köpeksahibi - Göktan Eker http://www.goktaneker.com Polis ve Askeri Köpek Eğitim Uzmanı - K9 Trainer Göktan Eker's Blog Thu, 26 May 2022 08:45:05 +0000 en-US hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.7.1 Psikolojiye Göre Evcil Hayvanlarımıza “Çocuğum!” Diyecek Kadar Bağlanmamızın Ardında Yatan Sebepler http://www.goktaneker.com/2022/05/17/psikolojiye-gore-evcil-hayvanlarimiza-cocugum-diyecek-kadar-baglanmamizin-ardinda-yatan-sebepler/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=psikolojiye-gore-evcil-hayvanlarimiza-cocugum-diyecek-kadar-baglanmamizin-ardinda-yatan-sebepler Tue, 17 May 2022 06:23:06 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3589 https://www.webtekno.com/evcil-hayvanlara-yavrum-demek-h122723.html 2018 yılında yapılan bir araştırmaya göre evcil hayvan sahiplerinin %85’i heteroseksüel kadınlardan oluşuyor. Araştırmanın sonuçlarına göre; bu kişilerin, eğer kendi biyolojik çocukları yoksa, evcil hayvanlarından bahsederken “yavrum, çocuğum” ifadelerini[...]

The post Psikolojiye Göre Evcil Hayvanlarımıza “Çocuğum!” Diyecek Kadar Bağlanmamızın Ardında Yatan Sebepler first appeared on Göktan Eker.

]]>
https://www.webtekno.com/evcil-hayvanlara-yavrum-demek-h122723.html

2018 yılında yapılan bir araştırmaya göre evcil hayvan sahiplerinin %85’i heteroseksüel kadınlardan oluşuyor. Araştırmanın sonuçlarına göre; bu kişilerin, eğer kendi biyolojik çocukları yoksa, evcil hayvanlarından bahsederken “yavrum, çocuğum” ifadelerini daha sık kullandığı görülmüş.

Antropolog Shelly Volsche’un bir araştırmasında dile getirdiği üzere son yıllarda, evcil hayvanlara olan ilgi artmış durumda. Artan ilgiyle beraber hayvanları sevme şeklimiz de evrilmiş gibi duruyor; çünkü online platformlarda ve hayvan sahiplendirme sayfalarında “Ben onun annesiyim“, “Ben onun babasıyım“, “Öz çocuğum olsa anca bu kadar severdim”, “Oğlum”, “Kızım” gibi söylemleri sık duyar olduk.

İnsan ilişkilerini tanımlamak için kullanılan bu kavramlar, insanların evcil hayvanlar ile olan ilişkilerini tanımlamak için de kullanılmaya başlanınca online platformlarda yanlış anlaşılmalar ortaya çıkabiliyor.

Ortaya çıkan yanlış anlaşılmalarla beraber, bu durumu daha ileri bir seviyeye taşıyan ve gerçekten de kendi çocuğu gibi gören bir kitle de mevcut gibi duruyor. İnsanların neden hayvanlarla bu kadar yakın bir bağ kurduğuyla ilgili farklı mecralarda farklı teoriler mevcut. Bu teorilerden bazıları ise şunlar: 

  • Hayvan yavruları insan yavrularının yerini mi alıyor?
  • İnsanlar bağ kurma ihtiyacını hayvanlarla mı gideriyor?
  • İnsanların bu davranışları hayvanların doğasını mı değiştiriyor?

Hayvan yavruları insan yavrularının yerini mi alıyor?

köpek sevgisi

İnsan ve hayvan ilişkileri üzerine çalışan bilim insanları, bilimde yeni bir alanın keşfini sağladılar: Antrozooloji (Anthrozoology). Bu alanda çalışan evrimci antropolog Sarah Hrdy, 2009’da, kendi türünden olmayan canlıların yavrularının bakımını üstlenmenin insanlara has bir özellik olduğunu belirttikten sonra bunun antropologlar ve biyologlar arasında alloparenting olarak bilindiğini de aktardı.

Bu anlayışa göre insanlar bu çağda kendi yavruları yerine hayvanların yavrularını koyuyor olabilir. Çünkü evcil hayvanın bakımını üstlenmek bir çocuk yetiştirmeye kıyasla daha az zaman, maliyet  ve emek gerektirir. Bununla beraber insanın duygusal ihtiyaçlarını (sevgi, ilgi, bağ kurma vb.) gidermenin yeni bir yolu da olabilir.

İnsanlar bağ kurma ihtiyacını hayvanlarla mı gideriyor?

Bağlanma kuramının kurucularından olan Psikolog John Bowbly’ye göre insan ilk güvenli bağlanmasını kendisine bakım veren kişiyle, çoğu zaman annesiyle kurar. Bu, 2 yaşına kadar devam eder. Ergenlikte bu bağ arkadaşlarla kurulurken yetişkinlikte ise romantik ilişkilere evrilir. Dolayısıyla bu bağ kurma ihtiyacı sürekli devam eder. Bu teoriyi dillendiren kişilere göre insanlar birbirlerine karşı güven problemi yaşadıkları ve birbirleriyle bağ kurmak istemedikleri için kendilerine ihanet edemeyecek canlılar olan hayvanlara yönelmiş olabilirler. 

hachi

Ayrıca hayvanlar kontrol edebildiğimiz canlılar oldukları için gelecek korkumuzu da yatıştırıyor olabilirler: Evcil hayvanlar yaşlansalar da değişmezler ve istediğimiz tutarlılığı sağlarlar. Her gün eve geldiğimizde bizi görmekten mutlu olurlar, ilgimizi beklerler, bize sevgi vermeye hazırdırlar. Hatta biz öldükten sonra bile bizi sevmeye devam edebilirler. Tıpkı ölen sahibinin ardından 15 yıl boyunca onu her akşam beklediği metro istasyonunda aynı saatte bekleyen Hachi gibi. Hachi: Bir Köpeğin Hikayesi (Hachiko: A Dog’s Tale) filminde, Hachi her sabah sahibiyle beraber metro istasyonuna kadar yürür, akşam da onun geleceği saatlerde tekrar metro istasyonuna gelip onu bekler ve beraber evlerine dönerler. Sahibi öldüğünde de, kendisi de ölene kadar buna devam eder.

