Köpek Etolojisi&Köpek Psikolojisi - Göktan Eker http://www.goktaneker.com Polis ve Askeri Köpek Eğitim Uzmanı - K9 Trainer Göktan Eker's Blog Wed, 30 Aug 2023 15:20:12 +0000 en-US hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.7.1 KÖPEKLERİN SÜPER GÜCÜ http://www.goktaneker.com/2023/08/30/kopeklerin-super-gucu/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=kopeklerin-super-gucu Wed, 30 Aug 2023 15:20:10 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3849 Ev Köpekleri için Nosework/Scentwork – Burun ve Koku Egzersizleri BURUN VE KOKLAMA Bildiğiniz üzre Köpeklerin atalarının kurtlar olduğu yaygın bir teoridir. On binlerce yıldır avlanan kurtlar köpeklere birçok miras bırakmışlardır. Kurtların hayatta kalmaları[...]

The post KÖPEKLERİN SÜPER GÜCÜ first appeared on Göktan Eker.

]]>
Ev Köpekleri için Nosework/Scentwork – Burun ve Koku Egzersizleri

BURUN VE KOKLAMA

Bildiğiniz üzre Köpeklerin atalarının kurtlar olduğu yaygın bir teoridir. On binlerce yıldır avlanan kurtlar köpeklere birçok miras bırakmışlardır.

Kurtların hayatta kalmaları için besin bulma ,nesillerini devam ettirmek için eş seçme ,canlı ve cansız varlıkları tanımlama ve hatta canlı varlıkların duygu durumlarının anlaşılmasında sahip oldukları koklama becerisi oldukça önemlidir.

Binlerce yıldır , burunlarını kullanarak avlanan kurtların köpeklere bıraktığı en önemli miraslardan biri çok iyi koku alma becerisidir.

Yapılan araştırmalarda İnsan beyninin %5’i kokuyla ilintili iken bu oran KÖPEKLERDE %35dir. Bu Fizyolojik durum bile bizlere önemli ipuçları vermektedir.

Köpeklerim Burun deliklerinin ucundaki kanatçık benzeri yapılar, köpeğin burnuna giren havanın yönünü tayin etmeye yarar. Bununla birlikte bu yapı köpeğin burnuna  iki farklı yönden de bir koku akışı ve tespit yeteneği sağlar 

Diğer bir deyişler köpekler bir kokunun nereden geldiğini ‘‘stereo’’ olarak algılayabiliyorlar.

Doğada yaşayan kurdun mutluluk formülü

1-) Mental Egzersizler- Avını, eşini , sürü bireylerini vb koklama

2-) Fiziksel Egzersizler- Avını yakalama, alanını savunma , flört davranışları vb.

3-) Doğru İletişim- Sürüye ait olma ve işbirliği


Mutlu Köpek Formülü
 

1.png

Mental Egzersiz

Köpekler için mental egzersizler koklama ve sorun çözme üzerine kuruludur. Eğer köpeğin koklamasını ve koklayarak bir sorunu çözmesini bir sonuca ulaşmasını sağlayabiliyorsanız , onu ciddi anlamda yormuşsunuz demektir. Özellikle detektör köpekler ve arama kurtarma köpekleri bu konuda yoğun çalışmaktadır.

2.png

Fiziki Egzersiz

Tabii ki sadece yüzme değil, düzenli yürüyüşler , koşular , çeviklik ve kondüsyon parkuru ( bu parkurlarda da köpekler sorun çözdükleri için fiziki ve mental egzersizi birlikte yapmış olurlar.

3.png

Doğru İletişim

Tüm bu egzersizleri köpeğinizi mutlu edecek şekilde ve yeteri kadar yaptığınızda geriye sadece onunla etolojik anlamda doğru iletişim kurmak kalıyor.

BURUN EGZERSİZLERİ


1.jpg

Ev Köpekleri için mental egzersiz.

Ameliyat geçirmiş köpekleri yorma ve fiziksel hareketleri azaltma.


Fiziksel Engelli Köpekleri için oldukça mutluluk verici zihinsel egzersiz uygulaması


Köpek ve sahip ilişkisinin gelişmesinde çok büyük katkı.

Barınak ve Sokaklardan sahiplenilen özellikle travmatik köpeklerin özgüvenlerini arttırıcı veya agresyonu olanlar için agresyon bastırıcı fayda.

SCENTWORK-KOKU EGZERSİZLERİ

Burun egzersizlerinde daha çok köpeğin maması , lezzetli yiyecekler ve köpeğin sahibinin kokusu kullanılırken bu aşamada farklı kokular eğitimlere dahil edilmektedir.



HUŞ AĞACI YAĞI, SELVİ AĞACI YAĞI,  ANASON VEYA KARANFİL KOKUSU KULLANILAN EN YAYGIN KOKULARDIR.

EGZERSİZLER EV İÇİNDE YAPILMAKLA BERABER ,DIŞ MEKANDA DA UYGULANABİLİR.

Köpeklerin iç mekanda başlayan egzersizleri ,dışarıda sosyalizasyon problemi yaşayan köpeklerin dış mekana alıştırılmasında oldukça etkilidir.

Ürkek çekingen köpekler için farklı bir özgüven geliştirici etkinliktir.

Özellikle başka köpeklere agresyon sergileyen köpeklerin duyarsızlaştırılmasında kullanılabilmektedir.

Köpeğimiz ile bu egzersizleri evin etrafından başlayarak dış çevrede parklarda da yapabilir, böylece dışarıda bulunduğunuz tuvalet ve gezinti saatlerine ilave keyifli vakit geçirebilirsiniz.


Bu egzersizleri köpekle yapacağınız ona uygun fiziki egzersizlerle de kombine ederseniz, köpeğinizden ve sizden mutlu kimse olmayacaktır.

Workshop ve Eğitim Gruplarına katılım için goktaneker@gmail.com


WE HELP DOGS TO HELP PEOPLE…….





The post KÖPEKLERİN SÜPER GÜCÜ first appeared on Göktan Eker.

]]>
Köpek Saldırısı Haberleri http://www.goktaneker.com/2023/08/15/kopek-saldirmasi-haberleri/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=kopek-saldirmasi-haberleri Tue, 15 Aug 2023 09:41:37 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3840 Orjinal yazı yazı 4p1k dergisi için yazılmıştır. Yine bir köpek saldırısı haberi ile sarsıldık.  Konunun bu kadar yüksek  perdede dile getirilmesi ise saldırıya uğrayan hanımefendinin üstdüzey bir bürokratın akrabası olması.[...]

The post Köpek Saldırısı Haberleri first appeared on Göktan Eker.

]]>
Orjinal yazı yazı 4p1k dergisi için yazılmıştır.

Yine bir köpek saldırısı haberi ile sarsıldık. 

Konunun bu kadar yüksek  perdede dile getirilmesi ise saldırıya uğrayan hanımefendinin üstdüzey bir bürokratın akrabası olması.

Sahipli veya sahipsiz köpeklerin saldırı haberlerine gün geçmiyor ki yenisi eklenmesin Ancak çözüm için halen bir adım atılmış değil.

Daha önce köpeklerin saldırma sebepleri ile ilgili dergimizde de yayınlanmış bir  yazıyı kaleme almıştım, ancak sorunun  çözüm, ile halen bir adım atılmaması üzerine  sorunun tespiti ve çözüm önerileri ile ilgili bu yazıyı tekrar kaleme almak istedim. http://www.goktaneker.com/2022/04/29/kopeklerde-saldirganlik/

Kedi ve Köpeklere mikroçip zorunluluğun getirilmesini oldukça önemli bir adım olarak görmekle beraber  bu uygulamanın sahipsiz hayvan sorunu çözümüne ve köpek saldırıları sorununa  pratikte maalesef büyük bir etkisi yok. Ülkemizin sorunu halen bir evcil hayvan politikasının olmaması, belirlenecek  politika çerçevesinde halen bir sistem kurulmamış olması

Tekrar konumuza dönmek gerekirse Köpek saldırılarını 2 başlıkta ele almak ve çözüm önerilerini bu başlıklar altında incelemenin sorunu tanımlama ve çözüm için bir adım atma açısından önemli olduğunu düşünüyorum.

1-) Sahipli Köpek Saldırıları

2-) Sahipsiz köpek saldırıları 

SAHİPLİ KÖPEK SALDIRILARI

Sahipli köpek saldırılarının sadece insanları değil diğer sahipli köpekleri ve başka hayvanları da olumsuz etkilediğini söylemek gerekiyor.


-Ülkede köpek sahipliği ile ilgili ne yazık ki bir mevzuat yok. Bir çok batı ülkesindeki gibi köpek sahibi ( kedi vb gibi diğer evcil hayvanlar da dahil ) olmak isteyenlerin hayvanı sahiplenmeden önce eğitim alması zorunlu olmalı.

-İnsanlar aldığı eğitimi belgeleyen evrak ile yine yetiştiricilerden veya barınaklardan köpeği ancak bu evrak ile sahiplenmeli. Böylece sorunlu davranışları raporlanmış köpeklerin nasıl üretildikleri , nasıl yetiştirildikleri, nasıl eğitildikleri takip edilebilir, sistemdeki hatalar geri bildirim alınarak düzeltilebilir. 

-Belirli ırkların sahipliği için ( gücü istismara açık ırklar ) ruhsat getirilmeli. Bu köpeklere SKS- Sosyal Köpek Sınavı ve TYS Toplumsal Yaşama Uyum Sınavı gibi sınavlar mecburi tutulmalı. Ruhsata tabi ırklar için ayrıca belirli periyotta Mizaç Sınavı zorunlu olmalı.

-Yavru köpek sahiplenen kişilerin yavru köpek eğitim ve sosyalizasyon eğitimleri mecburi olmalı ( insan çocuklarında ilk öğretim zorunluluğu gibi). batı ülkelerinin bir çoğunda yavru köpek almak isteyenler için bu sistem mecburi.

-Primitif karakterde olan köpekler örneğin haberdeki çoban köpeği gibi köpeklerin davranışsal ve eğitim seviyesi muhakkak belgelendirilmeli aksi takdirde şehirlerde bu ırklar olmamalı. Yüzlerce hatta binlerce yıldır koyunla birlikte yaşayan ve onları yabani hayvandan korumakla mükellef bir köpeği şehirlere getirmek son derece yanlış. bırakın köpek çiftlik hayvanlarının yanında görevini yapsın. Hatta belirli sayıda küçükbaş hayvanı olmayanların bu tip köpekleri sahiplenmesi bile engellenmeli. 

-Koruma ihtiyacınız mı var ? Köpeğinizin koruma görevi üstlenmesini mi istiyorsunuz ki her köpek bu eğitimi alamaz , bu da belgelendirilmeli. Köpeği inşaatın önüne bağlamak bir güvenlik görevini yerine getirmesi açısından ülkemizde çokça uygulanan bir durum ancak son derece yanlış. Köpeğin bir alanda koruma görevi yapması isteniyorsa o alanın etrafının tamamen çevrili olması ve köpeğin serbest olması sağlanmalı. Bağlama ancak belirli şartlarda uygulanabilmeli.

-Köpeğin eğitimi sahibinin eğitimi ile başlar , bu eğitimleri almayan belirli bilince ulaşmayan insanlar köpek sahibi olmamalı.

-Köpek yetiştiricileri de aynı batı toplumlarında olduğu gibi hobi yetiştiricisi , mikro yetiştirici ve ticari yetiştirici sınıflarında ayrı ayrı ruhsatlandırılmalı( halihazırda ticari yetiştiricilik ruhsatlandırılmaktdır) Barıda pek tercih edilmeyen icari yetiştiricilik neyazık ki ülkemizde belgelendrilmiş, köpeklerine  ev halkının bir parçası gibi davranarak yetiştiricilik yapanlar ve ırka özgü yetiştiricilik yapanlar göz ardı edilmiştir. Bunun yerine popüler bir çok ırk köpeği çiftliğe doldurup üretenler ruhsatlandırılmıştır.http://www.goktaneker.com/2022/09/17/etik-kopek-yetistiricilerine-gereksinimin-nedeni/

-Köpek yetiştiriciliği kinoloji adı verilen multidisipliner bir sistemdir. dünyanın hemen hemen tüm modern  ülkelerinde olduğu gibi FCI şecere sistemi benimsenmeli ve acilen merdiven altı köpek üretimi engellenmelidir. Köpek yetiştirmek içerisinde genetik davranış ölçme değerlendirme ( dog showlar ve sınavlar ) olan bir sistemdir. Bu sistem köpeğin insan ile birlikte mutlu yaşaması üzerine kurulmuştur.

-Sadece ticari kaygılar ile yapılan yetiştiricilik özellikle davranış sorunları açısından ülkede yaşanan sorunun parametrelerinden biridir. Merdiven altı yetiştiricilik sokak köpeği sorunun da nedenlerinden biri , her aşaması ile hayvan refahı açısından da bir faciadır. 

2-) SAHİPSİZ KÖPEK SALDIRILARI

-Sahipsiz köpekleri morfolojik açıdan incelediğimizde büyük ölçüde çoban köpeği melezleri , daha düşük ölçüde av köpekleri ve ırk köpeklere benzer köpekleri  ve melezlerini görürsünüz.

-Bu durum sorunun çözümü ile ilgili adımın ilk olarak kırsal bölgede popülasyon kontrolünün başlaması anlamına gelmektedir. http://www.goktaneker.com/2022/10/05/sokak-hayvanlari-sorununda-cozumsuzluk-nasil-cozulur/

-Zira mikroçip zorunluluğu çıktığında köpeğine evladı gibi bakanların hemen kayıt yaptırdıklarını görebilirsiniz.Ancak kırsalda halen kayıt altına alınmamış köpeklerin üremeye devam ettiğini görebiliyoruz. 

-Şehirlerin bazı bölgelerinde ve şehir dışlarında oluşan sürüleşme ve sürü psikolojine bağlı olarak saldırı olayları ne yazık ki çokça yaşanmaktadır.

-Sürüleşerek insan ile sosyal teması azalan köpeklerde insanlara karşı saldırganlık gözlemlenmesi köpek açısından bakıldığında son derece normaldir. Zira insana ihtiyaç duymadan besine ulaşmakta, yeteri kadar sosyal temas bulunmadığı için de yaşadığı alanlar ve kaynakları açısından insanı tehdit olarak görebilmektedirler.

-İnsanla yeteri kadar sosyal iletişi olmayan köpeklerin adeta tersine evrim gibi evcil olma durumundan yarı vahşi bir yaşam formuna dönüştüklerini de görebiliyoruz.

-Sahipli hayvanların saldırıları ile ilgili köpek sahipleri sorumlu tutulabilmekle beraber sahip hayvan saldırısı sonucu mağdur olan kişilerle ilgili halen gerekli idari ve hukuki altyapı oluşturulamamıştır.

-Sahipsiz hayvanlarla ilgili olarak en acil atılması gereken adım kırsal bölgelerde köpek sahip ilintisinin kurulması, ulusal topyekün kısırlaştırma kampanyası  ve üretim yeterlilik belgesine sahip olmayan köpeklerin üretiminin engellenmesi.

-Ülkede sayıları hiç de azınsanmayacak kadar çok hayvansever ve hayvan koruma gönüllüleri ve organizasyonları var , devletin kurumsal olarak bu organizasyonları muhattap alması ve denetlemesi son derece önemli olmakla beraber ,  diğer taraftan bakıldığından sadece gönüllü olan birey ve organizasyonlara tesis, tesis yönetimi ve benzeri konularda destek verilmesi devletin barınak sayısını gönüllülere de sorumluluk vererek arttırması bu sürüleşme ve tehlikeli davranışlar sergileyecek köpeklerin kontrol altına alınmasında son derece etkin olabilecektir.

SİSTEMSEL SORUN !

Ölümcül köpek saldırılarına baktığımızda karşımıza çıkan tablo yanlış yetiştirilen ve eğitilen sahipli köpeklerin saldırı ve hasar oranlarının çok daha fazla olduğunu, bununla birlikte sürüleşmiş olan sahipsiz köpek saldırılarının da daha ölümcül sonuçlara sebebiyet verdiğini gösteriyor.

yazımın yukarıdaki bölümlerinde bu iki ana sorun ve çözümlere odaklanmaya çalıştım ancak sorunumuz daha çok sistemsel , yani ülkemizde bir evcil hayvan politikası bulunmaması merkezi ve yerel planlamalar yapılmaması.

Evcil hayvanalrla ilgili olarak acilen Tarım bakanlığı bünyesinde bir Evcil Hayvan Daire Başkanlığı ( ya da Genel müdürlüğü ) kurulmalı , tüm muhattapları ile birlikte ulusal politikalar belirlenmelidir.

The post Köpek Saldırısı Haberleri first appeared on Göktan Eker.

]]>
VETERİNER HEKİMLER DERNEĞİ SAHİPSİZ SOKAK HAYVANLARI RAPORU http://www.goktaneker.com/2022/11/09/veteriner-hekimler-dernegi-sahipsiz-sokak-hayvanlari-raporu/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=veteriner-hekimler-dernegi-sahipsiz-sokak-hayvanlari-raporu Wed, 09 Nov 2022 20:18:56 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3788  Veteriner Hekimler Derneği adına  Genel Başkan Dr. Gülay Ertürk GE:  Kuduz olan bir sokak köpeği tarafından ısırılan çocuğumuzun hayatını kaybetmesinin ardından sokak köpekleri ile ilgili tartışma iyice alevlendi , bu soruna[...]

The post VETERİNER HEKİMLER DERNEĞİ SAHİPSİZ SOKAK HAYVANLARI RAPORU first appeared on Göktan Eker.

]]>
 Veteriner Hekimler Derneği adına  Genel Başkan Dr. Gülay Ertürk

GE:  Kuduz olan bir sokak köpeği tarafından ısırılan çocuğumuzun hayatını kaybetmesinin ardından sokak köpekleri ile ilgili tartışma iyice alevlendi , bu soruna çözüm bulunamazken koku toplumsal çatışmaya evrilme arefesinde. Hayvanseverler ve hayvanları sokaklarda istemeyenler arasındaki fikirsel maka iyice açılmışken belkide bu konunun tam ortasındaki veteriner hekimlerin sesi neredeyse hiç duyulmuyor. Ben bu yazıda Veteriner Hekimler Derneği Başkanı Sayın Dr Gülay Ertürk’ün yazısını noktasına virgülüne dokunmadan bloguma taşımak istedim. Bununla birlikte Gülay Hanım’ın eşi Sayın Gürbüz Ertürk’ün de bir veteriner hekim ve Köpek eğitmeni olduğunu belirtmek isterim.  

                                                        

DÜNYADAKİ VE TÜRKİYE’DEKİ DURUM

Sahipsiz sokak hayvanlarının sayısı hızla artmakta, yaşadıkları ve yaşattıkları  sorunlar her geçen gün daha ciddi boyutlara ulaşmaktadır. 

Alman merkezli istatistik şirketi Statista, dünyada her yıl yaklaşık 35.000 insanın köpek saldırılarında hayatını kaybettiğini açıkladı. Şirket raporuna göre sivrisinek, insan ve yılandan sonra dünyadaki en ölümcül canlı köpektir. Her yıl dünya çapında on milyonlarca köpek saldırısı ve ısırığı vakası meydana gelmektedir

Buna paralel bir şekilde ülkemizde de  köpek sayısı sürekli bir artış göstermektedir. Tahmini olarak ülkemizde 5 milyon civarında kuş, kemirgen ve akvaryum sahipleri vardır. Kedi, köpek    ile beraber kabaca 10 -12 milyon kişi evinde kuş, kedi, köpek vs. ev hayvanına sahiptir.

Türkiye’de hayvan  sevgisi ve koruma bilinci gelişmiş insan oranı kabaca %20 civarındadır.

Sokaklarda yaşayan  köpek sayısı, Dünya Sağlık Örgütüne göre insan nüfusunun %10’na karşılık gelmektedir. Bu sayının %75’nin sahipsiz olduğu düşünülmektedir.  Bugün  dünyada (bazı kaynaklara göre 900 milyon) 600 milyondan fazla  köpek bulunduğu tahmin edilmekte, bunun büyük çoğunluğu sokaklarda  yaşamaktadır. Türkiye’de ise, 6,5 milyon civarı sahipsiz köpek varlığı tahmin edilmektedir.

TBMM Meclis Araştırma Komisyonu tarafından yayınlanan raporda, yerel yönetimler tarafından 2004-2019 arası sahiplendirilen hayvan sayısı 363.358 olmasına rağmen, sokaklar köpeklerle doludur.

Türkiye’de tüm yerel yönetimler tarafından kurulmuş toplam 91.955 hayvan kapasiteli 254 adet  hayvan bakım evi bulunmaktadır. Birçok Belediye’de Veteriner İşleri Müdürlükleri bulunmamaktadır. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, ülkemizde  yılda yaklaşık 250.000 kuduz riskli temas bildirimi yapılmakta olup yılda ortalama 1-2 kuduz vakası görülmektedir. Kısaca, Türkiye’de her yıl, 200 binden fazla insan, sokak köpekleri tarafından saldırıya uğrayıp, ısırılmaktadır.

VETERİNER HEKİMİN ÖNEMİ

Sahipsiz sokak hayvanlarından  geçen direkt temas ile dışkı -idrar temasıyla, pire-kene-sinek gibi vektörlerle  geçen çok sayıda hastalık vardır. Isırık- tırmalamaya bağlı  yara enfeksiyonları, Kedi Tırmalama Hastalığı, Tularemi, deride ya da sistemik gelişen Mantar, Uyuz, Kampilobakter, E.coli, Salmonella, Yersinia, Ekinokok, Toksoplasma, Kancalı kurt, Toksokara, Giardia, Bordetella, Klamidya, Brusella, Lyme, Erlişya, Anaplasma, Leishmania, Tüberküloz, kedi köpeklerden geçen sayısız hastalıkların başlıcalarıdır.

Sahipsiz köpekler toplumda herkesin sağlığını riske atmaktadırlar. Örnek olarak ülkemizde küçümsenmeyecek oranda görülen kist hydatik hastalığının  en çok topraktan bulaştığı ortaya konmuştur. Çünkü köpek dışkısı ile atılan bu parazitin  yumurtaları toprakta ve soğukta 1 yıl gibi bir süre canlı kalabilmektedir. Rüzgârla,  yağmurla yayılıp gıda olarak tükettiğimiz sebzelere kontamine olmakta ve  iyi yıkanmamış bu ürünleri tüketmek suretiyle insanları enfekte etmektedirler. 

Tüm bu hastalıklar göz önünde bulundurulduğunda, sahipsiz sokak hayvanları konusunda veteriner hekimin öneminin sadece kısırlaştırıma ve üremenin kontrolü  ile sınırlı olmadığı  ortaya çıkmaktadır. 

