması, hayvan sağlığının ve refahının korunması ve çevrenin korunmasıdır. Aşağıdaki raporda, sorun ortaya konmuş, diğer ülkeler- deki hukuki durum ile birlikte kendi ülkemizdeki düzenlemeler incelenmiş ve çözüm yolları tartışılmıştır.

I. SAHİPSİZ HAYVAN TANIMI VE SAHİPSİZ HAYVANLARIN TOPLUM SAĞLIĞINA ETKİLERİ

A. Sahipsiz Hayvan Tanımı

Sahipsiz hayvan kavramı, Hayvanların Korunmasına Dair Uygulama Yönetmeliği m.4/1-(ff) bendinde tanımlanmıştır. Hükme göre sahipsiz hayvan, “barınacak yeri olmayan veya sahibinin ya da koruyucusunun ev ve arazisinin sınırları dışında bulunan ve herhangi bir sahip veya koruyucunun kontrolü ya da doğrudan denetimi altında bulunmayan evcil hayvanları” ifade etmektedir.

Hükümden de anlaşılacağı üzere, evcil bir hayvanın sahipsiz hayvan olabilmesi için;

  1. Sahibininolmaması,dolayısıylabarınacakyerinindebulunmaması,
  2. Sahibi olmasına rağmen sahibinden uzakta olması ve herhangi bir denetim altında bulunmaması gerekmektedir.

Örneğin, sokakta başıboş şekilde dolaşan hayvanlar olduğu kadar sahibinin hakimiyetinden kaçan hayvanlar da sahipsiz hayvan olarak değerlendirilebilir. Bu hayvanlar genel olarak kedi, köpek, kuş, kaplumbağa gibi hayvanlar olabil- mektedir.

Hükümden çıkarılacak diğer bir sonuç ise, doğal ortamında hayatını idame ettirmekte olan yaban hayvanlarının sahipsiz hayvan statüsünde olmadığıdır. Zira hüküm, sahibi bulunmayan veya sahibi bulunup da sahibinin hâkimiyeti dışında olan evcil hayvanları sahipsiz hayvan olarak tanımlamıştır. Bu noktada örneğin bir tilkinin evcil hayvan olmadığını belirtmek gerekir.

B. Sahipsiz Hayvanların Toplum Sağlığına Etkileri

Sahipsiz hayvanlar, habitatlarında toplu şekilde yaşamakta olup, barınma, korunma, iletişim ve yeme ihtiyaçlarını birlikte gidermektedir. Günümüzde en sık karşılaşılan sokak hayvanları sokak kedileri ve sokak köpekleridir. Bu nok- tada günlük hayatta, sokak kedilerinin ve sokak köpeklerinin kendi sürüleri ile birlikte hareket ettikleri görülmektedir.

Aslında evcil canlılar olan kediler ve köpekler, sahipsiz hale gelmeleri neticesinde, sokakta yaşama, yeme içme kaynaklarına ulaşabilme ve rakiplerinin karşısında hayatta kalabilme içgüdüleri sebebiyle agresifleşmeye başlarlar 2. (Sokak köpeklerinin agresifleşmesine karşı önlemler ve yapılması gerekenler için bkz. Öznur Atalay, “Kedi ve Köpeklerin Bazı Davranış Problemleri ve Sağaltım Seçenekleri”, Erciyes Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Dergisi, C:1(2), 2004, s. 147. ) 

Başka bir deyişle bu evcil hayvanlar zamanla saldırganlık kazanır 3.(Bu noktada köpek ısırıkları ile ilgili olarak yapılan bir araştırma için bkz. Nuh Kılıç/Murat Sarıerler, “Dog Bite Wounds: A Retrospective Study (114 Cases)”, YYÜ Veterinerlik Fakültesi Dergisi, 2003.) Bu noktada ikili bir ayrım yapmak gerekir.

Sokak köpekleri, güvenlikleri amacıyla bölgelerini korumak isterler. Böl- gelerini koruma içgüdüsü, gerek insanlara gerekse diğer canlılara karşı tepki vermeleri sonucunu doğurabilir. Bununla birlikte, çiftleşme içgüsü de sokak kö- peklerinin agresifleşmesine neden olmaktadır. Bunun dışında avlanarak yemeğe ulaşma içgüsü de sokak köpeklerinin agresifleşmesinin bir nedenidir.

Sokak köpeklerinin bahsedilen sebepler nedeniyle agresifleşmesinin sonuç- ları ise gerek insanlar, gerek diğer köpekler ve gerekse diğer canlılar açısından sakıncalı sonuçlar doğurmaktadır.

Sokak kedilerinin ise, yalnızca yemek ve çiftleşme ihtiyaçları yüzünden agresifleşebildiği görülmekte olup bunun sonucu toplum sağlığı açısından ciddi sorunlara yol açmamaktadır. Ancak her iki durumda da hayvan refahına ilişkin çalışmalar, ahlaki değerler çatısı altında bizlerin sorumluluğundadır 4.(Türker Savaş/İsmail Yaman Yurtman/Cemil Tölü, “Hayvan Hakları ve Hayvan Refahı: Felsefi Bakış – Nesnel Arayışlar”, s. 56. Ayrıca bkz. Haluk Aşar, “Hayvan Haklarına Yönelik Temel Görüşler ve Yanılgıları”, Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi, S:30, 2018, s. 239-251.) 

Açıklanan nedenlerle aşağıda sahipsiz köpeklerin topluma olan etkileri üzerinde duracağız.

5

II. SOKAK KÖPEKLERİNİN POPÜLASYONUNUN KONTROL ALTINA ALINMASININ ÖNEMİ

A. Genel Olarak Köpek Popülasyonu

Şema-15( ICAM’in “Humane Dog Population Management Guidance” isimli rehberinden çevrilmiştir. (http://www.icam-coalition.org/downloads/Humane_Dog_Population_Management_ Guidance_English.pdf) (e.t. 27.10.2018)

Köpek popülasyonu, genel itibariyle sahipli ve sahipsiz köpekler olmak üzere ikiye ayrılmakta olup sahipsiz köpekler 4 ana başlık altında toplanabilir. Buna göre, sahipli olduğu halde kaybolan köpekler, sahibinin elinden kaçan kö- pekler, sahibi tarafından terk edilen köpekler ve halihazırda sahipsiz olan köpek- ler, sahipsiz köpekleri oluştururlar.

Sahipli köpekler ise, gerek bir kişi tarafından gerekse birden fazla kişi tarafından sahiplenilmiş, bakımı üstlenilmiş köpeklerdir. Burada köpek sahiple- rinin sorumlu şekilde davranıp köpeklerin bakım görevini üstlenmeleri beklen- mektedir6 (Sahipli köpeklerin çevreye pislemesi halinde çevre kirliliği oluşacağı ve bu kirlilikten kirleten olarak hayvan sahiplerinin sorumlu tutulacağı noktasında bkz. Beşir Acabey, “Hayvanların Çevreye Verdikleri Zararlardan Sorumluluk”, Prof. Dr. İrfan Baştuğ’a Armağan Hazırlayan: Bahri Öztürk, Ankara 2001, s. 101)

Bu bağlamda, köpeklere uygun ve yeterli bakım sağlanmalıdır. Ba- kım konusu ise ICAM’in rehberine göre, yemek, su, sağlık bakımı ve sosyal ilgi olarak tanımlanmıştır7. (ICAM, “Humane Dog Population Management Guidance”, s. 5)

B. Sahipsiz Köpek Popülasyonunun Değerlendirilmesi

Sahipsiz köpekler, belirli bir habitat içerisinde bir araya gelerek hayatlarını idame ettirmeye çalışır. Bu habitatta köpeklerin üremesi, dışarıdan gelen köpe- ğin habitata kabulü, ölümleri vb. hususlar ile köpek popülasyonu oluşur.

Sahipsiz köpek popülasyonuna etki eden bazı etmenler vardır. Buna göre, çevredeki insanların tavır ve davranışları, köpeklerin üreme kapasiteleri, grup içindeki köpeklerin yiyecek ve su gibi kaynaklara erişimi gibi hususlar, popü- lasyonun büyüklüğünü belirler.

Sahipsiz köpek popülasyonunun kontrol altında tutulmaması ve buna bağlı olarak popülasyonun büyümesinde bazı riskler bulunmaktadır. Buna göre, bir habitatta sokak köpeği sayısının artması, orada yaşayan insanların vücut bütün- lüğünü tehlikeye atmaktadır. Sokak köpeklerinin insanlara ilk ve en büyük za- rarı, ısırmaları yoluyla gerçekleşmektedir8(1994 yılında Amerika’da 4.7 milyon köpek ısırması olayı yaşanmış olmakla bunların 799.700’ü hastanelerde tedavi edilmiştir. İlgili istatistikler için bkz. https://www.cdc.gov/ mmwr/preview/mmwrhtml/mm5226a1.htm). 

CDC verilerine göre, 0-4 yaş arası çocuklar köpek ısırma vakalarını en çok yaşayan yaş grubudur. Yine aynı veri- lere göre, köpekler aynı yaş grubu çocukların en çok baş ve boyun bölgelerini ısırmakta olup hayati tehlike yaratabilmektedir. Köpek ısırıkları sonucu enfeksi- yon nedeniyle her 10 kişiden 6.7’si her yıl hayatını kaybetmektedir9(Volkan Özavcı, Köpeklerde Capnocytophaga Canımorsus ve Capnocytophaga Cynodegmı Türlerinin Kültür ve Moleküler Yöntemlerle Araştırılması, (Doktora Tezi), Aydın 2012 s. ii.).

Köpek ısırmaları sonucunda insanların yaşayabileceği hastalıklar, kuduz, Capnocytophaga bakterisinin neden olduğu hastalıklar, Pasteurella, MRSA ve tetanos olarak belirlenmiştir10 (Ayrıntılı bilgi için bkz. https://www.cdc.gov/features/dog-bite-prevention/index.html).

Uluslararası boyutlarda sokak köpekleri için yakala – kısırlaştır – sal (TNR) programı uygulanabilmektedir11(Orijinali “Trap – Neuter – Release (TNR Programme).

Burada amaç, köpeklerin insancıl şekillerle yakalanması, cerrahi yollarla veya kimyasallar ile kısırlaştırılması ve toplandığı yere geri salınmasıdır. Bu program ötenazi içermemektedir. Singapur’da Ekim 2014’ten Mayıs 2016’ya kadar uygulanan programın sonu- cunda habitatta 100 civarı olan köpek popülasyonu 70 civarına düşmüştür12(https://sosd.org.sg/sponsor-a-tnr-dog/what-is-tnrm-how/

. Hong Kong’a da aynı program uygulanmış olup amaçlanan hedeflere ulaşıla- mamıştır13(https://www.legco.gov.hk/yr16-17/english/panels/fseh/fseh_ar/papers/fseh_ar20170424cb2- 1266-1-e.pdf).

TNR programı, halihazırda sokak köpeği popülasyonu az olan habitatlara uygulanmalıdır. Hassan AIDAROS’un OIE raporunda da belirttiği üzere, köpek popülasyonu halihazırda olması gerekenden çok daha fazla olan habitatlarda TNR programı hiç veya amaçlandığı gibi etki göstermeyecektir. Bu durum ra- porda şöyle ifade edilmektedir; “Kısıtlı köpek popülasyonuna ve yeterli kaynağa sahip ülkelerde; Yakala – Kısırlaştır – Sal metodu etkili olacaktır. Bu yöntem yerel halkın hassasiyetini, hayvan yakalamayı, insancıl ötenaziyi, aşılamayı, kısırlaştırma tekniklerini, damgalamayı, hayvanı salıvermeyi ve popülasyon üstündeki uzun süreli etkiyi içerir. Bu yöntemin sınırlamaları da ele alınmalıdır. Büyük köpek popülasyonuna sahip ülkeler; mümkün olan en az acı verici düzeyde ölüm şeklini içeren insancıl uyutma yöntemlerine ihtiyaç duymaktadır. Ancak yine de, bu durum, tamamlayıcı başka bir grup eylemle birlikte uygu- lanmazsa, etkisiz kalacaktır.

Dünyada bu tavsiyeye uygun olmayacak şekilde, yani sokak köpeği popülasyonunun fazla olmasına rağmen TNR uygulanan ülkelerden birisi Hindistan’dır14(Her ne kadar dünya genelinde hayvan populasyonunun kontrol altında tutulmasına ilişkin olarak Animal Birth Control (ABC) ve Animal Husbandary (AH) programları tavsiye edil- mekte ise de Hindistan’da bu yöndeki programların uygulanması, yeterince Hayvan Refahı Örgütü’nün bulunmaması, yeterince kalifiye veterinerin bulunmaması, yeterli donanıma sahip barınakların bulunmaması ve bu işlemlerin yapılmasındaki prosedürün yolsuzluklara yol açması gibi nedenlerle etkisiz kaldığı görülmektedir. http://www.karunasociety.org/the- solution-to-controlling-stray-dog-population-in-india). 