İnsanların bu davranışları hayvanların doğasını değiştiriyor olabilir mi?

Bu teoriye göre hayvanlar insan olmadıkları için onları seviyoruz. Kendimizde ve başkalarında görmek istediğimiz şeyleri onlara yansıtıyoruz. Onların gerçekten hayvan -vahşi, doğal- olmalarını istemiyor ve bizim gibi bir insan olmalarını ama daha statik ve öngörülebilir olmalarını istiyor olabiliriz. 

Hatta bu yüzden  onlara banyo yaptırıp, kıyafetler almış, onlara kendi evimizi açmış olabiliriz. Yalnızlık korkumuzu da onlarla yenmeye çalışıyoruzdur belki de.

köpek

The post Psikolojiye Göre Evcil Hayvanlarımıza “Çocuğum!” Diyecek Kadar Bağlanmamızın Ardında Yatan Sebepler first appeared on Göktan Eker.

]]>
KÖPEKLERDE ÖĞRENME ÜZERİNE http://www.goktaneker.com/2022/03/13/kopeklerde-ogrenme-uzerine/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=kopeklerde-ogrenme-uzerine Sun, 13 Mar 2022 07:33:19 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3516 *4P1K Dergisi için Köpek Eğitmenleri Derneği Üyesi Sevgili Meslektaşım Oktay Gülsaçan ile yapılan bir söyleşidir. G-Oktay kardeşim merhabalar, hoş geldin. Öncelikle okurlarımıza kendinden biraz bahseder misin? Biraz karmaşık bir öykün[...]

The post KÖPEKLERDE ÖĞRENME ÜZERİNE first appeared on Göktan Eker.

]]>
*4P1K Dergisi için Köpek Eğitmenleri Derneği Üyesi Sevgili Meslektaşım Oktay Gülsaçan ile yapılan bir söyleşidir.

G-Oktay kardeşim merhabalar, hoş geldin. Öncelikle okurlarımıza kendinden biraz bahseder misin? Biraz karmaşık bir öykün var sanki?

O. Hoş buldum abi. Tabii seve seve. Aslında karmaşık değil, disiplinler arası bir iş yapıyoruz, dolayısıyla bence hepimiz biraz karmaşığız. Ben Oktay Gülsaçan, küçüklüğümden beri -aslında 6-7 yaşlarından itibaren- tüm hayvanlara, bilhassa köpeklere karşı yoğun bir merak ve sevgi içindeydim. Evimizden de hiçbir dönem hayvan eksik olmadı. Sokaktaki hayvanlar vs derken hayatımın her döneminde hayvanlar oldu. Lisans eğitimimi Hacettepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde tamamladıktan sonra Başkent Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsünde alanımda öğretmenlik yapmak üzere pedagoji eğitimi aldım. Bu esnada profesyonel anlamda köpek eğitmenliğine ve kinoloji dünyasına girmemi sağlayan köpeğim Vesta’yı edindim. Hikayem böyle başladı yani.

G. Eee sonra? Aslen öğretmensin yani? Öğretmenlik yaptın mı peki hiç?

O. Evet yaptım. 7 yıl kadar çeşitli özel kurumlarda öğretmenlik hatta bir dönem zümre başkanlığı bile yaptım. Hem de çok severek. Ancak tüm bu süre zarfında bir hobi olarak başlayan köpek eğitimi sevdam adım adım profesyonelleşmeye itti beni. Bilhassa öğretmenliğin verdiği insana bir şey öğretme yeteneği ve hazzı diyeyim, köpek eğitimi dünyasında eksik bir yönü tamamlamam için beni çok itti: hayvan sahibi eğitimini. Biliyorsun o yıllarda -bundan 16 yıl öncesinden bahsediyorum- öyle köpek sahibini eğitelim filan pek yoktu, ben o noktaya dikkat çeken belki de ilk üç beş kişiden biriydim.

G. Böyle bitmiyor ama bildiğim kadarıyla?

O. Evet böyle bitmiyor tabii. Bir süre bu şekilde devam ediyor hikaye. Köpekler konusunda kendi öğrendiklerimi ve küçüklükten itibaren edindiğim tecrübeleri, insanlara aktararak devam ettim. Elbette burada önemli bir nokta da öğrenme teorileri konusundaki bilgimdi. Neticede köpek eğitimi de bu öğrenme teorilerinin pratik alanıydı. Sonrasında Adnan Menderes Üniversitesi Veteriner Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı’nda yüksek lisansa kabul edildim.

G. Oktaycığım o öğrenme teorilerinden biraz bahsetmek istiyorum. Ama öncesinde şu yüksek lisans meselesinden bahsedip senin o yönünü de okurlarımıza göstermek istiyorum. Şurayı bir tamamlayalım mı?

O. Abi ben edebiyat mezunuyum, öğretmenim . Sözel aklı yani. Ama çocukluğumdan beri biyologlar arasında büyüdüm (Ağabeyim ve arkadaş çevresi sağ olsun), yani uzak olduğum bir alan değildi zaten. Sonra kısa bir süre de kurumsal bir firmada ilaç sektöründe çalıştım. Dolayısıyla farmakoloji olsun, biyoloji olsun hayatımda ilk kez karşılaştığım alanlar değildi. Sağ olsun hocam Doç. Dr. Cengiz Ünsal ve tüm anabilim dalındaki hocalarım da beni bu anlamda destekledi ve en çok ilgim olan alanlardan birinde fizyoloji kürsüsünde hayvan davranışları konusunda çalışmamı kabul ettiler.