Veteriner hekim; tüm hayvan türlerinin sağlık ve refahı, hayvanlardan geçen hastalıkların önlenmesi, hayvansal gıdaların güvenirliği ve kontrolü için  tıbbi bilgi ve yasal yetkiye haiz kişidir. Zoonozlarla mücadele, hastalık taşıyan vektörlerle mücadele, çevre sağlığı, insan sağlığı, hayvan sağlığı, hayvansal üretim, gıda güvenliği, hayvan refahı, hayvan ıslahı gibi direkt sorumluluk alanları dışında, pet hayvanlarının sağlığa olumlu etkisiyle insan ruh sağlığının iyileştirilmesi, çocuk gelişimi, yaşam hakkına saygılı toplum şekillendirilmesi gibi  görev alanları da vardır. Çoğu kişinin “hayvan tedavi eden kişi “ olarak sınırlı bir alanda tanımladığı Veteriner Hekim, objesi hayvan olsa da insan sağlığının kilit noktasıdır.

DÜNYADA VE ÜLKEMİZDE SAHİPSİZ SOKAK HAYVANI SORUNUNA YAKLAŞIM

Dünyada, 1850’lerden  1990’lara kadar,  sokakları köpeksizleştirmek için yakala-öldür politikası uygulanmıştır. Geçmişten günümüze sahipsiz sokak hayvanlarının kontrolü için kullanılan    yöntemler  arasında dikkat çekenler şunlardır. 

1 Avrupa’da özellikle popülâsyon az olduğu ülkelerde uygulanmış olan ancak günümüzde şiddetle karşı çıkılan kitlesel itlaf. 

2-Günümüzde yine şiddetle karşı çıkılan ve aynı zamanda etkisizliği ortaya konmuş olan yerel itlaf. 

3-Popülâsyonun az olduğu ülkelerde ve çoğunlukla gelişmiş ülkelerde uygulanan barınağa al sahiplendir, sahiplendiremiyorsan uyut yöntemi.

4-Popülâsyonun  yoğun olduğu ülkeler için önerilen kısırlaştır ve aldığın yere bırak yöntemi.

TÜRKİYE’DE HAYVANLARI KORUMA KANUNU İLE İLGİLİ KURUMLAR

1-Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı  Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü  altında 7 ayrı Daire Başkanlığından biri olan Yaban Hayat Daire Başkanlığına ait 6 farklı Şube Müdürlüğünden biri olan Hayvanları Koruma Şube Müdürlüğü

2-Belediyeler

3-Sivil Toplum Kuruluşları, gönüllü dernekler

4- Hayvan sever kişiler

Hayvanları koruma Şube Müdürlüğü’nün görevi; 5199 sayılı kanun kapsamındaki hayvanların korunmasına yönelik bakanlık kurum ve kuruluşlar ve STK’lar ile işbirliği çerçevesinde faaliyet yapmak desteklemek ve denetlemektir. Valilik kaymakamlık il hayvan koruma kurulları ile çalışmalar yürütülür.

Belediyelerin görevi; sokaktaki sahipsiz hayvanların toplanıp yakalanması, tedavisi aşılanması kısırlaştırılması, barındırılması, alındıkları yere geri bırakılması, sahiplendirilmesi, hayvan sevgisinin yaygınlaştırılmasını sağlamak için toplumda bilinçliliğin arttırılması faaliyetlerinin düzenlenmesidir.

Sivil toplum kuruluşları olan dernekler; toplumda hayvan sevgisini yaygınlaştırmak, hayvan haklarına ihlallere müdahale etmek, Belediyeler ile işbirliği içerisinde,  hayvan hakları konusunda kamuoyu oluşturmak, mevzuat düzenlemelerine müdahil olmak ve görüş hazırlamak şeklinde görev üstlenirler.

ÇÖZÜM

Problemin çözümünde, hukuki olmaktan ziyade, sosyo-kültürel-ekonomik ve yönetsel engeller vardır.

1-Sahipsiz Sokak hayvanı popülâsyonunu kontrol altında tutmak için kısırlaştırma şarttır. Ancak, kısırlaştırma programları tek bir yönetim merkezinden idare edilmediği takdirde, başarısızlıkla sonuçlanmaktadır. Bir belediye sınırları içerisindeki hayvanlar kısırlaştırılsa bile, diğer belediye sınırlarından o bölgeye hayvanlar yeniden taşınmakta ve üremeye devam etmektedirler. Kırlaştırma tek merkezden yapılamıyorsa serbest veteriner hekimlerden hizmet alma yoluna gidilmelidir.

2-Hayvanlar  kısırlaştırılıp alındıkları yerlere bırakılsa da bu kez herhangi bir kişinin sorumluluğunda olmadıklarından, içgüdüleriyle davranan bu hayvanların sürüleşip vahşileşip insanlara saldırmaları söz konusu olmaktadır. Dolayısıyla, köpeklerin kanunda ve yönetmelikte belirtilen yerel hayvan koruma görevlilerinin zimmetli sorumluluğuna verilmesi çözüm sağlayacaktır.

3-Ülkemizdeki sahipsiz sokak hayvanları olaylarının sorumluluğu sadece Belediyelere yüklenilmektedir. Birçok Belediye’de, Veteriner İşleri Müdürlükleri bulunmamaktadır. Belediyelerde hayvanlardan geçen hastalıklar için Veteriner İşleri Müdürlükleri olması zorunluluktur. Zoonozlarla mücadele, gıda güvenliği denetimi, vektör ve haşerelerle mücadele ve çevre sağlığı konuları, Veteriner İşleri Müdürlüklerinin en temel sorumluluk alanıdır. Sahipsiz hayvanların kısırlaştırılması, belediyelerin sınırlı bütçeleri göz önüne alındığında,  bu hizmetin serbest veteriner hekimlerden sağlanması mümkündür.

4-Sahipsiz Sokak hayvanları problemi büyük bir sorun olup, Tarım Bakanlığı teşkilatı açısından Şube Müdürlüğü nezdinde ele alınması sorunun çözümünde güçlüğe sebep olmaktadır. Ülkemizdeki tüm hayvanlar ve onlardan geçebilecek tüm hastalıklar için AB müktesebatına uygun olarak, Tarım ve Orman Bakanlığında, tek bir Genel Müdürlük altında Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü kurulması, işleyişin başarısı ve sorumluluk sahibi olanların sorgulanması açısından gereklidir.

5-Sokak hayvanlarının korunmasına dair kanun ve uygulama yönetmeliği çerçevesinde rolü olan herkes, ölçme ve değerlendirmeye dayalı bir takip sistemi içersinde değerlendirilmeli, randomize denetimler gerçekleştirilerek sorumluluğunu yerine getirmeyen sorumlular cezalandırılmalı, başarı gösterenler ise vergi muafiyeti gibi uygulamalarla ödüllendirilmeli ve sistemin sürdürülebilirliği mümkün kılınmalıdır.

YAPILACAKLAR

Sahipsiz sokak hayvanları sorununun çözümü toplumsal, yönetsel-uygulamasal, idari, bütçesel açıdan şu şekilde sıralanabilir. 

Toplumsal:

1-Milli Eğitim Müdürlüğü ile koordineli olarak ilkokul öğrencilerine hayvan sevgisi, bakımı, yaklaşımı dersleri verilmelidir.

2-Yerel yönetimler; hayvan davranışı, beden dili, bakım ve beslenmesini öğreten ücretsiz kurslar vermeli, hayvanlardan geçen hastalıklar konusunda toplumu bilgilendirmelidir.

3-Sahipsiz Sokak hayvanî sorununun çözümü için uzman kişilerin doğru argümanları ile kamuoyu yaratılmalı, medya ve basın organları doğru kullanılmalıdır. Toplum doğru bilinçlendirilmelidir.

4-Sahipsiz hayvanlar, isteyenin istediği şekilde baktığı hayvanlar şeklinde olmamalıdır. Hayvan koruma gönüllüleri, sorumluluklarını yerine getirip getirmedikleri konusunda üç ayda bir İl Hayvan Koruma Kurulu tarafından denetlenmelidir.

5-Sahipsiz hayvanlar için, hayvan sever olarak yardım paraları toplanması engellenmeli, bu şekilde davrananlara yasal işlem başlatılmalıdır.

6-Merdiven altı üretim ve kayıt dışı kazanç engellenmelidir.

7-Köpek sahipleri köpeklerini gezdirmeye çıkarttıklarında, sahibinin kontrolü altında tutabileceği mesafede bir uzatma takarak  ve sosyal uyumu yoksa bir ağızlık ile  köpeğini  gezdirmeli, sokakta dışkı bırakmamalı ve  bunlara uymayanlara cezalar uygulanmalıdır.

Yönetsel-Uygulamasal:

1-Hayvan sayısı, aşı durumları, kısırlaştırma durumları yerel yönetimler tarafından bilinmelidir. Bu bilgiler; bölgedeki veteriner kliniklerinden, muhtarlardan, il ya da ilçe tarım müdürlüklerinden öğrenilmelidir.

2-Kısırlaştırma işlemi için hastane açmak mali külfet getirecektir. Bunun için belediyeler hastane açmak yerine bölgede serbest çalışan veteriner klinik ve hastaneleri ile meslek odaları vasıtasıyla protokol yaparak; kısırlaştır, aşıla, çip tak ve aldığın yere bırak formülü ile sorunu gecikmeden çözmelidirler.

3-Yerel yönetimler, Veteriner İşleri Müdürlüklerini kurmalı ve zoonozlar, çevre sağlığı, sinek böcek mücadelesi, gıda güvenliği işlerini üstlenmelidirler. Ayrıca sokakta hayvan gönüllerince zimmetli hayvanların, barınma beslenme gibi ihtiyaçlarını karşılamakla sorumlu olmalıdırlar. 

4-Belediyeler; güçten düşmüş hayvanlar için, tehlike arz eden ırklar için, hizmet alımı yoluyla kısırlaştırma ameliyatlarını  yaptırdıkları hayvanların post operatif süreçlerini geçirebilmesi için, bakım evleri yapmalıdırlar.

5-Belediyeler, sokağa terk edilen sahipli hayvanların takibinin yapılması ve hayvanları koruma kanununda belirtilen cezai işleme  tabi tutulabilmesinin sağlanması için çip okuma  sistemine sahip olmalıdırlar.

6-Sokaklarda, asla sahipsiz hayvan olarak köpekler bırakılmamalıdır. Bu amaçla İl  Hayvan Koruma Kurulu, her üç ayda bir, hayvan koruma gönüllülerine tahsis edilen hayvanlar için,  sorumlu kişilerden  hayvanların bilgisi alıp, aksaklıkları gidermeli ve   görevleri ile ilgili denetimi sağlamalıdır. 

7-Belediyeler,  serbest veteriner hekimlerden kısırlaştırma hizmetini  alamayacak ise, tek merkezde kısırlaştırma gerçekleştirilmeli ve bir belediye sınırlarından diğerine hayvan bırakılmasının önüne geçilmesi bu şekilde önlenmelidir. 

8- Sahipsiz Sokak hayvanlarının trafik kazası ya da hastalıklarında tedavinin trafik sigortasından sağlandığı bilgisi dikkat çekecek şekilde yazılarak, sürücüler bilgilendirilmelidir.

İdari:

1- Belediyelerin tümünde Veteriner İşleri Müdürlüğü oluşturulmalıdır.

2-Tarım ve Orman Bakanlığında Veteriner  İşleri Genel  Müdürlüğü oluşturulmalıdır.  Doğa Koruma ve Milli Parklar  Genel Müdürlüğü’ne bağlı Şube Müdürlüğü nezdinde değil daha üst makamlarda  bu örgütlenmeye dair çalışmalar yapılmalıdır.

 3-Sağlık Bakanlığı bünyesinde Veteriner Halk Sağlığı dairesi oluşturulmalıdır. 

Bütçesel: 

1- Avrupa Birliği destek fonlarından faydalanılmalıdır.

2-Hayvan severlere bağış yapmalarını  özendirecek vergi indirimi, ücretsiz bazı hizmetler sunmak   gibi kolaylıklar sağlanmalıdır. 3–Birden fazla kedi köpek sahibi olanlardan ya da yavrulatanlardan vergi alımı gerçekleştirilmelidir. 

The post VETERİNER HEKİMLER DERNEĞİ SAHİPSİZ SOKAK HAYVANLARI RAPORU first appeared on Göktan Eker.

]]>
Sokak hayvanları sorununda “çözümsüzlük” nasıl çözülür? http://www.goktaneker.com/2022/10/05/sokak-hayvanlari-sorununda-cozumsuzluk-nasil-cozulur/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=sokak-hayvanlari-sorununda-cozumsuzluk-nasil-cozulur Wed, 05 Oct 2022 10:13:10 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3781 ****Orjinal yazı :https://fikirturu.com/insan/sokak-hayvanlari-sorununda-cozumsuzluk-nasil-cozulur/ Evsiz köpekler nedeniyle yaşanan kutuplaşmayı aşmak mümkün mü? Hayvan refahı da gözetilerek sorun kalıcı bir biçimde nasıl çözülebilir? Bireylere, topluma, devlete düşen görevler neler? Köpek Eğitmenleri Derneği[...]

The post Sokak hayvanları sorununda “çözümsüzlük” nasıl çözülür? first appeared on Göktan Eker.

]]>
****Orjinal yazı :https://fikirturu.com/insan/sokak-hayvanlari-sorununda-cozumsuzluk-nasil-cozulur/

Evsiz köpekler nedeniyle yaşanan kutuplaşmayı aşmak mümkün mü? Hayvan refahı da gözetilerek sorun kalıcı bir biçimde nasıl çözülebilir? Bireylere, topluma, devlete düşen görevler neler? Köpek Eğitmenleri Derneği Başkanı Göktan Eker yazdı.

Ülkemizde çözüm bekleyen birçok sorundan biri de sokak köpekleri diğer tabir ile evsiz köpekler. Sayılarının kontrolsüzce artması, iyi örnekler olsa da hayvan barınaklarındaki refahın yanlış uygulamalar sonucu azalması bu sorunu derinleştiriyor. Köpekler tarafından saldırıya uğrayan veya uğradığını iddia eden insanların sayısı da her geçen gün artınca, birçok konuda olduğu gibi bu konuda da kutuplaşıyoruz.

Yıllardır köpek etolojisi yani köpek davranışlarıyla ile ilgilenen ve köpek eğitmenliği yapan biri olarak benim baktığım yerden sorun şöyle gözüküyor:

“Davul belediyelerin omzunda, tokmak Tarım Bakanlığı’nda, zurna hayvan severlerde, halay aşağı mahallede, düğün yan sokakta, gelin ile damat aileler arasında çıkan kavgayı ayırmaya çalışıyor.”

Peki, bu sorun nasıl çözülebiliriz? Dünyadaki örnekler neler? Mevcut uygulamada neler değişmeli?

Bütün bu sorulara yanıt vermek ve bu kaotik meseleyi ele almak için önerim şu: Önce sorunun neden bu kadar içinden çıkılmaz bir hal aldığını tartışalım, kavramları yerli yerine oturtalım, çünkü sorunu çözmek için net olarak tanımlamak gerekir, sonra da çözüm önerilerine bakalım.

Kavram kargaşası: Hayvan hakları mı hayvan refahı mı?

Ele almak istediğim ilk kavram, hayvan refahı.

Konu ile ilgili kaynaklarda hayvan refahı, “bir hayvanın fizyolojik ve davranışsal ihtiyaçları ile beklentilerine yönelik tatminiyle ilişkili pozitif ruhsal ve fiziksel durumu” olarak tanımlanıyor. Burada sadece sokak hayvanlarının değil, çiftlik hayvanlarının hatta yaban hayatında doğada yaşayan hayvanların da ele alınması gerekiyor. Ben, sokak köpekleri sorununun hayvan refahı çerçevesinde çözülmesi gerektiğini savunanlardanım.

Diğer kavram ise hayvan hakları. Hayvan refahı ile karıştırılan bu kavram, hayvanların insan amaçlarına uygun düştüğü biçimde kullanılabilecek birer eşya olmadığı, kendi arzuları ve ihtiyaçları olan bireyler olarak muamele görmeleri gerektiği anlamına geliyor.

Bu iki kavram arasındaki ayrım, konuyla ilgilenenleri bölüyor.

Yararcı bakışı savunanlar, hayvanların hakları olmasını reddediyor ama hiçbir hayvanın acı çekmemesi gerektiğini de vurguluyor. İnsanların hayvan kullanırken, hayvanların koşullarını iyileştirilmesi gerektiğine odaklanıyor.

Hak temelli bakışı savunanlarsa, hayvanlara yönelik muameleleri iyileştirmenin yeterli olmayacağını, hayvanları, insan amaçları için kullanmaktan vazgeçilmesi gerektiğini savunuyor.

Ancak her iki akımın da üzerinde hem fikir olduğu bir nokta var: Alman filozof Immanuel Kant’ın da dediği gibi hayvanlara yönelik zulüm içeren davranışlar insanı zalimleştirir ve diğer insanlara yönelik işlenebilecek şiddet eylemlerini kolaylaştırabilir. Eski bir emniyet mensubu olarak mesleki tecrübem ve bir köpek eğitmeni olarak gördüklerim Kant’ın tezini destekliyor.

Yasalar ve uygulamalarda da kavram kargaşası

Meseleye ait yasalarımızda ve onların uygulanmasında da kavram kargaşası var.

2004 yılında 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanununun çıkmasında ve 2021 yılında revize edilmesinde sokak hayvanları ile ilgilenen gönüllülerin etkisi çok büyük.

Ancak hayvan severlerin ve kanun yapıcının özellikle etoloji ve köpekleri inceleyen multi-disipliner bir bilim dalı olan, köpek ırkları, davranışları, bakımı, eğitimi ve hastalıkları ile ilgilenen kinolojiden yoksun bakış açısı ile revize edilen kanun, bırakın sokak köpekleri sorununu ortadan kaldırmasını, bence çok daha karmaşık ve içinden çıkılamaz hale getirdi.

Mesela bu yasada köpek dövüşlerini engellemek gibi iyi bir niyetle yola çıkılsa da, bazı köpek ırklarının yasaklanması, köpeğin gücünü istismar eden insanlardan ziyade köpek ırklarına odaklanılması sonucunu doğurdu. Haberlerde her ısıran, havlayan köpeği Pitbull diye yaftalama geleneği de ne yazık ki bu kanunla başladı.

“Tehlikeli ırk” bir safsata mı?

2004 yılında çıkan kanunda Pitbullterrrier ve Japanes tosa ırkı köpekler, dövüşlerde kullanıldıkları ve tehlikeli oldukları alt gerekçesiyle yasaklandı. Ancak hayvanları bu amaçla eğitip dövüşleri yaptıranlar cezasız kalmanın yolunu buldu.

Hayvanların dövüştürülmesine verilen ceza idari ve hukuki olarak çok az; sadece dövüşler üzerinden kumar oynatılması nedeniyle cezalar verilmiş; bu vahşi organizasyonları yapanlar ise bir süre sonra, köpek dövüşlerini deve güreşleri misali “folklorik” olarak nitelendirerek kanundan kaçış noktası bulmuşlar.

Üstelik ülkemizde köpek dövüşlerinde bu yasaklanan ırklar değil, daha çok yerel çoban köpeği ırkları kullanılıyor. Kanunun bazı ırkları yasaklamasıyla bu daha da arttı. Bu durum iskambil kâğıtlarıyla kumar oynandığı için oyun kâğıtlarının yasaklanması, ancak kumarbazların zar ile kumar oynamaya devam etmesi hikâyesini anımsatıyor.

Irk yasaklama bununla da kalmadı, İngiltere’den alınan bir mevzuatta da olduğu öne sürülerek genelgeyle Dogo argentino ırkı da yasaklandı. Oysa İngiltere’deki yasağın sebebi, Arjantin ile yaşanan Falkland Adaları krizi sonrası oluşan siyasi baskıydı.

Kanun revize edilirken, American bully ve American stafforshire terrier cinsi köpekler de yasaklandı.

Yasa, “türlerini veya bunların melezlerini üreten, sergileyen, takas eden, ülkeye girişini, satışını, reklamını yani bu hayvanların ticaretini yapanlara” ceza getirdi. Onların kayıt altına alınmasını ve kısırlaştırılmasını, çip takılmasını şart koştu. Kayıt belgesiz, ağızlıksız ve tasmasız dolaştırılmalarını da yasakladı. Sahiplerinin, bakamamaları halinde bu ırktan hayvanları başka kimseye de veremeyeceği, belediyeye ait en yakın bakımevine bırakması zorunlu hale getirildi. Barınakların onları sahiplendirmesi de yasaklandı.

Genelgeyle de bütün bunların yapılması için 14 Ocak 2022 ye kadar süre tanındı. O tarihte kayıt altına alınan ve ‘tehlikeli ırk’ diye tanımlanan köpeklerin sayısı neredeyse 12 bindi. Çip taktırma, kısırlaştırma gibi masrafları ödemeyecek sahipler, onları ya barınaklara ya da yine yasa ceza gerektirse de sokağa terk etti. Bu düzenleme nedeniyle sokaktaki hayvan sayısı, bu ırklarla meydana gelen çiftleşmelerle birlikte arttı.

Ama bu arada, bazı ırkların, yasaklanmayı gerektirecek kadar tehlikeli olduğu, ne yapılırsa yapılsın doğalarının saldırgan olduğu ve değişmeyeceği gibi gerçekle ilgisi olmayan şehir efsaneleri, konuyla ilgili yapılan haberlerin de yardımıyla toplum bilincine yerleşti. Irkları ayırt edecek bilgiye sahip olmayan birçok kişi de, genel olarak köpekleri, tehlikeli canlılar olarak görmeye başladı.

Ama gerçekte durum böyle değil. Köpekler bütüncül bakıldığında aslında tehlikeli canlılar değil. Onları bu hale sokan, yanlış yetiştirme, ehil olmayan art niyetli kişilerin eline geçmiş olmaları ve bu yönde eğitilmeleri. Yani yapılması gereken, ırkları yasaklamak değil köpeklerin sağlıklı bir ortamda üremelerini, yetişmelerini ve büyümelerini sağlamak…

Sokak köpeği sorununun temelinde köpek üretimi mi var?

Sokak köpeği sorununun ana sebebinin köpek üretimi olduğunu savunan ve köpek üretiminin yasaklanması gerektiğini önerenler de var.

Bu öneriyi tartışmadan önce köpek ırklarının nasıl ortaya çıktığını, nasıl belirlendiğini ve hangi şartlarda üreyebildiklerini biraz açmakta fayda var.

İnsanlar, köpekleri 10-15 bin yıl önce ihtiyaçlarına göre evcilleştirdiler. Örneğin kuzeyde yaşayan insanlar köpeklerinden kızak çekmesini, ormanlık alanlarda yaşayanlar köpeklerinden avcılık ve koruma beklediler. İnsanların köpeklerden beklentileri ve köpeklerin yetenekleri ölçüsünde yapay bir seleksiyon sistemi oluştu. Sanayi devrimiyle de şehir hayatına uygun köpek ırkları gelişti.