Hindistan Ceza Kanunu (IPC) ile koruma altına alınan hayvan- ların uyutulması yetkili veterinerler aracılığı ile sınırlı şartlar altında gerçek- leşmektedir15(Detaylı bilgi için bkz. Hindistan Hayvan Refahı Merkezi’nin Ötenazi Uygulamasına İlişkin Rapor http://www.awbi.org/awbi-pdf/euthanasia_advisory_2013.pdf). 

Hindistan’da önlenemez şekilde acı ve ızdırap duyan hayvanlara ötenazi uygulanabilmektedir. Bunun dışında sokak köpeği popülasyonunun kontrol altına alınması için ötenazi uygulaması yapılmamaktadır. Bu durum da Hindistan’daki sokak köpeği sayısının yaklaşık 30 milyona ulaşmasına yol açmıştır16( Mary-Rose Abraham, “India’s Rabid Dog Problem Is Running The Country Raged”, BBC Future, http://www.bbc.com/future/story/20150915-indias-rabid-dog-problem-is-running-the- country-ragged). 

Bu durumun bir sonucu olarak dünyadaki kuduz kaynaklı ölümlerin %36’sının Hindistan’da ortaya çıkmasına neden olmuştur (Bu noktada, dünya genelinde yılda 55.000 civarı olan kuduz kaynaklı insan ölümlerinin 20.000’e yakını Hindistan’da görülmektedir)17(Bkz. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Aralık 2009 Raporu. http://www.who.int/bulletin/ volumes/87/12/09-021209/en/).

Yakala – kısırlaştır – sal metodunun uygulandığı Hindistan’da devlet im- kanları, mevcut köpeklerin tamamını kısırlaştırmaya yetmediğinden, program ile amaçlanan sokak köpeklerinin kontrol altına alınması hususu sağlanamamış, aksine, popülasyon artmaya devam etmiş, bunun bir sonucu olarak da kuduz vakaları artarak ilerlemiştir.

Ülkemizdeki sokak köpeklerinin sayısı ve artış hızı göz önünde bulun- durulduğunda, uluslararası sivil toplum kuruluşlarının hayvanların popülasyo- nunun kontrol altına alınması amacıyla yayınladıkları yöntemlerin ülkemiz için uygun olmadığı görülecektir. Zira bu yöntemler, makul ölçüde sokak köpeği bulunan habitatlar için geçerli ve yeterli olup, makulün oldukça üzerinde sokak köpeği olan habitatlarda amaçlanan hedefe ulaştırmayacak, aksine, habitatlarda mevcut bulunan sokak köpeklerinin refahını daha kötüye götürecektir18(İnternette yapılan araştırmada başıboş köpekler ve bu köpeklerin itlafına ilişkin en fazla kay- nak Hindistan’la ilgilidir. Hindistan’da köpekler büyük bir sorundur. Ülkede çöp yığınları da fazla olduğundan köpekler de sokaklarda çöplerden beslenmektedir. Bu yoğunluk nedeniyle köpeklerin itlafı da kolaylıkla yapılabilmektedir. İçi su dolu bir tank içinde bir tür römorkta tutularak elektik uygulanarak itlaf edilmektedir. Bu köpeklerden bazılarının ölmesinin 5 saati bulduğuna dair raporlar vardır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi 1. Sahipsiz Hayvan Rehabili- tasyon Çalıştayı, s.75. (http://gida.ibb.istanbul/img/125492652017__9577600359I.pdf). Kanı- mızca bu yöntem hayvanlara uzun süren acı vermesi itibariyle yerinde değildir.).

Ayrıca bu programın bazı sakıncaları mevcuttur. Örneğin, yakala, kısırlaş- tır, sal metoduna ek olarak “yönet” kısmı da düşünülmelidir. Zira, habitata geri salınan köpeklerin kaynaklara erişimi iyi yönetilmelidir. Halihazırda kaynaklara erişemeyen köpekler için kötü yaşam koşulları devam edecektir. Bu da aslında hayvan refahını artırmayı sağlayan programın amacını en baştan anlamsız hale getirecektir. Bu nedenlerle, iş yakala, kısırlaştır, sal ile bitmemekte olup salınan köpeklerin yönetilmesi de gerekmektedir19(Bu noktada, TNR medonun aslında TNR – Manage (TNRM) olması gerektiği yönünde bkz.https://sosd.org.sg/sponsor-a-tnr-dog/what-is-tnrm-how/).

OIE raporunda bu durum, “Bu yöntem her durumda uygulanamaz ve kö- peklerin terk edilmesinin yasaklandığı ülke veya bölgelerde hukuka aykırı ola- bilir. Gürültü, çevre kirliliği, köpek ısırmaları ve trafik kazaları gibi köpeklerin neden olduğu problemler, yakalanan köpeklerin alındığı yere geri bırakılması ve hareketlerinin kısıtlanamaması nedeniyle önlenemeyecektir. Köpeklerin alındıkları yere geri bırakılması halinde, yerel halkın sahiplendiği köpekleri terk etme riskinin artabileceği hususu da göz önünde bulundurulmalıdır. Bu durumda, çok sayıda köpeğin sahiplenildiği yerlerde, kısırlaştırma ve bilinçli sahiplenme konularına yoğunlaşmak daha uygun olabilecektir.” olarak belirtilmiştir.

Diğer bir sakınca da doğaya salınan hayvanların üreme yeteneğinin alın- ması, hayvanların insan sağlığına ve çevreye olan tehdidini ortadan kaldırmaya- caktır.

Dünyada TNR programının karşısında ötenazi de uygulanabilmektedir. Araştırmalar göstermektedir ki20(http://twri.tamu.edu/media/256834/evaluation_of_euthanasia_and_trap_neuter_return__tnr __programs_in_managing_free-roaming_cat_populations.pdf s.122 vd.),  

TNR programında sokak köpeği popülasyonunun azaltılması oldukça yavaş gerçekleşmiş olmakla birlikte ötenazinin uygulandığı habitatlarda azalma oldukça hızlı şekilde gerçekleşmiştir.

Sahipsiz köpekler ısırmanın yanında yaşadıkları habitatta trafik kazalarına, çevre kirliliğine, aynı habitattaki bazı canlı türlerinin yok olmasına ve birlikte yaşadıkları insanları korkutarak ve gürültü çıkararak manevi yönden zarara uğramalarına neden olmaktadır.

Sonuç itibariyle, sahipsiz köpek popülasyonunun kontrol altına alınmaması, insan sağlığını tehdit etmektedir.

C. Sahipsiz Köpek Popülasyonunun Kontrol Altına Alınmasında Kullanılacak Yöntemler

Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü’nün (World Organisation for Animal Health) yayınlamış olduğu 2018 Tarihli Yeryüzü Kanunları’nın21(Orijinali “Terrestrial Code”. Daha fazla bilgi için bkz. http://www.oie.int/index.php?id=169 &L=0&htmfile=index.htm ) “Hayvan Refahı” isimli 7.7 numaralı bölümünde, sokak köpeği popülasyonunun hangi yollarla kontrol altında tutulması gerektiği belirtilmiştir. 

Buna göre, bilinçli bir hay- van sahibi olmak için gerekli eğitimlerin verilmesi ve yasal düzenlemelerin ya- pılması, sahiplenilen köpeklerin kayıt altına alınması ve kimliklendirilmesi (köpeklerin ruhsatlandırılması), köpeklerinin üremelerinin kontrol altına alın- ması, köpeklerin toplanması ve tutulması, toplanan köpeklerin sahiplendirilmesi veya salıverilmesi, çevresel kontroller, köpeklerin ithalatı ve ihracatının kontrol edilmesi, köpeklerin ülke içerisindeki hareketlerinin kontrol edilmesi, ticari kö- pek satışlarının düzenlenmesi, köpek ısırması olaylarının azaltılması ve ötenazi olarak belirtilmiştir.

1. Bilinçli Bir Hayvan Sahibi Olmak İçin Gerekli Eğitimlerin Verilmesi ve Yasal Düzenlemelerin Yapılması

Sorumluluklarının bilincinde bir köpek sahibi olmak, sokak köpeklerinin sayısını azaltacağı gibi, bakımı üstlenilen köpeğin yaşam kalitesini de artıracaktır. Bunun yanında, köpeğin toplumun gözündeki yerini de tehlikeye düşürme- yecektir. Dolayısıyla hayvan sahiplerinin bilinçlenmesi için, devlet destekli olarak, Bakanlık, STK’lar ve Türk Veteriner Hekimleri Birliği ortaklığında eği- timlerin yapılması gerekmektedir.

Verilen eğitimlerden sonuç alınabilmesi için, kanuni düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır. Eğitimler ve kanuni düzenlemeler ile birlikte toplumun köpek- lerin bakımı konusunda farkındalık yaratması da sokak köpeklerinin sayısının kontrol altına alınmasını sağlayacaktır.

2. Sahiplenilen Köpeklerin Kayıt Altına Alınması ve Kimliklendirilmesi (Köpeklerin Ruhsatlandırılması)

Hayvan sahibi olmak isteyen kişilerin, sahiplendikleri hayvanları kayıt altına aldırması oldukça önemlidir. Böylece, kimin hangi hayvanı sahiplendiği belli olacak, buna bağlı olarak hayvanın kaybolması durumunda yuvasına geri dönmesi kolaylaşacak veya hayvanını terk eden hayvan sahipleri belirlenebilecektir.

Hayvanlarını kaydı, devletin yetkilendirdiği kurumlar tarafından yapılma- lıdır. Hayvanlar kişi adına kaydedildikten sonra, hayvan sahibine ruhsat veril- meli ve hayvanın bakımını üstlenmesi işlemi resmileştirilmelidir. Ruhsat işlem- leri için toplanan paralar barınaklara gönderilmeli ve barınakların refahı artırılmalıdır. Buna karşın hayvan sahiplenmek tamamen hayvan sahibi açısından maddi külfet olarak görülmemeli, devlet tarafından veterinerlik hizmetlerinden yararlanılmasında kolaylıklar getirilmelidir.

Açıkça tanıma işlemleri ise köpeklere belirli testler yaptırılarak, yaş, boy vb. özelliklerinin kaydedilmesidir. Bu noktada, köpeklerin varsa kronik rahatsızlıkları önceden belirlenebilecektir.

3. Köpeklerinin Üremelerinin Kontrol Altına Alınması

Köpeklerin üremelerinin kontrol altında tutularak istenmeyen yavruların önüne geçilmesi, hayvan sahibi olmak isteyenlerin talepleri ve köpek popülas- yonunun büyüklüğü arasındaki dengeyi kuracaktır. Böylece sahipsiz köpekle- rinin sayısının artmasının önüne geçilmiş olacaktır.

Köpek üremelerinin kontrolü, doğrudan her bir köpeğe verilmesi gereken veteriner hizmetlerini gerektirmektedir. Üreme kontrolü genelde dört çeşitten oluşmaktadır.


  • –  Cerrahi kısırlaştırma
    –  Kimyasal kısırlaştırma
    –  Kimyasal doğum kontrolü
    –  Üreme dönemlerinde dişi köpeklerin kısırlaştırılmamış erkek köpeklerden uzaklaştırılması.

Bu noktada Ev Hayvanlarının Korunmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi de uygulama alanı bulacaktır. Sözleşmenin 12. Maddesine göre,

Taraflardan biri, başıboş hayvan sayısının sorun yarattığını düşünürse, gereksiz ağrı, acı ve ızdırap çekmelerine sebep vermeyecek şekilde sayılarını azaltmak için uygun yasal ve/veya idari tedbirleri alacaktır.

a) Bu tedbirler aşağıdaki şartları karşılayacaktır;

i. Bu hayvanlar yakalanacak ise, bunun hayvana fiziksel ve manevi olarak en az seviyede acı verecek şekilde gerçekleştirilmesi,

ii. Yakalanan hayvanların muhafaza edilmesi veya öldürülmesi işlemle- rinin bu Sözleşme’de belirtilen prensiplere uygun olarak gerçekleştirilmesi.

b) Taraflar,

i. Köpek ve kedilere damgalama gibi az acı veren ya da hiç ağrı, acı ve ızdırap çektirmeyen uygun bir yöntemle aynı zamanda sahiplerinin isim ve adresleri ile birlikte numaraları kayda geçirilerek daimi kimlik sağlamayı,

ii. Kedi ve köpeklerin plansız üremelerini azaltmak için bu hayvanların kısırlaştırılmalarını teşvik etmeyi,

iii. Başıboş kedileri ve köpekleri bulan kişilerin, bu konuda yetkili makama bilgi vermelerini teşvik etmeyi, değerlendirmeyi taahhüt eder.”