G. Zor olmadı mı? Ya da zor olmuyor mu? Nedir son durum?

O. Zorlukları var tabii ki. Fizyoloji deniz derya bir alan açıkçası. Genelde toplumca fizyoloji, köpeğin fizyolojisi denince anatomi ya da morfoloji ile karıştırılıyor. Oysa fizyoloji, canlıların fiziksel, mekanik ve biyokimyasal fonksiyonlarını ve sistemlerinin işleyişini inceler. Yani hücrenin beslenmesinden tutun da hormonlara, vücudun içindeki elektron düzeyindeki işleyişten bir annenin emzirmesi sırasında olan her tür zincirleme reaksiyonu inceliyor. Yani bu kadar geniş bir alanda bir alt yapı sahibi olmak bile epey hırpalayıcı açıkçası. Tabii ben çok daha dar bir alanda çalışma yapıyorum: davranışların fizyolojisi benim ilgi alanım ve köpeklerde yalnızlık anksiyetesi üzerine çalışıyorum.

G. Oldukça etkileyici bir hikaye. Hiç boş durmamışsın. Pandemi döneminde edinilen pek çok köpekte karşılaştığımız bir problem yalnızlık kaygısı. Bunun bir fizyolojik sebebi var o halde?

O. Var elbet. Her şeyin bir fizyolojik sebebi ve sonucu var. Vücudumuz çeşitli tepkiler veriyor, bazen bir hormonumuz az salgılanıyor ve hayat çok sıkıcı ya da tam tersi çok güzel gelebiliyor. Ben yalnızlık anksiyetesi ve mikrobiyota ilişkisi üzerine çalışıyorum. Biliyorsunuz son yıllarda bağırsak ikinci beynimiz olarak bilinmeye başlandı. İçerideki bakterilerin bir dengesi var ve o bakterilerin salgıladıkları ya da dolaylı yoldan salgılattıkları çeşitli enzimler, duygularımızı, davranışlarımızı etkiliyor. Annemizden doğarken ondan bize bulaşma yoluyla geçen bakterilerin bile bir sürü etkisi var. Ben de köpeklerde görülen yalnızlık anksiyetesini kendime çalışma alanı olarak belirledim ve bu duygu durumunun mikrobiyota ile ilişkisi üzerine akademik bir çalışma yürütüyorum. Bu vesileyle durumdan muzdarip köpekli ailelere de buradan seslenmek istiyorum, çalışmam henüz bitmedi, bana ulaşırsanız sizi de teze dahil edebilirim.

G. Bu yalnızlık anksiyetesi konusunu bir başka konuşmanın konusu olarak saklayalım mı? Çok önemli bir çalışma bence. Hatta tezin de sonuçlandığında yapalım bu konuşmayı, okurlarımız da faydalansınlar bu önemli çalışmadan.

O. Seve seve abi. Bi’ biterse sonuçları seve seve paylaşacağım. Belki sektöre bilimsel bir katkımız da olmuş olacak.

G. Böyle bir çalışmanın bizler tarafından yapılıyor olması bile gurur verici. Şimdi şu öğrenme teorilerine gelelim. Köpek eğitiminin elbette bilimsel temelleri var. Peki insanların bilmesi gereken en önemli konu, kuram, püf noktası desek, ne dersin?

O. Açıkçası eğitim bilimleri bir bütün. Günümüzde bu alanda çalışma yapmak isteyen yani köpek eğitimine merak sarmış hiç kimsenin ”Ben sadece edimsel koşullanmadan faydalanıyorum.” ya da “Ben köpek eğitiminde bireysel ayrılıklar ilkesini reddediyorum.” deme şansı yok. Alana ne kadar hakim olursak, o kadar başarılı oluruz. Çünkü en başta bu alanda bilhassa ev ve aile köpekleriyle ilgili çalışma yapıyorsak konumuz sadece köpek de değil, köpeğin birlikte yaşadığı aileye neyi nasıl öğreteceğimizi, hangi yöntemin en faydalı olacağını, bunu daha eğlenceli hâle nasıl getireceğimizi bulabilmek için eğitim bilimlerinden faydalanıyoruz.

G. Çok haklısın gerçekten. O halde şöyle sorayım, en sık kullanılan kuram, biraz da kafa karıştırıcı olan pozitif cezaların, negatif ödüllerin havada uçuştuğu edimsel koşullanmayı okurlarımıza en kolay nasıl anlatırsın?

O. En kolay , anlatmak mesele değil abi, kötü anlatmayayım derdim o … Ödül diyoruz, ceza diyoruz filan anlatırken. Çoğunlukla es geçtiğimiz nokta kimin tarafından baktığımız. Yani o an köpek sevilmek istemiyor, ama aile diyor ki “Onu seviyoruz, ödüllendiriyoruz”. Şimdi köpek sevilmek, okşanmak istemediği bir anda, sizin algınıza göre siz onu severek ödüllendirmeye çalışıyorsunuz. İşte kafa karıştırıcı olan kuram değil aslında, kuram basit, “organizma için olumlu” diyor kuram ödülü tanımlarken, ama yetiştirici, eğitmen ya da aile “organizma için” kısmını es geçip kendi bakış açısıyla bakıyor. İşte bu küçük detay görmezden gelindiğinde ya da dikkatten kaçtığında, köpek için ceza olanı ödül olarak vermeye kalkıyor insan. Püf nokta dedin ya az önce, hah işte püf nokta tam olarak bu belki de, bakış açısı. Köpeğin gözünden dünyayı görmeye çalışınca aslında hepsi çorap söküğü gibi gelecek. Yaptığımız bir şeyden köpek tam olarak vermek istediğimiz mesajı alıyor mu almıyor mu, ikimiz aynı dili konuşmuyoruz, o halde bir ortak dil geliştirmeliyiz.

G. İşte eğitmenin görevi de burada başlıyor aslında değil mi, köpek ve insan arasındaki iletişimi sağlamak.

O. Bana göre evet. Eğitmen, köpeğin alesine köpeği ile nasıl iletişim kuracağını, yaptığı şeyin köpek tarafından nasıl algılandığını, vermek istediği mesajı en net biçimde köpeğe nasıl vereceğini, tecrübelerine dayanarak muhtemel sebep ve sonuçları öğretip aradan çekildiğinde köpek ve insan arasında tamamen kendilerine özgü, biricik bir ilişkinin önünü açmış olur. Şimdi müsadenle edimsel koşullanma meselesine dönersek, en başta edim ne demek oradan başlıyoruz. Edim, davranış demek. Yani köpek bir davranış sergiliyor, bunun sonucunda hep aynı şey olduğunda bu davranışı ve sonucu arasında bir bağlantı kuruyor ve öğrenme gerçekleşiyor. Eğer az önce de üzerine basa basa söylediğim gibi, “organizma için” olumlu bir sonuç olduysa davranış tekrar ediyor, olumsuz bir sonuç olduysa organizma o davranıştan bir süre kaçınıyor. Bundan sonrası detay, sönme patlamaları, pekiştirme tarifeleri vs her şey önce bu temeli anlamakla başlıyor.