Üniter devletlerin ortaya çıkmasıyla birlikte, insanlar kendi coğrafyalarındaki köpeklerin ırklarını korumaya ve geliştirmeye başladı. Zamanla ülkelere ait köpek ırklarının tescil edilmesi, köpeklerin insanla birlikte yaşama kriterleri başta olmak üzere uluslararası üretim kriterleri merkezi Belçika’da bulunan Uluslararası Kinoloji Federasyonu (Federation Kynology International – FCI) çatısı altında kurallara bağlandı.

Şu an FCI’ya kayıtlı 100 ülke (Türkiye’yi de Köpek Irkları ve Kinoloji Federasyonu temsil eder) ve toplam 345 tescilli köpek ırkı bulunuyor.

Irk standartları arasında da yalnızca dış görünüş yok, kafasından başlayarak kuyruğuna kadar bacak ve beden yapısından, yani fizyolojik, anatomik ve morfolojik özelliklerinden davranışlarına kadar pek çok standart göz önüne alınıyor. Bu standartlar, o köpek ırkının tarihsel geçmişinden geliyor ve bunların kapsamında örneğin dişleri eksik veya çene yapısı bozuk köpeklerin beslenme zorluğu çekebileceği düşüncesiyle üremelerine izin verilmiyor. Benzer bir biçimde aşırı korkak veya ırkına göre kontrolsüz saldırganlık gösteren köpeklerin de.

Sorunu çözmüş toplumlarda köpek yetiştiriciliği

Kinolojik yapılar ve etolojik bakış açısı, sokak hayvanları sorununu çözmüş ya da köpeklerle yaşam konusunda belli standartları yakalamış toplumlarda, köpeklerin bir amaç için üretilmesi ve yetiştirilmesi anlamına gelir: Avcı, bekçi, iş köpeği, görev köpeği, eşlik köpeği gibi.

Bu toplumlarda köpeğini çiftleştirmek isteyen kişiler, köpeklerini ırk derneklerine veya ülkelerindeki kinolojik yapıya kayıt ettirmek durumundalar. Hatta birçok ülkede zorunlular. Akabinde ırk değerlendirme etkinliğine ve ırk standartları yarışmalarına katılarak köpeklerinin ırk standartlarına ne kadar uygun olduğunun uzman hakemlerce tespit edilme süreci başlar. Örneğin bazı ırklarda beş ata nesli gösteren şecereye sahip olmayan köpeklerin üretimine izin verilmez. Köpek ırklarının korunması ancak bu sayede mümkün olabilir.

Bu sebeple köpeklerin eğitilmeleri veya belirlenen standartlar çerçevesinde üretilmelerinin hayvan haklarına aykırı olduğunu iddia etmek veya bunu istismar kabul etmek doğru değil. Burada sorun, köpeklerin üretilmeleri değil, hayvan refahı çerçevesinde ve kinolojik yapı içerisinde üretilmemeleri, yani merdiven altı tabir edilen sistem.

Oysa Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi, 5.maddesinde geleneksel olarak insanların çevresinde yaşayan türden olan bütün hayvanlar, türüne özgü koşullar ve özgürlük içinde yaşama ve üreme hakkına sahiptir, diyor. Yani ırkı yasaklamak veya bilimsel üretimi durdurmak o ırkı ortadan kaldıracağı için bu beyanname ile ters düşüyor.

Ayrıca Avrupa Konseyi üyesi devletler tarafından imzalanan Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi de bu konuda referans alınacak önemli bir doküman.

Merdiven altı sistemin zararı

Türkiye’de özellikle büyük şehirlerdeki barınaklarda ya sokaklarda yaşayan köpeklerin neredeyse tamamı işte bu merdiven altı üretimlerin sonucu. Buralarda üretilen köpeklerin görünümleri belli bir ırk olsa da ve onları satın almak için epey paralar dökülse de, bu köpeklerin göründükleri ırka ait olduğunu söylemek pek mümkün değil.

Dolayısıyla sokak köpekleri meselesinde kalıcı ve kökten çözüm de, safkan köpek yetiştirilmesini yasaklamaktan değil, merdiven altı üretimini engellemekten geçiyor.

Köpekleri kim yetiştirmeli?

Sokak köpeklerinin görülmediği toplumlarda üç tip köpek yetiştiricisi var; hobi yetiştiricisi, mikro yetiştirici ve ticari yetiştirici.

Hobi yetiştiricileri, standartlara uygun tek bir ırktan köpeğe sahip olan aileler veya bireylerdir. Önemli bir kısmı kadınlardan oluşur. Kinolojik sistemin oturtulduğu toplumlarda, hobi yetiştiricileri aynı zamanda ev ekonomisine de büyük katkı sağlıyor.

Mikro yetiştiricilerse, aynı ırkta 3-4 köpeği olan aileler veya bireylerdir. Standartlara en yakın köpek yetiştirilmesi konusunda kinolojiye ciddi değer katarlar. Mikro ve hobi yetiştiricileri için köpekleri ailelerinin bir parçasıdır.

Ticari yetiştiricilikse, şeceresi olsa bile birçok ırktan farklı köpeğin üretildiği yerlerdir. Ticari yetiştiriciler için popüler ırkların üretiminin yapılıp kâr amaçlı satışının yapılması önceliklidir. Tabii ki işini oldukça iyi yapan ticari yetiştiriciler de yok değil, ancak aile içinde büyüyen bir köpek ile çiftlik ortamında büyüyen köpek arasında davranışsal açıdan ciddi farklar olabilir.

Türkiye’de köpekleri kim yetiştiriyor?

Avrupa’da gittikçe azalan ticari yetiştiricilik, Hayvan Hakları Kanunu ile köpek satışı konusunda tek yetkili haline getirildi. Oysa yapılması gereken, mikro yetiştiricilerin ve hobi yetiştiricilerin kayıt altına alınması, belgelendirilmesi ve yetkilendirilmesi. Yetiştirme kriterlerinin, şartlarının, standartlarının belirlenmesi, köpek hareketliliğinin süreçlere bağlanması ve tabii ki denetimin de düzenli ve sürekli yapılması da önemli.

Özetle, sokak köpeği sorununun çözümü için atılması gereken ilk adımlardan biri, merdiven altı, kayıt dışı üretimlerin engellenmesi; bazılarının savunduğu gibi köpek üretiminin tamamıyla yasaklanması değil.

Sorunun köküne, köpek üretimine standart getirmedikçe, köpek popülasyonun artması da kontrol altına alınamaz.

Sokak köpekleri popülasyonu

Mevcut durumda sokak köpekleri popülasyonu, kendi aralarındaki çiftleşmeler ve sahipli olduğu halde, kısırlaştırılmamış köpeklerle çiftleşmelerden kaynaklanıyor.

Bu hızlı üreme, kısırlaştırma konusunda harcanan çabaların da boşa gitmesine de neden oluyor. Özellikle kırsal bölgelerde kontrol dışı üreme, kentlerin hemen dışında, ormanlık alanlara ya da arazilere “nasılsa bakılır” diyerek bırakılan ve buralarda üreyip, sürüleşen köpekler ciddi anlamda tehlike yaratıyor.

Köpekler adı üzerinde evcil hayvan. Yerleri yarı vahşi yaşamın olduğu ormanlar, çöplükler veya hücre hapsi verilmiş mahkumlarınkine benzer barınaklar değil, insanın yanı başı.

Bu sürüleşmelerin önüne geçilmesi gerek. Ayrıca toplumsal hayata yani insan ve diğer hayvanlara zarar veren köpeklerin de davranış rehabilitasyon uygulamalarına tabi tutulması da zorunlu olmalı. Bunların detaylarını birazdan anlatacağım ama yeri gelmişken mahalle sakini olarak kabul ettiğimiz sokak köpeklerine de değinmek istiyorum. Onların, istisnalar olmakla birlikte, insanlarla iç içe oldukları ölçüde, iyi huylu olduklarını görmek mümkün.

Ülkemizde 1800’lü yıllarda ortaya çıkan, neredeyse 1970’lere kadar devam eden, sokak hayvanlarını beslemeleri için halkın mancacı denilen kişilere para vermesi, yardım etmesi gibi bir uygulamanın bugüne de yansıması, bu köpeklerin mahalle sakini olmasının önünü açıyor.

Fakat bu köpeklere karşı özellikle bilinçsiz insanlar ve bilinçsiz çocuklar tarafından yapılan yanlış davranışlar bazen bu köpeklerin de saldırganlaşmasına sebep olabiliyor. Alanını korumaya çalışan veya defansif saldırı yapan köpeklerin hamlelerinden kaçmaya çalışan insanların yaşadığı kazalar da tehlikeli olabiliyor.

Bir köpek size saldırırsa ne yapmalısınız?

Eğer köpekle mücadeleye girmemiz kaçınılmaz ise çığlık atmak, bağırmak, kaçmak o köpeğin av güdüsünü daha fazla tetikler. Köpeğin doğrudan gözüne bakmak da tetikleyici olabilir çünkü köpeklerin dünyasında bu, ‘ona meydan okuma’ anlamına gelebilir.

Saldırı durumunda da kaçmamak, sabit durmak, köpekleri yok saymak, onları tehdit etmiyormuş gibi yavaşça yürümek aslında saldırılardan korunmanın temel niteliği.

Ama köpek bize saldırıyorsa elimizdeki eşyayla – çanta, şemsiye vb – bariyer yaparak ve sakin vücut dili kullanarak yavaş yavaş ilerlemek işe yarar. Vurmak, fiziksel temas köpeği daha da agresif hale getirebilir. Bununla birlikte deodorant veya benzeri sprey kokularla, köpek ile aranıza koku bariyeri oluşturmanız da işe yarayabilir.

Sürüleşmenin önüne nasıl geçilir?

Popülasyon kontrolü, sadece kısırlaştırma ile değil, kırsal bölgeler ve şehirlerin dış alanlarından başlayarak köpeklerin sahipleri ile ilintilenmesi, ilintisi olmayan köpeklerin kısırlaştırılmasıyla başlamalı. Yani öncelikli olarak kırsaldan başlayarak tüm köpekler bir sahip ile ilintilenmeli.

Sahipli köpeklerin de üretim yeterliliği yoksa, çiftleşmesine ve üremesine cezai müeyyide getirilmeli.

Son yasayla birlikte, köpek ve sahibi arasında bir ilinti kurulmaya çalışılmış olsa da ülkenin ihtiyacı olan düzenleme ve uygulama ne yazık ki hâlâ kurulamadı.

Köpek almak isteyenler sahiplik eğitimine tabi tutulmalı

Öte yandan, köpek almak da belli süreçlere tabi olmalı.

Köpek almak isteyenler, bakanlıkça yetkilendirilen kişi ya da kurumların veya bizzat bakanlık tarafından sahiplik eğitimine ve sınavına tabi tutulmalı. Bu eğitimi tamamlayanların yine bakanlıkça kayıt altına alınmış resmî yetiştiricilerden köpek alarak sertifikalarının numarası ile köpek sahibi olabilmeleri sağlanmalı. Bu eğitimler, barınaklardan köpek sahiplenenler için ücretsiz, diğerleri için ücretli olmalı.

Bu sistem ile artık köpeklerin kâr maksimizasyonu güden sistem tarafından bir ürün çeşidi olarak görülmesinin önüne geçebilir, marketten domates alır gibi köpek sahibi olunması engellenebilir. Yaratılan bütçe, hayvanların refahı ve kısırlaştırma için gerekli masraflar için pekâlâ kullanılabilir.

“Satın alma sahiplen” sloganının da altı doldurulmalı, bu slogan mahalle baskısına dönmekten ziyade teşvik edici uygulamalar içermeli. Mesela, Almanya, Fransa gibi ülkelerde olduğu gibi barınaktan sahiplenildiğinde şehir hizmetlerinde (yol, su, elektrik, vergi vb) indirimler yapılabilir. Belediyelerin, sahipsiz hayvanların masraflarını ödedikleri düşünüldüğünde, bu tür indirimlerin aslında kârlı olduğu da görülecektir.

Belirli kilo üzerinde köpeklere kesinlikle sosyal köpek sınavı, toplumsal yaşama uyum sınavı, itaat ve refakat sınavı gibi sınavlardan başarılı olma zorunluluğu da getirilmeli. Gücü istismara açık olan ırkları sahiplenecek kişiler için de sahiplerinden söz gelimi psikoteknik raporu ve ruhsatlandırma gibi ekstra uygulamalar talep edilebilir.

Bu öneriler, sahipli köpeklerin karıştığı saldırma olaylarını da engelleyecektir. Aynı zamanda ülkedeki köpek yetiştiricisinden üreticisine, eğitmeninden gezdiricisine, bakıcısına kadar sürecin tüm insan kaynaklarının kayıt ve kontrol altında, yani denetime alınacağı bir sistem de sorunları çözecektir.

Sahipli köpeklerin sokaklara bırakılması nasıl önlenir?

Bir diğer sorun ise sokaklara terk edilen köpekler… Sosyal hayattaki herhangi bir değişiklikten ötürü (iş kaybı, hastalık, taşınma vb) hayvanlarını bırakma halinde, barınma masrafları karşılığı beyanlı terk sistemi Amerika gibi birçok ülkede uygulanıyor.

Bu kişilerden alınacak aylık düzenli meblağ, barınakların kapasitesi başta olmak üzere refahının arttırılması için de kullanılabilir. Bu durum, nasılsa bakılıyor diye köpeklerin sokaklara salınmasını engelleyecektir.

Köpek – sahip ilintisinin doğru bir şekilde kurulması durumunda mazeretsiz terk etmeler muhakkak cezalandırılmalı.

Nasıl bir rehabilitasyon olmalı?

Ülkemizde ne yazık ki rehabilitasyon merkezi adı altında yapılanan barınaklarda, rehabilitasyon kelimesi sadece sağlık uygulamalarını içeriyor. Oysa sokaklara atılmış veya orda doğmuş köpeklerin ciddi travmaları olabiliyor. Travmaları olmasa bile insan ile birlikte yaşamaya hazırlanmaları önemli bir süreç.

Özellikle belediye barınaklarında ve gönüllü barınaklarında davranış rehabilitasyonu ile ilgili de birimler kurulmalı ve bu birimlere insan kaynağı sağlanmalı. Zira bir köpeğin insan ile birlikte yaşamaya alışması için öncelikle travmalarından arındıracak rehabilitasyon uygulamalarına daha sonra eğitim uygulamalarına ihtiyaç var.

Sokaklarda veya barınaklarda onlarca yetenekli köpeğin heba olduğunu görmek acı verici. Zira arama kurtarma faaliyetlerinden terapi yapabilecek köpeklere kadar birçok köpek yarı aç veya hapsedilmiş durumda. Merkezi bir politika ve kurumsal bir yaklaşımla bu potansiyel de değerlendirilebilir. Mesela biz, bu bağlamda uyguladığımız projemizde şu ana kadar dört terkedilmiş köpeğe arama kurtarma eğitimi verebildik.

Gönüllü barınaklar

Batı’daki birçok ülkede hayvan koruma gönüllülerince açılan barınaklar ruhsatlandırılır. Denetime tabi olur, buralarda rehabilite edilen ve eğitilen köpekler doğru ailelere sahiplendirilir. Sahiplendirme esnasında bazı masraflar talep edilse de genellikle bağışlarla ve gönüllülerle bu barınaklar ayakta durur. Sistemin oturduğu ülkelerde gönüllü barınaklarının standartları ve açılma şekilleri de net bir şekilde bellidir.

Türkiye’de ise gönüllü barınakların kuruluşundan yönetimine kadar birçok konuda devlet desteği alabilmesi gerekliliği bence diğer önemli bir konu.

Bu durum belediyelerin iş yükünü azaltacağı gibi, gerekli koordinasyonun kurulması durumunda köpeklerin bakım beslenme maliyetlerini de düşürür, sahiplendirme hızını artırır.

Modern gönüllü barınaklar, köpeklerin muhtaç hallerini gösterip vicdanlara hitap ederek istismar edenleri de sistem dışına iter hem. Köpeklerin geldikleri andan itibaren hızla sağlıklarına kavuşup rehabilite edildikleri, eğitildikleri ve ne tip insanlarla hangi ortamlarda yaşayacaklarına göre, yetenek ve mizaçlarına doğrultusunda ayrıldıkları bir sistem kurduklarında çok daha etkili olurlar.

Şehir efsaneleri ve ötenazi

“Batı’da neden sokaklarda sahipsiz hayvan yok? Sahipsiz başıboş hayvanlar bir süre barınaklarda bekletildikten sonra yaşamlarına son veriliyor.” En sık duyduğumuz cümlelerden… Peki, doğru mu?

Geldik zurnanın zırt dediği yere. Amerika’da her ne kadar “no kill shelter” (ötenazi olmayan köpek barınağı) uygulaması giderek yaygınlaşmış olsa da, bu barınaklar dahi saldırganlık eğilimi çok yüksek, bir yabani hayvan gibi aşırı korkak ve sosyal hayata uyum konusunda aşırı çekingen köpekleri kabul etmiyor ve bu köpekleri ötenazi uygulanan barınaklara yönlendiriyorlar. Ötenazinin uygulandığı barınaklarda ise belirli bir süre sahiplenmeyen köpeklerin ya da bu aşırı saldırgan veya aşırı korkak uyutulduğunu biliyoruz.

Benzer bir uygulama Avrupa’da da var. İnsanla birlikte yaşamaya uygun köpeklerin doğru yöntemlerle bilinçli ve eğitimli hayvan severler tarafından rehabilite edilmesi ve eğitilmesi sonucu sahipsiz hayvan sorununu tamamen bitirmiş Hollanda gibi bazı ülkelerde, ötenazi sadece ağır hasta köpek sahiplerinin talep etmesi durumunda, topluma zarar verebilecek aşırı ve kontrolsüz saldırgan köpekler için uygulanıyor.

Ülkemizdeyse barınaklara gelen köpeklerin büyük bir bölümü daha önce bir insanla yaşamış köpekler. Yani sahipli köpekler. Bizde ise başıboş köpeklerin kendi aralarında üremeleri kontrol altına alınmamış olduğu için sahipli olup da sokağa bırakılan köpek sayısı ile sokakta üreyen köpek sayısı konusunda bir ayrım yok.

Ne yapmalı?

Yaklaşık 20 yıldan fazla köpek eğitmenliği ve köpek etolojisi ile ilgilenen eski bir emniyet mensubu olarak öncelikle yaratılan her gri alanın istismara açık olduğunu belirtmeliyim. Hayvan sever arkadaşlarımızın gayretleri, gerekli ve doğru düzenlemelerin olmaması sebebiyle yetersiz kalıyor, belirttiğim bu gri alan giderek büyüyor, adeta herkesin birbirini istismarcılıkla suçlamasına neden oluyor. Devlet ivedilikle gri alanı ortadan kaldıracak önlemler almalı.

Bir devlet, hayvanını da doğasını da çocuğunu da gencini de yaşlısını da kadınını da erkeğini de korumakla mükellef.

Bu gri alan ve hayvan severlerin kendi aralarındaki büyük fikir ayrılığının, ego savaşlarının, “benim dediğim doğru”, “en çok ben kurtarıyorum” narsizminin ve bazen yakışmayan tartışmaların, çatışmaların olması, yıllardır sorunun çözülememesine kendileri gibi düşünmeyenlerin adeta linç edilmesine ve son dönemlerde de toplu itlafı savunan, oldukça aktif, yine linç kültüründen beslenen birtakım insanların türemesine neden oldu.

Oysa makulde buluşmak zorundayız.

Ülkemiz bu sorunu yönetememe konusunda kritik sınıra geldi, giderek derinleşen ekonomik ve sosyolojik sorunlar köpekleri, bizim onlara baktığımız gibi bakmayan insanların hedefi haline getirdi.

Makulu ivedilikle bulmak; dayatma ile değil devletin alacağı önlem ve biz hayvan severlerin bizler gibi sevmeyenlere veya korkanlara da saygı duyacağı bir platformda gerçekleşebilir.

Bu platformun ilk adımı da devletin gri alanı ortadan kaldıracak adımları atması olabilir. Söz gelimi Tarım Bakanlığı bünyesinde bir Evcil Hayvan Genel Müdürlüğü kurulması ve bu yapılanmanın liyakatli kişilere devredilmesiyle etkin ve vicdani bir çözüm mümkün olabilir.

Toplumsal huzur sadece insanların hakkı değil, on binlerce yıldır insanoğluna yol arkadaşlığı yapmış köpeklerin de hakkıdır.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Fikir Turu’nun editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Bu yazı ilk kez 1 Temmuz 2022’de yayımlanmıştır.


The post Sokak hayvanları sorununda “çözümsüzlük” nasıl çözülür? first appeared on Göktan Eker.

]]>
Köpek Sahipleri gözünde melez ve safkan köpekler arasındaki farklar http://www.goktaneker.com/2022/07/10/kopek-sahipleri-gozunde-melez-ve-safkan-kopekler-arasindaki-farklar/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=kopek-sahipleri-gozunde-melez-ve-safkan-kopekler-arasindaki-farklar Sun, 10 Jul 2022 15:27:06 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3766 Facebook Kinoloji Akademisi https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC5319786/#pone.0172720.ref021 sayfasından İlker Ünlü tarafından çevrilmiştir. GE: Genellikle safkan ırk köpekler ve melez köpekler ile ilgili çok fazla kıyaslama yapılır. Bununla birlikte farklılıkları veya benzerlikleri ortaya koymak,[...]

The post Köpek Sahipleri gözünde melez ve safkan köpekler arasındaki farklar first appeared on Göktan Eker.

]]>
Facebook Kinoloji Akademisi https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC5319786/#pone.0172720.ref021 sayfasından İlker Ünlü tarafından çevrilmiştir.

GE: Genellikle safkan ırk köpekler ve melez köpekler ile ilgili çok fazla kıyaslama yapılır. Bununla birlikte farklılıkları veya benzerlikleri ortaya koymak, bu bilimsel temelli çalışmalar sonucunda eğitim davranış veya popülasyon kontrolü konularında çalışma yapmak mümkün olabilecek gibi gözükür. He ne kadar her bilimsel araştırma oldukça önemli olsa da iş köpek sahiplerinin doldurdukları bilgiler ışığında oluşturulan anketler olunca ben her zaman temkinli olmuşumdur. Zira ikili konuşmalarda veteriner ziyaretleri ve eğitmenle yapılan görüşmelerde bir çok şikayet ya da sorun dile getirilse de konu anket ve yabancılara köpeklerimiz hakkında vereceğimiz bilgiler olunca durum biraz değişiyor. Bu sebeple insan faktörünün en aza indirilerek yapılacak etolojik temelli gözlemlerin daha doğru sonuçlar vereceğini düşünmekteyim.