4. Köpeklerin Toplanması ve Tutulması

Sahipsiz köpeklerin toplanması ve tutulmasının amacı, köpeklerin sahibinin belirlenmesidir. Toplama, tutma, köpeğin sahibine ulaştırılması gibi işlemler insanca yapılmalıdır. Bu işlemi yapacaklar ise devlet tarafından yetkilendirilmiş kuruluşlardır.

5. Toplanan Köpeklerin Sahiplendirilmesi veya Salıverilmesi

Yetkili kuruluşlar, toplanan köpeklerin bakımı için her türlü önlemi almakla yükümlüdür. Bakım süresince köpeğin sahiplendirilmesi için üzerine düşen bütün yükümlülüklerini yerine getirmeli ve köpeği olası hastalıkları saptamak için bir süre gözlem altında tutmalıdır.

Köpeklerin toplandığı yerlerdeki asgari standarlar şöyle olmalıdır;


  • –  Toplanma alanı seçimi; su ve elektrik gibi önemli kaynaklara ulaşımı olmalıdır.
  • –  Baraka büyüklüğü ve düzeni köpeklerin doğal yaşamına göre düzen- lenmelidir.
    –  Köpeklerde hastalık bulunması ihtimaline karşı izolasyon ve karantina bölümleri mevcut olmalıdır.

Yetkili kuruluşlar köpeklerin toplandığı yerleri şu esaslara göre yönetmelidir;


  • –  Sürekli temiz su ve yiyecek sağlamalı,
    –  Köpeklerin düzenli olarak bakımları ve temizlikleri yapılmalı,
    –  Köpeklerin düzenli olarak sağlık kontrolleri yapılmalı,
    –  Hastalıklara karşı köpeklerin davranışları izlenmeli, veterinerlere ge- rekli bilgiler verilmeli,
    –  Sahiplendirme, kısırlaştırma ve ötenazi işlemleri için gerekli altyapı oluşturulmalı,
    –  Barakalarda çalışanlara köpek eğitimi verilmeli.

  •  Hizmetler verilirken şu hususlar göz önünde bulundurulmalıdır;

    • –  Yerel halkın bilinçlendirilmesi ve barakalara desteği artırılmalı,
      –  Köpeklerin toplanmasında ve bakımında insancıl yöntemler kullanıl- malı,
      –  Köpeklerin hastalıklarının tedavisinde aşılama gibi yöntemler kullanıl- malı ve gerektiğinde ötenazi uygulanmalı,
      –  Köpeklerin salıverilmesi için davranışları gözlemlenmeli, salıverilme veya sahiplendirme için uygun davranışı göstermeyen köpeklere ötenazi uygulanmalı,
      –  Salıverilecek olan köpekler eski habitatına veya uygun görülen başka bir yere bırakılmalı,
      –  Gerekirse köpeğin salındıktan sonra da gözlemlemeleri yapılmalıdır.


    • 6. Çevresel Kontroller

      Köpek popülasyonunu dengede tutmak için gerekli tüm çevresel önlemler alınmalıdır.

    • 7. Köpeklerin İthalatı ve İhracatının Kontrol Edilmesi

      Uygun kanunlar ile köpeklerin ithalatı ve ihracı düzenlenmelidir.


    • 8. Köpeklerin Ülke İçerisindeki Hareketlerinin Kontrol Edilmesi

Köpeklerin ülke içindeki hareketlerinin kontrol edilmesi önemlidir. Köpeklerin hareketlerinin kontrolüne örnek olarak, tasmayla gezdirilmeleri veya tama- men köpeklerden arınmış bölgeler oluşturulması verilebilir. Bu işlemin birkaç amacı vardır.


–  Bir bölgedeki kuduz hastalığının kontrolünü sağlamak,
–  Toplumsal güvenliği sağlamak,
–  Sahiplenilmiş köpeklerin sahipsiz köpekler karşısında güvenliğini sağ-

lamak,
–  Vahşi yaşamı ve köpekler haricindeki diğer canlıların yaşamını idame ettirmesini sağlamak.

9. Ticari Köpek Satışlarının Düzenlenmesi

Köpek satışlarının düzenlenmesi, yeterli eğitime sahip olmayan ve bir anlık hevesle köpek sahiplenen kişilerin köpekleri sonradan terk etmesine engel olmak için önem arz eder. Bunun diğer bir sonucu da satılacak köpeğin uygun şartlarda satılmasıdır.

Buna bir çözüm yolu olarak, köpek satım işlemlerinin izne tabi olması veya yetkili kuruluşların köpek satışı için ruhsat vermesi gösterilebilir.



10. Köpek Isırmalarının Azaltılması

Köpek ısırmalarının azaltılması için öncelikle eğitim verilmeli ve köpek sahiplerine bu yönde bilinç kazandırılmalıdır. Gerekirse yetkili kuruluşlarca kö- pek sahibine ısırma olayından ötürü ceza verilebilir. Yukarıda belirttiğimiz yasal düzenlemeler ve köpeklerin ruhsatlandırılması işlemi ile zaten ısıran köpeğin kimin bakımında olduğu kolaylıkla tespit edilebilecektir. 0-4 yaş arası çocuklar köpek ısırılması riskini en üst düzeyde yaşayan gruptur.

Bunun yanında yetkili kuruluşlar, köpeklere karşı güvenlik eğitimleri vere- rek halkı ve köpek sahiplerini aydınlatmalıdır.

11. Ötenazi22

 (Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü (OIE) tarafından ötenazi, hayvan popülasyonunu kontrol altında tutmak için bir araç olarak görülmüştür. Ötenaziye ilişkin teknik bilgiler için bkz. http://www.oie.int/index.php?id=169&L=0&htmfile=chapitre_aw_stray_dog.htm#chapitre_a w_stray_dog_0 Chapter 7.7.6 – (11))

Ötenazi bir köpek için son çaredir. Ötenaziye yol açabilecek temelde iki neden vardır. Bunların ilki, köpeklerin ağır hasta olması durumunda daha fazla acı çekmemeleri için uyutulmak zorunda kalınmasıdır. İkinci husus ise, barınak- larda bulunan ve sahiplendirilmesi ve salıverilmesi uygun olmayan köpeklerin uyutulmasıdır.

Uyutulma işlemi insanca yapılmalıdır. Günümüzde birçok ülkede köpekleri öldürmek suç teşkil etmektedir. Köpeklerin uyutulması mutlaka bir veteriner he- kim kontrolünde yapılmalıdır. Ötenazi işleminden önce köpeğe mutlaka anestezi veya sakinleştirici işlemler yapılmalıdır. Ötenazi kimyasal veya mekanik şekilde olabilir. Ancak her ne şekilde yapılırsa yapılsın en hızlı ve en kesin şekilde, köpeğe hiçbir şekilde acı ve ızdırap yaşatılmadan yapılmalıdır23(Uluslararası bir örgüt olan PETA’ya göre ise, hayvan popülasyonunun kontrol altında tutulmasının temel unsurunu kısırlaştırma olarak görmekte ise de bir köpeğin yaşamı boyunca barınaklarda yaşamak zorunda bırakılmasını da eleştirmiştir. Ayrıntılı bilgi için bkz. https://www.peta.org/issues/animal-companion-issues/overpopulation/euthanasia/).

III. İNGİLTERE, AMERİKA, ALMANYA VE KANADA’DAKİ DURUM24(Diğer ülkelerdeki durum için bkz. Hülya Tamzok/Mustafa Kük/Nesrin Çobanoğlu, “Hukuki ve Etik Boyutlarıyla Sokak Hayvanları”, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2013, s. 257 vd; İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 1. Sahipsiz Hayvan Rehabilitasyon Çalıştayı, 30 Mart 2016, s. 72 vd. http://gida.ibb.istanbul/img/125492652017__9577600 359I.pdf
)

A. İngiltere’deki Yasal Düzenlemeler25(Uygulamadaki ayrıntılı bilgi için bkz. https://www.strayaid.org.uk/content/stray-dogs-and- the-law)

İngiltere’de 1990 yılında çıkarılan Çevre Koruma Kanunu’nda (Enviromental Protection Act 1990), sahipsiz köpeklerin durumunu doğrudan düzenleyen hükümlere rastlamak mümkündür. Kanunun 149. Maddesi hükmü “Seizure Of Stray Dogs” başlığıyla verilmiştir.

Hükümde özetle, her yetkili yerel kuruluşun sahipsiz sokak köpekleri ile ilgili işlemlerin yürütülmesi amacıyla bir görevli ataması gerektiği belirtilmiştir. Kamuya açık bir alanda bir köpek bulan yetkili, bu köpeğin sahipsiz bir köpek olduğuna kanaat getirirse, köpeğe el koyar. Ancak bu köpek bir özel mülkte bulunmuş ise, görevli ancak köpeğin veya özel mülkin sahibinin rızasıyla köpeğe el koyabilir.

Bulunan köpeğin sahibi, önceden belirlenmiş bütün masrafları ödemedikçe köpeğini geri alamaz.

İngiltere’de sahiplenilen köpeklere kimliklendirilmesi amacıyla dövme yaptırmak veya mikroçip taktırmak zorunludur.

El koyulan köpek el konulma tarihinden itibaren 7 gün boyunca sahibi tarafından alınmaya gelmezse veya halihazırda sahipsiz ise, görevli,


  • –  Köpeği, köpekle ilgilenebileceğini düşündüğü birine satabilir veya vere- bilir.
    –  Köpeği sahipsiz köpeklerin bulunduğu barınaklara satabilir veya vere- bilir.
    –  Köpeği mümkün olan en acısız şekilde uyutabilir.

    Ancak el konulan hiçbir köpek deney amacıyla bir başka kişiye veya kuruma satılamaz veya verilemez.

    Köpeğin bakımını üstlenmek isteyen kişi, gerek barınaklardan, gerekse köpeği yakalayan görevliden makbuz karşılığında köpeği sahiplenebilir26(https://www.legislation.gov.uk/ukpga/1990/43/section/149).

B. Amerika’daki Yasal Düzenleme

Amerika’da 01.01.2017 Tarihli Hayvan Refahı Kanunu’nda sahipsiz kö- peklerin durumu düzenlenmiştir27(Animal Welfare Act. https://www.aphis.usda.gov/animal_welfare/downloads/AC_ BlueBook_AWA_FINAL_2017_508comp.pdf). Kanunun 2158. Maddesi “hayvanların korunması” başlıklıdır.

Hükümlerde özetle, bir kurum sahipsiz bir köpek toplarsa, 5 günden az olmamak üzere elinde bulundurup bakımını yapmak zorundadır. Burada köpek, sahibi gelip kendisini alana veya başka biri tarafından sahiplendirilene kadar tutulur. Kurumun ayrıca sahipsiz köpeği hayvan satıcılarına satma hakkı da vardır. Bunların yanında, barınaklara gönderilen hayvanlar, İngiltere’ye paralel bir sistemle uyutulmaktadır.

Yapılan araştırmalara göre Amerika’da her yıl 3.3 milyon köpek barınak- lara alınmaktadır. Barınaklardaki köpeklerin yaklaşık 700.000 tanesi her yıl uyutulmaktadır28(Daha fazla bilgi için bkz. American Society For The Prevention Of Cruelty (ASPCA) raporu https://www.aspca.org/animal-homelessness/shelter-intake-and-surrender/pet-statistics Trierschutzgesetz Dritter Abschnitt § 4/1.).

Amerikan hukukunda bu kurumlar hayvan barınakları, hayvan bakımını amaçlayan diğer özel kuruluşlar veya araştırma tesisleri olabilir.

Bununla birlikte aynı kanunun 3. Bölümünde hayvanların tutulmasında ge- reken minimum standartlar açıkça düzenlenmiştir. Burada sahiplenilen köpek- lere mikroçip takılabileceği belirtilmiştir.