G. O halde tutarlılık için ikinci püf nokta diyebilir miyiz?

O. Tam da bu! Davranışın sonucunda her seferinde başka bir sonuç olursa hayvan ne anlayacak? Olumluysa hep olumlu olacak ki hayvan da doğru bir şey yaptığını anlayacak. İnsan bile aynı değil mi? Aynı davranışın sonucunda bir takdir görüp bir eleştirilse, insanın bile kafası karışmaz mı?

G. Ne yapacağını şaşırır elbette. Peki şaşırmak dedin, Pozitif ceza kavramı belki de en sık şaşırtan tanım insan için. Cezanın pozitifi nasıl oluyor? Ödülün negatifi nasıl oluyor?

O. Hahah. Haklısın abi. Burada pozitif ve negatifi iyi/kötü gibi düşünürsek kafamız karışır. Bu iki kavramı ortama vermek ve ortamdan çıkarmak yani artı ve eksi olarak düşünmek gerekiyor. Bu durumda negatif ödül, “organizmayı rahatsız eden bir unsuru ortamdan çekmek” olarak düşünülebilir. Yani bazen köpeğin korktuğu bir insanın ortamdan gitmesi bile köpek için ödüldür ve köpek onun gitmesi ile kendi yaptığı herhangi bir davranışı ilişkilendirmeyi başarırsa, o rahatsız edici şeyin ortamdan uzaklaşması için bir sonraki sefer aynı davranışı sergilemeyi seçecektir. Bu yerine göre oturup beklemek de olabilir, havlamak da, ısırmak da. İşte bu örnekte olduğu gibi köpeği rahatsız eden kişinin ortamdan çıkması “eksi” oluyor yani “negatif”, rahatsız eden bir kişi gittiği için de bu onun için “ödül” olmuş oluyor. İşte negatif ödül bu kadar da basit bir kavram aslında.

G. Peki bu ödüller, cezalar dediğimizde okurun aklına ne gelmeli?

O. Bu çok geniş bir yelpaze. Karşımızda bir canlı var, onun kendi duyguları, eğilimleri, motivasyonları, önceden öğrendikleri, alışkanlıkları var. Her köpek biriciktir demiştim az önce, dolayısıyla her köpek yeni bir maceradır. Aslında her eğitim anı bile yeni bir maceradır. Çünkü biz gelişip değişirken karşımızdaki canlı da kendine göre değişip gelişiyor. Yani dün, hatta bugün sabahki eğitim saatimizdeki köpekle akşamki köpek aynı değil, sabahki çalışmamızda biz bir şeyler anlatmaya çalıştık, o da bir şeyler anladı. Belki istediğimizi, belki istediğimiz dışında başka şeyler anladı, satır aralarında başka mesajlar da aldı ve artık o köpek sabahki ya da dünkü köpekten daha farklı bir köpek aslında. Her insan da farklı, o halde o kadar çok değişken var ki…Geleneksel köpek eğitim metodlarını kullandığınızda elinizdeki bir topa ulaşmak için elinize atlayan bir köpeğin kayışını çekerek ona “düzeltme” verirsiniz, “science-based” yani “bilimsel temelli” bir yöntem kullanıyorsanız sakince topu onun ulaşamayacağı yüksekliğe kaldırır ve oturduğu ya da atlamaktan vazgeçtiği -artık hangisini pekiştirmek istiyorsanız- anda topu vererek ödüllendirirsiniz.

G. Klasik koşullanma dedik, edimsel koşullanma dedik, evet hepsi çok daha detaylı ama üstünden şöyle bir geçmiş olduk. Bir de senin çok sevdiğini bildiğim, benim de çok önemsediğim Premack ilkesi var. Bahsetmek ister misin?

O. Hahah! Hiç sormayacaksın sandım. En sevdiğim gerçekten.

O.Premack’a göre, belirli bir anda, organizmanın yapmayı istediği davranışların hiyerarşik bir sıralaması var. Bu hiyerarşinin en üstünde, organizmaya bütün olanakları sağladığınızda organizmanın doğal olarak yapacağı ilk faaliyet yer alıyor. Diğer faaliyetlerin ortaya çıkma olasılığı ise hiyerarşideki sıralamasına göre azalıyor.

G. Peki bunu köpeğimizin eğitimi için nasıl kullanabiliriz?

O. Aslında bu kuramları önce köpeğimizi anlamak için kullanmalıyız. Sonra da kendi istediğimiz davranışların frekansını yani görülme sıklığını artırmak için. Yani köpeğimiz neden kedi kovalamayı tercih ediyor? Üstelik de elimizde ödül maması ya da top varken? Çünkü az önce söylediğim hiyerarşide topu kovalamak, kediyi kovalamaktan daha alt sırada. O yüzden koşullar olgunlaştığında, köpek kayıştan kurtulduğunda, kapıdan kaçtığında ya da bazı durumlarda siz olsanız bile kayışın diğer ucunda, köpek hiyerarşisinde daha yukarıdaki faaliyeti seçiyor. Bu ilkeyi öncelikle köpeğimizin niçin bunu tercih ettiğini anlamak için kullanacağız yani.