Borbála Turcsán (*1,2) , Ádám Miklósi,(*1,3 ) ve Enikő Kubinyi(*1)

Giriş

Yeni bir köpek arkadaşı seçmek söz konusu olduğunda, uyumsuz bir ırk seçmek, hem sahibinin hem de köpeğin iyiliği açısından korkunç sonuçlar doğurabilir. Farklı köpek ırklarının tipik davranışları önemli ölçüde bilimsel ilgi çekmiş olsa da (örneğin [1]), karışık ırk köpeklerle ilgili çalışmalar nadirdir. Melez köpekler, tanım gereği, tanınan hiçbir ırka ait olmayan ve ataları genellikle karmaşık veya bilinmeyen heterojen kökenli köpeklerden oluşur.

İnsanlar tarafından tanınan ırkların melezleri (örneğin, “tasarımcı köpekler”); safkan ve melez bir köpeğin yavruları; iki melez köpeğin yavruları veya başıboş, vahşi veya sokak köpeğinin torunları olabilirler. Melez köpeklerin yüzdesinin (ABD’de evlerde yaşayan tüm köpekler içinde), Amerikan Veteriner Hekimler Birliği [2] tarafından yaklaşık %53 ve Amerikan Evcil Hayvan Ürünleri Birliği tarafından [3] yaklaşık %44 olduğu tahmin edilmektedir. Almanya ve Birleşik Krallık’ta köpeklerin yaklaşık %31-33’ü melez ırklardan [4,5], Avustralya’da ise evlerde yaşayan köpeklerin nüfusunun yarısını melez köpeklerden oluşturmaktadır [6].

Bilimsel veri tabanlarında, melez köpekler yaklaşık üçte birini oluşturur [7-9]. Ancak, bu verilerin yalnızca “sahip olunan” köpek popülasyonunu tahmin ettiği düşünüldüğünde (evcil hayvan endüstrisi raporlarına, veterinerlik kayıtlarına, ev panellerine veya posta anketlerine dayalı olarak) bu oranların tüm köpek popülasyonundaki gerçek melez sayısını muhtemelen olduğundan az tahmin etmesi muhtemeldir. 10]). Melez köpeklerin başıboş, vahşi ve sokak köpek popülasyonlarına katkısını güvenilir bir şekilde tahmin etmek zordur. Bununla birlikte, muhtemelen dünya çapındaki köpeklerin çoğunluğunu temsil etmektedirler [11].

Melez köpeklerin genellikle safkanlara göre zindelik açısından bazı fenotipik avantajlara sahip olduğu varsayılır (örneğin, daha iyi sağlık ve hastalıklara karşı daha düşük duyarlılık), çünkü daha düşük bir homozigotluk seviyesi gösterirler ve çok daha yüksek genetik varyasyona sahiptirler [12-14]. Bu da melez canlılığa yol açar [15]. Bazı araştırmalar, yetişkin melez köpeklerin safkanlara göre kalıtsal genetik hastalıklardan muzdarip olma ve daha uzun yaşama olasılığının daha düşük olduğunu bildirmiştir [12,16-18].

Çeşitli çalışmalar, karışık ırklar ve safkan köpekler arasında davranışsal farklılıklar tespit etmiştir. Örneğin, Bennett ve Rholf [7] melez ırkların daha itaatsiz, daha sinirli, daha heyecanlı olduklarını ve melez ırklarda safkan köpeklere göre daha sık aşırı havlama sergilediklerini bildirmiştir.

Hsu ve Sun [19], karışık ırklarda (yabancılara, köpeklere ve sahiplere karşı) üç saldırganlık alt ölçeği için daha yüksek oranlar bildirmiştir. Melez köpeklerin gürültü fobisi geliştirme riskinin arttığı bildirilmiştir [20]; safkanlara göre tanıdık olmayan insanlara karşı daha saldırgan, daha korkulu ve dokunmaya daha duyarlı olma olasılıkları daha yüksektir [21].

Temas et al. [22], oyuncak köpekler grubu dışındaki tüm AKC ırk gruplarına göre melez köpeklerde daha yüksek nevrotiklik, köpeğe yönelik korku ve insan odaklı korku bulmuştur. Öte yandan Ottenheimer-Carrier ve ark. [23], üç kişilik değerlendirmesinde safkan ve karışık cins köpekler arasında herhangi bir fark bulmamıştır.

Bununla birlikte, bu çalışmaların temel amacının safkanları ve melez köpekleri karşılaştırmak olmadığını belirtmek gerekir. Bu nedenle, bu sonuçlar, köpeklerin safkan statüsü dışında bu köpek grupları arasındaki bir dizi başka sistematik farkı yansıtabilir. Örneğin, köpek besleme uygulamalarının çok sayıda davranış özelliğiyle ilişkili olduğu rapor edilmiştir (örneğin [9,24–26]), bu nedenle bu faktörlerdeki farklılıklar, karma ve safkanlar arasında davranış farklılıklarına neden olabilir. Mevcut çalışmada, çeşitli davranış özelliklerinde ve köpek bakim özellikleri açısından karışık ırklar ve safkanlar arasındaki olası farklılıkları araştırdık.

Birçok ırktan çok sayıda birey birlikte araştırıldığında, ırka özgü davranış özelliklerinin birbirini dengeleyebileceğini varsaydık. Bu nedenle, karma cinsler ve safkanlar arasındaki köpek bakim uygulamalarındaki farklılıkları kontrol ettikten sonra, büyük bir karma cins köpek ve safkan köpek popülasyonunun ortalama davranışsal özellik puanları arasında hiçbir fark olmamasını bekledik. İki popülasyon arasındaki gen akışı da bu hipotezi destekliyor.

Safkanlar genellikle eski karışık ırklardan kaynaklanır ve karışık ırkların ataları arasında genellikle safkanlar bulunur. Hem sahiplerin hem de köpeklerin demografik özelliklerini ve ayrıca köpek besleme uygulamalarını ölçen iki anket geliştirilmiştir. Anket 1, köpeklerin genel davranış eğilimlerini (kişilik) ölçmeyi amaçlarken Anket 2 de tipik davranış problemlerini.

Malzemeler ve yöntemler

Etik Beyanı

Verileri, köpeklerin davranışlarını sahip raporu aracılığıyla değerlendirmek için tasarlanmış çevrimiçi bir anket kullanarak topladık. Halihazırda yürürlükte olan Macar kanununa göre (”1998. évi XXVIII. Törvény”—Hayvanları Koruma Kanunu, 3. paragraf, 9. nokta), köpek davranışlarına yönelik invaziv olmayan gözlemsel deneyler, hayvan deneyleri olarak kabul edilmez ve bu nedenle, izin verilir. Üniversite Kurumsal Hayvan Bakım ve Kullanım Komitesi’nden (UIACUC) herhangi bir özel izin alınmadan gerçekleştirilebilir.Anketlerin doldurulması gönüllü ve anonimdi, bu nedenle çalışma, katılımcıların mahremiyetini ihlal etmedi. Bilgilendirilmiş onam, anketlerin giriş mektubuna dahil edilmiştir.

Örnekler

Anket yöntemini kullandık çünkü ırk ve köpek bakımı uygulamaları açısından oldukça çeşitli olan çok sayıda denekten veri toplamamıza izin verdi. İlk anketi toplam 14.004 köpek sahibi, ikinci anketi ise 10.240 kişi doldurdu. Eksik veri ve tekrar içeren raporları hariç tuttuk (sahiplerin aynı köpek hakkında iki veya daha fazla rapor doldurduğu durumlarda, bu verileri yalnızca test-tekrar test ve değerlendiriciler arası güvenilirliği hesaplamak için kullandık). Her iki anketi de dolduran N = 312 sahip vardı, demografik ve köpek besleme soruları sadece bir kez değerlendirildi. Köpekleri, sahiplerinin özelliklerine göre safkan ve karışık cins gruplara ayırdık. Safkan gruptaki ırk popülaritesinin etkisini kontrol etmek için her iki araştırma için bir kesme noktası tanımladık, böylece belirli bir ırktaki maksimum birey sayısı Anket 1 için N = 60 ve Anket 2 için N = 37 oldu. Safkan ve melez gruptaki toplam birey sayısını eşleştirmek için kesme noktasını belirledik. Bir cins, kesme noktasından daha fazla bireyle temsil ediliyorsa, son veri seti için rastgele bir örnek seçtik.

Anket 1’in son örneğini N = 9186 köpek (safkanlarda 4593 ve karma gruplarda 4593), safkan grup 254 ırktan oluşuyordu ve hiçbir ırkın 60’tan fazla temsilcisi yoktu. Anket 2’nin son örneğinde N = 6384 köpek (safkanda N = 3199 köpek ve karma cins grubunda N = 3185 köpek) vardı, safkan grup 251 cinsten oluşuyordu ve hiçbir cinsin 37’den fazla temsilcisi yoktu. Veritabanlarının tanımlayıcı bilgileri ek materyalde bulunabilir (S1 ve S2 Tabloları).

Prosedür

Almanya’da, her ikisi de Alman “Dogs” dergisinin serbest gazetecisi Jesko Wilke tarafından geliştirilen iki anket gerçekleştirdik.Veriler derginin kendi web sitesi (www.dogs-magazin.de ) tarafından çevrimiçi olarak toplanmıştır. Anket 1’in sonuçları halihazırda [9] ve [27]’de yayınlanmıştır. Her iki anket de iki bölümden oluşmaktadır.

İlk bölümde, sahiplerin ve köpeklerin demografik özellikleri ile köpek besleme uygulamaları hakkında bilgi toplandı. Bu sorulardan 12’si her iki ankette de aynıydı; sekizi sadece birinde mevcuttu. İkinci kısım iki ankette farklılık göstermiştir. Anket 1, köpeklerin genel davranış eğilimlerini (kişilik) ölçmeyi amaçladı ve insan kişilik envanterine dayalı olarak geliştirildi. Bu anket 24 maddeyi içeriyordu (örneğin, “Köpeğim belirsiz durumlarda bile sakindir”) ve her bir madde için sahiplerden 3 puanlık bir ölçekte (doğru, kısmen doğru ve doğru değil) katılma düzeylerini belirtmeleri istendi. (bkz. S3 Tablosu). Temel bileşen analizini kullanan önceki sonuçlarımız, 24 maddeden 17’sinin sakinlik, eğitilebilirlik, köpek sosyalliği ve cesurluk olarak etiketlenen dört bileşene ait olduğunu ve tüm özelliklerin orta veya yüksek iç tutarlılığa sahip olduğunu ortaya koymuştur ([9,27], S3 Tablosu).

Anket 2, “Köpeğim onu çağırdığımda genellikle beni dinlemiyor” (S4 Tablosu) gibi 12 tipik davranışsal sorun örneği listeledi. Yine, sahipler her bir ifadeye ne kadar katıldıklarını 3’lü bir ölçek kullanarak belirtmişlerdir.Sorular, yalnızca köpeklerin davranış sorunlarının yaygınlığını değil, aynı zamanda köpek sahiplerinin bu davranışlara karşı tutumunu da değerlendirmek için tasarlanmıştır; yani onları sorunlu olarak görüyorsa. “Sorunlu davranış” ölçeğinin (Cronbach’s alpha = 0.720) 12 maddesinin iç tutarlılığı, sahiplerin köpeklerinin davranışlarını genel olarak ne kadar sorunlu değerlendirdiğine işaret eden tek bir özellik oluşturduklarını gösterir. Belirli bir özelliğe ait değişkenlerin ortalamasını alarak Anket 1 ve Anket 2’nin özellik puanlarını hesapladık.

Test-tekrar test güvenilirliğini hesaplamak için aynı köpek hakkında aynı köpek sahibine ait çoklu raporları kullandık (Sörvey 1’de N = 208 ve Anket 2’de N = 280) ve ikinci bir sahibinden (aynı köpeğin) toplanan raporları ( Anketlerin değerlendiriciler arası güvenilirliğini değerlendirmek için Anket 1’de N = 85 ve Anket 2)’de N = 136.

Istatistiksel Analizler

Anketlerin güvenirlik analizleri Anketlerin test-tekrar test ve puanlayıcılar arası güvenirliğini sınıf içi korelasyonları (test-tekrar test: İki Yönlü Karma model, tutarlılık; değerlendiriciler arası: Tek Yönlü Rastgele model, mutlak uyum) kullanarak analiz ettik.

Köpek grupları arasındaki davranış özelliği farklılıkları Veriler, her bir köpek için ayrı bir veri noktası olarak bireysel düzeyde analiz edildi. Safkan ve karma cins köpekler arasındaki farkı analiz etmek için, bağımsız örnek t-testlerini kullanarak köpek grupları arasında beş davranışsal özelliği (Araştırma 1’deki dört kişilik özelliği ve Anket 2’deki Problemli davranış özelliği) karşılaştırdık ve etki büyüklüğü Cohen’s d kullanılarak tahmin edildi.

Köpek grupları arasındaki demografik ve köpek bakımı farklılıkları İki anket arasında ortak olan on iki soru için iki anketin verilerini bir araya getirdik. Kategorik değişkenler köpek grupları arasında (safkan ve melez) ki-kare testleri ile z post hoc testi ile karşılaştırıldı ve iki gruptaki köpeklerin yaşları Mann-Whitney U testi kullanılarak karşılaştırıldı. Demografik ve köpek besleme faktörlerinin karşılaştırılması için standartlaştırılmamış etki büyüklüğü istatistikleri sağladık (yani gruplar arasındaki farkın büyüklüğü); çünkü bu durumda onları standart ölçülerden daha anlamlı bulduk [28].

Davranış farklılıkları ile demografik/köpek besleme farklılıkları arasındaki ilişki Davranışsal özellikler ile demografik ve köpek besleme faktörleri arasındaki ilişkileri beş genel doğrusal model (GLM) kullanarak analiz ettik. Her modelde bağımlı değişken davranışsal özellikti ve açıklayıcı faktörler sabit bir faktör olarak köpek grubunu (safkan ve karışık cins) ve köpek grupları arasında anlamlı farklılıkların bulunduğu tüm demografik ve köpek besleme faktörlerini içeriyordu. ortak değişken olarak yaş ve sabit faktörler olarak kategorik değişkenler). Bu GLM analizlerinin amacı, yalnızca demografik ve köpek besleme faktörlerinin davranışsal özelliklerle nasıl ilişkili olduğunu araştırmak değil, aynı zamanda demografik ve köpek beslemede herhangi bir farklılık kontrol edilirken köpek grupları arasındaki davranış farklılıklarının önemli olup olmadığını araştırmaktı. faktörler. Ayrıca köpek grubu ile demografik/köpek tutma faktörleri arasındaki tüm iki yönlü etkileşimleri de ekledik.

Önemli bir etkileşim, belirli bir faktörün safkanlarda davranışsal özellik ile karma ırklardan farklı bir ilişkisi olduğu anlamına gelir. Anlamlı olmayan etkileşimler, azalan önem sırasına göre sırayla modelden çıkarıldı; ancak tüm ana etkiler, hatta önemsiz olanlar bile modelde bırakılmıştır. Nihai modeldeki her bir faktörün etki büyüklüğü, modeldeki diğer faktörler toplam hatasız varyasyondan hariç tutulduğunda, belirli bir açıklayıcı faktöre atfedilebilen toplam varyasyon oranını yansıtan kısmi eta kare ile tahmin edildi [29].

Araştırılan çok sayıda denek ve gerçekleştirilen çoklu istatistiksel analizleri hesaba katmak için, Bonferroni düzeltme yöntemine göre anlamlılık düzeyi eşiğini p = 0.00037 (0.05 /134) olarak belirledik. İstatistiksel analizler SPSS versiyon 22 ile yapıldı.

Sonuçlar

Anketlerin güvenilirlik analizleri Beş özelliğin hem gözlemciler arası güvenilirliği hem de test-tekrar test güvenilirliği mükemmeldi (Tablo 1).

Köpek grupları arasındaki davranış özelliği farklılıkları

Anket 1’de, karışık cins köpekler daha az sakin (t-testi, N = 9.186 t = 14.910; p < 0.001, Cohen’s d = 0.311) ve diğer köpeklere karşı daha az sosyal (t = 4.919; p < 0.001) olarak derecelendirilmiştir. , Cohen’s d = 0.103), safkan köpeklerden daha fazla. Köpek grupları arasında eğitilebilirlik (t = 1.946; p = 0.052) veya cesurluk (t = 0.519; p = 0.604) özelliklerinde anlamlı bir fark bulamadık. Anket 2’de, karışık cinslerin sahipleri köpeklerinin davranışlarını safkan sahiplerine göre daha sorunlu (t-testi, N = 6.384 t = 5.577; p < 0.001, Cohen’s d = 0.140) bildirmiştir.

Köpek grupları arasındaki demografik ve köpek bakımı farklılıkları Çoklu karşılaştırmaları düzelttikten sonra, incelenen 20 demografik ve köpek bakim faktörlerinden 12’sinde safkan ve karışık cins köpekler arasında önemli farklılıklar bulduk (Tablo 2).

Bu faktörlerin on tanesi iki anket arasında ortaktı, sadece Anket 2’de iki faktör araştırıldı. Bununla birlikte, büyük örnekleme boyutu nedeniyle, p < 0.00037 eşiğinde bile, faktörlerin çoğunda anlamlı bir sonuç, belirli bir kategoride köpek grupları arasında yalnızca küçük bir (%3-6) fark olduğunu gösterdi. Demografik faktörlerle ilgili olarak: örneklemimizde karışık cins köpeklerin daha yaşlı olduğu ve aralarında safkanlardan daha fazla dişi olduğu bulundu. Karışık cins sahiplerinin kadın olma olasılığı daha yüksekti, daha gençtiler, daha düşük eğitim düzeyine sahiptiler ve köpeklerle daha önce safkan sahiplerine göre daha az deneyime sahiptiler. Ancak hanedeki yetişkin ve çocuk sayısı açısından gruplar arasında fark bulamadık.

Köpek besleme faktörleri ile ilgili olarak: karışık ırkların kısırlaştırılma olasılığı daha yüksekti, sahipler onları daha büyük yaşta aldılar, daha az eğitim aldılar ve safkan köpeklere göre sadece iç mekanlarda ve tek köpekler olarak tutulma olasılıkları daha yüksekti. Bununla birlikte, melez ırkların sahipleri, köpeklerini safkan sahiplerinden daha uzun süre yürüttmüslerdir. Sahiplerin genel olarak köpeğiyle ne kadar zaman geçirdikleri veya oyun oynayarak ne kadar zaman geçirdikleri, sahiplerin köpeği hangi amaçla besledikleri, köpeğe hediye alıp almadıkları ve köpeğin yatağa alınıp alınmadığı konusunda gruplar arasında bir fark bulamadık. (Tablo 2).

Davranışsal özellikler ile demografik/köpek besleme faktörleri arasındaki ilişki

Önceki analizimizde köpek grupları arasındaki farkın önemli olduğu tüm demografik ve köpek besleme faktörlerini kontrol ederken (Araştırma 1’deki özellikler için 10 faktör ve Anket 2’deki Problemli davranış özelliği için 12 faktör, bkz. Tablo 2) köpeklerin üreme durumunun sakinlik ve problemli davranış özellikleri ile hala önemli ölçüde ilişkili (Tablo 3) ve ilginç bir şekilde, eğitilebilirlik için de önemli olduğunu bulduk. Bununla birlikte, köpek grubu, Bonferroni düzeltmesinden sonra köpek sosyalliği ve cesaretinin GLM modellerinde önemli bir ana etki özelliğini yitirdi (sırasıyla p = 0,009 ve p = 0,003).

Köpek grubunun yanı sıra, demografik ve köpek bakim faktörleri ile davranış özellikleri arasında çok sayıda ilişki bulduk (istatistiksel ayrıntılar için Tablo 3’e bakınız), ancak köpek grubu ile herhangi bir modeldeki herhangi bir faktör arasında önemli bir etkileşim yoktu.

Sakinlik: 11 faktör birlikte bu özellikteki toplam varyansın %4.9’unu oluşturuyor. Bonferroni düzeltmesinden sonra beş faktörün birbiriyle önemli ilişkileri ortaya çıktı: karışık cinsler safkanlardan daha az sakindi, daha yaşlı köpekler daha sakindi ve kısırlaştırılmış köpekler daha az sakindi. 12 haftalıktan önce edinilen köpekler, daha büyük yaşta edinilen köpeklere göre daha sakindi. 18 yaşın altındaki sahipler, köpeklerini yaşlı sahiplerin değerlendirmelerinden daha sakin olarak değerlendirdi. Bu faktörlerden sadece köpek grubu %1’in üzerinde etki büyüklüğüne (%1.2) sahipti (Tablo 3).

Eğitilebilirlik: 11 faktör birlikte bu özellikteki toplam varyansın %10,3’ünü oluşturuyordu. Bonferroni düzeltmesinden sonra dört faktörün birbiriyle önemli ilişkileri ortaya çıktı: karışık cinsler safkanlardan daha eğitilebilirdi, yaşlı köpekler gençlerden daha az eğitilebilirdi, > 1 yaşında edinilen köpekler daha genç yaşta edinilen köpeklerden daha az eğitilebilirdi ve daha yüksek eğitim seviyesi daha yüksek eğitilebilirlik değerlendirmesi ile ilişkiliydi. Bu dört faktörden üçü %1’in üzerinde etki büyüklüğüne sahipti: yaş (%2.2), edinme yaşı (%1.3) ve eğitim düzeyi (%3.7) (Tablo 3).

Köpek sosyalliği: 11 faktör birlikte bu özellikteki toplam varyansın %8.3’ünü oluşturuyordu. Bonferroni düzeltmesinden sonra dört faktörün birbiriyle önemli ilişkileri ortaya çıktı: yaşlı köpekler diğer köpeklere karşı genç köpeklere göre daha az sosyaldi; dişilerde erkeklere göre ve 2-12 haftalık köpeklerde, daha büyük yaşlarda edinilen köpeklere göre daha yüksek sosyallik bulduk. 30 yaşından küçük sahipler, köpeklerinde yaşlı sahiplere göre daha düşük sosyallik bildirdiler. Bu dört faktörden sadece yaş %1’in üzerinde etki büyüklüğüne sahipti (%5,4) (Tablo 3).

Cesurluk: 11 faktör birlikte bu özellikteki toplam varyansın %4,1’ini oluşturuyordu. Bonferroni düzeltmesinden sonra üç faktörün birbiriyle önemli ilişkileri ortaya çıktı: erkeklerin dişilerden daha cesur olduğu bildirildi, 2-12 hafta arasında edinilen köpeklerin daha büyük yaşlarda edinilen köpeklerden daha cesur olduğu ve sadece bir tip eğitim alan köpeklerin, hiçbir eğitim almayan köpeklerden daha cesur olduğu bildirildi. Bu üç faktörden ikisi %1’in üzerinde etki büyüklüğüne sahipti: cinsiyet (%1.4) ve edinme yaşı (%1.6) (Tablo 3).