C. Almanya’daki Yasal Düzenleme

Sahipsiz hayvanların barınaklarda bakılması sistemi Almanya’da da mev- cuttur. Almanya’daki her şehirde “tierheim” adı verilen kuruluşlar sahipsiz kö- pekleri toplayarak bakımlarını sağlamaktadır. Almanya’da hayvanlara ancak çok ağır bir acıdan kurtulması amacıyla ötenazi uygulanabilir29(Trierschutzgesetz Dritter Abschnitt § 4/1.). Bunun yanında Almanya’da, hayvan sahiplerinin hayvanlarını terk etmeleri Art.18 gereğince oldukça ağır bir cezaya tabi kılınmıştır30(Almanya’da Hayvanları Koruma Kanunu “Tierschutsgesetz” http://www.gesetze-im- internet.de/tierschg/BJNR012770972.html). Yüksek tutardaki ağır cezalar, hayvan sahiplerine karşı caydırıcı bir güç konumundadır.

D. Kanada’daki Yasal Düzenleme

Kanada’da köpek sahipleri için oldukça sıkı kurallar öngörülmüştür31(Kanada’da her eyaletin kendine özgü kuralları vardır. Ontario’daki Köpek Sahiplerinin Uyması Gereken Kurallar için bkz. https://www.ontario.ca/laws/statute/90d16). Köpek sahipleri köpeklerini mutlaka sisteme tanıtmalı, kısırlaştırmalı, kontrol altında tutmalı, sürekli olarak eğitmeli, bakımlarını yapmalı ve köpeği ile iletişim içinde olmalıdır.

Kanada’da da köpek popülasyonunun büyümesi ve barınakların bu popü- lasyonu karşılayamayacak duruma gelmesi, bazı köpeklerin uyutulması sonu- cunu doğurmaktadır.

Bunun yanında köpek sahipleri köpeklerini insanlara veya diğer canlılara zarar vermekten alıkoymakla yükümlüdür.

Toronto kurallarına göre, toplanan sahipsiz köpekler hasta veya sakat ise toplum sağlığının korunması için gecikmeksizin uyutulur. Toplanan sahipsiz köpek Amerika sisteminde olduğu gibi en az 5 gün boyunca tutulur ve bu süre içinde bakımları yapılır. Bu süre içinde köpeğin sahibi varsa köpeği alması bek- lenir. Köpek alınmazsa veya sahipsiz ise şehre ait olur. Bunun üzerine şehir, köpeği sahiplendirebilir veya uyutabilir32(https://www.toronto.ca/legdocs/municode/1184_349.pdf ).

E. Slovenya’daki Yasal Düzenlemeler

Slovenya hukukunda sahipsiz köpeklerin korunması açısından oldukça yerinde düzenlemeler mevcuttur. 1995 Slovenya Ceza Kanunu’na eklenen bir madde ile hayvanlara yönelik eziyet suç haline getirildi. 1999 yılında ise ülkede Hayvanları Koruma Kanunu kabul edildi. Bunun yanında 2002 yılında hayvan barınakları için kabul edilen “Hayvan Barınakları Yönetmeliği” yürürlüğe girdi33(http://www.pisrs.si/Pis.web/pregledPredpisa?id=PRAV2861 ). Yönetmelikte, her belediyeye ve 800’den fazla kayıtlı hayvanın olduğu her yerleşime sokak hayvanları için barınak kurma zorunluluğu getirildi.

Slovenya ayrıca 2005 yılında evcil hayvanların refahı için getirilen yasal düzenlemeyi kabul etti34(http://www.pisrs.si/Pis.web/pregledPredpisa?id=PRAV9190). Düzenlemede evcil hayvan sahiplerinin sorumlulukları tarif edilirken evcil hayvanların sahipleri tarafından terk edilmeleri yasaklandı. Ayrıca evcil hayvan ıslahına, arzına ve piyasada satışına kısıtlamalar getirildi. Öte yandan yerel düzeydi “tasma yasaları” denilen sahipli köpeklerin kamusal alanda gözetimsiz dolaşmasını engelleyen düzenlemeler kabul edildi.

IV. HUKUKUMUZDAKİ DURUM

Hukukumuzda uluslararası anlaşmaların yanında 5199 sayılı “Hayvanları Koruma Kanunu”, 5996 sayılı “Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu” ile birlikte “Hayvanların Korunmasına Dair Uygulama Yönet- meliği” yürürlüktedir.

Mevcut düzenlemelere göre, sahipsiz hayvan, barınacak yeri olmayan veya sahibinin ya da koruyucusunun ev ve arazisinin sınırları dışında bulunan ve herhangi bir sahip veya koruyucunun kontrolü ya da doğrudan denetimi altında bulunmayan evcil hayvanlar olarak tanımlanmaktadır.

Yönetmelik hükümleri incelendiğinde kanun koyucunun hayvan sahiple- rine, yerel hayvan koruma görevlilerine, sorumlu veteriner hekimlere, geçici özel bakımevlerine, belediyelere, il hayvan koruma kuruluna ve il müdürlüğüne görevler yüklediği görülmektedir. Ancak Bakanlığın, yetkilerini il müdürlükleri ve yerel yönetimlere devrettiği görülmektedir35(Avrupa Birliği Bakanlığı, Hayvan Hakları, Hayvanların Korunması ve Refahı, Ankara 2011,).

Geçici bakımevlerinde on gün süre ile gerekli duyurular yapıldığı halde sahiplendirilemeyen hayvanlar kontrolleri, aşıları ve tıbbî müdahaleler ile kısır- laştırılmaları yapıldıktan ve operasyon yaraları kapandıktan en az yedi gün sonra kayıt altına alınıp, müdahale görmüş olduklarını gösteren işaretleri üzerlerinde olacak şekilde veteriner hekimin onayıyla alındıkları ortama geri bırakılır. Bu ortamlarda belediyeler, gönüllü kuruluşlarla işbirliği içerisinde besleme odakları kurar ve hayvanların beslenmesine yardımcı olur. Hayvanlar, hiçbir suretle ilgili belediye sınırları dışındaki bir ortama, ormanlık alana veya diğer yaban hayatı yaşam alanlarına bırakılmaz.

Geçici bakımevlerinde kaldıkları süre içerisinde; kanunî istisnalar ile bula- şıcı, tedavi edilemez veya tedavi sonrası iyileşme ihtimali olmayan bir hastalığa yakalanan ve alındığı ortama bırakıldığında insan ve çevre sağlığına önlenemez derecede tehdit vereceğine geçici bakımevi veteriner hekimince karar verilen hayvanların dışında hiçbir hayvan öldürülmez. Öldürme işleminde hayvanlara en az acı veren ve süratle ölümünü sağlayan yöntemler uygulanır.

Kuduz olduğu tespit edilen hayvanlar ise 3285 sayılı Kanun hükümleri çer- çevesinde değerlendirilerek gerekli tüm müdahaleler veteriner hekim kontro- lünde yapılır.

Sahipli veya sahipsiz hiçbir hayvan belediye, gönüllü kuruluş veya diğer üçüncü şahıslarca belediye sınırları dışında yaban hayatı yaşam alanlarına bıra- kılmaz. Hukukumuzdaki durum şu şemayla özetlenebilir:

Şema-2

V. HUKUKİ DEĞERLENDİRME A. Genel Amaç

Yukarıda belirttiğimiz üzere, asıl sorun sahipsiz köpeklerin popülasyonu- nun artmasında ve bu durumun toplum sağlığını tehdit etmesi konusunda top- lanmaktadır. Sahipsiz sokak hayvanlarının kontrolsüz şekilde çoğalması, doğa- nın dengesini bozarak insanlar dahil diğer canlılar için de tehlikeler yaratır36(Şeref Ertaş, Çevre Hukuku ve Hayvan Hakları, İzmir 2012, s. 500.).

Sorunun çözümü için ilk hedef sahipsiz köpek popülasyonunun artmasını durdurmaktır. Ancak bu durum ilk etapta toplum sağlığını tehdit riskini ortadan kaldırmayacaktır. Zira, 2017 yılında sadece İzmir’de toplam sahipsiz köpek sayısı 500.000’i geçmiştir37(http://www.izmir-vho.org/basin-389-izmir-deki-sokak-kopeklerinin-sayisi.html).

Köpek popülasyonunun artışını durdurmadaki asıl amacın sokak köpekle- rinin refahını artırmak olduğu ancak mevcut sokak köpeği sayısı nedeniyle bakımlarının devletin imkanlarını aşabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Dolayısıyla devletin bu konu için yeni bütçeler ve imkanlar yaratması gerekir. Kısıtlı imkanlarla sokak köpeklerinin refahını artırmak mümkün değildir.

Bunun yanında sokak köpeklerinin refahını38(Hayvan refahı geniş anlamda; çiftlik, pet, egzotik, laboratuar ve vahşi hayvanların; bakımı, beslenmesi, barındırılması, yetiştirilmesi, taşınması, kesimi, sağaltımı ve bilimsel araştırma- larda kullanımı sırasında ağrı, acı, ıstıraptan uzak sağlık, mutluluk ve iyilik hallerinin sağlan- ması olarak tanımlanabilir. Atilla Özgür, “Hayvanlarla Yaşamı Paylaşmak”, Veteriner Hekimler Derneği Dergisi, C: 81, S: 2, 2010, s. 12 ) artırmak için ayrıca mevcut sokak köpeği sayısının kabul edilebilir seviyelere indirilmesi gerekir. Zira bu durumda, devletin sunduğu imkanlar ile köpeklerin bakımı sağlanabilecektir. Yani devlet, ne kadar bütçe ayırırsa ayırsın, sokak köpeklerinin sayısının sabit kalması halinde etkili bir çalışma yapabilmek mümkün görünmemektedir.

Sokak köpeği sayısının azaltılmasının yanında, mevcut sokak köpeklerinin birçoğunun da kısırlaştırılması suretiyle popülasyonları kontrol altında tutulabilir.

Sokak köpeklerinin popülasyonlarının kontrol altında tutulmasının diğer bir aracı da hayvan sahiplerine eğitimler verilmesidir. Zira, bilinçsiz hayvan sa- hipleri hayvanlarını kaybedebilir veya sokağa terk edebilir. Bu durum da sokak köpeği popülasyonunu artırıcı bir nedendir. Bu nedenle, hayvan sahiplerine çeşitli eğitimler verilerek veya caydırıcı cezalar getirerek popülasyon artışının önüne geçilebilir.

Ayrıca hukukumuzda sokak köpeğinin vücut bütünlüğüne ilişkin saldırılar “suç” teşkil etmeyip “kabahat” olarak tanımlanmıştır. HKK m.28-(k) bendine göre, hayvanlara kasıtlı olarak kötü davranmak, acımasız ve zalimce işlem yap- mak, dövmek, aç ve susuz bırakmak, aşırı soğuğa ve sıcağa maruz bırakmak, ba- kımlarını ihmal etmek, fiziksel ve psikolojik acı çektirmek, hayvanları, gücünü aştığı açıkça görülen fiillere zorlamak gibi hareketlerde bulunmak yasaklanmış olup cezası 300 TL’lik idari para cezası şeklindedir.

Şüphesiz günümüzde bu gülünç cezanın caydırıcılığından bahsetmek güç- tür. Hayvanları Koruma Kanunu’nun amacına ulaşmak için, Kanuna aykırı dav- ranışların açıkça suç sayılması, ve daha ağır cezalara tabi olması yerinde olurdu39(Damla Gürpınar, “Ev ve Süs Hayvanı Sahiplerinin Hakları ve Yükümlülükleri”, İzmir Barosu Dergisi, Yıl: 72, Sayı 4, Ekim 2007, s. 195.). Hayvanlara şiddet açısından daha caydırıcı cezaların getirilmesi gereklidir. İtalya’da, Fransa’da ve İsveç’te bu fiiller için hapis cezası öngörülmüştür40(Avrupa Birliği Bakanlığı, Hayvan Hakları, Hayvanların Korunması ve Refahı, s. 6 vd.).

Her ne kadar “Mala Zarar Verme” başlıklı TCK m.151/2 hükmü hayvan- ların öldürülmesine sonuç bağlamış ise de, hüküm hayvanın “sahipli” olmasını aramıştır. Sahipsiz hayvanlara ilişkin bir düzenleme TCK kapsamında bulunma- maktadır. Bu yönüyle eksik bir düzenlemedir.