G. Sonra? Köpeğimizi anladık, şimdi kendi yararımıza nasıl kullanabiliriz bu prensibi?

O. Bu hiyerarşik listede yer alan her davranışı, daha üstteki bir davranışla ödüllendirerek pekiştirebiliyoruz. İşte Premack ilkesi diye buna deniyor. Babaanne kuralı da deniyor aslında. İnsan için düşündüğümüzde daha az istediğimiz bir faaliyet karşılığında daha çok sevdiğimiz bir faaliyetle ödüllendirilmemiz buna bir örnek teşkil eder. Yani atıyorum annem eğer tabağımı bulaşık makinesine yerleştirdiğimde bana arkadaşlarımla oyun konsolu oynamam için izin veriyorsa Premack ilkesini kullanıyor demektir. Burada dikkat çekmek istediğim nokta, ikisinin de faaliyet olması. Yani bulaşık makinesine yerleştirdiğin için al bu baklavayı ye demesi ile oyun konsolu oynamama izin vermesi farklı şeyler. Faaliyeti faaliyetle pekiştirmek gerekiyor. Bunun için de köpeğimizin hiyerarşik faaliyet listesini bilmemiz gerekiyor: neyi sever, neyi daha çok sever gibi. Listenin altlarında kalan davranışların sıklığını artırmak istiyorsak, üstlerde yer alanlarla pekiştirebiliriz. Diyelim ki köpeğimiz çekiştirmece oynamayı at-getir oynamaktan daha çok seviyorsa, attığımız oyuncağı getirdiğinde biraz da çekiştirmece oynayarak attığımız nesneyi getirmesinin sıklığını artırabiliriz.

G. Çok güzel bir örnekleme oldu bence. Ağzına sağlık Oktaycığım. Sanırım bundan sonrasında insanların köpeklerini tanımalarında bitiyor iş hatta bitmek de değil, orada başlıyor.

O. Bitmek diyemeyiz abi kesinlikle. Başlamak, tam da orada başlamış oluyoruz dediğin gibi.

G. O halde bugünü böyle noktalayabiliriz, çok teşekkür ediyorum kardeşim, ağzına sağlık tekrar.

O. Ben teşekkür ederim abi. Görüşmek üzere tekrar. G. Görüşmek üzere.

The post KÖPEKLERDE ÖĞRENME ÜZERİNE first appeared on Göktan Eker.

]]>
Psikolojik sorunlara köpek sevgisiyle tedavi! http://www.goktaneker.com/2016/05/26/psikolojik-sorunlara-kopek-sevgisiyle-tedavi/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=psikolojik-sorunlara-kopek-sevgisiyle-tedavi Thu, 26 May 2016 13:46:41 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3697 “Doğru seçim iyi bir köpek/sahip ilişkisinin temelidir” diyen Göktan Eker psikolojik sorunlara köpek sevgisiyle tedavinin başarısını anlatıyor… https://www.kalbimdekipatiler.com/psikolojik-sorunlara-kopek-sevgisiyle-tedavi/ Emniyet Genel Müdürlüğü’nün çeşitli birimlerinde görev yapan Göktan Eker, Gölbaşı Polis Köpek Eğitim[...]

The post Psikolojik sorunlara köpek sevgisiyle tedavi! first appeared on Göktan Eker.

]]>
“Doğru seçim iyi bir köpek/sahip ilişkisinin temelidir” diyen Göktan Eker psikolojik sorunlara köpek sevgisiyle tedavinin başarısını anlatıyor…

https://www.kalbimdekipatiler.com/psikolojik-sorunlara-kopek-sevgisiyle-tedavi/

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün çeşitli birimlerinde görev yapan Göktan Eker, Gölbaşı Polis Köpek Eğitim Merkezi’ni kurmuş ve bu süreçte İngiltere Polis Köpeği Eğitim Merkezi, Almanya Polis Köpeği Eğitim Merkezi, Macaristan Polis Köpeği Eğitim Merkezi, Hollanda Polis Köpeği Eğitim Merkezleri’nde kurslar almış başarılı bir eğitmen. 

Özel sektöre geçtikten sonra köpek davranışı ve davranış sorunları rehabilitasyonu konusunda yine yurt dışında çalışmalar yapan Eker, birçok orta doğu ülkesinde bomba, mayın, narkotik, koruma devriye köpeği, koku takibi köpeği, arama kurtarma köpeği konularında köpek tedarikçisi, köpek idarecisi, köpek eğitmeni, eğitici eğitmeni olarak çalışmalar da yapmıştır.

Biz de çok sevgili Göktan Eker’in psikolojik sorunlara köpek sevgisiyle tedavi, köpek korkusunu yenmek ve çocuklar ve köpekler gibi önemli konu başlıklarını değerlendirmesini sizlerle paylaştık ki bir köpeğin ne kadar başarılı olabileceğini başarılı bir eğitmenden dinleyin istedik…

Uzman Psikolog gözetimi Şart

Öncelikle belirtmek isterim ki bu alan köpek eğitmeninin tek başına çalışabileceği bir alan değil. Son dönemde birçok meslektaşımın sevimli birkaç köpek ile rehabilitasyon adı altında çalışmalar yaptığını ilan ettiğini görüyorum. Eğer rehabilitasyon uygulamasının hedefi bir insan ise yaş grubuna gore pedagog, psikolog desteği ve onayı alınmadan yapılan uygulamalar daha kötü sonuçlar doğmasına sebep olabilir. Biz bu kötü sonuçlara sebebiyet vermemek adına bu alanda çalışmalara başlamadan önce deneyimli bir uzman psikolog ile birlikte uzun planlamalar yaptık. Öncelikle kendisini köpek eğitimi, davranışı, köpek psikolojisi konularında bilgilendirdik. Akabinde kendisi ile beşeri psikolojik sorunların sınıflandırmasını yaptık. Hangi sorunlarda köpeklerden ne şekilde faydalanabileceğimizi netleştirdik. Son dönemde de bu sorunlar temelinde tamamen uzman psikolog gözetiminde eğitimlerimize başladık.

Farklı yaşlarda ve sorunlarda insanların köpekler sayesinde doğaya açılması, kendilerini keşfetmelerini sağlıyor.