Sorunlu davranış: 13 faktör birlikte bu özellikteki toplam varyansın %15,4’ünü oluşturuyordu. Bonferroni düzeltmesinden sonra yedi faktörün birbiriyle önemli ilişkileri ortaya çıktı: safkanların, yaşlı köpeklerin ve dişilerin sahipleri, köpeklerinde daha az davranış sorunu bildirdiler. Daha fazla eğitim tecrübesi olan köpekler daha az davranış problemi gösterdi (sahibine göre). Daha eğitimli ve daha deneyimli sahipler de köpeklerinin daha az davranış sorunu yaşadığını bildirdi. Son olarak, köpekleriyle daha uzun yürüyüşler yapan sahipler daha az davranış sorunu bildirdiler. Bu yedi faktörden dördü %1’den daha yüksek bir etki büyüklüğüne sahipti: yaş (%2.5), eğitim (%6.3), önceki köpeklerin N sayısı (%1.4) ve yürüyüş için harcanan saatler (%2.1) (Tablo 3).

Tartışma

Bu çalışmada, safkan ve melez köpeklerin bazı kişilik özelliklerinde ve sahibi tarafından bildirilen davranış sorunlarının sıklığında farklılık gösterdiğini gösterdik. Safkan ve karışık cins köpekler ayrica sahiplerinin evlerinde farklı şekilde bakılmaktadır. Genel olarak, safkan köpek sahiplerinin köpeklerini nasıl değerlendirdikleri ile karşılaştırıldığında, karışık cins köpekler sahipleri tarafından daha az sakin ve diğer köpeklerle daha az sosyal olarak algılandı ve sahipleri davranışlarını daha sorunlu buldu. Bununla birlikte, etki büyüklüklerinin analizleri, sakinlik özelliği hariç, tüm özelliklerde küçük farklılıklar olduğunu göstermiştir. Önceki çalışmalar, safkan ve karışık cins köpekler arasında, özellikle korku, nevrotiklik ve saldırganlıkla ilgili davranışlarda benzer davranış farklılıkları bildirmiştir [7,19,21,22].

Ayrıca demografik ve köpek bakim özelliklerinde safkan ve karma cins köpekler arasında çok sayıda farklılık bulduk: Çoklu karşılaştırmalar için düzeltme yapıldıktan sonra 20 karşılaştırmadan 12’si önemliydi. Çoğunlukla, demografik faktörler farklılık gösteriyordu; erkeklere göre daha fazla kadın karma cins besliyor, karma cins sahipleri daha az eğitimli, daha genç ve köpeklerle daha az deneyime sahip. Muhtemelen demografik farklılıklarla ilgili olarak, köpek bakim özelliklerinde de farklılıklar bulduk, örn. karışık ırklar daha az eğitim aldılar, sadece içeride ve bekar köpekler olarak tutulma olasılıkları daha yüksekti. Ancak, sahiplerin tutum ve bağlılıklarında (örneğin, bakim amacı, köpekle geçirilen zaman, oyun oynama, hediye verme veya köpeğe yatakta izin verme) arasında hiçbir fark bulamadık.

Ancak, faktörlerin çoğu için, istatistiksel anlamlılığa bakılmaksızın, farklılıkların büyüklüğü alakalı olamayacak kadar küçüktü. Safkanlar ve karma ırklar arasında sadece iki faktör önemli (> %10) farklılıklar gösterdi: köpeklerin kısırlık durumu ve edinme yaşı. Karışık cins köpeklerin kısırlaştırılma olasılığı daha yüksekti, 2-12 haftalıkken elde edilme olasılıkları daha düşüktü ve safkan köpeklere göre daha büyük bir yaşta sahiplenilme olasılıkları daha yüksekti.

Demografik ve çevresel faktörler ile davranış özellikleri arasındaki ilişkiyi araştırdığımızda, 12 faktörden 9’unun en az bir davranış özelliği ile önemli ölçüde ilişkili olduğunu bulduk. Bu derneklerin çoğu, Kubinyi ve ark. [9]. Herhangi bir davranış özelliğinde köpek grubu ile herhangi bir demografik veya köpek bakim faktörü arasında anlamlı bir etkileşim bulamadık, bu faktörlerin hem safkanlarda hem de karışık ırklarda davranışla benzer ilişkilere sahip olduğunu gösterdik.

Bununla birlikte, bu üç sonucun, yani davranıştaki köpek grubu farklılıklarının, demografik/köpek besleme faktörlerindeki köpek grubu farklılıklarının ve davranışsal özellikler ile demografik/köpek besleme faktörleri arasındaki ilişkilerin birbirinden bağımsız olmadığını dikkate almaya değer. Köpek grupları arasında davranış farklılıkları bulmamız mümkündür, çünkü karışık ırklar ve safkanlar, sırayla ölçülen davranış özellikleriyle bağlantılı olan çok sayıda demografik/köpek besleme faktörü açısından farklı bir dağılım gösterir. Bu olasılığı dışlamak için, köpek grubu farklılıklarının bulunduğu tüm demografik ve köpek bakim faktörlerini kontrol eden istatistiksel modeller kullandık.

Karışık ırkların diğer köpeklere karşı daha düşük sosyalliğe sahip olduğu bulunan önceki sonucumuzun aksine, Genel Doğrusal Model, köpek grubunun köpek sosyallik özelliği üzerinde önemli bir etkisi olmadığını gösterdi. Bu modelde, köpek sosyalliğinin en güçlü belirleyicileri, köpeğin yaşı, cinsiyeti, edinme yaşı ve sahiplerinin yaşıydı: daha yaşlı köpekler, daha büyük yaşta edinilen köpekler, daha genç sahiplerin erkekleri ve köpekleri daha düşük köpek sosyallik derecelerine sahipti. Örneğimizde, melez ırklar daha yaşlı olduklarından, daha büyük yaşta edinildiklerinden ve safkanlardan daha genç sahiplere sahip olduklarından, ilk davranış karşılaştırmasında bulduğumuz melez ırkların daha düşük sosyalliği, bu demografik farklılıkların dolaylı bir sonucu gibi görünüyor. . Onları kontrol ettikten sonra, köpek grupları arasında köpek sosyalliği açısından hiçbir fark bulamadık.

Eğitilebilirlik özelliğinde durum tam tersi gibi görünüyor. Demografik ve köpek besleme farklılıklarını kontrol ettikten sonra Karışık cinslerin safkanlardan daha eğitilebilir olduğunu bulduk. Eğitilebilirlik en güçlü şekilde köpeğin yaşı, edinme yaşı ve eğitim düzeyi ile ilişkilendirildi: daha yaşlı köpekler, daha büyük yaşlarda edinilen köpekler ve daha düşük eğitim düzeyine sahip köpekler daha düşük eğitilebilirlik derecelerine sahipti. Bu durumda, örneğimizin özellikleri (yani, karma cinsler daha yaşlıydı, daha büyük yaşta edinildi ve safkanlardan daha az eğitim aldı), davranışsal farkı maskeliyor gibi görünüyor, bu nedenle sadece karışık cinslerde daha yüksek eğitilebilirlik bulduk. bu demografik ve köpek tutma farklılıkları için kontrol edildi. Cesurluk, sakinlik ve sorunlu davranış özellikleri durumunda, GLM analizleri ilk davranış karşılaştırmalarını destekler. Cesaret için, ne ilk davranış karşılaştırması ne de GLM analizi, köpek grupları arasında önemli bir fark göstermedi. Sakinlik ve sorunlu davranış özellikleri için köpek grubu, ölçülen demografik ve köpek tutma faktörleri kontrol edildikten sonra bile modellerde önemli bir belirleyici olarak kaldı. Bu, bu davranış farklılıklarının (yani, karışık cins köpeklerde daha az sakin ve daha sorunlu davranış), yalnızca çevresel farklılıklara atfedilmeyeceğini, en azından mevcut çalışmada araştırılanlara atfedilmeyeceğini göstermektedir.

Gözlenen köpek grubu farklılıkları için alternatif açıklamalar, olası genetik farklılıkları içerir. Örneğin, Schneider ve ark. [21] köpek yetiştiricilerinin genel olarak arzu edilen davranışa sahip bireyler üretmeye odaklandıklarını, bunun sonucunda daha olumlu davranış özellikleri ve karışık cinslere kıyasla safkanlarda daha düşük davranış sorunları sıklığına yol açtığını öne sürmüşlerdir. Gácsi et al. [30] ayrıca, günümüzün karma ırklarının bağımsız hayatta kalma becerileri için sürekli seçilim altında olan bir popülasyondan kaynaklanabileceğini öne süren, genetik etkileri içeren ilginç bir hipotez ortaya koydu. Bağımsız hayatta kalma becerilerine sahip köpeklerin geliştirilmesinin yetiştiriciler için uygun olmaması da mümkündür, bu nedenle iki hipotez birbiriyle bağlantılıdır. Mevcut çalışmada bu hipotezlerden herhangi birini doğrudan test edemesek de, sonuçlarımız her ikisini de desteklemektedir. Yetiştiriciler, daha sakin olmak ve daha az davranış problemi göstermek de dahil olmak üzere, iyi insan arkadaşları yapan köpekleri seçici olarak yetiştirebilirler. Buna karşılık, bağımsız hayatta kalmak için, daha iddialı ve daha gergin/uyanık davranış, örneğin sorunları bağımsız olarak çözmek, yabancılardan, diğer köpeklerden veya muhtemelen tehlikeli nesnelerden (arabalar, trenler) kaçınmak için avantajlı olabilir. Bununla birlikte, her iki sonucun da karışık ırkları en az bir melez ebeveyne sahip olarak tanımladığını ve safkan karışımı olan köpekleri içermediğini not etmeliyiz. Örneğimizdeki bu tür bireylerin oranlarını bilmediğimiz için bu tanımı yapamadık.

Erken sosyalleşme, yetiştirme ortamı ve geçmiş deneyimler gibi gelişimsel etkiler de gözlenen davranış farklılıkları için bir açıklama sağlayabilir. Önceki çalışmalar, erken gelişim sırasında uygun sosyalleşme miktarının, köpeğin korku ve saldırganlık dahil olmak üzere davranış sorunları geliştirip geliştirmemesinde büyük bir rol oynadığını göstermiştir ([31]’de gözden geçirilmiştir). Örneğin, çocuklu bir evde yetiştirilen köpekler, enerji düzeyi, uyarılabilirlik ve dikkat dağınıklığı açısından daha yüksek puan aldı; ve gelişim sırasında diğer köpeklerle oynayabilen köpekler, ayrılma ile ilgili davranışlarda daha düşük puan aldı [32]. Karışık cinsler barınaklarda (örneğin %80, [33]) ve barınaklara bırakılan sokak köpekleri arasında (%75.2, [34]) oldukça fazla temsil edilmektedir, bunun nedeni kısmen istenmeyen yavrulardan gelen yavruların nispeten sıklıkla barınağa veya sokağa düşmesidir. Bununla birlikte, aynı cinsten köpekler arasında nadiren istenmeyen yavrular meydana gelir. Bu nedenle, daha büyük yaşlarda sahiplenilen karma cinsler, büyük olasılıkla barınaklardan veya sahiplerinin yetiştirdiği köpeklerden tamamen farklı bir ortamda yaşadıkları sokaktan kaynaklanmıştır [35,36]. Çok sayıda çalışmanın sonuçları, barınak yaşamıyla ilişkili stres faktörlerine maruz kalma (sosyal ve mekansal kısıtlamalar gibi) ile yaşamın sonraki dönemlerinde istenmeyen davranışların yaygınlığı arasında bir bağlantı olduğuna dair güçlü kanıtlar sunmaktadır [23,37-39].

Çalışmamız, öncelikle safkan ve karma cins köpekler arasındaki olası davranışsal ve çevresel farklılıkları ele almayı amaçlayan ilk çalışmadır ve bu nedenle, doğası gereği büyük ölçüde keşif amaçlıdır. Çalışmanın en önemli sınırlılığı, sahibi raporlarına dayandığından öznelliği ile ilgilidir. Anket yönteminin genel olarak, özellikle karmaşık davranış özellikleri değerlendirildiğinde (örn. köpeklerinin davranışlarından. Bu nedenle, sahiplerin safkanlara ve karma ırklara karşı tutumlarındaki farklılıklar sonuçlarımızı etkileyebilir. Köpeklerin gerçekten safkan olup olmadıklarını veya sadece sahiplerinin inandıklarını belirlememiz mümkün olmasa da, bazı sahipler bir köpeğin soyağacına bir statü sembolü olarak değer verebilir veya bir soyağacının, köpeğin üstün davranış özelliklerine sahip olduğu anlamına geldiğine inanabilir. Bu tür sahipler, köpeklerini “fazla abartma” veya daha az sorunlu davranışlar bildirme eğiliminde olabilir. Ancak, bu önyargıların büyük örneklem boyutlarıyla en aza indirilebileceğine inanıyoruz. Ayrıca, sahiplerimiz, köpeklerinin davranışlarıyla ilgilenen, kendilerinin aday gösterdiği, uygun bir örneği temsil etti ve tüm deneklerimiz ailelerde yaşıyordu, bu nedenle barınak, sokak veya vahşi köpek popülasyonları hakkında hiçbir bilgimiz yok. Son olarak, hiçbir çalışma, köpeklerin davranışlarıyla ilişkili tüm ilgili çevresel ve köpek tutma faktörlerini ölçemez; örneğin, bu çalışmadaki köpeklerin nereden elde edildiğini ve bunun onların davranış özelliklerini nasıl etkilemiş olabileceğini belirlemek ilginç olurdu.

Sonuçlar

Sahiplerinin raporlarına dayanarak safkan ve karma cins köpekler arasında çok sayıda davranışsal, demografik ve çevresel farklılık bulduk. Bununla birlikte, bunların çoğu küçüktü ve biyolojik uygunlukları sorgulanabilir. Köpek sosyalliği ve eğitilebilirlik özellikleri, örneğimizin çevresel özelliklerinden daha güçlü bir şekilde etkilenmiştir: başlangıçta bulduğumuz karışık cinslerin diğer köpeklere karşı düşük sosyalliği, safkanlar ve karışık cinsler arasındaki çevresel farklılıkların dolaylı bir sonucu gibi görünüyordu. Karışık ırkların daha yüksek eğitilebilirliği, bu çevresel farklılıklar tarafından maskeleniyor gibiydi. Ancak sakinlik ve sorunlu davranış özelliklerinde bulduğumuz farklılıklar, çevresel faktörlerden daha az etkilenmişti ve erken sosyalleşme ve/veya genetik etkilerden kaynaklanma olasılığı daha yüksekti. Bu nedenle, sonuçlarımız, cins veya tür karşılaştırma çalışmalarında kontrol köpekleri olarak karışık cinsler kullanılırken dikkatli olunması gerektiğini göstermektedir. Morfolojik açıdan çeşitliliklerine rağmen, karışık cins köpekler “ortalama” köpekleri temsil etmeyebilirler, bunun yerine karakteristik davranış özelliklerine sahip özel bir köpek grubu oluştururlar.

Referanslar

1. Mehrkam LR, Wynne CD. Behavioral differences among breeds of domestic dogs (Canis lupus familiaris): Current status of the science. Appl Anim Behav Sci. 2014;155: 12–27. [Google Scholar]

2. American Veterinary Medical Association (AVMA). US pet ownership and demographics sourcebook. Schaumburg, USA: American Veterinary Medical Association; 2012. [Google Scholar]

3. American Pet Products Association (APPA). 2010 National Pet Owners Survey. Greenwich, USA: American Pet Products Association; 2009. [Google Scholar]

4. Verband für das Deutsche Hundewesen (VDH). Geschäftsbericht zum Jahr 2012. Verband für das Deutsche Hundewesen; 2012. Available: http://www.vdh.de/tl_files/media/pdf/VDH_Geschaeftsbericht_2012.pdf [G oogle Scholar]

5. People’s Dispensary for Sick Animals (PDSA). Animal Wellbeing Report 2013: The state of our pet nation. People’s Dispensary for Sick Animals (YouGov, UK); 2013. Available: http://www.statista.com/statistics/299516/dog-owners-in-the-unitedkingdom-uk-by-breed/ [Google Scholar]

6. Animal Health Alliance of Australia. Pet Ownership in Australia 2013. Animal Health Alliance of Australia; 2013. Available: http://animalmedicinesaustralia.org.au/wp-content/uploads/2015/06/AMAPet-Ownership-in-Australia-5-AUGUST-2013.pdf [Google Scholar]

7. Bennett PC, Rohlf VI. Owner-companion dog interactions: Relationships between demographic variables, potentially problematic behaviours, training engagement and shared activities. Appl Anim Behav Sci. 2007;102: 65–84. [Google Scholar]

8. Ley J, Bennett P, Coleman G. Personality dimensions that emerge in companion canines. Appl Anim Behav Sci. 2008;110: 305–317. [Google Scholar]

9. Kubinyi E, Turcsán B, Miklósi Á. Dog and owner demographic characteristics and dog personality trait associations. Behav Process. 2009;81: 392–401. [PubMed] [Google Scholar]

10. Patronek GJ, Rowan AN. Determining dog and cat numbers and population dynamics. Anthrozoös. 1995;8: 199–205. [Google Scholar]

11. Coppinger R, Coppinger L. Dogs: a new understanding of canine origin, behavior and evolution. Chicago: University of Chicago Press; 2002. [Google Scholar]

12. Egenvall A, Bonnett BN, Olson P, Hedhammar A. Gender, age, breed and distribution of morbidity and mortality in insured dogs in Sweden during 1995 and 1996. Vet Rec. 2000;146: 519–525. [PubMed] [Google Scholar]

13. Mellanby RJ, Ogden R, Clements DN, French AT, Gow AG, Powell R, et al. Population structure and genetic heterogeneity in popular dog breeds in the UK. Vet J. 2013;196: 92–97. 10.1016/j.tvjl.2012.08.009 [PubMed] [CrossRef] [Google Scholar]

14. Akey JM, Ruhe AL, Akey DT, Wong AK, Connelly CF, Madeoy J, et al. Tracking footprints of artificial selection in the dog genome. P Natl Acad Sci USA. 2010;107: 1160–1165. [PMC free article] [PubMed] [Google Scholar]

15. Leroy G. Genetic diversity, inbreeding and breeding practices in dogs: results from pedigree analyses. Vet J. 2011;189: 177–182. 10.1016/j.tvjl.2011.06.016 [PubMed] [CrossRef] [Google Scholar]

16. Salvin HE, McGreevy PD, Sachdev PS, Valenzuela MJ. The effect of breed on age-related changes in behavior and disease prevalence in cognitively normal older community dogs, Canis lupus familiaris. J Vet Behav. 2012;7: 61–69. [Google Scholar]

17. Patronek GJ, Waters DJ, Glickman LT. Comparative longevity of pet dogs and humans: implications for gerontology research. J Gerontol A Biol Sci Med Sci. 1997;52: B171–B178. [PubMed] [Google Scholar]

18. Proschowsky HF, Rugbjerg H, Ersbøll AK. Mortality of purebred and mixed-breed dogs in Denmark. Prev Vet Med. 2003;58: 63–74. [PubMed] [Google Scholar]

19. Hsu Y, Sun L. Factors associated with aggressive responses in pet dogs. Appl Anim Behav Sci. 2010;123: 108–123. [Google Scholar]

20. Blackwell EJ, Bradshaw JWS, Casey RA. Fear responses to noises in domestic dogs: Prevalence, risk factors and co-occurrence with other fear related behaviour. Appl Anim Behav Sci. 2013;145: 15–25. [Google Scholar] 21. Schneider LA, Delfabbro PH, Burns NR. Temperament and lateralization in the domestic dog (Canis familiaris). J Vet Behav. 2013;8: 124–134. [Google Scholar]

22. Temesi A, Turcsán B, Miklósi Á. Measuring fear in dogs by questionnaires: An exploratory study toward a standardized inventory. Appl Anim Behav Sci. 2014;161: 121–130. [Google Scholar]

23. Ottenheimer-Carrier L, Ricketts CJ, Perry EA, Anderson RE, Walsh CJ. Ownerreported personality assessments are associated with breed groups, but not with oxytocin receptor gene polymorphisms in domestic dogs (Canis familiaris). J Vet Behav. 2016; in press. [Google Scholar]

24. Ley JM, Bennett PC, Coleman GJ. A refinement and validation of the Monash Canine Personality Questionnaire (MCPQ). Appl Anim Behav Sci. 2009;116: 220– 227. [Google Scholar]

25. Diverio S, Tami G. Effect of owner experience, living environment, and dog characteristics on owner reports of behavior of Argentine Dogos in Italy. J Vet Behav. 2014;9: 151–157. [Google Scholar]

26. McGreevy PD, Masters AM. Risk factors for separation-related distress and feedrelated aggression in dogs: additional findings from a survey of Australian dog owners. Appl Anim Behav Sci. 2008;109: 320–328. [Google Scholar]

27. Turcsán B, Kubinyi E, Miklósi Á. Trainability and boldness traits differ between dog breed clusters based on conventional breed categories and genetic relatedness. Appl Anim Behav Sci. 2011;132: 61–70. [Google Scholar] 28. Nakagawa S, Cuthill IC. Effect size, confidence interval and statistical significance: a practical guide for biologists. Biol Rev. 2007;82: 591–605. 10.1111/j.1469-185X.2007.00027.x [PubMed] [CrossRef] [Google Scholar]

29. Pierce CA, Block RA, Aguinis H. Cautionary note on reporting eta-squared values from multifactor ANOVA designs. Educ Psychol Meas. 2004;64: 916– 924. [Google Scholar]

30. Gácsi M, McGreevy P, Kara E, Miklósi Á. Effects of selection for cooperation and attention in dogs. Behav Brain Funct. 2009;5: 1. [PMC free article] [PubMed] [Google Scholar]

31. Howell TJ, King T, Bennett PC. Puppy parties and beyond: the role of early age socialization practices on adult dog behavior. Veterinary Medicine: Research & Reports 2015;6: 143–152. [PMC free article] [PubMed] [Google Scholar]

32. Harvey ND, Craigon PJ, Blythe SA, England GC, Asher L. Social rearing environment influences dog behavioral development. J Vet Behav. 2016; in press. [Google Scholar]

33. Luescher AU, Medlock RT. The effects of training and environmental alterations on adoption success of shelter dogs. Appl Anim Behav Sci. 2009;117: 63– 68. [Google Scholar]

34. Birkenheuer AJ. Canine Babesiosis: Epidemiological, Molecular and Therapeutic Investigations. Doctoral dissertation, North Carolina State University. 2004. Available: http://repository.lib.ncsu.edu/ir/handle/1840.16/4705.