Bunun yanında sokak köpeği popülasyonunu artıran sahipli hayvanı terk fiili TCK kapsamında m.177’de düzenlenmiş olup, hüküm, “gözetimi altında bulunan hayvanı başkalarının hayatı veya sağlığı bakımından tehlikeli olabi- lecek şekilde serbest bırakan veya bunların kontrol altına alınmasında ihmal gösteren kişi, altı aya kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.” Şeklindedir. Ancak, burada kanunkoyucu hayvanın başkalarının hayatı veya sağlığı bakımından tehlikeli olabilecek şekilde serbest bırakma kıstasını kabul etmiştir. Bu düzenleme de eksik ve yanlış bir düzenlemedir. Zira, hayvanın sokağa terk edilmesinde öncelikle hayvanın kendisinin hayatı ve sağlığı bakı- mından tehlike söz konusudur. Dolayısıyla, düzenlemenin hayvanları koruyucu bir amacı olduğundan bahsetmek çok güçtür41(Hayvanların korunması açısından öncelikli olarak hukuki niteliklerine bakmak gerekir. Avusturya, Almanya ve İsviçre hukuklarında eşya olarak kabul edilmemektedir. Buna karşın Amerika ve Fransa hukuklarında “eşya” olarak kabul edilmektedir. Hukukumuzda da hay- vanların eşya olmadığına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, hayvanları konu alan alım satım sözleşmeleri kurulabilir, hayvanlar üzerinde mülkiyet ve diğer sınırlı ayni haklar kurulabilir. Veysel Başpınar, “Eşya Hukuku Açısından Hayvanların Durumu”, Medeni Kanun ve Borçlar Kanunu’nun 90. Yılı Sempozyumu, C: 2, 2016, s. 1374 vd.).

B. Sahipsiz Hayvanların Toplanması

Mevcut hukuk düzenimiz, sahipsiz köpeklerin Belediyeler tarafından kurulan hayvan toplama ekibi aracılığı ile toplanması gerektiğini düzenlemiştir. Toplama işlemi ile ilgili olarak Yönetmeliğin 20. Maddesi uygulanır. Hükme göre, “Sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanlar aşağıdaki esaslara göre toplatılır:

a) Belediyelerde sahipsiz veya güçten düşmüş hayvanların toplatılması için ihtiyacı karşılayacak bir toplama ekibi kurulur.

b) Belediyeler tarafından, hayvan toplama ekiplerinin kurulması, bu kişi- lerin ehil kişilerden oluşması ve dönemsel olarak sorumlu veteriner hekimce eğitime tutulmaları sağlanır.

c) Eziyet edilmeden toplanılacak veya toplattırılacak sahipsiz hayvanlar, nakliye araçlarında kafesler içerisinde geçici bakımevlerine kısırlaştırılıp ve aşılattırıldıktan sonra tekrar geri bırakılmaları için nakledilir. Toplanan hay- vanların nakil esnasında herhangi bir zarar görmemesi için tüm önlemler alınır.

ç) Gönüllü kuruluşlar, belediye ile işbirliği yaparak bu Yönetmelik hüküm- lerine uygun olarak sahipsiz hayvanları toplayabilir.

d) Sahipsiz hayvanlar öncelikle kafes ve ağ ile yakalanır. Bu metotlarla yakalamanın mümkün olmadığı durumlarda yakalama sopasıyla da yakalama  yapılabilir. Uyuşturucu tüfek uygulamaları ile yakalama ancak veteriner hekim kontrolü altında yapılır.”

C. Hayvan Barınaklarının Fiziki Durumu

Sahipsiz hayvanların eğitimli kişilerce toplatılmasının ardından barınaklarda gözlem altına alınır. Bu noktada hayvan barınaklarının fiziki yeterlilikleri önem arz eder. OIE raporunda barınakların sahip olması gereken minimum yeterlilikler belirlenmiştir. Buna göre barınaklar belirlenirken, kanalizasyon, su ve elektriğe ulaşabilme imkanı olan yerler, gürültü, çevre kirliliği gibi hususlar da göz önünde bulundurularak belirlenmelidir. Bunun yanında barınak boyutu, dizaynı ve kullanım amacı göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca barınaklar izo- lasyon ve karantina gibi hastalık kontrol araçlarının da kullanılabileceği şekilde dizayn edilmelidir.

Bunun yanında belediyeler aşağıdaki hususları barınaklara sağlamalıdır42(Ayrıca bkz. Salim Mutaf, “Hayvan Barınaklarında Doğal Havalandırma ve Hesaplama Yöntemi”, Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, S: 1 (2) 1988, s. 75-85; A. Vahap Yağanoğlu, “Hayvan Barınaklarında Çevre Koşullarının Düzenlenmesi” Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, C: 17, S: 1-4, 1986, s. 121-129.);


  • –  Yeterli miktarda temiz su ve besleyici yem,
    –  Düzenli hijyen ve temizlik,
    –  Köpeklere rutin sağlık kontrolü,
    –  Gerekli veterinerlik tedavilerin sağlanması,
    –  Sahiplendirme, kısırlaştırma ve ötenazi işlemleri için gerekli kuralların ve işlemlerin bilinmesi ve sağlanması,
    –  Çalışanların köpeklerin toplanması ve bakımı için yeterince eğitilmesi,
    –  Yetkili organlara iletilmek üzere köpeklerin kaydının tutulması.

    Bu hususlar barınaklarda olması gereken asgari koşullardır. Bu koşulların yerine getirilmesinden Belediyeler, denetlenmesinden ise Bakanlık sorumlu olmalıdır.

  • D. Sahipsiz Hayvanların Bakımının Yapılması

    Toplanılan köpekler toplama ve geçici bakımevlerine gönderilir. Gönderim işlemi esnasında ölen köpekler derhal diğerlerinden ayrılır. Geçici bakımev- lerinde toplanılan köpekler ile ilgili tanıma işlemi yapılır. Tanıma işlemi, köpe- ğin yaşı, cinsiyeti, ırkı ve davranış şekli tespiti yapılması için bir ön muayeneden geçirilir.

    Yönetmeliğin m.21-d hükmüne göre, toplanan köpeklerin bakımı için tanı- nan süre, diğer ülkelere göre daha fazladır. Amerika’da 5, İngiltere’de 7 gün olan süre ülkemizde 10 gündür. Dolayısıyla, ülkemizdeki düzenlemeler diğer ülkelere kıyasla sokak köpeklerinin refahını artırma açısından oldukça yeterlidir.

E. Sahipsiz Hayvanların Kısırlaştırılması

Ön muayeneden sonra, toplanan hayvanların kısırlaştırılması gerekir. Kısırlaştırma işlemi HKK m.4-(k) hükmünde düzenlenmiştir. Hükme göre; “Kontrolsüz üremeyi önlemek amacıyla, toplu yaşanan yerlerde beslenen ve barındırılan kedi ve köpeklerin sahiplerince kısırlaştırılması esastır. Bununla birlikte, söz konusu hayvanlarını yavrulatmak isteyenler, doğacak yavruları belediyece kayıt altına aldırarak bakmakla ve/veya dağıtımını yapmakla yü- kümlüdür.” Aynı yöndeki diğer bir hüküm ise HKK m.7/2’dir. Hükme göre, “Kontrolsüz üremenin önlenmesi için, hayvanlara acı vermeden kısırlaştırma müdahaleleri yapılır.”

Sokak köpeklerinin sayısının kontrol altında tutulmasında, uluslararası söz- leşmeler ve uluslararası sivil toplum kuruluşlarının bildirgeleri ötenaziden ziyade kısırlaştırma yolunun seçilmesinin esas olduğu yönündedir.

Kısırlaştırma konusundaki en temel sınırlandırma HKK m.8’deki hüküm- dür. Hükme göre, “Bir hayvan neslini yok edecek her türlü müdahale yasaktır.” Dolayısıyla bütün sokak köpeklerine kısırlaştırma işleminin uygulanması, türün neslini yok edebileceği için yasaklanmıştır. Burada temel amaç sokak köpek- lerini yok etmek değil, üremelerini kontrol altına almak olmalıdır43( Ertaş, s.493.).

Kısırlaştırma konusundaki görev, HKK m.18 uyarınca yerel hayvan ko- ruma görevlilerine verilmiştir. Hüküm uyarınca yerel hayvan koruma görevlileri bu işi belediyelerle eşgüdümlü olarak yapar.

Yerel hayvan koruma görevlisinin tanımı ise, Yönetmelik m.4/1-(ii) ben- dine göre, “Özellikle kedi ve köpekler gibi sahipsiz hayvanların kendi mekân- larında, bulundukları bölge ve mahallerde yaşam sorumluluğunu üstlenen ve il hayvan koruma kurulunca yetkilendirilen gönüllü kişiler” olarak yapılmıştır. Yönetmelikten de anlaşıldığı üzere, sahipsiz hayvanların yaşam sorumluluğunun üstlenilmesi “gönüllülük” esasına dayandırılmıştır. Şüphesiz bu önemli görevin gönüllülük esasına dayandırılması uygulamada aksaklıklara yol açmakta olup sokak hayvanlarının refahı konusunda somut bir adım atılamamasının başlıca nedenlerindendir. Bu noktada, belediyelerin en kısa süre içerisinde yerel hayvan koruma görevlisi olarak kadrolar istihdam etmesi gerektiği kanaatindeyiz.

F. Sahipsiz Hayvanların Sahiplendirilmesi

Kısırlaştırılan hayvanları sahiplenmek isteyen kişiler için 5199 sayılı Hay- van Koruma Kanunu çerçevesinde uygun görülmeleri halinde, sahiplendirme işlemleri yapılır. Geçici bakımevlerinde 10 gün boyunca tutulan hayvanların sahiplenilmesi için duyurular yapılır. Yapılan duyurulara rağmen sahiplenilme- yen hayvanlar, en az yedi gün daha bakım, kontrol ve kimliklendirme işlemleri için bakımevinde tutulur. Yedi günlük sürenin dolmasından sonra veterinerin onayı ile bulundukları ortama geri bırakılır. Bu ortamlarda belediyeler, gönüllü kuruluşlarla işbirliği içerisinde besleme odakları kurar ve hayvanların beslenme- sine yardımcı olur.

Sokak köpeklerinin sahiplenilmesi oldukça önemlidir44(Mevcut hayvan sahiplerinin veteriner kliniklerinden beklentileri ile ilgili olarak bkz. Pınar Demir/Aysun Uğurlu Koç, “Pet Hayvan (Kedi-Köpek) Sahiplerinin Veteriner Kliniklerine İlişkin Beklentileri”, İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi, C: 40, S: 2, 2014, s. 168-175. ). Bu noktada her- kesin sokak köpeğini sahiplenmesi beklenemez. Sokak köpeklerinin sahiplenil- mesi için birtakım şartların taşınması gerekir. Yönetmeliğin 12. Maddesine göre;

a) Ev ve süs hayvanlarını, onaltı yaşından küçükler sahiplenemez.

b) Pitbull Terrier ve Japanese Tosa gibi çevresine tehlike arz eden hayvan-

lar sahiplenilemez, üretilemez ve satılamaz.

c) Sahipli hayvanlarda kısırlaştırma esastır. Hayvan sahipleri, hayvan- larını yavrulatmak istemesi halinde doğacak yavruları belediyeye bildirerek kayıt altına aldırmak suretiyle bakar ve/veya dağıtımını yapar.

ç) Ev ve süs hayvanlarından kedi ve köpek sahibi kişiler, sahip olduğu hayvanı bağlı bulunduğu belediyeye, en geç otuz gün içerisinde kayıt yaptır- makla yükümlüdür. Kayıtların ticarî amaçla kullanılması yasaktır.

d) Sahiplenilen hayvanlar terk edilemez, ancak yeniden sahiplendirme yapılabilir ya da geçici hayvan bakımevlerine teslim edilebilir.”

İngiltere’de sahiplenilen köpeklerin mikroçip ile belirlenmesi zorunludur. Amerika’da dövme veya mikroçip ile hayvanlar kimliklendirilir. Aynı yönde kurallar hukukumuzda da mevcut olsa da bu kuralların cezası olmadığından uygulanabilirliği zayıftır.