Gelelim köpek korkusuna

Köpek korkusu nasıl yenilir? sorusu herhalde bütün eğitmenlerin sıkça duyduğu bir sorudur. Hatta köpek korkusunun yenilmesi için köpek eğitmenlerinden destek istenir. Ancak bu konu da yine insan davranışını içerdiği için psikolog destekli bir plan yapılması elzemdir. Biz bu noktada uzman psikolog arkadaşımızın fobi sahibi danışan ile yaptığı bir iki seanstan sonra bize verdiği yol haritasını uyguluyoruz. Ancak yapılan uygulamaları köpek fobisini yenme konusunda sistematik duyarsızlaştırma yöntemi olarak adlandırabiliriz. Sonuçlar gerçekten ilginç, zira köpeğe hiç dokunamazken evinde iki köpek ile yaşamaya başlayan bir danışan görmek bizleri ayrıca mutlu ediyor. Şunu söylemek isterim ki, eğer ilk defa köpek sahiplenilecekse ilk adım çok önemlidir. Yani gözünün rengi çok güzel, arkadaşımda aynısı var, karnesi çok iyi köpek alalım gibi giriş cümleleri ile başlayan köpek/sahip ilişkisi ne yazık ki çoğu zaman köpek aleyhine hüsranla bitiyor. Bu hüsran sokak köpekleri sorununun da en büyük nedenleri arasında yer alıyor.

Bu sebeple…

Köpek sahibi olmak isteyenlerin neden köpek sahibi olmak istediklerini, köpeğin maddi manevi sorumluluğunu alıp alamayacaklarını, köpeğin sosyal ihtiyaçlarının doğru şekilde yeteri kadar karşılanıp karşılanmayacağını önceden kararlaştırmaları gerekmektedir. Eğer çocukları varsa o konuda da hassas davranmaları gerekir. Çocukların köpek sahibi olmalarından ziyade köpekle birlikte yaşamaları bence çok önemli. Köpeğimiz aileye katıldıktan sonra, evde bir birey muamelesi görmeli ve hiyerarşik olarak en küçük çocuktan sonra gelmeli. Bu bağlamda köpeğimizin sorumlulukları da ev halkı tarafından müşterek olarak üstlenilmeli. Köpek ile büyüyen çocuklarda sorumluluk bilincinin geliştiğini görebiliyoruz. Köpeğin ihtiyaçlarının giderilmesi ve itaat eğitimleri uygulamaları sırasında liderlik becerilerinde de ciddi gelişme olduğunu söyleyebiliriz.

4 yıl boyunca ilkögretim okullarında düzenlediğimiz “K9 Amca ile Köpek Eğitimi” projesinde projeye katılan çocukların kalabalık önünde kendini ifade etme, başka bir canlı ile hedefe ulaşma konusunda müşterek hareket etme, paylaşma gibi bir çok olumlu davranışın çok hızlı geliştiğine şahit olduk. Köpek ile yaşayan çocuklarımızın belkide en büyük edinimlerinden biri ise;köpek sosyal hayatına bakarak insan sosyal hayatı konusunda da çıkarımlarda bulunabilmeleri, çevresindeki tüm canlılara karşı saygı, zayıf canlılara karşı da merhamet duygularını geliştirebilmeleri…

The post Psikolojik sorunlara köpek sevgisiyle tedavi! first appeared on Göktan Eker.

]]>
Köpeğinizi Kendiniz Eğitebilirsiniz! http://www.goktaneker.com/2016/05/09/kopeginizi-kendiniz-egitebilirsiniz/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=kopeginizi-kendiniz-egitebilirsiniz Mon, 09 May 2016 07:54:05 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3706 https://www.kalbimdekipatiler.com/kopeginizi-kendiniz-egitebilirsiniz/ Söz konusu köpek eğitimi olunca herkes bir şeyler söyler ve eğitmen kesilir. Bir köpeğe nasıl tuvalet eğitimi verilir, öfke kontrolü nasıl öğretilir, görev köpeği yetiştirmek için ne yapmak gerekir[...]

The post Köpeğinizi Kendiniz Eğitebilirsiniz! first appeared on Göktan Eker.

]]>
https://www.kalbimdekipatiler.com/kopeginizi-kendiniz-egitebilirsiniz/

Söz konusu köpek eğitimi olunca herkes bir şeyler söyler ve eğitmen kesilir. Bir köpeğe nasıl tuvalet eğitimi verilir, öfke kontrolü nasıl öğretilir, görev köpeği yetiştirmek için ne yapmak gerekir diye sorun birçok insan sanki bu konuda uzmanlaşmışçasına görüşler savurur. 

Halbuki bu karmaşa zaman zaman köpek eğitimi konusunda işleri oldukça zorlaştırır. Bir bebeği yetiştirirken ne kadar doğru ve emin adımlarla ilerlerseniz o kadar iyi karakterli bir birey olmasına yardımcı olursunuz.

Köpeklerin eğitimi de aslında bundan pek farklı sayılmaz. Köpek eğitimi doğru bir şekilde, uygun zamanda, yeterli sabır ve anlayış, emek göstererek profesyonel kişiler tarafından yapıldığında hem hayvan sahibi hem de köpek için zorlu bir süreç olmayacak ve başarılı sonuç verecektir. 

Bu yüzden hayvan sahiplerinin köpek eğitimi konusunda doğru isimlerle çalışmaları gerektiğine inanıyoruz. Bu konuda da oldukça başarılı isimler söz konusu fakat biz bu yazımızda köpek davranışı ve davranış sorunları rehabilitasyonu konusunda çalışmalar yapan Göktan Eker’in köpek eğitimi hakkında değindiği önemli bilgileri sizlerle paylaşacağız…

“SEVGİ SERMAYE, SABIR YATIRIM, KÖPEĞİN EĞİTİM SÜRECİNDEKİ MUTLULUĞU İSE KARLILIKTIR. EĞİTİM FELSEFESİ DE HEDEFE ULAŞTIRAN HARİTADIR.”

Öncelikle en yakın dostlarımız köpeklerimizin birçok konuda olan başarılarıyla başlayalım…

Gelişmiş teknolojik ürün ve çalışmalara rağmen; uyuşturucu, patlayıcı veya benzeri insan hayatına zarar veren maddeleri bulan bir köpeğin yerine geçebilecek teknoloji oluşturulamadı.