35. Tuber DS, Miller DD, Caris KA, Halter R, Linden F, Hennessy MB. Dogs in animal shelters: problems, suggestions, and needed expertise. Psychol Sci. 1999;10: 379–386. [Google Scholar]

36. De Palma C, Viggiano E, Barillari E, Palme R, Dufour AB, Fantini C, et al. Evaluating the temperament in shelter dogs. Behaviour. 2005;142: 1307– 1328. [Google Scholar]

37. Hennessy MB, Davis HN, Williams MT, Mellott C, Douglas CW. Plasma cortisol levels of dogs at a county animal shelter. Physiol Behav. 1997;62: 485–490. [PubMed] [Google Scholar]

38. Wells DL, Hepper PG. Prevalence of behaviour problems reported by owners of dogs purchased from an animal rescue shelter. Appl Anim Behav Sci. 2000;69: 55– 65. [PubMed] [Google Scholar]

39. Barrera G, Jakovcevic A, Elgier AM, Mustaca A, Bentosela M. Responses of shelter and pet dogs to an unknown human. J Vet Behav. 2010;5: 339–344. [Google Scholar] 40. Kubinyi E, Gosling S, Miklósi Á. A comparison of rating and coding behavioural traits in dogs. Acta Biol Hung. 2015;66: 27–

40. 10.1556/ABiol.66.2015.1.3 [PubMed] [CrossRef] [Google Scholar] KAYNAK: https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC5319786/#pone.0172720.ref021 sayfasından İlker Ünlü tarafından çevrilmiştir.

The post Köpek Sahipleri gözünde melez ve safkan köpekler arasındaki farklar first appeared on Göktan Eker.

]]>
Etoloji Nedir? http://www.goktaneker.com/2022/05/29/etoloji-nedir/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=etoloji-nedir Sun, 29 May 2022 09:18:55 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3736 Hayvanların Öğrenme Kabiliyetini, Davranışlarını ve Nedenlerini İnceleyen Bilim Dalı Mustafa Zenginhttps://www.webtekno.com/etoloji-nedir-h123932.html Sevimli arkadaşlarımızın bazı ilginç hareketleri neden yaptığını hiç düşündünüz mü? Peki ya doğadaki canlıların birbirleriyle nasıl iletişim kurduğunu? Bugün[...]

The post Etoloji Nedir? first appeared on Göktan Eker.

]]>
Hayvanların Öğrenme Kabiliyetini, Davranışlarını ve Nedenlerini İnceleyen Bilim Dalı

Mustafa Zengin
https://www.webtekno.com/etoloji-nedir-h123932.html

Sevimli arkadaşlarımızın bazı ilginç hareketleri neden yaptığını hiç düşündünüz mü? Peki ya doğadaki canlıların birbirleriyle nasıl iletişim kurduğunu? Bugün hayvanlar dünyasına yakından bakan etoloji bilimine göz atıyoruz.

Bazı karıncalar yuvaları etrafında döner, arılar kraliçe arıyı takip eder ve birbirlerine dans ederek sinyal gönderir. Filler ise yas tutar ve cenaze töreni düzenler. Bazı köpekler saldırgandır, kargalar ise çok zekidir. Hayvanların yeteneklerini ve birbirleri ile olan iletişiminin nasıl meydana geldiğini hiç düşündünüz mü?

Bugün insanlar arasındaki bilimi bırakıp başka bir bilime doğru, laboratuvardan çıkıp doğal yaşamı ziyaret ediyoruz. Biyoloji ana bilim dalının altında zoolojinin bir dalı haline gelen etoloji nedir, neyle ilgilenir bugünkü yazımızın konusu.

Etoloji nedir, neyle ilgilenir?

Etoloji nedir?

Etologlar ne iş yapar ?

Etoloji ne ile ilgilenir?

Etolojinin tarihi.

Etoloji neden önemlidir?

Etoloji nedir?

Etoloji, hayvan iletişimi, yırtıcılık, savunma, saldırganlık, çiftleşme, sabit eylem kalıpları ve göç dahil olmak üzere hayvan davranışlarının çoğunlukla doğal koşullarında bilimsel olarak incelenmesidir. Etolojinin önemli bir yönü, içgüdü ile öğrenmeye karşı çalışmasıdır.

Etoloji, genellikle davranışın evrimine odaklanan etologlarla (etoloji ile ilgilenen insanlara verilen unvan) biyolojinin bir parçası olarak kabul edilir. Etoloji, genellikle sahada yürütülmekle birlikte, laboratuvarda veya her ikisinin bir kombinasyonu yoluyla da yürütülebilir. ‘Etograma’ veya hayvan davranış araştırmalarında sıklıkla kullanılan davranışların açıklamasına sahip olmamız etoloji sayesindedir.

Peki etologlar ne iş yapar, etoloji ne ile ilgilenir?

  • Evcil hayvan eğitimi
  • Hayvan refahı ve korunması
  • Hayvan karşısında insan güvenliği
  • Ev, doğa veya laboratuvar ortamlarında hayvanları incelemek
  • Gözlemler ve bulgularla ilgili verileri toplamak ve analiz etmek
  • Araştırmalarının sonuçlarını yayınlamak ve konferanslarda sunmak
  • Halkı hayvanlar ve hayvanlar hakkında eğitmek ve hayvan refahını ve korunmasını teşvik etmek

Etoloji çok geniş bir çalışma alanı olduğu için etologlar, üniversite araştırmaları, tarımsal hayvancılık, hayvan eğitimi ve hayvan bakımı da dahil olmak üzere herhangi bir sayıda alanda uzmanlaşabilirler. Etolojinin amacı belirli bir hayvan grubunu değil, onların davranışlarını incelemektir ve çoğu kez tek bir davranış kalıbının, örneğin saldırganlığın değişik hayvanlarda nasıl ortaya çıktığını araştırır.

Etolojinin tarihi:

Etoloji biyolojinin bir dalı olduğundan, etologlar özellikle davranışın evrimi ve bunun doğal seleksiyon açısından nasıl açıklanabileceği ile ilgilendiler. Bazı yönlerden Charles Darwin, 1872 tarihli The Expression of the Emotions in Man and Animals (İnsan ve Hayvanlarda Duyguların İfadesi) adlı kitabıyla sayısız etologu etkileyen ilk çağdaş etologdu. Davranışa olan ilgisini, bilimsel olarak desteklenmeyen anekdot bilişselcilik adı verilen antropomorfik bir yöntem kullanarak hayvanlarda öğrenme ve zeka üzerinde çalışan George Romanes’i teşvik ederek sürdürdü.

Etoloji alanının büyümesi II. Dünya Savaşı’na giden yıllarda, Niko Tinbergen ve Konrad Lorenz’in çabaları sayesinde Avrupa kıtasında gelişmesine dayanır. Savaştan sonra, Tinbergen Oxford Üniversitesi’ne taşınmış ve etoloji, Cambridge Üniversitesi Hayvan Davranışları Alt Bölümü’ndeki Robert Hinde, William Thorpe ve Patrick Bateson’ın çalışmaları sayesinde Birleşik Krallık’ta yükseliş kazanmıştı. Aynı zamanda Etoloji Kuzey Amerika’da da bu dönemde gelişmeye başlamıştır.

1972’de İngiliz etolog John H. Crook, önceki etolojinin tamamının karşılaştırmalı etoloji (hayvanları bireyler olarak araştıran bilim dalı) olduğunu savunarak karşılaştırmalı etolojiyi sosyal etolojiden ayırdı; daha sonraki yıllarda hayvanların sosyal gruplarının davranışları ve altlarındaki sosyal yapı. E. O. Wilson’ın Sociobiology: The New Synthesis (Sosyobiyoloji: Yeni Sentez) adlı kitabının 1975’te yayınlanmasından bu yana, davranış araştırmaları çok daha fazla sosyal unsurlara odaklandı. Bu aynı zamanda Wilson’ın, Robert Trivers’ın ve W. D. Hamilton’ın daha güçlü ama çok daha incelikli Darwinizm anlayışı tarafından da körüklenmiştir. Özetle etoloji, davranışsal ekolojinin bağlantılı gelişiminin bir sonucu olarak dönüştürülmüştür.

Sonuç: Etoloji neden önemlidir?

Yeni bir köpek yavrusu veya kedi yavrusu olan herkes, eğitimin zor olabileceğini bilir. Belirli tür ve cinslerdeki hayvanların doğal davranışlarını anlayarak, istenen davranışları nasıl teşvik edeceğinizi ve istenmeyenleri nasıl caydıracağınızı daha iyi anlayabilirsiniz. Yavru köpeğinize nasıl oturacağını veya tuvalet eğitimini öğretiyor olun, hayvan davranışları üzerine temel bilgiler sizi çok ileriye götürecektir.

Etoloji, savunmasız türleri korumaya çalışan herkes için hayati bir alandır. Bir hayvan türünün doğal davranışlarını anlarsanız, onları nasıl güvende tutacağınızı da anlarsınız. Örneğin, Kaliforniya Akbabası’nın nesli neredeyse tamamen tükenmiştir çünkü avcılar onun leş yeme alışkanlıkları hakkında yeterince bilgi sahibi değillerdi ve akbabalar zehirli kurşun mermilerle öldürülen hayvanların leşlerini yiyorlardı. Yabani türlerin davranışlarını anlamak, bal arılarından martılara kadar hassas hayvan popülasyonlarını korumanıza yardımcı olabilir.

Yazlıkta olduğunuzu düşünün. Huzur içinde yürüyüş yaparken hiç tehlikeli bir vahşi hayvan gördünüz mü? Güvende kalmak ve hayvanı sakin tutmak için nasıl tepki vereceğinizi biliyor musunuz? Temel bir etoloji bilgisine sahip olmak, herhangi bir durumda hayvanlarla karşılaştığınızda güvende kalmanıza yardımcı olabilir. İster bir ayı, ister bir çıngıraklı yılan, ister zehirli bir örümcek görüyor olun her anda etoloji hayatınızı kurtarabilir.

The post Etoloji Nedir? first appeared on Göktan Eker.

]]>
Bir Amatörün Sosyal Köpek Sınavı Macerası http://www.goktaneker.com/2022/05/28/bir-amatorun-sosyal-kopek-sinavi-macerasi/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=bir-amatorun-sosyal-kopek-sinavi-macerasi Sat, 28 May 2022 12:10:45 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3733 2016 Çağla ÇANKIRILI- Köpek Eğitmeni https://patipedia.com/2016/12/05/bir-amatorun-sosyal-kopek-sinavi-macerasi/ GE: Sevgili meslektaşım Çağlayı, basında da yer alan trajik bir olay sonrasında tanıdım. Köpekleri deli gibi seven onları anlamaya çalışan bilgili ve bilinçli köpek[...]

The post Bir Amatörün Sosyal Köpek Sınavı Macerası first appeared on Göktan Eker.

]]>
2016 Çağla ÇANKIRILI- Köpek Eğitmeni

https://patipedia.com/2016/12/05/bir-amatorun-sosyal-kopek-sinavi-macerasi/

GE: Sevgili meslektaşım Çağlayı, basında da yer alan trajik bir olay sonrasında tanıdım. Köpekleri deli gibi seven onları anlamaya çalışan bilgili ve bilinçli köpek sahipliği sürecinden sonra girdiği Sosyal Köpek Sınavı tecrübesini oldukça iyi aktarmış. Devam eden süreçte yurtdışında eğitmenlik ve köpek davranışları konusunda uzun bir eğitimi tamamlayarak sektörümüze destek vermeye ve renk katmaya devam ediyor. Köpek Eğitmenleri Derneği Üyesi olan Çağlaya bu deneyimini bizlerle paylaştığı için teşekkür ederim.

Bir köpekle yaşamaya başladığımdan beri, köpek eğitimiyle ilgili yüzlerce eğitim videosu izledim, bir o kadar da yazı okudum. Teoride her şey yolundaydı aslında ama tam oturmayan bir şeyler olduğunu hissediyordum.

Kötü deneyimlerden bahsetmiyorum, Murphy ile hiç ciddi bir davranış sorunu yaşamadık, ama tasmada çekiştirmesi bile dönem dönem şehir hayatında zorluk yaşamamıza sebep oluyordu. Sosyal Köpek Sınavı (SKS) maceramız da böyle böyle başladı.

Bazen çok ufak “köpek işte” deyip geçtiğimiz detaylar bile her ikimizin de hayatına bazı olumsuzluklar getiriyordu. En önemlisi de Murphy’nin huzuruydu.

Murphy, sahiplenilmiş, melez bir köpek. İlk köpeğim Balzac’ın trajik ve travmatik ölümünden yalnızca birkaç ay sonra yollarımız kesişti onunla.

Bir sanayi mahallesinde perişan halde bulunmuş ve kurtarılmıştı. Gidecek hiçbir yeri yoktu. O dönemde evimize yeni bir köpek gelmesini düşünmüyorduk, o nedenle yuva bulunana kadar bizim evde kalabileceğine karar verdik.

Geçici yuvalık 5 gün içinde daimi oldu. Biz de zor bir dönemden geçiyorduk, o da. Günlerce yatacak yer bulamadı evde, sürekli ağladı. O ağladı, biz ağladık. Tuvalet eğitimi de yoktu, bol bol halı sildik tabii.

Böyle böyle alıştık birbirimize. Şimdi yaklaşık 2,5 yaşında.

img_6314

Murphy, 2016

Bizimle göz teması kurmuyor, sürekli ağlıyor ve en ufak bir seste titreyerek (bazen çığlık atar gibi bir ses çıkararak) kaçıyordu.

Dışarda da aynı şekilde en ufak bir seste delirircesine korkuyor, ağaçtan düşen bir yapraktan bile son hızıyla kaçmaya çalışıyordu.

İşte burada, okuduğum her yazının, izlediğim her videonun aslında sadece teorik bilgiler olduğunu farkettim.

Her köpek farklı karakter ve yaşanmışlıkla giriyor hayatımıza ve onunla iletişim kurmak ve ortak yaşama alışmak farklı yöntemler ve anlayış gerektiriyor.

Biz de karşılıklı çeşitli anlaşmalar yaparak ve birbirimizin hassasiyetlerine saygı göstererek yaşamayı öğrendik. Biraz zaman aldı ama her saniyesine değdi.

KÖPED ile tanışmamız

koped-logo

KÖPED, Köpek Eğitmenleri Derneği ile yollarımız kesiştiğinde Murphy korkularından büyük ölçüde arınmış ve uyumlu bir köpek olmuştu aslında. Ben de bu süreçte öğrendiklerimi olabildiğince çok insanla paylaşmak için büyük bir istek duyuyordum. Artık benim de üyesi olduğum KÖPED’le bu noktada tanıştık.

Ortak hayallerimiz var onlarla. Köpeklerin değerini, doğru yöntemle doğru şekilde eğitilebilirliğini ve onlarla ilgili yaşanan her sorunun kökünün insan kaynaklı olduğunu konuştuk.

Çözüm yöntemleri aslında çok basit. Onları doğru şekilde sosyalleştirecek, karakterlerine uygun bir yaşam sunacak ve koruyacaktık. (Tabii KÖPED’in amaçlarından belki yalnızca biri bu. İş köpekleri ve köpek eğitmenlerinin standartları konusundaki çalışmalarını daha sonra detaylı ele alabiliriz.)

Köpek Eğitmeni Göktan Eker

Köpek Eğitmeni Göktan Eker ve Victor

Sosyal Köpek Sınavı nedir?

SKS yani Sosyal Köpek Sınavı, temel olarak köpeklerin güvenli bir şekilde toplum içinde vâr olabileceklerini ve çevreye agresiflik sergilemediklerini belgeleyen bir sınav.

Terimler ve kısaltmalar sizi korkutmasın. Bunun için profesyonel bir eğitim alınması gerekmiyor. Köpeğin belli bir ırka mensup olması da gerekmiyor. Sınav süresince test edildiğiniz araçlar değişiklik gösterse de, biz şu testlerden geçtik:

Kayış ile yan yana yürüme: Köpeğinizin sizi çekiştirmemesi ya da sizden geride kalmaması gerekiyor. Kayışın ise gergin olmaması, gevşek bırakılması çok önemli. Anladığım kadarıyla bu, köpeğin sizinle olan iletişiminin bir parçası, uyum sağladığının göstergesi.

Otur bekle / Yat bekle: Biraz yürüdükten sonra köpeğinizden oturmasını istiyorsunuz ve kayışını bırakarak biraz ileri yürüyorsunuz. Oturup sizi beklemesi, etrafa koşturmaması ya da aşırı heyecan belirtisi (anksiyete) göstermemesi gerekiyor. Sonra yanına dönüyor ve kayışı tekrar alıyorsunuz.

fullsizerender

Trafik testi: Sınav alanında köpeğinizle yürürken çevrede şehir hayatında karşılaşabileceğiniz, bazı köpekler için heyecan ya da agresif tepkiler yaratabilecek şeyler oluyor. Bisikletle geçen biri, yürüyen küçük bir çocuk, şemsiyeyle gezen ya da çok kalın bir mont giymiş biri, çim biçme makinası gibi.

Bunların arasında sakince yürümeniz ve köpeğinizin hiçbirine tepki vermemesi gerekiyor. Son olarak da yanınızda bir araba duruyor, şoför sizinle konuşuyor ve tokalaşıyor. Buna da tepki vermemesi gerekiyor. Sınav hakemleri ile konuşup tokalaşıyorsunuz, onların da üzerine atlamaması gerekiyor.

Bu sırada Murphy’nin özellikle çim biçme makinasından kaçmasını beklemiştim, ama sakindi, sanırım onu fazla hafife alıyorum

Köpekleri asla hafife almayın!

Sınav öncesinde neler yaptık?

Sınava girmeye karar vermemiz, ilk başta biraz örnek teşkil etmek amaçlıydı. Sahiplenilmiş, sokakta kalmış, travma yaşamış köpeklerin de en az yavruyken size gelen belli bir ırka mensup köpekler gibi olabileceğini göstermekti.

Sonrasında aslında köpekle yaşayan kişilere zorunluluk olması gerektiğine karar verdim. Köpekler bizim canımız, hayat arkadaşımız olabilir ancak en nihayetinde birer hayvan olduklarını kabul etmemiz gerekiyor.

Toplum içinde hep beraber yaşayacaksak, köpeklerin de bu şartlara uyarak kimseyi tehlikeye atmaması için bu sınav hem keyifli hem de büyük bir fırsat.

Sınava girmeye karar verdiğimizde KÖPED’deki eğitmenlerden yönlendirici tavsiyeler aldığımızı kabul ediyorum! (Göktan Eker ve Gamze Aral’a teşekkürler!) Ve bunları sizlerle paylaşmayı da görev biliyorum:

1- Beraber yürümeye alışmak

Murphy dikkati dağınık bir köpek. Çoğunluğunuzun aynı sorunu var biliyorum, sürekli yerde yiyecek bir şeyler arayarak geziyor, bu nedenle de çoğu zaman beni takibi bırakıyor.

Bununla ilgili çalışırken, ben doğru beden dilini kullandığımda (ve biraz ödülle!) Murphy’nin harika bir şekilde yürüyebildiğini farkettim. Yürürken kayışı gevşek tutmanız önemli, ve köpeğe ASLA sert davranmadan, onun istediğiniz şeyi istemesini sağlamalısınız.

Köpeklere daima iyi deneyimler yaşatmalısınız. Yürürken sizinle göz göze geldiğinde, ya da yanınızda güzel bir şekilde yürüdüğünde onu ödüllendirin. (Benim gibi abartıp, oyuna yönlendirmezseniz daha hızlı ilerleyebilirsiniz :))

Köpeklerin yanında aşırı heyecanlı ya da gergin olmamanız çok önemli. Onlar sandığımızdan daha fazlasını anlıyorlar, emin olun!

“Daima nötr ol, iyi bir şey yaptığında ödül ver, hata yaptığında sert davranma ya da iyi bir şey yaptığında onun dikkatini dağıtacak derecede sevinme.” demişti bana Göktan Eker.

Deneyimlerim şu ana kadar HARİKA. Çünkü köpeğin dengesini korumak çok önemli.

Bir kere “aferin sana, bravo” diyerek sarılıp öpmeye kalktım, dikkat darmadağın oldu, oyuna döndü. Bunu eğitimler sırasında değil de oyun oynarken yapın

2- Odak çalışması

Bu konuda hâlâ çok başarılı olduğumuzu iddia edemeyeceğim, çünkü dediğim gibi bizimki yürürken hâlâ yerde bir şeyler arıyor. Ama Murphy’nin hakkını yiyemem, bu konuda çok çalışmadık.

Ben istikrarlı bir şekilde doğru yönlendirdiğimde bunu da aşacağımızı biliyorum. Çünkü köpekler harika varlıklar, yalnızca “pozitif” bir şekilde yönlendirilmeye ihtiyaçları var.

Odak çalışmasında, yine yüzüme baktığında ve yürürken benimle temas (dizime dokunmak, elime burnuyla değmek gibi) ettiğinde ödül vermek şeklinde bir yol izledik. Bu düşündüğünüzden daha zor, en azından bizim için zordu.

3- Otur-yat/bekle

Köpeğinizin ondan ne istediğinizi anlaması için basit, akıl karışıklığı yaratmayan komutlar vermeniz önemli. “Canım neden oturmuyorsun ama” gibi tepkiler yalnızca onun aklını karıştıracaktır.

Ona karşı net olmak her şeyden önemli. Ufak eğitimlerimiz sırasında gereksiz cümlelerimi bıraktıktan sonra Murphy’nin aslında her şeyi daha kolay anlayan bir köpek olduğunu farkettim.

Komut vermek sert bir tabir aslında, sakin, kendine güvenen ve nötr tonda bir “otur” yeterli. Oturmadığında bağırmayın, ona kötü deneyimler yaşatmayın. Bir-iki adım ilerleyin ve tekrar deneyin. Ondan ne istediğinizi anlayacak, sabırlı olun.

Onlara son derece anlayışlı olmalısınız, bir hayvandan sözcüklerle bir şey yapmasını istiyorsunuz, tabii ki zaman alacak!

4- Trafik testi

Murphy’nin eskiden her şeyden korkan bir köpek olduğundan bahsetmiştim. Bu testi nasıl geçtik? Zaman aldı! Korktuğu şeylere asla zorla yaklaştırmadım.

Örneğin, şemsiye gördüğünde kaçtığı dönemde, evde halının üzerine bir şemsiye bıraktım ve çekildim. Uzun bir süre uzaktan izledi. Ona bakmadım. Sonra yavaş yavaş yaklaştı, kokladı.

O yakındayken şemsiyeyi kıpırdattım, alıp başka bir yere koydum. Ona bir ödül verdim. Bekledim. Sonra evde değil, kapının önünde tekrarladım bunu. Sonra dışarı şemsiyeyle çıktık. Böyle böyle alıştı. Şimdi umrunda bile değil!

Köpeğiniz bir şeyden korktuğunda ona kıyamadığınızı anlayabiliyorum, ancak böyle bir anda onu kucağınıza alırsanız, aşırı ilgi gösterirseniz köpek korkularını aşamayacak, bu başka birçok soruna yol açacaktır.