Sahipsiz köpeklerin sahiplendirilmesinin ardından hayvan sahibinin sahip olduğu yükümlülükler Yönetmeliğin 10. Maddesinde düzenlenmiştir. Hükme göre, “Ev ve süs hayvanı veya kontrollü hayvanı bulunduranlar ile yeni hayvan sahiplenecekler;

a) Kedi ve köpek gibi hayvanlara yapılan bütün işlemlerin, mevcut ya da geriye doğru izlenebilmeleri ve denetim altında tutulmalarının sağlanması ama- cıyla; hayvanını veteriner hekimler tarafından, mikroçip uygulaması ile kimlik- lendirip kayıt altına almakla,

b) Mikroçip uygulaması yapılamadığı durumlarda; hayvanına ve kendisine ait bilgileri içerecek şekilde ilgili belediyeye Ek-1 deki Sahipli Hayvan Kayıt Defterine belirtildiği şekilde kayıt yaptırmakla,

 c) Hayvanın türüne uygun olan etolojik ihtiyaçlarını karşılamak; gerekli aşılarını ve tedavilerini veteriner hekime yaptırmak, sağlığına dikkat etmekle,

ç) Kontrolsüz üremeyi önlemek amacıyla, toplu yaşanan yerlerde beslenen ve barındırılan kedi ve köpeklerin kısırlaştırılmasıyla, hayvanını yavrulatmak istemesi halinde doğacak yavruları belediyeye bildirerek kayıt altına aldırmak suretiyle bakmak ve/veya dağıtımını yapmakla,

d) Kedi ve köpek gibi sahipli hayvanların ölmesi halinde, hayvanına ait bilgi ve belgelerini yedi gün içinde belediyeye teslim etmekle,

e) Kedi ve köpek gibi hayvanı kaybolduğunda, yedi gün içinde belediyeye bildirmekle,

f) Ev ve süs hayvanları ve kontrollü hayvanların gerektiğinde bağlanması sırasında; kullanılan alet ve ekipmanların hayvana zarar vermeyecek şekilde olmasına dikkat etmek, alet ve ekipmanların hayvanlara yeterli hareket özgür- lüğü vermesini sağlamakla,

g) Hayvanların bakıldığı ve barındırıldığı ortam şartlarının; onların etolojik ve tür özelliklerine uygun, optimum şartlarda olmasına dikkat etmekle,

ğ) Hayvan sahibi ya da hayvan muhafaza eden kurum ve kuruluş, sahibi bulunduğu hayvanın ses düzeyini kontrol altına almak üzere, söz konusu hayvan ya da hayvanların yaşama ortamına en yakın konutta bulunan bir yatak odası için ses basıncı düzeyi ve oturma odaları için de kabul edilebilir ses basıncı düzeyleri ile ilgili olarak 1/7/2005 tarihli ve 25862 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliğin- deki (2002/49/EC) değerleri sağlamakla,

h) Mesken dışında dolaştırılan hayvanların dışkılarını temizlemekle,

ı) Ev ve süs hayvanı veya kontrollü hayvanı, halka açık yerlerde tasma ile kontrol altında dolaştırmakla,

i) Bu Yönetmelik yürürlüğe girmeden önce sahiplendirilmiş tehlikeli hay- vanların; halka açık yerlerde dolaştırılması sırasında çevreye vereceği zararı önleyecek şekilde mutlaka ağızlığını takmakla ve kontrolünde tasma ile dolaştırmakla görevli ve sorumludur.”

Düzenleme incelendiğinde diğer ülkelerden eksik bir uygulamanın bulun-madığı görülmektedir. Ancak düzenleme yaptırımı açısından yetersizdir. Ger- çekten, köpek sahiplerinin hayvanlarını terk etmesi için herhangi bir cezanın belirlenmemiş olması, Almanya’daki sistemden eksik olduğumuz bir noktadır.

G. Sahipsiz Hayvanların Salıverilmesi veya Ötenazisi

Hayvanlar, hiçbir suretle ilgili belediye sınırları dışındaki bir ortama, ormanlık alana veya diğer yaban hayatı yaşam alanlarına bırakılmaz.

Geçici bakımevlerinde kaldıkları süre içerisinde; kanunî istisnalar ile bula- şıcı, tedavi edilemez veya tedavi sonrası iyileşme ihtimali olmayan bir hastalığa yakalanan ve alındığı ortama bırakıldığında insan ve çevre sağlığına önlenemez derecede tehdit vereceğine geçici bakımevi veteriner hekimince karar verilen hayvanların dışında hiçbir hayvan öldürülmez. Öldürme işleminde hayvanlara en az acı veren ve süratle ölümünü sağlayan yöntemler uygulanır45( Ötenazi ile ilgili olarak tüm ilkeler ve yöntemler için bkz. http://web.firat.edu.tr/futdam/ otenazi.htm). Ötenazi işlemi haricinde hayvanları öldürme veya işkence etme halleri gerek uluslararası hukukta gerekse hukukumuzda yasaklanmıştır.

Belirtmek gerekir ki, ötenazi, sahipsiz köpeklerin popülasyonunun kontrol altına alınmasına tek başına yeterli bir araç değildir. Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü’nün belirlediği diğer etmenlerin de (köpek sahiplerinin eğitimi, ticari satışların düzeltilmesi vb.) ötenazi ile birlikte kullanılması gerekir46(Bu noktada Refik Erduran’ın “itlaf ve imha” isimli yazısı önemlidir. Yazara göre, “kuduz virüsü için hayvanların toptan imha edilmesi yeterli değildir. Virüs kontrol altına alınma- dıkça, istediğiniz kadar hayvan öldürün, kuduz önlenemez.” İsmet Sungurbey, Hayvan Hakları, İstanbul 1992, s. 478. ).

VI. SONUÇ

Uluslararası anlaşmalar hayvan hakları açısından taviz verilemeyecek bir husustur. Dünya genelinde sahipsiz köpekler bir sorun olarak görülmektedir. Bu noktada, Amerika, İngiltere, Almanya ve Kanada gibi ülkeler, sahipsiz köpek- lerin toplanıp bakımının yapılması, sahiplendirilmesi, satışı ve köpek sahipleri- nin eğitilmesi konularına titizlikle yaklaşmaktadır.

Ülkemizde de sahipsiz köpeklerin refahı için uluslararası anlaşmalar ve dünya üzerindeki diğer uygulamalar ile paralel kanunlar mevcuttur. Ülkemiz- deki temel sorun kanunların uygulanmasının hiç veya gereği gibi yapılmaması noktasında toplanmaktadır. Ayrıca özellikle sokak köpekleri kamu sağlığını tehdit eder boyutlara varmıştır.

Ülkemiz açısından sorunlardan ilki, hayvan sahiplenilmesi yönündedir. Hayvanların sahiplendirilmesinde en önemli iş, hayvan sahiplerinin bilinçlendi- rilmesidir. Bu yönde Bakanlık, ücretsiz eğitimler vermeli, insanları köpeklerin bakımı konusunda bilgilendirmelidir. Bilinçsiz hayvan sahiplenme hayvanların sokağa terk edilmesine neden olabilir. Gerekirse, hayvan sahiplenmek izne veya ruhsata bağlanmalı, sahiplenilen hayvanlar mikroçip veya dövme ile kimliklen- dirilerek sahibinin üzerine kayıt edilmelidir.

Devletin sokak köpeklerinin sahiplendirilmesini artırmak amacıyla çeşitli fırsatlar sunması gerekir. Örneğin, sokak köpeği sahiplenen bir kişi için, köpeğin veterinerlik bakımlarının bir kısmını devlet karşılayabilir veya sokak köpekleri için köpek mamalarını indirimli olarak satabilir. Bu durumda, hayvan sahipleri mali külfetten kurtulmuş olacaktır. Sokak köpeklerinin sahiplenilmesi bu gibi şekillerle özendirilebilir.

Hayvan sahiplerine Yönetmelik m.10 ile getirilen yükümlülükler, yaptı- rımlar açısından yetersiz kalmaktadır. Kanaatimizce, ülkemizde de sahiplenilen hayvanların sokağa terk edilmesine ilişkin yüksek miktarda bir ceza caydırıcılığı artıracaktır.

Bunun dışında ülkemizde bu alandaki en büyük eksiklik, resmi kurumlara yüklenen bu ödevlerin herhangi bir denetim mekanizmasının olmamasıdır. Ger- çekten, Yönetmeliğin 5 ve devamı maddeleri, resmi kurumlara bu yönde ödevler yüklemiş ise de, günlük yaşamda bu ödevlerin yerine getirilmediği görülmekte- dir. Dolayısıyla kurumların bu ödevlerinin yerine getirilip getirilmediğinin de- netlenmesi amacıyla yeni düzenlemelerin yapılması ve Bakanlığın doğrudan bu sürece müdahil olması gerekmektedir. Yetkilerin devredilmesi nedeniyle uygu- lamada oluşan garabet böylece giderilebilecektir.

Bu husustaki ikinci sorun, hayvanların toplanması işlemlerinin insani ko- şullarda yapılmadığı yönündedir. Bu noktada, bu işlemin kanuni düzenlemelerde de belirtildiği üzere, ehil kişilerin yapması gereken, uzmanlık gerektiren bir iş olduğunu belirtmek gerekir47( https://www.cnnturk.com/turkiye/izmirde-kopek-toplama-operasyonu-tepki-cekti). Dolayısıyla çalışanların liyakatinin de kontrol edilmesi önem arz etmektedir.

Bu husustaki son sorun ise, Yönetmeliğin m.21/d bendinde yer alan, köpeklerin bulundukları ortama salınması hususudur. Sokak köpeklerinin kaynak- lara yeterince ulaşamadıklarından agresifleşmekte olduğunu yukarıda belirtmiş- tik. Halihazırda yeterince beslenemeyen köpeklerin bakımının ardından tekrar aynı ortama bırakılması oldukça yanlış bir uygulamadır. Burada kanun koyucu- nun dünyadaki TNR metodunun ülkemizde de uygulanması gerektiği iradesine sahip olduğu görülmektedir. Ancak TNR metodu yukarıda açıkladığımız üzere birçok olumsuzluğa gebedir.

Bu uygulamanın, sokak köpeği popülasyonunun azaltılması amacıyla da bağdaşır bir noktası yoktur. Zira, popülasyonu kontrol altına alınmaya çalışılan bir habitatın halihazırda kaldırabileceğinden daha fazla köpekle dolması, köpek- ler arasındaki rekabeti de artıracak ve köpekler insanların yanında birbirlerine zarar vermeye başlayacak veya kaynaklara yeterince ulaşamadıklarından açlık çekeceklerdir48(Habitatların kaynaklara göre kaldırabileceği sayıda köpek barındırması gerekir. Fazla gelen köpekler ile birlikte kaynaklar yavaş yavaş yetersizleşmeye başlar ve böylece köpeklerin agresifleşmeleri, hastalanmaları, insanların kaynaklarına müdahale etmeleri gibi etmenler söz konusu olabilir.). Bu noktada, raporumuzdaki amaçlardan ikincisi olan köpek popülasyonunun azaltılması gerekir. Bu durum, habitattaki köpeklerin sağlıklı bir şekilde yaşamaları açısından da oldukça önemlidir. Ülkemizdeki sahipsiz sokak köpeklerinin sayısı düşünüldüğünde TNR metodunun etkisiz kalacağı açıktır.

Hindistan ile Türkiye habitatlarında, sokak köpekleri sayısı habitatın kaldırabileceğinden daha fazladır. Bu nedenle, TNR programı gerek ülkemizde, ge- rekse Hindistan’da amaçlanan faydayı sağlamayacaktır. Kaldı ki, en yakın örnek olan Hindistan’da bu metodun uygulanması, kuduz hastalığından ölen insanların sayısında düşüşe yol açmamış, sokak köpeği kaynaklı diğer yaralanmaları düşürmemiştir. Ülkemizde de bu yöntemin uygulanmasının fayda göstermediği görülmektedir.

Diğer hukuk sistemlerinde ise bu durum, geçici barınaklardaki köpeklerin, belirlenen süre içinde bakımlarının yapılması ve sahiplendirilmesi, sahiplendi- rilmeyen köpeklerin uyutulması yönündedir. Bu noktada, gerek kısırlaştırma işlemi, gerekse uyutma işlemi, köpek popülasyonunu istenen düzeye çekmiş ve sokaklar sahipsiz köpeklerden temizlenmiştir. Bu da sahipsiz köpeklerin yarattığı tüm tehlikeleri ortadan kaldırmıştır.

Ülkemizde de geçici barınaklar, köpeklerin bakımlarının ve kontrollerinin yapılmasının ardından belirli bir süre için barınaklarda tutulması ve ardından uyutulması karşısında, hem köpek popülasyonunun büyümesini kontrol altına almakta hem de bu popülasyonun yarattığı riskleri en düşük seviyeye indirmek- tedir.

Geçici barınakların bu önemi karşısında sayılarının artırılması ve devlet desteğinin artırılması gerekmektedir. Zira, köpek popülasyonunun fazla olduğu yerlerde, geçici barınaklara duyulacak ihtiyaç da fazladır. Bu noktada, kanunda geçici barınakların kurulması her ne kadar Belediyelere yüklenmiş bir görev ise de, bu işlemin Bakanlık eliyle yürütülmesi hem barınakların şartlarının iyileş- tirilmesi hem de Belediyelerin keyfi uygulamalarının önüne geçilmesini sağla- yacaktır.