Bu konudaki kahramanlar halen köpekler. Bununla birlikte kayıp insanların bulunmasında da köpekler oldukça etkili.

Zihinsel engelli ve fiziksel engelli kişilerin rehabilitasyonu için ise başarılarına diyecek yok!

Hatta son dönemde psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde köpek sevgisi ile açılan pencereden doğa ile kaynaşarak uygulanan programlar da oldukça başarılı. Köpeklerin sezgisel iletişim konusundaki doğal yeteneklerinin ise çocukların gelişiminde, iş dünyasının yönetimsel becerilerinin arttırılmasında etkili olduklarını açtığımız eğitim programlarında biz de görmeye başladık. 

Bu yüzden köpeklerin yerinin hayatımızda her şeyden çok daha değerli olduğuna inanıyoruz. Fakat ülkemizde ne yazık ki köpek seçimleri yanlış yapılıyor. Bu da köpeklerin başarısızlığı olarak adlandırılıyor. Halbuki pet sektöründe en önemli sorunlardan biri; yanlış köpek seçimidir ki çoğu zaman da bu yanlış seçimler ile başlayan köpek/sahip birlikteliği ne yazık ki ayrılıkla sonuçlanıyor. Bu sebeple eğitim merkezimizde kendi köpeğini kendin eğit ve köpek eğit mutlu ol temasını içeren 4 kurdan oluşan bir eğitim programı sunuyoruz.

Göktan Eker

Sahip köpek ilişkisinde adım adım……

İlk kurda köpek sahibi olmak isteyen aileler için ‘Köpek almaya karar vermek’ başlığı altında bir programımız var. 

Bu kurda köpekleri, kökenlerini, eğitilme şekillerini ve davranış kalıplarını inceleyerek, köpek sahibi olmaya karar veren ailelerin doğru karar almalarını sağlamaya çalışıyoruz. 

Bununla birlikte; halen köpek sahibi olan aileler için de köpeklerini daha iyi tanımalarını sağlayacak ikinci bir kurumuz daha var. Bu kurda; liderlik köpeğin içgüdülerini tanıma, istenmeyen davranışı değiştirme veya yeni davranış inşaası gibi uygulama ağırlıklı bir eğitim programımız var. Bu kurun sonunda köpek sahipleri köpeklerine iyi birer lider olabilecek anlayışa sahip oluyorlar.

Üçüncü kurumuzda ise;

Tüm bilgiler ışığında köpek sahip ilişkisinin itaat eğitimi ile pekişmesini sağlamaya çalışıyoruz. Birçok köpek sahibi itaat eğitimi denince köpeğin adeta bir robota dönmesini bekliyorlar veya sadece yürüsün, sadece gel deyince gelsin gibi basite indirgemeler de genel anlamda sorun yaratıyor. Halbuki itaat eğitimi; köpeğin, sahibinin sosyal hayatına uyumu anlamına gelen, karşılıklı eşit ilişkinin oluşturulduğu bir programdır. Köpek sahiplerinin köpeklerinden beklentilerinin karşılandığı, köpeklerin genetik ve davranışsal özellikleri çerçevesinde sahiplerinin köpeklerine uygun beklentiler içeren, köpek-sahip ilişkisinin daha konforlu ve keyifli hale getirildiği üçüncü kurumuzda, köpeğimiz ile eğlenceli aktivitelerin nasıl yapilabileceğini de birlikte anlamaya çalışıyoruz.

Eğitim programımızın dördüncü kuru ise itaat ve refakat sınavını içeren bir çalışma. Bu kurda, köpek sahiplerini köpekli sporlara teşvik ediyoruz. Bu kur köpek eğitmeni adaylarımız için de aslında mesleğe önemli bir adım anlamına geliyor. Öğrencilerimiz kendileri için temin ettiğimiz bir köpeği veya kendi köpeklerini eğitmiş olarak mezun oluyorlar. 

Köpek eğitmeni adaylarımız bu kur ile birlikte köpek eğitmenliği dünyasına adım atmış oluyorlar. Köpek eğitmenleri için, köpek davranış problemleri ve çözüm uygulamalarını içeren 5. kurun ardından, mesleki kariyer planına uygun diğer eğitimler geliyor. Bu arada şunu da eklemek isterim ki köpek bir sürü hayvanıdır. Her sürünün de bir lideri olmak zorundadır. Ancak sadece ülkemizde değil, dünyada da bu liderlik kavramını despot olma, aşırı baskıcı davranma, adeta diktatörlük manıtğı ile köpeğe yaklaşma olarak algılayanlar yanılmaktadır. Köpek-sahip ilişkisindeki liderlik aslında sürüdeki görev bölüşümüdür. Liderlik sahibin üstünlüğü anlamına gelmemelidir.Lider yol gösterici, koruyucu kollayıcıdır.

Öncelikle köpek sahipleri köpekleri, onların davranışlarının kökenlerini, onların ihtiyaçlarını çok iyi anlamalılar, en azından iyi niyetle anlamaya çalışmalıdırlar. Köpek-sahip ilişkisi bu anlamda dengeli kurulursa, doğru eğitim yöntemleri ile inanılmaz sonuçlar elde edilebilir.

EĞİTMEN ADAYLARI BİR FELSEFE OLUŞTURDUKLARINDA, BAŞARININ SIRRI BOL TEKRAR VE MÜŞTERİ MENNUNİYETİNDEN GEÇİYOR.

Gün geçtikçe yıldızı parlayan bir meslek: Köpek Eğitmenliği

Köpek eğitmenliği son yıllarda oldukça yükselişe geçen bir meslek. Birçok genç veya iş hayatının yoğun ve yorgun düşürücü ortamından bıkan insanlar köpek eğitmenliği eğitimi için başvuruyorlar. Ülkemizde köpek sayısı bu denli fazla iken ve eğitmenlik konusunda bu denli talep varken, duruma kayıtsız kalamadık. Öncelikle belirtmek istediğim; ülkemizde ne yazık ki halen köpek eğitmeni yetişmesini sağlayacak örgun ya da yaygın bir eğitim sistemi bulunmamakta. Köpek eğitmenliği mesleğinin bir üniversite çatısı altında verilmesini, en az ön lisans düzeyinde mezun kardeşlerimizin ülkenin ihtiyacı doğrultusunda en az bir-iki eğitimi bitmiş köpek ile mezun olmalarını çok isterim. Bu konuda geçmişte de birçok girişimimiz oldu ancak istenilen sonuca bir türlü ulaşamadık.