Bırakın (güvenli ve kontrollü bir şekilde) deneyimlesin, koklasın, izlesin, öğrensin. Bu deneyimler sırasında sizin sakin olmanız ÇOK önemli. Bu köpeklerin değil, sizin de sınavınız.

Sınav günü neler oldu?

Sınav öncesi açıkçası fazla çalışmamıştık. Biraz zaman sıkıntısı biraz da hırsım olmadığından diyelim, sınavın olacağı KÖPED’in de merkezi olan K9 Güvenlik Eğitim tesislerine gittik.

Açıkçası giderken sınavı geçebileceğimizi bile düşünmüyordum; ama önemli değildi, çünkü bu bir ego ya da hırs değil, azim ve istikrar işiydi.

Biz iki amatör sınav alanına girdik. Öncelikle bu sınava girmek Murphy’nin kararı değildi, o yüzden her şeyden önemlisi onun huzurlu ve keyifli olmasıydı.

O yüzden benim de içim rahattı, çünkü durumdan mutsuz değildi. Bir sürü muhteşem köpek, Staffordshire Terrierler, Belgian Malinois’lar, Alman Çoban köpekleri… Ve biz!

Sınav umduğumdan güzel geçti, Murphy “cool” tavırları ile gözlerimi yaşarttı. Yat dediğimde pati vermesi ve yürürken kafasının yerde olması biraz puan kırdı tabii, ama benim gönlümün birincisi Murphy, sınavı geçmekle kalmadı, üçüncülük ödülünü de kaptı.

Her zaman diyorum, onu fazla hafife alıyorum galiba. O artık KÖPED ve KIF diplomalı bir sosyal köpek.

Murphy, kupası ve ben :)

Murphy, kupası ve ben

Sosyal Köpek Sınavı neden önemli?

Öncelikle şunu söylemeliyim, sosyal köpek sertifikası ya da köpeklerinizle aldığınız diğer ödüller, sizin sosyal ya da yasal yükümlülüklerinizi azaltmıyor.

Yani beraber sosyal hayatınızda yine kayışını takmalı, köpeklerin girmesinin yasak olduğu yerlerden uzak durmalı (rehber ya da asistan köpek değilse) ve başkalarının kişisel alanlarına aynı şekilde saygılı olmalısınız.

Bu sınav köpeğinizin sizinle beraber şehir hayatına uyumlu olduğunun bir belgesi. Yani tanımadığı biri tarafından kucağa alınma ya da kamusal alanda serbest bırakılma hakkını vermiyor.

Günlük hayatta karşılaşabileceğiniz durumlara karşı uyumlu olduğunu anlatıyor. Bunlar için profesyonel eğitmen olmanız da gerekmiyor, yani aslında bu hepimizin görevi ve sorumluluğu.

En önemlisi de, kimsesiz köpek sayısının bu bilinçle azalacağı gerçeği. Köpeklerin bir çoğu yaşama uyum sağlayamadığı gerekçesiyle terk ediliyor. Bu onların değil, insanların sorumluluğu. Ve bu sınav aslında sorunun çözümü için önemli bir adım. Farkındalık ve bilinç yaratmak için bir araç.

Sosyal Köpek Sınavı’na katılmak için ne yapabilirsiniz?

Sizin ve köpeğinizin bu sınava hazır olduğunu düşünüyorsanız KIF yani Köpek Irkları ve Kinoloji Federasyonu ve/ya KÖPED duyurularını takip ederek, başvuru formunu doldurmanız yeterli.

Sınav günü ise sembolik bir harç yatırarak sınav hakkı kazanıyorsunuz. Köpeğinizi KIF’a kaydettirmeniz de gerekiyor. Murphy “melez köpek kaydı” ile kayıt oldu.

Umarım Murphy ile yaşadığım bu deneyim, bizim gibi amatörlerin bu sınava katılımını ve ortak yaşama uyum sağlamanın bilincini arttırmak için bir fırsat olur. Herhangi bir sorunuz olursa lütfen bize yazın: patipediainfo@gmail.com

Bağlantılar:

KÖPED – Köpek Eğitmenler Derneği ile iletişime geçmek isterseniz buraya tıklayınız. 

KIF – Köpek Irkları ve Kinoloji Federasyonu ile iletişime geçmek isterseniz buraya tıklayınız.

GE: Peki köpeğinizin sosyal yetişmesi için neler yapmanız gerekli ? gelin Bu bölümde Kinoloji Akademisinde yayınlanmış bir makaleden alıntı yapalım.

https://www.kinolojiakademisi.com/

The post Bir Amatörün Sosyal Köpek Sınavı Macerası first appeared on Göktan Eker.

]]>
On Ortak Köpek Korkusu ve Fobisi http://www.goktaneker.com/2022/05/28/on-ortak-kopek-korkusu-ve-fobisi%ef%bb%bf/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=on-ortak-kopek-korkusu-ve-fobisi%25ef%25bb%25bf Sat, 28 May 2022 07:28:51 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3726 Birçok köpek korku ve fobilerden muzdariptir. Bu fobilerin, erken sosyalleşme eksikliği ve olumsuz bir geçmiş deneyim gibi çeşitli nedenleri olabilir. Köpeklerde korku belirtileri arasında sinme, titreme, salya akması, havlama, yıkıcı[...]

The post On Ortak Köpek Korkusu ve Fobisi first appeared on Göktan Eker.

]]>

Birçok köpek korku ve fobilerden muzdariptir. Bu fobilerin, erken sosyalleşme eksikliği ve olumsuz bir geçmiş deneyim gibi çeşitli nedenleri olabilir. Köpeklerde korku belirtileri arasında sinme, titreme, salya akması, havlama, yıkıcı davranışlar ve bazı durumlarda saldırganlık sayılabilir. 

Köpeğiniz korkuyor mu? Nedenini belirlediniz mi? Köpeğinize yardımcı olabilmeniz için en yaygın köpek korkuları ve fobilerinden bazılarını öğrenin.

GE: Köpeklerde bu istenmeyen davranışların oluşmasını engelleme yani doğru köpek seçimi, doğru bakım ve yetiştirme ve en önemlisi zamanında doğru sosyalleştirme oldukça önemlidir.

1-) Gök Gürültüsü Korkusu

Astrofobi, gök gürültüsü korkusu, köpeklerde çok yaygındır. Bu korkunun derecesi köpekten köpeğe farklılık gösterebilir. Bazıları sadece hafif bir gök gürültüsü korkusuna sahip olabilir. Bu durumda, bir köpek hafifçe titreyebilir veya bir fırtına sırasında basık kulaklar, geniş gözler ve kıvrılmış bir kuyruk fark edebilirsiniz. 2 Diğer köpeklerin, saklanmalarına, yıkıcı olmalarına ve hatta bağırsaklarının veya mesanelerinin kontrolünü kaybetmelerine yol açan daha şiddetli bir fobisi olabilir.

Astrofobisi olan köpekler diğer yüksek seslerden korkabilir veya korkmayabilir. Birçok köpeğin genel bir gürültü fobisi vardır. Gök gürültüsü, havai fişekler, yüksek sesli müzik, yoldan geçen kamyonlar vb. duyduklarında korkuya kapılırlar.

2-) Havai Fişek Korkusu

Bir başka yaygın köpek fobisi de havai fişek korkusudur. Fırtına korkusuna benzer şekilde, havai fişeklerin yüksek ve öngörülemeyen sesleri ve ışık gösterileri birçok köpeği korkudan titretir. Bu korku bir köpeğin kaçmasına ve kaybolmasına bile neden olabilir .

Bazı köpeklerin havai fişek sesine yavaş yavaş alışmaları fobiyi ortadan kaldırabilir. Diğer durumlarda, yönetim tekniklerini kullanmanız gerekebilir . Şiddetli havai fişek fobisi olan köpeklerin, kaygı önleyici ilaçlar veya sakinleştiricilerle tedavi edilmesi gerekebilir.

GE: Bu ve benzer bazı davranış sorunlarının uzman veteriner hekim gözetiminde hem sistematik duyarsızlaştırma hem de doğru sakinleştiricilerle giderebilemsinin mümkün olduğuna inanıyorum.

3-) Yalnız Kalma Korkusu (Ayrılık Kaygısı)

Evde yalnız kalma korkusu ayrılık kaygısı olarak adlandırılır. Ayrılık kaygısı yaşayan köpekler, sahipleri evden çıkar çıkmaz yıkıcı davranışlar sergileme eğilimindedir. Diğer belirtiler arasında aşırı havlama ve yalnız bırakıldığında evde eşyalara zarar verme , eşelenme davranışları sayılabilir.

Köpek sahibinin davranışındaki bir değişiklik, bir köpeğin korkularını hafifletmeye yardımcı olabilir. Köpek sahipleri, sadece evden çıkmadan önce alışkanlıklarında değişiklik yaparak ve evden ayrılıp eve döndüklerinde sessiz kalarak, köpeğin kaygısının bir kısmını hafifletebilir. Duyarsızlaştırma, köpeğin yavaş yavaş evde yalnız bırakılmasına alışma süreci, ayrılık kaygısından muzdarip köpekler için de faydalı olabilir.

Bazen, sahibi uzaktayken bir köpeği kafeste kalması için eğitmek de yardımcı olabilir. Ayrılma kaygısı şiddetliyse, bazen hayvan için ilaç verilmesi garanti edilir.

GE: Bu konuda değerli meslektaşım ve Köpek Eğitmenleri Derneği üyesi Oktay Gülsaçan ve Değerli eşi Veteriner Hekim Nil Gülsaçan’ın akademik çalışmaları bulunmaktadır. Sorundan muzdarip olanlar kendilerinden destek alabilirler.

4-) Veteriner Korkusu

Köpeklerin veterinere gitmekten korkması biraz yaygındır. Bir köpeğin veterinere gitmeye ilk kez maruz kalması genellikle garip kokuları, yeni yöntemlerle ele alınmayı, kısıtlanmayı ve aşı olmayı içerir . Köpeklerin veterinere gitmekten kolayca korkmalarına şaşmamalı.

İlgili başka bir fobi yoksa, veteriner korkusu, sadece bir köpeği veterinere muayene gerektirmeyen birkaç sosyal ziyaret için getirerek ele alınabilir. Köpeğiniz sakin kalırsa bol bol övgü ve ikram sunun.

GE: Ülkemizde oldukça yaygın bir fobidir. yazarların da dediği gibi , klinikleri sık sık ziyaret etmek, köpeğin o çevresel şartlar ve veteriner hekim uygulamaları ile ilgili olumlu deneyim kazanlamları son derece önemlidir.

5-) Arabaya Binme Korkusu

Bazı köpekler arabaya binmekten korkarlar. Bu korku genellikle araba sürmek için erken maruz kalma eksikliğinden kaynaklanır. Ayrıca arabayı hasta etmek, barınakta bırakılmak üzere arabaya binmek veya sadece veterineri ziyaret etmek için arabaya binmek gibi arabaya binmekle ilgili olumsuz deneyimlerden sonra da gelişebilir . Köpeğinizi arabaya yavaşça çekmek için ödüller ve övgüler kullanarak ve ardından küçük adımlarla gezintiye çıkmaya çalışarak köpeğinizin arabaya binme korkusunun üstesinden gelmek mümkündür . Hedefin köpek parkı veya yürüyüş gibi mutlu bir yer olduğundan ve çok uzak olmadığından emin olun.

GE: Köpeğin araç yolculuğu ile ilgili zamanında alıştırmaların yapılmaması veya araç yolculuğu sonunda olumsuz tecrübeler edinmesi , özellikle tok karnına yolculuk sonrasında istifra gibi nedenler bu korkuya yol açabilir.

6-) Merdiven Çıkma ve İnme Korkusu

Bir köpek sahibi, bir dizi adıma yaklaşırken köpeği mola verene kadar köpeğinin merdiven inip çıkma korkusu olduğunu fark etmeyebilir. Bu fobi neredeyse her zaman erken sosyalleşme ve maruz kalma eksikliğinden kaynaklanır . Küçük bir köpek yavrusu olarak adımlara maruz kalmayan bir köpek, daha sonraki yaşamlarında bir merdivenle karşılaştığında merdivenlerden yukarı ve aşağı gitme korkusu geliştirebilir. Yukarı ve aşağı basamakları bir oyuna çevirirseniz, bazı köpekler bu korkunun üstesinden gelebilir. Diğer köpeklerin, kelimenin tam anlamıyla, adım adım merdivenlerde gezinmeyi öğrenmesi gerekebilir. Bu zaman alacak ve bolca olumlu pekiştireç alacaktır.

Daha yaşlı köpekler, artrit veya diğer hareketlilik sorunları varsa merdiven kullanmak konusunda isteksiz olabilirler, bu nedenle bu davranış için tıbbi sorunları dışladığınızdan emin olun. Bir köpek geçmişte merdivenlerden kötü bir şekilde düştüyse, bu da korkunun bir nedeni olabilir.

7-) Erkeklerden Korku

Köpeklerin erkeklerden korkmasının oldukça yaygın olduğunu öğrenmek insanları şaşırtabilir. 5 Bazı durumlarda, bu korku bir erkek tarafından istismar edilmekten kaynaklanabilir. Bununla birlikte, daha çok sosyalleşme eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Erkeklerin etrafında fazla zaman geçirmemiş köpekler, daha derin seslerinden, daha büyük yapılarından ve hatta sakallarından korkabilirler.

Erkeklerden korkan köpekler, tehdit edici olmayan bir şekilde erkeklere karşı yavaş yavaş duyarsızlaştırılmalıdır. Korkunç bir köpeğin, bu korkunun bir sonucu olarak birisini hırlayacağını, kırabileceğini veya ısırabileceğini unutmayın. Köpeğinizi dikkatlice bir mesafeden erkeklere maruz bırakın. Erkeklerin göz teması kurmamasını veya köpeğinize yaklaşmaya çalışmamasını sağlayın. Köpeğinizin bu korkuyu yenmesi zaman alabilir.

😎 Yabancı Korkusu

Yabancılardan korkma, erkeklerden korkmaya benzer, ancak bu durumda, bir köpek tanımadığı birinden korkabilir . Bu, üstesinden gelinmesi zor bir problem olabilir çünkü köpeğinize olası her yeni insanı kabul etmesini öğretmek imkansızdır. Köpeğinizin kendi zamanında yeni insanlara yaklaşmasına izin vermek önemlidir. Korkunç bir köpeği bir yabancıyı kabul etmeye zorlamak, bir köpeği saldırgan olmaya itebilir.

9-)Çocuk Korkusu

Köpekler, çeşitli nedenlerle çocuklardan korkarlar. En yaygın olarak, çocuklara erken maruz kalma eksikliğinden kaynaklanır. Birçok insan ebeveyn olmadan önce köpek alacak. Çocuklu bir eve bir köpek yavrusu getirmediğiniz sürece , köpeğiniz onlarla sosyalleşme fırsatı bulamayabilir. Köpeğinizi, yavruluktan başlayarak her yaştan çocuğa göstermek için elinizden gelenin en iyisini yapın.

Çocuklardan korkan köpekler, çocuklarla olumsuz deneyimler yaşamış olabilir. Bir çocuğun niyeti iyi olsa da, bir köpek sevgi tekliflerini bir tehdit olarak yorumlayabilir. Bazı köpekler, bir çocuğun seslerini veya sarsıntılı, koordine olmayan hareketlerini veya küçük boyutlarını anlamayabilir. Çocuk korkusu olan bir köpekle uğraşan köpek sahipleri , bu fobi üzerinde çalışmak için bir köpek eğitmenine veya davranışçıya danışmalıdır.

10 Belirli Nesnelerden Korkma

Bazı köpekler belirli bir nesneden korkarlar: elektrikli süpürge, tatil süsleri, çocuk oyuncağı, inşaat ekipmanı ve daha fazlası. Çoğu zaman bu tür bir korku önemli değildir, çünkü birçok nesne kolayca gözden kaybolabilir. Ancak bazı durumlarda sorunlu olabilir. Örneğin, köpeğiniz apartmanınızın dışındaki bir heykelin yanından geçmeyi reddederse veya halıyı her süpürmeniz gerektiğinde titreyen, endişeli bir karmaşaya dönüşürse . Bu durumda, köpeğinizi korktuğu nesnelerle yavaş yavaş pozitif, mutlu bir şekilde tanıştırmanız gerekebilir.

Evcil hayvanınızın hasta olduğundan şüpheleniyorsanız hemen veterinerinizi arayın. Sağlıkla ilgili sorular için, evcil hayvanınızı muayene ettikleri, evcil hayvanınızın sağlık geçmişini bildikleri ve evcil hayvanınız için en iyi önerileri yapabilecekleri için her zaman veterinerinize danışın.

Amy Bender

Amy Bender, köpeklerle profesyonel olarak çalışan on yılı aşkın deneyime sahip bir köpek eğitim uzmanı ve yazarıdır. Köpek eğitim işletmesi sahibidir ve Profesyonel Köpek Eğitmenleri Derneği üyesidir.

Anna O’Brien

Anna O’Brien, DVM, besi hayvanları, evcil hayvanlar ve egzotik hayvanları tedavi etme konusunda on yıldan fazla deneyime sahip başarılı bir veteriner ve ödüllü yazardır. Amerika Köpek Yazarları Derneği’nden Maxwell Madalyonunu kazandı. Dr. O’Brien, The Spruce Pets’in veterinerlik inceleme kurulunun bir parçasıdır.

The post On Ortak Köpek Korkusu ve Fobisi first appeared on Göktan Eker.

]]>
Psikolojiye Göre Evcil Hayvanlarımıza “Çocuğum!” Diyecek Kadar Bağlanmamızın Ardında Yatan Sebepler http://www.goktaneker.com/2022/05/17/psikolojiye-gore-evcil-hayvanlarimiza-cocugum-diyecek-kadar-baglanmamizin-ardinda-yatan-sebepler/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=psikolojiye-gore-evcil-hayvanlarimiza-cocugum-diyecek-kadar-baglanmamizin-ardinda-yatan-sebepler Tue, 17 May 2022 06:23:06 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3589 https://www.webtekno.com/evcil-hayvanlara-yavrum-demek-h122723.html 2018 yılında yapılan bir araştırmaya göre evcil hayvan sahiplerinin %85’i heteroseksüel kadınlardan oluşuyor. Araştırmanın sonuçlarına göre; bu kişilerin, eğer kendi biyolojik çocukları yoksa, evcil hayvanlarından bahsederken “yavrum, çocuğum” ifadelerini[...]

The post Psikolojiye Göre Evcil Hayvanlarımıza “Çocuğum!” Diyecek Kadar Bağlanmamızın Ardında Yatan Sebepler first appeared on Göktan Eker.

]]>
https://www.webtekno.com/evcil-hayvanlara-yavrum-demek-h122723.html

2018 yılında yapılan bir araştırmaya göre evcil hayvan sahiplerinin %85’i heteroseksüel kadınlardan oluşuyor. Araştırmanın sonuçlarına göre; bu kişilerin, eğer kendi biyolojik çocukları yoksa, evcil hayvanlarından bahsederken “yavrum, çocuğum” ifadelerini daha sık kullandığı görülmüş.

Antropolog Shelly Volsche’un bir araştırmasında dile getirdiği üzere son yıllarda, evcil hayvanlara olan ilgi artmış durumda. Artan ilgiyle beraber hayvanları sevme şeklimiz de evrilmiş gibi duruyor; çünkü online platformlarda ve hayvan sahiplendirme sayfalarında “Ben onun annesiyim“, “Ben onun babasıyım“, “Öz çocuğum olsa anca bu kadar severdim”, “Oğlum”, “Kızım” gibi söylemleri sık duyar olduk.

İnsan ilişkilerini tanımlamak için kullanılan bu kavramlar, insanların evcil hayvanlar ile olan ilişkilerini tanımlamak için de kullanılmaya başlanınca online platformlarda yanlış anlaşılmalar ortaya çıkabiliyor.

Ortaya çıkan yanlış anlaşılmalarla beraber, bu durumu daha ileri bir seviyeye taşıyan ve gerçekten de kendi çocuğu gibi gören bir kitle de mevcut gibi duruyor. İnsanların neden hayvanlarla bu kadar yakın bir bağ kurduğuyla ilgili farklı mecralarda farklı teoriler mevcut. Bu teorilerden bazıları ise şunlar: 

  • Hayvan yavruları insan yavrularının yerini mi alıyor?
  • İnsanlar bağ kurma ihtiyacını hayvanlarla mı gideriyor?
  • İnsanların bu davranışları hayvanların doğasını mı değiştiriyor?

Hayvan yavruları insan yavrularının yerini mi alıyor?

köpek sevgisi

İnsan ve hayvan ilişkileri üzerine çalışan bilim insanları, bilimde yeni bir alanın keşfini sağladılar: Antrozooloji (Anthrozoology). Bu alanda çalışan evrimci antropolog Sarah Hrdy, 2009’da, kendi türünden olmayan canlıların yavrularının bakımını üstlenmenin insanlara has bir özellik olduğunu belirttikten sonra bunun antropologlar ve biyologlar arasında alloparenting olarak bilindiğini de aktardı.

Bu anlayışa göre insanlar bu çağda kendi yavruları yerine hayvanların yavrularını koyuyor olabilir. Çünkü evcil hayvanın bakımını üstlenmek bir çocuk yetiştirmeye kıyasla daha az zaman, maliyet  ve emek gerektirir. Bununla beraber insanın duygusal ihtiyaçlarını (sevgi, ilgi, bağ kurma vb.) gidermenin yeni bir yolu da olabilir.

İnsanlar bağ kurma ihtiyacını hayvanlarla mı gideriyor?

Bağlanma kuramının kurucularından olan Psikolog John Bowbly’ye göre insan ilk güvenli bağlanmasını kendisine bakım veren kişiyle, çoğu zaman annesiyle kurar. Bu, 2 yaşına kadar devam eder. Ergenlikte bu bağ arkadaşlarla kurulurken yetişkinlikte ise romantik ilişkilere evrilir. Dolayısıyla bu bağ kurma ihtiyacı sürekli devam eder. Bu teoriyi dillendiren kişilere göre insanlar birbirlerine karşı güven problemi yaşadıkları ve birbirleriyle bağ kurmak istemedikleri için kendilerine ihanet edemeyecek canlılar olan hayvanlara yönelmiş olabilirler. 

hachi

Ayrıca hayvanlar kontrol edebildiğimiz canlılar oldukları için gelecek korkumuzu da yatıştırıyor olabilirler: Evcil hayvanlar yaşlansalar da değişmezler ve istediğimiz tutarlılığı sağlarlar. Her gün eve geldiğimizde bizi görmekten mutlu olurlar, ilgimizi beklerler, bize sevgi vermeye hazırdırlar. Hatta biz öldükten sonra bile bizi sevmeye devam edebilirler. Tıpkı ölen sahibinin ardından 15 yıl boyunca onu her akşam beklediği metro istasyonunda aynı saatte bekleyen Hachi gibi. Hachi: Bir Köpeğin Hikayesi (Hachiko: A Dog’s Tale) filminde, Hachi her sabah sahibiyle beraber metro istasyonuna kadar yürür, akşam da onun geleceği saatlerde tekrar metro istasyonuna gelip onu bekler ve beraber evlerine dönerler. Sahibi öldüğünde de, kendisi de ölene kadar buna devam eder.