Bu yüzden Belediyeler ve Bakanlık nezdinde oluşturulacak fonlar aracılığı ile barınakların finanse edilmesi önem arz etmektedir. Oluşturulması düşünülen fonlar, çevre temizlik vergisinde olduğu gibi Belediyeler nezdinde bir kaynak yaratabilecektir. Oluşturulacak fonların Çevre ve Orman Bakanlığı bünyesinde oluşturulan bir birim tarafından sıkı denetlenmesi, gereken çalışmaları yapma- yan Belediyelerin fondan para almaları engellenerek doğrudan Bakanlık tarafın- dan çalışmaların yapılması uygun düşecektir.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 1. Sahipsiz Hayvan Rehabilitasyon Çalıştayı Raporu’nun sonuç kısmında yer alan şu husus, tüm ülke geneline yayılmalıdır; “Kesin olmayan ve sadece tahminlere dayalı çalışmalarla elde edilen rakamlara göre İstanbul’da 100-250 bin arasında sahipsiz hayvan bu- lunmaktadır. Kayıt altına alınamayan ve izlenemeyen bu popülasyonun büyü- mesi ve kontrol edilemez hale gelmesi kaçınılmaz görünmektedir. Bu nedenle uzun vadeli sahipsiz hayvan popülasyonu kısırlaştırma ve sahiplendirme çalışmaları ile kabul edilebilir sayılarda tutulmalı ve kontrolsüz üremenin önüne geçilmelidir. Bu amaca yönelik olarak veteriner hekimler, sivil toplum kuruluş- ları, üniversiteler ve İBB ortaklığında bir planlama çalışması yapılarak uygu- lanmaya alınmalıdır. Sonuçları 5-10 yıl içinde alınabilecek bir planlama çalış- masıyla durum izlenebilir, kontrol edilebilir ve yönetilebilir hale gelecektir.”

Bunun yanında, diğer hukuk sistemleri, belediyelere köpeksiz alan yaratma imkanı tanımış olup, seçilen alanlarda, köpeklerin bakım ve refahını yükseltecek kaynaklara erişimini kolaylaştırmaktadır. Bu noktada, ülkemizde de köpeksiz alanların yaratılması veya köpeklerin kaynaklara erişiminin kolaylaştırıldığı özel alanların oluşturulması gerekliliği gözden kaçmamalıdır. Zira sahipsiz köpekler, yukarıda da belirttiğimiz üzere, en çok 0-4 yaş arası çocuklara saldırmaktadır. Bu nedenle, yerleşim yerleri olan mahalle ve caddelerde sahipsiz köpeklerin bu- lunması o yaş grubundaki çocuklar için risk teşkil edecektir. Dolayısıyla köpek- siz alanların oluşturulması veya köpeklerin toplu olarak rahatça yaşayabileceği alanların yaratılması ve köpeklerin kısırlaştırılması, hem toplum sağlığı açısın- dan hem de sağlıksız köpeklerin refahı açısından önemlidir.

Dolayısıyla Yönetmeliğin 21. Maddesindeki hususun, “toplandığı ortama” olarak anlaşılması uygun değildir. Toplanılan köpeklerin kaynak bakımından zengin ve köpeklerin yaşayabileceği koşullarda bulunan seçilmiş yerlere bırakıl- ması gerektiğini belirtmemiz gerekir. Bu durum, köpekler açısından ötenazinin de önüne geçebilecektir.

KAYNAKÇA

Abraham, Mary-Rose: “India’s Rabid Dog Problem Is Running The Country Raged”, BBC Future, http://www.bbc.com/future/story/20150915-indias- rabid-dog-problem-is-running-the-country-ragged

Acabey, Beşir: “Hayvanların Çevreye Verdikleri Zararlardan Sorumluluk”, Prof. Dr. İrfan Baştuğ’a Armağan Hazırlayan: Bahri Öztürk, Ankara 2001, s. 83 vd.

APHIS (Amerika Tarım Bakanlığı, Hayvan ve Bitki Sağlığı Merkezi), Hayvan- sal Refah Kanunu, https://www.aphis.usda.gov/animal_welfare/downloads /AC_BlueBook_AWA_FINAL_2017_508comp.pdf (e.t. 01.11.2018)

Aidaros, Hassan: “Monitoring And Control Of Dog Populations”, OIE, https://www.oie.int/eng/A_RABIES/presentations_rage/S4- 5%20ControlOfDogPopulation_Prof%20Aidaros.pdf

ASPCA (Amerika Hayvanlara Karşı Zulmü Önleme Topluluğu) Barınaklardaki Hayvanlara İlişkin İstatistik Raporu, https://www.aspca.org/animal- homelessness/shelter-intake-and-surrender/pet-statistics (e.t. 03.11.2018)

Aşar, Haluk: Hayvan Haklarına Yönelik Temel Görüşler ve Yanılgıları, Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Felsefe Dergisi, S: 30, 2018, s. 239- 251. http://dergipark.gov.tr/download/article-file/450531 (e.t. 01.11.2018)

Atalay, Öznur: “Kedi ve Köpeklerin Bazı Davranış Problemleri ve Sağaltım Seçenekleri”, Erciyes Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Dergisi, C:1(2), 2004, s.147-153 http://dergipark.gov.tr/download/article-file/66040 (e.t. 03.11.2018)

Avrupa Birliği Bakanlığı, Hayvan Hakları, Hayvanların Korunması ve Refahı, Ankara 2011

Başpınar, Veysel: “Eşya Hukuku Açısından Hayvanların Durumu”, Medeni Kanun’un ve Borçlar Kanunu’nun 90. Yılı Uluslararası Sempozyumu, 2. Cilt, 2016, s. 1371-1390.

CDC (ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri) Köpek Isırmalarına İlişkin Raporu, https://www.cdc.gov/mmwr/preview/mmwrhtml/mm522 6a1.htm (e.t. 30.10.2018)

Çalışkan, Nihat/Aydın, Mehmet/Aslanderen, Mustafa: “Empati ve Hayvanlarla İletişim”, Ahi Evran Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, C: 1, S: 1, 2014, s. 29-42. http://dergipark.gov.tr/download/article-file/15997 (e.t. 02.11.2018)

Demir, Pınar/Uğurlu Koç, Aysun: “Pet Hayvan (Kedi-Köpek) Sahiplerinin Veteriner Kliniklerine İlişkin Beklentileri”, İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi, C: 40, S: 2, 2014, s. 168-175. http://dergipark.gov.tr/ download/article-file/173525 (e.t. 02.11.2018)

2158 Prof. Dr. Murat AYDOĞDU/Arş. Gör. Ö. Oğuzhan MERAL Ertaş, Şeref: Çevre Hukuku ve Hayvan Hakları Hukuku, İzmir 2012.

Genç Arıdemir, Arzu: “Hayvanların Hukuki Konumlarının İyileştirilmesi Amacıyla İsviçre Medeni Kanunu ile Borçlar Kanunu’nda Yapılan Deği- şikliklere Genel Bir Bakış”, Hüseyin Hatemi’ye Armağan, C: 1, 2009, s. 327-348.

Gürpınar, Damla: “Ev ve Süs Hayvanı Sahiplerinin Hakları ve Yüküm- lülükleri”, İzmir Barosu Dergisi, Yıl: 72, Sayı 4, Ekim 2007, s. 170-212.

Hong Kong Tarım, Balıkçılık ve Muhafaza Bakanlığı, TNR Programı Raporu https://www.legco.gov.hk/yr16- 17/english/panels/fseh/fseh_ar/papers/fseh_ar20170424cb2-1266-1-e.pdf (e.t. 31.10.2018)

ICAM (Uluslararası Refakatçi Hayvan Yönetimi Koalisyonu), Hayvan Popülasyonu Yönetimi Raporu, http://www.icam-coalition.org/downloads/ Humane_Dog_Population_Management_Guidance_English.pdf (e.t. 01.11.2018)

Kılıç, Nuh/Sarıerler, Murat: “Dog Bite Wounds: A Retrospective Study (114 Cases)”, YYÜ Veterinerlik Fakültesi Dergisi, İstanbul 2003, s. 86-88. http://dergipark.gov.tr/download/article-file/146714

Kılıçoğlu, Kumru: “Hayvan Haklarına İlişkin Olarak Borçlar Kanunu Tasa- rısı’ndaki Düzenleme – Hayvanı Öldürme ya da Etkisiz Hale Getirme”, Ankara Barosu Dergisi, S: 4, 2010, s. 335-340. http://dergipark.gov.tr/ download/article-file/397787 (e.t. 02.11.2018)

Kocatepe Veteriner Dergisi, C: 3, S: 2, 2010, Hayvan Refahı ve Etik, http://dergipark.gov.tr/download/article-file/108829

Mutaf, Salim: “Hayvan Barınaklarında Doğal Havalandırma ve Hesaplama Yöntemi”, Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, S:1 (2) 1988, s. 75-85. http://dergipark.gov.tr/download/article-file/464573

OIE (Dünya Hayvan Refahı Örgütü) Sahipsiz Hayvan Popülasyonunu Kontrol Altına Tutmaya İlişkin Çalışma Raporu, http://www.oie.int/fileadmin/ Home/eng/Health_standards/tahc/current/chapitre_aw_stray_dog.pdf

Ontario Köpek Sahiplerinin Uyması Gereken Kurallar Kanunu

https://www.ontario.ca/laws/statute/90d16 (e.t. 01.11.2018)

Sungurbey, İsmet: Hayvan Hakları, İstanbul 1992.

Özavcı, Volkan: Köpeklerde Capnocytophaga Canimorsus ve Capnocytophaga Cynodegmi Türlerinin Kültür ve Moleküler Yöntemlerle Araştırılması, Doktora Tezi, Aydın 2012, s.ii.

Özgür, Atilla: “Hayvanlarla Yaşamı Paylaşmak”, Veteriner Hekimler Derneği Dergisi, C: 81, S: 2, 2010, s. 9-13. http://dergipark.gov.tr/download/article- file/405195 (e.t. 01.11.2018)

Sahipsiz Köpeklerin Popülasyonunun Kontrol Altına Alınması ve … 2159

PETA (Hayvanların Etik Tedavisi İçin İnsanlar) Ötenazi Raporu, https://www.peta.org/issues/animal-companion-issues/overpopulation/ euthanasia/

Savaş, Türker/Yurtman, İsmail Yaman/Tölü, Cemil: “Hayvan Hakları ve Hayvan Refahı: Felsefi Bakış – Nesnel Arayışlar”, s. 54-61. http://dergipark.gov.tr/download/article-file/85059 (e.t. 02.11.2018)

SoSD (Singapur Gönüllü Köpek Barınağı) TNR uygulamaları https://sosd.org.sg/sponsor-a-tnr-dog/what-is-tnrm-how/

Tamzok, Hülya/Kük, Mustafa/Çobanoğlu, Nesrin: “Hukuki ve Etik Boyutlarıyla Sokak Hayvanları”, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2013, s. 257 vd.; İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 1. Sahipsiz Hayvan Rehabilitasyon Çalıştayı, 30 Mart 2016, http://gida.ibb.istanbul/img/125492652017__9577600359I.pdf

Toronto Hayvan Hakları Kanunu, https://www.toronto.ca/legdocs/municode/ 1184_349.pdf (e.t. 01.11.2018)

Y ağanoğlu, A. V ahap: “Hayvan Barınaklarında Çevre Koşullarının Düzenlenmesi” Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, C: 17, S: 1-4, 1986, s. 121-129. http://dergipark.gov.tr/download/article-file/35147 (e.t. 02.11.2018)

https://www.legislation.gov.uk (e.t. 01.11.2018) http://www.gesetze-im-internet.de/ (e.t. 02.11.2018) 

The post H SAHİPSİZ KÖPEKLERİN POPÜLASYONUNUN KONTROL ALTINA ALINMASI VE BUNA İLİŞKİN HUKUKİ ALTYAPININ OLUŞTURULMASI first appeared on Göktan Eker.

]]>
Yetenekli Sokak Köpeklerini Zor Görevler İçin Eğitiyor http://www.goktaneker.com/2020/11/22/yetenekli-sokak-kopeklerini-zor-gorevler-icin-egitiyor/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=yetenekli-sokak-kopeklerini-zor-gorevler-icin-egitiyor Sun, 22 Nov 2020 15:57:16 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3633 Görev Köpekleri Eğitmeni Göktan Eker, yetenekli sokak köpeklerine bomba-mayın tarama, enkaz arama-kurtarma gibi ön eğitimler veriyor. Eğitimlerini tamamlayan sokak köpekleri, uzmanlarla buluşturuluyor. Köpek Eğitmenleri Derneği Başkanı, görev köpekleri eğitmeni Göktan[...]

The post Yetenekli Sokak Köpeklerini Zor Görevler İçin Eğitiyor first appeared on Göktan Eker.