Bilimsel bir eğitim kurumu çatısı altında mesleki eğitim verilememesi, sektörün de kısır döngü içerisinde kalmasına neden oluyor. Sektör itaat eğitimleri ve spor köpekleri eğitimleri sarmalından çıkamazken, birçok alanda köpeklerin faydalarından ne yazık ki toplum olarak uzak kalıyoruz. Köpek eğitmeni meslektaşlarımdan kişisel gelişimine önem veren arkadaşların yarattıkları farklılık ise gözden kaçmıyor. Bununla birlikte benim gibi tecrübeli birçok meslektaşım da köpek eğitmenliği kursları açılabilmesi icin Tarım Bakanlığı’ndan mevzuat değişikliği konusunda haber bekliyorlar. Köpek eğitmenliği mesleğini seçmek isteyen arkadaşlarımızın öncelikle eğitmenliğin ana branşları konusunda bilgi sahibi olmaları gerektiğine inanıyorum:

1-) Ev köpekleri eğitimi

2-) Spor köpekleri eğitimi

3-) Görev Köpekleri

Ev köpekleri eğitimi daha çok itaat eğitimleri, köpeklerin aile ve ev ortamlarına adaptasyonları, davranış bozuklukları giderilmesi çalışmaları, köpek-sahip ilişkisinin doğru inşaasını içerir.
Spor köpekleri eğitimi yüksek disiplin ve sabır gerektiren ulusal ve uluslararası yarışma kurallarına azami uyum gerektiren bir daldır. Farkli köpekli sporlar olmasına rağmen, adayların bir konuda uzmanlaşmaya çalismalarını tavsiye ederim.
Görev Köpekleri eğitimi ise daha çok hayat kurtaran veya insan hayatına katkıda bulunan branşlardır. Polisiye ve askeri amaçlı eğitilen köpekler , arama kurtarma köpekleri ilk etapta görev köpeği olarak akla gelse de, kayıp insanlar için koku takibi, rehber köpek, fiziksel ve zihinsel engelli rehabilitasyon köpekleri, yaşlı ve engelli asistan köpekler ve benzeri birçok branş da iş köpeği çatısı altında toplanabilir. Her ne kadar bu üç konu birbirinden farklı da olsa birbirinden etkilendikleri, birbirlerine katkı sağladıkları malumdur. Ancak eğitmen adaylarının kariyer planlaması aşamasında bu üç ana konuyu çok iyi tanıyarak, mesleki hedefler koyması, mesleki başarının anahtarı olarak da karşımıza çıkıyor.

Kendi köpeğinize onu şımartmadan veya ona ceza vermeden bir şeyler öğretebiliyorsanız eğitmenliğe ilk adımı atmışsınız demektir.

İlk adım çok önemlidir

Köpek eğitmenliği kurslarında katılımcılara köpek eğitmeyi öğretmekle beraber, felsefemizi aktarmaya çalışıyoruz. Bununla birlikte; kursun ilgili bölümünde köpek eğitmenliği mesleği ile ilgili doğru alan seçimi yapılmasını sağlayarak, kişisel koçluk desteği veriyoruz. Köpek eğitmenliği mesleği bir ya da birkaç sertifika programı ile bugünden yarına kazanılacak bir meslek değildir. Kursiyer arkadaşlarımızın gerçekten mesleki bir beceriyi kazanmaları için birçok köpek eğitmeleri gerekli. Köpek eğitmeni olmak ilk adımı atmakla başlar. Bu ille de bir kursa gitmek anlamına gelmemektedir. Kendi köpeğinize onu şımartmadan veya ona ceza vermeden bir şeyler öğretebiliyorsanız eğitmenliğe ilk adımı atmışsınız demektir. Fakat dediğimiz gibi doğru alan seçimi yapılması çok ama çok önemlidir.

Biz bu noktalar dışında kursiyer arkadaşlarımıza müşteri memnuniyeti ve müşteri yönetimi konularında da dersler veriyoruz. Mesleğimizin finansal planlaması hususunda, sosyal medya kullanımı ve markalaşma konularında ilgili arkadaşlarımız da dersler vererek, eğitmen adayı arkadaşlarımıza işlerini kolaylaştıracak eğitimler veriyorlar. Ayrıca kişisel koçluk desteği ile kursiyer arkadaşlarımızın mesleki kariyer planlamasını doğru yapabilmesi için beceri ve yeteneklerini de yönlendirmeye çalışıyoruz.

Göktan Eker
Ülkemizde köpek eğitmenliği mesleğinin hak ettiği yere gelmesi için; eğitmen arkadaşların bir araya gelerek, mesleki organizasyon kurmaları gerekli. Mesleki etik kuralların belirlenmesi, mesleki kariyer aşamalarının netleştirilmesi gerekiyor. Hizmet içi eğitimlerin yapıldığı bu yapı, aynı zamanda meslektaşlarımızın kendilerini geliştirebildikleri bir organizasyon da olmalı. Etik olmayan yöntemleri kullanan, köpek sahiplerine belirlenmiş standartlarda hizmet vermeyen meslektaşlarımız için de bir disiplin mekanizması kurulmalı. Aksi takdirde bireysel başarıların dışında toplam kaliteye etki edecek bir sistem kuramayacağız ve sektör, sektör dışı dinamiklerin etkisi ve yönlendirmesi altında kalmaya devam edecek. Bu arada da yetkin olmayan ancak kendine uzman diyen kişiler de köpek sahiplerini mağdur etmeye devam edecektir.

The post Köpeğinizi Kendiniz Eğitebilirsiniz! first appeared on Göktan Eker.

]]>