İnsanların bu davranışları hayvanların doğasını değiştiriyor olabilir mi?

Bu teoriye göre hayvanlar insan olmadıkları için onları seviyoruz. Kendimizde ve başkalarında görmek istediğimiz şeyleri onlara yansıtıyoruz. Onların gerçekten hayvan -vahşi, doğal- olmalarını istemiyor ve bizim gibi bir insan olmalarını ama daha statik ve öngörülebilir olmalarını istiyor olabiliriz. 

Hatta bu yüzden  onlara banyo yaptırıp, kıyafetler almış, onlara kendi evimizi açmış olabiliriz. Yalnızlık korkumuzu da onlarla yenmeye çalışıyoruzdur belki de.

köpek

The post Psikolojiye Göre Evcil Hayvanlarımıza “Çocuğum!” Diyecek Kadar Bağlanmamızın Ardında Yatan Sebepler first appeared on Göktan Eker.

]]>
BEN BİR EN GENERALLİ BAŞ MÜDÜR CEOSU KÖPEK DAVRANIŞ UZMAN ASTRONOTU KÖPEK PSİKOLOĞU EĞİTMEN EĞİTİCİSİYİM. http://www.goktaneker.com/2022/05/10/ben-bir-en-generalli-bas-mudur-ceosu-kopek-davranis-uzman-astronotu-kopek-psikologu-egitmen-egiticisiyim/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=ben-bir-en-generalli-bas-mudur-ceosu-kopek-davranis-uzman-astronotu-kopek-psikologu-egitmen-egiticisiyim Tue, 10 May 2022 12:26:51 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3580 Dünya Psikologlar gününe ithafen……………. Son dönemde köpek sahiplerinin kafasını oldukça karıştıran bir konuya açıklık getirmenin faydalı olacağını düşündüm. Zira danışmanlık hizmeti verdiğim köpek sahiplerinin bir çoğu köpeklerinde oluştuğunu düşündükleri sorunlarla[...]

The post BEN BİR EN GENERALLİ BAŞ MÜDÜR CEOSU KÖPEK DAVRANIŞ UZMAN ASTRONOTU KÖPEK PSİKOLOĞU EĞİTMEN EĞİTİCİSİYİM. first appeared on Göktan Eker.

]]>

Dünya Psikologlar gününe ithafen…………….

Son dönemde köpek sahiplerinin kafasını oldukça karıştıran bir konuya açıklık getirmenin faydalı olacağını düşündüm. Zira danışmanlık hizmeti verdiğim köpek sahiplerinin bir çoğu köpeklerinde oluştuğunu düşündükleri sorunlarla ilgili veya köpeklerinin eğitim ihtiyacı kapsamında aldıkları hizmet sonucu ya çözüme ulaşamadıklarını ya da sorunun daha da içinden çıkılmaz hale geldiğini belirttiler.

Köpek Eğitmenleri Derneği Başkanlığı görevini yürütmemden dolayı da tabiri caiz ise bir çok köpek eğitim faciası şikayet olarak tarafımıza iletiliyor.

Köpek Sahipleri açısından konuya baktığımızda Kavramların birbirine çok karıştığını hatta art niyetli kişiler tarafından da özellikle karıştırıldığını söyleyebilirim. Bırakın davranış uzmanlığını , köpek eğitmeni olduğunu belirten  eden kişilerden  bile herşeyden önce bunu belgelendirilmesini istemek köpek sahiplerinin en doğal hakkıdır.

Köpek ile birlikte yaşama kültürünün oluşmasının temeli köpek sahiplerinin bilgilenmesi ve bilinçlenmesi prensibinden hareketle  KÖPEK DAVRANIŞÇISI, KÖPEK DAVRANIŞ UZMANI , KÖPEK PSİKOLOĞU, KÖPEK EĞİTMENLİĞİ, UZMAN KÖPEK EĞİTMENLİĞİ , EĞİTİCİ EĞİTMENİ  gibi bir çok titr hoyrat bir şekilde kullanılıyor , gelin bu kavramları beraber anlamaya çalışalım.

DAVRANIŞÇILIK NEDİR ?

Davranışsal psikoloji olarak da bilinen davranışçılık, tüm davranışların koşullanma yoluyla kazanıldığı ve koşullandırmanın çevre ile etkileşim yoluyla gerçekleştiği fikrine dayanan bir öğrenme teorisidir . Davranışçılar, eylemlerimizin çevresel uyaranlar tarafından şekillendirildiğine inanırlar.

Bu düşünce okuluna göre davranış, içsel zihinsel durumlardan bağımsız olarak sistematik ve gözlemlenebilir bir şekilde incelenebilir. Davranış teorisi ayrıca biliş , duygular ve ruh halinin çok fazla öznel olduğu için yalnızca gözlemlenebilir davranışların dikkate alınması gerektiğini söyler.

Katı davranışçılar, herhangi bir kişinin herhangi bir görevi – genetik arka planı, kişilik özellikleri ve içsel düşünceleri ne olursa olsun – fiziksel yeteneklerinin sınırları dahilinde yapmak için eğitilebileceğine inanırlar. Sadece doğru şartlandırmayı gerektirir. ( https://www.verywellmind.com/behavioral-psychology-4157183#:~:text=Behaviorism%2C%20also%20known%20as%20behavioral,are%20shaped%20by%20environmental%20stimuli. ) 

Davranışçılık veya behaviorizm, I. Dünya Savaşı sıralarında bir grup Amerikalı psikoloğun, yapısalcılığa ve işlevselciliğe karşı çıkmaları ve bilincin iç gözlem yöntemi ile incelenmesine kuşku ile bakmaları sonucu ortaya çıkan, bilinç hallerinin değil, davranışların, gözlenebilir durumların incelenmesi gerekliliğini savunan psikoloji kuramı akımıdır.

Davranışçıların önde gelen temsilcileri Watson ve Pavlov‘dur. Bunlar bilinç kavramını bir yana bırakıp davranışları incelemişlerdir. Davranışçılara uyaran (stimulus)-tepki (response) psikologları da denir. Davranışçılara göre objektif tekniklerle gözlenebilen sadece çevresel uyarıcılara, insanların bu uyaranlara karşılık gösterdikleri tepkilerdir. Davranışçılar, gözlem ve deney yöntemini kullanırlar. Davranışçılar, organizma ve çevre ilişkilerinin insan ve hayvanlarda birbirinin aynı olduğu kanısındadırlar. Bu nedenle hayvanlar üzerinde psikolojik araştırmalar yapmışlardır. Örneğin Pavlov koşullu öğrenme deneylerini köpekler üzerinde yapmıştır.

Davranışçı psikologlar,insan davranışlarının açıklanmasında çevre faktörüne çok fazla önem verdikleri ve diğer etmenleri görmezden geldikleri gerekçesiyle diğer ekollerin savunucuları tarafından ağır bir biçimde eleştirilmiştir.Bununla birlikte davranışçı akım,psikolojinin bir bilim niteliği kazanmasına önemli katkılar sağlamıştır. Zira Psikolojiye ölçme ,değerlendirme istatistik gibi pozitif bilimler bu akım ile kazandırılmıştır.

Sınıflandırma

  • Yöntemsel: Watson’un davranışçılığı; davranışın nesnel çalışmasıdır. Bilişsel süreçler, içsel durum dikkate alınmaz.
  • Radikal: Skinner’in davranışçılığı; Yöntemsel Davranışçılığın aksine, davranış ilkelerine, organizmanın içsel süreçlerini dahil edecek biçimde genişletir; mekanik ve indirgemeci değildir; kuramsal olaylar davranışların nedeni olarak düşünülmez; olaylar, en azından onların yaşandığı bireyde gözlemlenebilir olmalıdır. Willard Van Orman Quine radikal davranışçılığın birçok fikrini dil eğitiminde kullanır.
  • Teolojik: Skinner sonrası; Bilişsel süreçlerin aksine nesnel gözlemlere odaklanır.
  • Teorik: Skinner sonrası; Gözlemlenebilir içsel süreçleri kabul eder, dinamiktir.
  • Biyolojik: Skinner sonrası; Algısal ve motor davranış modüllerini, davranış sistemlerinin teorisini temele alır.
  • Psikolojik Davranışçılık: İnsanı merkeze alan ilk genel davranışçı kuram. “mola”, “sembolik pekiştirme” ve diğer analiz ve bulguları ortaya çıkardı. Bu kuram çocuk gelişiminin davranışsal incelemesinde, eğitimde, anormal ve klinik alanlarda kullanılır. PD, uygulamalı davranış analizi için yeni yollar sunar.

(https://tr.wikipedia.org/wiki/Davran%C4%B1%C5%9F%C3%A7%C4%B1l%C4%B1k

GE: Tam olarak Bu aşamada yani davranışçıların poizitif bilimlerden fazlası ile faydalanmaya başlaması ve Psikolojik davranışçılar ile özellikle çocuk gelişiminin davranışsal incelemesi ile köpeklerin de davranışlarının anlaşılmasında yeni çığırlar açıldığını düşünüyorum.

‘’Verywell’den Bir Söz

Davranışsal yaklaşım, bir zamanlar olduğu gibi baskın güç olmasa da, insan psikolojisi anlayışımız üzerinde hala büyük bir etkisi oldu . Tek başına koşullandırma süreci, insanların nasıl öğrendiğinden dilin nasıl geliştiğine kadar birçok farklı davranış türünü anlamak için kullanılmıştır.

Ancak davranışsal psikolojinin belki de en büyük katkıları pratik uygulamalarında yatmaktadır. Teknikleri, sorunlu davranışları değiştirmede ve daha olumlu, yardımcı tepkileri teşvik etmede güçlü bir rol oynayabilir. Psikolojinin dışında, ebeveynler, öğretmenler, hayvan yetiştiricileri ve diğerleri, yeni davranışları öğretmeye ve istenmeyenleri caydırmaya yardımcı olmak için temel davranış ilkelerini kullanır. ‘’

KÖPEK DAVRANIŞÇISI

Bir köpek davranışçısı, köpeklerin neyi ,neden yaptıklarını anlayan ve köpeğinize hayata farklı bir yaklaşım öğretmenize yardımcı olan kişidir.( https://www.ck9training.co.uk/blog/what-does-a-dog-behaviourist-do/

Yani Köpek Davranışçısının öncelikle Köpek Etolojisi konusunda temel bilgilere sahip olması gerekmektedir. Köpek ırklarını ve  ırkların kendine has davranışlarına hakim olması da doğal olarak gereklidir. Köpeklerin iç güdüleri , motive edilme yöntemleri , köpeğin içgüdüsel ve duygusal ihtiyaçlarını ayırtedebilen bir kişidir. Bu sebeple köpekleri mizaçlarına ve yeteneklerine göre değerlendirerek eğitim programının kişiselleşmesini sağlayabilirler.

Köpek davranışçıları genellikle, köpek davranışını daha derinden anlamak için çalışmalarını ve deneyimlerini genişleten nitelikli köpek eğitmenleridir diyebiliriz. Nitelikli bir köpek eğitmeni, köpeklerin nasıl öğrendiğini anlar ve sizin ve köpeğinizin görgü, güven ve genel itaati beslemenize yardımcı olacak her türlü denenmiş ve test edilmiş tekniğe sahiptir. Birçok köpek eğitmeni, koku çalışması, çeviklik, beceri eğitimleri veya flyball gibi eğlenceli aktivitelerde yardımcı olur.

Davranışçılar, köpek eğitimi bilgisini bir adım daha ileri götürür ve bunu, zorlu davranışları olan köpeklere daha iyi bir şeyler yapmanın yolunu bulmalarında yardımcı olmak için kullanır. Örneğin, diğer köpeklere hırlayan, havlayan  ve dişerini sıyıran bir köpeğe, diğer köpekleri görmezden gelmesi öğretilebilir. Sabır gerektirir ve ölçülü bir yaklaşım gerektirir, ancak her şey evcil hayvanınızın neden belirli bir şekilde davrandığını bulmakla başlar.

GE :Bir köpek eğitmeninin aynı zamanda davranışçı olması gerekliliğine inanan bir eğitmen olarak tüm köpeklere standart bir eğitim metodolojisi uygulamanın yanlış olduğunu söyleyebilirim. Köpek eğitmeni Köpeğin sahibinin beklentisi, köpeğin insanlarla , diğer hayvanlarla yaşadığı çevreye uyum sağlaması v, köpeğin içgüdüleri yetenekleri ve duygusal ihtiyaçları üçgeninde bir denge kurabilmelidir.

KÖPEK DAVRANIŞ UZMANI 

Köpek Davranış Uzmanlığı ancak lisans düzeyinde bir eğitim ile mümkün olabilir.

Köpek Davranış uzmanlığı konusunda batı ülkelerinde sadece Veteriner Hekimlerin ve Zootekni mezunlarının eğitim olanaklarına ulaşabildikleri  , bazı üniversitelerde psikolıji bölümü mezunlarının Köpek Davranış uzmanlığı konusunda çalışma yapabildiklerini görebiliyoruz. Ülkemizde de bu konuda uzun süredir çalışan veteriner hekimi davranış uzmanlarının varlığı da sektör adına sevindirici olmakla beraber , köpek eğitmenlerinin kendilerine Köpek davranış uzmanı gibi ünvanlar  vermelerinin olduka yanlış ve yanıltıcı olduğunu düşünüyorum. Bir köpek eğitmeni davranışçı olabilir ancak davranış uzmanlığı ünvanını alabilmek için gerekli lisans veya yüksek lisans eğitimini almadığı sürece kendine davranış uzmanı diyemez.

Nitelikli bir köpek davranış uzmanı, köpeğinizin kötü davranışları, yaramazlıkları ve aşağıdaki gibi istenmeyen faaliyetlerle başa çıkmanıza yardımcı olabilir. anlaşılacağı üzere Davranış Uzmanı köpeğe yeni komutlar öğretmekten ziyade, sahibi ile yaşadığı sosyal hayata uyum sorunu yaşaması durumunda devreye girer. Ancak davranış uzmanlarının köpeklerin hem normal davranışlarını çok iyi bilmesi , gelen şikayetlerde hangi davranışların bir davranış bozukluğu olduğunu ayırtedebilmesi aynı zmanda davranış sağaltımı veya rehabilitasyonu konusunda bilgi ve deneyim sahibi olması gereklidir.

Köpekte Bir davranış sorunu itaat eğitimi verilerek ortadan kaldırılmaz.

Köpekte gözlemlenen bir davranış sorunu sabahtan akşama oluşmadığı gibi akşamdan sabaha da düzeltilmez bir süreç gerektirir.

Köpeklerde davranış sorunlarına sebep olabilecek bir çok sebep veya karma sebepler olabilir, genetik , fizyolojik endokrinolojik sebepler dolayısı ile agresyon, korkaklık ve benzeri istenmeyen davranış sergileyen köpekler azımsanmayacak kadar çoktur.

Ancak bir davranışın , davranış bozukluğu olup olmadığına karar vermek ve sadece eğitimle bu sorunların ortadan kalkabileceğini iddia etmek en hafif tabiri ile cehalet olarak tanımlanmalıdır.

Davranışçı bir köpek eğitmeni öncelikle davranış sorunu olduğu düşünülen bir köpeği veteriner hekime yönlendirmek sorumluluğunu taşımalıdır. Ülkemizde Köpek davranışları konusunda çalışan çok değerli veteriner hekim arkadaşlarımızın olması dolayısı ile köpeğin kendi veterineri  bu konuda kendini yeterli hissetmese bile uzmanlarla irtibat kurarak köpek için gerekli sağlık taramalarını rahatlıkla yapabilir.

Tüm bu sebeplerle veteriner hekimler ve davranışçı köpek eğitmenlerinin birlikte çalışması son derece önemlidir. Öncelikle tıbbi bir sorunun bu davranış problemine neden olup olmadığı tespit edilmedilir. Veteriner hekim gerektiğinde ilaç kullanımı konusunda karar verici merci olarak , davranışçı köpek eğitmeninden uygulama ile ilgili destek isteyebilir. Zira istenmeyen davranışın yerine köpek için keyifli ve güvenli bir davranış inşa etme süreci bolca tekrar,  sabır,  kararlılık,  devamlılık ve tutarlılık prensipleri ile olabilir.

KÖPEK EĞİTMENİ

Yukarıda davranışçılık ve davranış uzmanlığı ile ilgili yaptığımız açıklamalar ışığında köpek eğitmenlerinin normal davranışlar sergileyen bir köpeğe, köpeğin yeteneği ve karakteri göz önünde bulundurarak  ulusal veya uluslararası standartlarda oluşturulmuş davranışlar kazandıran diğer bir deyişle köpeğin sahibi ile birlikte konforlu bir hayat yaşamasını sağlayan meslek dalı olarak adlandırabiliriz.

Örneğin köpeğin sizi çekiştirmeden yürümesini istiyorsanız, temel bazı komutları öğrenmesini bekliyorsanız, Tuvaletini doğru yere yapmasını istiyorsanız , Sosyal Köpek Sınavı, Toplumsal Hayata Uyum Sınavı, İtaat ve Refakat Sınavı gibi sınavlardan köpeğinizin geçip aldığı eğitimi belgelendirmesini istiyorsanız , köpekli sporlara merak sardıysanız ihtiyacınız olan bu konuda kendini kanıtlamış bir eğitmenden destek almaktır.

Ne yazık ki ülkemizde bir kişinin kendini köpek eğitmeni olarak ilan etmesi , sosyal medyada çarpıcı  video tasarımları ve güzel fotoğraflarla ilginizi çekmesi son derece olağandır.

Bu sebeple bir köpek eğitmeninden destek almayı düşünüyorsanız öncelikle daha önce eğittiği köpek sahiplerinden referans almayı ,müşterilerine ait  eğittiği köpekler ile girdiği sınav sonuçlarını görmeyi , HEPSİNDEN ÖNEMLİSİ KÖPEK EĞİTMENLİĞİ EĞİTİMİNİ BELGELEMESİNİ TALEP ETMEYİ ihmal etmeyiniz.

Özellikle pandemi ile birlikte mantar gibi artan ONLINE köpek eğitmenliği kurslarına da ayrı bir parantez açmak gerektiğine inanıyorum. Bir ressam , bir heykeltraş bir müzisyen ne kadar online eğitimle yetişirse , köpek eğitmeni de o kadar yetişir. Online eğitimler teorik bilgilerin aktarılması uygulamanın gösterilmesi için faydalı olabilmekle beraber bizim mesleğimiz UYGULAMA ve BOLCA tekrar içermektedir. Her eğitim programının sonucunda teorik ve uygulamalı sınav da verilen eğitimin ne kadar doğru alındığının bir göstergesidir.

Temel bir eğitmenlik eğitimi almamış , ikişer üçer günlük seminerler veya workshoplara katılmış kendini geliştirmeye çalışmış eğitmen arkadaşlarımız da yok değildir, bu durumda daha önce de bahsettiğimiz gibi emin olmamız gereken sektörel sınavlarda eğitmen arkadaşımızın ne kadar yer aldığının görülmesidir.

UZMAN KÖPEK EĞİTMENİ

Aslına bakarsanız ülkemizde sektörde uzun süre geçiren ben de dahil bir çok meslektaşımın kullandığı bir ünvan olarak karşımıza çıkan bir başlık. Ancak Köpek eğitimi konusunda ileri seviyedeki ülkelere baktığımızda devlet kurumları veya sivil toplum örgütlerince oluşturulmuş sisteme baktığımızda bir eğitmenin uzman olabilmesi için , öncelikle bir alanda uzun süredir faaliuyet gösteriyor olması , o alanda bir kaç köpekle ulusal ve uluslararası sınavları başarı ile tamamlamış olması gereklidir.

Köpek eğitmeni köpekleri eğitirken , uzman Köpek eğitmeninin hem köpekleri çok iyi eğitiyor olması hemde söz gelimi bir pet eğitmeni ise Formasyon sahibi de olması gerekmektedir. Zira Uzman köpek eğitmeni sadece köpeği eğitmekle kalmaz köpeğin nasıl doğru yönetileceği hususunda köpeğin aile bireylerini de eğitebilmesi gerekmektedir. Sahip eğitimi şunu şöyle yap bunu böyle yap talimatları ile verilen bir eğitim değildir.

Yetişkin eğitimi başta olmak üzere , pediatrik ( çocuk )  ve geriatrik ( yaşlı ) eğitimi konusunda eğitim almış olmalı, en azından bilgi ve deneyim sahibi olmalıdır. Zira köpek eğitmenleri köpekle birlikte yaşama kültürünü en önemli halkalarından biridir. Köpek sahiplerine doğru bilgi vermeli ( bilişsel) ,  Köpek sahiplerinde bir bilinç oluşturmalı – söz gelimi tasmasız köpeği sosyal ortamlara salmama gibi ( duyuşsal  ) , son raddede ise uygulamalı beceri ile köpek sahibinin köpeği kontrol etmesini  ( psikomotor  ) sağlayabilmelidir.

EĞİTMEN EĞİTİCİSİ 

Ülkemizde hemen hemen mesleğe her yeni başlayan köpek eğitmeni arkadaşlarımızın henüz bir uzmanlık alanına hazi olmadan veya bir yeterlilik kazanmadan kendilerine verdikleri diğer ünvanlardan biridir.

Eğitmen eğiticisi kesinlikle bir formasyon eğitimi almalı, eğitim ihtiyacı belirleme , eğitim programı oluşturma, öğretim hedefleri belirleme , ölçme değerlendirme gibi bir öğretmenin bilmesi gereken bir çok alanda kendini geliştirmiş , yetiştirmiş olması gerekmektedir. Uzman bir köpek eğitmeninin bu eğitimleri alması ile birlikte sektöre yeni eğitmenler kazandırması son derece doğal bir o kadar da gereklidir.

Köpek sahiplerini bilgilendirme ve köpek eğitmeni seçerken akıllarında tutmaları gerektiğine inandığım bu çalışmayı paylaşma nedenlerinden biri ülkemizde yasal veya yapısal bir düzenleme olmamasından dolayı konunun oldukça gri bir alanda kalması ve istismara açık olmasıdır.

Kaleme aldığım bu çalışmanın  hem köpek sahipleri için bir rehber hem de köpek eğitim sektöründe faaliyet gösteren meslektaşlarım için bir kariyer hedefi belirleme açısından faydalı olması dileğiyle ….

The post BEN BİR EN GENERALLİ BAŞ MÜDÜR CEOSU KÖPEK DAVRANIŞ UZMAN ASTRONOTU KÖPEK PSİKOLOĞU EĞİTMEN EĞİTİCİSİYİM. first appeared on Göktan Eker.

]]>