]]>
Görev Köpekleri Eğitmeni Göktan Eker, yetenekli sokak köpeklerine bomba-mayın tarama, enkaz arama-kurtarma gibi ön eğitimler veriyor. Eğitimlerini tamamlayan sokak köpekleri, uzmanlarla buluşturuluyor.

Köpek Eğitmenleri Derneği Başkanı, görev köpekleri eğitmeni Göktan Eker, yetenekli olduğunu belirlediği sokak köpeklerini teste tabi tutuyor. Yapılan testlerde başarılı olan köpekler Eker’in Beykoz’da bulunan arazisinde ön eğitime alınıyor.

Yetenekli Sokak Köpeklerini Zor Görevler İçin Eğitiyor

Sokak köpeklerinin aldığı eğitimler arasında bomba-mayın tarama eğitimi de var, enkaz arama kurtarma eğitimi de. O köpeklerden birisi de Luna. Luna yaklaşık 2 yıl önce sokakta bulundu. Luna’nın oyuncu kişiliğini fark eden sahipleri, onu köpek eğitmeni Göktan Eker ile buluşturdu. Yapılan testleri başarıyla geçen Luna, sahiplerinin İzmir depremi sonrasında aldığı kararla enkaz-arama kurtarma eğitimi alıyor.

Yetenekli Sokak Köpeklerini Zor Görevler İçin Eğitiyor

Görev köpekleri eğitmeni Göktan Eker eğitimler hakkında, “Biz 5 yıldır hayvan davranışlarını rehabilitasyonu ve aynı zamanda da sokak ve barınaklarda bu görevi almaya yönelik hayvanların seçimi ile ilgili çalışmalar yapıyoruz. Bu çalışmalar kapsamında hem kaybolan insanların koku takibi köpekleriyle bulunması, hem de bu köpekler arasından becerikli olanlarının da enkaza yönlendirerek afet ülkesi olan ülkemize bir fayda sağlamalarını hedefliyoruz. Sokaktan ya da barınaktan sahiplenerek koku takibine yönlendirdiğimiz 6 köpeğimiz var. Sokaktan sahiplenilmiş enkaz için yaklaşık 15 gün önce çalıştırılmaya başlanmış bir köpeğimiz var.” şeklinde konuştu.

Yetenekli Sokak Köpeklerini Zor Görevler İçin Eğitiyor

“EĞİTİMLER 6 AY İLE 1 SENE ARASI SÜRÜYOR”

Göktan Eker, görev köpeklerinin eğitim sürelerinden bahsederek, “Arama-kurtarma köpeklerinin eğitimleri 6 ay ile 1 sene arasında sürüyor. Arama kurtarma köpeklerinin eğitimi oldukça uzun bir süreç. Köpek eğitimi deyince önce onunla birlikte görev yapacak insanın eğitiminden bahsetmek gerekiyor. Hem birlikte görev yapacağı arkadaşımızın hem de köpeğimizin eğitimlerinin eş zamanlı olarak uzun bir süre devam etmesi gerekiyor. Bu anlamda köpeğin alt yapısını oluşturuyoruz. Önce eğitim yeterlilik testlerine giriyorlar. Bunu da ülkemizde AFAD yapıyor. Başarılı olduktan sonra görev yeterlilik test ve sınavlarına giriyorlar. Burada da başarılı olduktan sonra görevlere gidebiliyorlar. Bildiğim kadarıyla ülkemizde enkazlarda aktif olarak görev yapan 30-40 arası köpeğimiz var.” İfadelerini kullandı.

Yetenekli Sokak Köpeklerini Zor Görevler İçin Eğitiyor

“KÖPEĞİN BURNUNA ALTERNATİF BİR TEKNOLOJİ GELİŞTİRİLMEDİ”

Enkaz arama köpeklerinin öneminden bahseden Eker, “Teknoloji giderek ilerliyor ama hala köpeğin burnuna alternatif bir teknoloji gerçekleştirilemedi. Belki ilerleyen dönemlerde olacak. Geliştirilmiş olsa bile bir köpeğin dostluğunu, sevgisini ve sadakatini hiçbir makine sağlayamayacak. Dolayısıyla bizim hala arama kurtarma köpeklerine ihtiyacımız var. Köpeklere biz bunu zorla yaptırmıyoruz. Bunu bir oyun olarak görüyorlar. Enkaz üzerinde bir oyun şekliyle arama yapıyorlar ve sanki oyuncaklarını arıyor gibiler. Aslında buldukları insanın ona oyuncak verdiğini düşünüyorlar. Bu alternatifi olmayan köpeklerin enkazın altındaki insana ait kokunun enkazın değişik bölgelerden çıkması vasıtasıyla havlayarak haber vermesi üzerine kurtarma ekipleri kazazedeyi enkazdan çıkarıyor” dedi.

Yetenekli Sokak Köpeklerini Zor Görevler İçin Eğitiyor

HAREKETLİ VE OYUNCU

Sahipleri tarafından getirilip enkaz arama eğitimine başlanan sokak köpeği Luna hakkında bilgiler veren Eğitmen Eker, “Genç bir eğitmen arkadaşımıza gelmiş köpeğimiz. “Biz bunu sokakta bulduk ne yapabiliriz?” diye. İlan vermişler sonunda sahip bulunamayınca da eğitmen arkadaşımız evinde bakmaya başlamış. Köpeğin biraz hareketli ve oyuncu olduğunu anlayınca da test etmek için bize getirdi. 20 gün önce ilk tespitini yaptık. Baktık köpekte bir cevher var. Biliyorsunuz arama kurtarma köpekleri havlayarak yeri belli ediyor. Önce havlama çalışmalarına başladık. Köpeğimiz yavaş yavaş öğreniyor. İnşallah arama kurtarma birimlerimize bu köpeğimizi kazandırmak istiyoruz” dedi.

Yetenekli Sokak Köpeklerini Zor Görevler İçin Eğitiyor

KIZILTAŞ: ENKAZ ARAMADA BAŞARILI OLACAK

Sokakta bulunan Luna’yı sahiplenen köpek oteli sahibi Halil İbrahim Kızıltaş ise, “Luna bize bir üyemiz tarafından geldi. Sokakta bulunmuştu sahiplendirmek istiyorduk. 15 köpeklik sürümüze katıldı. Luna’nın en başta böyle harika özellikleri olduğunu bilmiyorduk. Zamanla özel çalışmalara yönlendirdiğimizde olağanüstü sonuç verdi. Eğitmenlerinin etkisiyle Luna bugünlere geldi. Baktığımız zaman hiçbir ırksal özelliği olmayan sıradan bir köpek. 2 yıldır birlikte yaşıyoruz. Salonumuzda yaşayan 15 köpeğimizden birisiydi. Burada Göktan Bey vasıtasıyla bu tarafa yönlendirebileceğimizi öğrendik. Geçtiğimiz hafta koku üzerine çalıştık. Bu hafta ülkemizde gündeme gelen üzücü deprem olayından dolayı enkaz arama çalışmalarına yönlendirildi. Sanırım bunu da başaracak. Luna harika bir çocuk olma yolunda ilerliyor.” diye konuştu.

Yetenekli Sokak Köpeklerini Zor Görevler İçin Eğitiyor

The post Yetenekli Sokak Köpeklerini Zor Görevler İçin Eğitiyor first appeared on Göktan Eker.

]]>
Erbil Tarım İl Müdürlüğü ve Erbil Belediyesi Bursa Barınak ziyaretleri http://www.goktaneker.com/2013/04/15/erbil-tarim-il-mudurlugu-ve-erbil-belediyesi-barinak-ziyaretleri/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=erbil-tarim-il-mudurlugu-ve-erbil-belediyesi-barinak-ziyaretleri http://www.goktaneker.com/2013/04/15/erbil-tarim-il-mudurlugu-ve-erbil-belediyesi-barinak-ziyaretleri/#respond Sun, 14 Apr 2013 21:04:40 +0000 http://goktaneker.com/?p=564 Erbil Belediyesi yetkilileri beni arayıp, sokak köpekleri ile ilgili yardımcı olup olamayacağımı sorduklarında şaşırmıştım. Şaşırma sebebim aranmam değil, sokak köpeklerinin Erbil Belediyesi ve Erbil Tarım İl Müdürlüğü yetkililerinin umrunda olması[...]

The post Erbil Tarım İl Müdürlüğü ve Erbil Belediyesi Bursa Barınak ziyaretleri first appeared on Göktan Eker.

]]>
Erbil Belediyesi yetkilileri beni arayıp, sokak köpekleri ile ilgili yardımcı olup olamayacağımı sorduklarında şaşırmıştım. Şaşırma sebebim aranmam değil, sokak köpeklerinin Erbil Belediyesi ve Erbil Tarım İl Müdürlüğü yetkililerinin umrunda olması idi.

Daha önceleri bir çok kez askeri ve polisiye köpekler için gittiğim Irak’a bu sefer sokak köpekleri sorununu anlamak, algılamak ve çözüm üretmek için gittim.

 erbil2

Erbil, Süleymaniye ve Dohuk belediye ve Tarım İl Müdürlüğü yetkililerine sokak köpekleri konusunda  ülkemizdeki tecrübeleri uygulamaları ve önerilerimi uzun anlattım. Bir miktarda köpek eğitimi ve davranışı konularına değindim.

erbil

Tabii bu anlattıklarım geçen sene idi..

Dohuk tarım il müdürlüğümde görevli dostum Dr Sulaiman aradığında yukarıda belirttiğim şaşkınlığı bir kez daha yaşadım zira bir heyet ile Türkiye’ye barınaklar ve sokak köpekleri ile ilgili uygulamalar konusunda incelemede bulunmak üzere gelmek istediklerini belirttiler

Pazartesi akşam üstü 5 kişilik heyeti hava alanından aldığımda aklımda seyahat ve görüşmeler zinciri planı çoktan oluşmuştu. Heyeti Aksaray bölgesinde güvenilir bir otele yerleştirdim. salı günlerini klasik İstanbul tarihi gezisi ve alışverişi ile geçirmelerini sağladım( İstanbul esnafına duyurulur bana iyi davranın -:) )

Çarşamba günü sabah 5 de heyeti alarak Bursa’ya hareket ettim. Neden mi Bursa?

Bursa’da belkide ülkenin en iyi örneği olan sokak hayvanları konusunda iki uygulamanın daha proje aşamasından uygulamaya geçene kadar ki süreçlerine bizzat şahit olmuştum. Hatta uygulamalarının bir kısmında ada bizzat yer almıştım.

Hayvanseverleri daha da meraklandırmadan belirteyim: Osmangazie Belediyesi ve Nilüfer Belediyesinin konu ile ilgili tesislerinden bahsediyorum.

sulaiman5 suliaman

sulaiman3

sulaiman4

 

suliaman2

İlk olarak Osmangazi  Belediye’sini akabinde de Nilüfer Belediyesi’nin tesislerini gezdik. Tabii ki Bursa’ya gitmişsen hayvanat bahçesi ziyareti ve İskender kebap ziyafetini de atlamak olmazdı.

sulaiman7

İnceleme heyetinin sordukları tüm detaylara gerek Osmangazi Belediyesi gerek ise Nilüfer Belediyesi barınak yetkilileri büyük bir nezaket ve yardımseverlikler cevap verdiler.

Ülkemizin bölgede boşuna lider bir ülke olmadığının da adeta kanıtı oldular.

Heyeti dönüş yolunda kara yolu yerine, deniz yolu ile götürmek istediğimde Mudanya’yı da kısa bir turla hızlı bir şekilde gezdik  ve feribota bindik.

Heyetteki arkadaşlarınızın bu yolculuktan müthiş şekilde etkilenmeleri, sabah hemen hemen 2,5 saatte geldiğimiz yolu 1,5 saatte gelmemiz ve konforlu yolculuk gayet keyifliydi.

Şimdi çalışma  zamanı! Elimizdeki tüm bilgi ve dokumanların projelendirilmesi, bütçesi  ve uygulama planının oluşturulması aşamaları halen bizleri bekleyen yorucu çalışmalar. Ancak içinde köpeklerin olduğu her iş yorucu ve zor da olsa, aynı zamanda benim için bir hobi gibi  algılandığından dolayı  dört gözle çalışmalara başlamayı bekliyorum.

The post Erbil Tarım İl Müdürlüğü ve Erbil Belediyesi Bursa Barınak ziyaretleri first appeared on Göktan Eker.

]]>
http://www.goktaneker.com/2013/04/15/erbil-tarim-il-mudurlugu-ve-erbil-belediyesi-barinak-ziyaretleri/feed/ 0