Eğitim Hizmetleri - Göktan Eker http://www.goktaneker.com Polis ve Askeri Köpek Eğitim Uzmanı - K9 Trainer Göktan Eker's Blog Wed, 30 Aug 2023 15:20:12 +0000 en-US hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.7 KÖPEKLERİN SÜPER GÜCÜ http://www.goktaneker.com/2023/08/30/kopeklerin-super-gucu/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=kopeklerin-super-gucu Wed, 30 Aug 2023 15:20:10 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3849 Ev Köpekleri için Nosework/Scentwork – Burun ve Koku Egzersizleri BURUN VE KOKLAMA Bildiğiniz üzre Köpeklerin atalarının kurtlar olduğu yaygın bir teoridir. On binlerce yıldır avlanan kurtlar köpeklere birçok miras bırakmışlardır. Kurtların hayatta kalmaları[...]

The post KÖPEKLERİN SÜPER GÜCÜ first appeared on Göktan Eker.

]]>
Ev Köpekleri için Nosework/Scentwork – Burun ve Koku Egzersizleri

BURUN VE KOKLAMA

Bildiğiniz üzre Köpeklerin atalarının kurtlar olduğu yaygın bir teoridir. On binlerce yıldır avlanan kurtlar köpeklere birçok miras bırakmışlardır.

Kurtların hayatta kalmaları için besin bulma ,nesillerini devam ettirmek için eş seçme ,canlı ve cansız varlıkları tanımlama ve hatta canlı varlıkların duygu durumlarının anlaşılmasında sahip oldukları koklama becerisi oldukça önemlidir.

Binlerce yıldır , burunlarını kullanarak avlanan kurtların köpeklere bıraktığı en önemli miraslardan biri çok iyi koku alma becerisidir.

Yapılan araştırmalarda İnsan beyninin %5’i kokuyla ilintili iken bu oran KÖPEKLERDE %35dir. Bu Fizyolojik durum bile bizlere önemli ipuçları vermektedir.

Köpeklerim Burun deliklerinin ucundaki kanatçık benzeri yapılar, köpeğin burnuna giren havanın yönünü tayin etmeye yarar. Bununla birlikte bu yapı köpeğin burnuna  iki farklı yönden de bir koku akışı ve tespit yeteneği sağlar 

Diğer bir deyişler köpekler bir kokunun nereden geldiğini ‘‘stereo’’ olarak algılayabiliyorlar.

Doğada yaşayan kurdun mutluluk formülü

1-) Mental Egzersizler- Avını, eşini , sürü bireylerini vb koklama

2-) Fiziksel Egzersizler- Avını yakalama, alanını savunma , flört davranışları vb.

3-) Doğru İletişim- Sürüye ait olma ve işbirliği


Mutlu Köpek Formülü
 

1.png

Mental Egzersiz

Köpekler için mental egzersizler koklama ve sorun çözme üzerine kuruludur. Eğer köpeğin koklamasını ve koklayarak bir sorunu çözmesini bir sonuca ulaşmasını sağlayabiliyorsanız , onu ciddi anlamda yormuşsunuz demektir. Özellikle detektör köpekler ve arama kurtarma köpekleri bu konuda yoğun çalışmaktadır.

2.png

Fiziki Egzersiz

Tabii ki sadece yüzme değil, düzenli yürüyüşler , koşular , çeviklik ve kondüsyon parkuru ( bu parkurlarda da köpekler sorun çözdükleri için fiziki ve mental egzersizi birlikte yapmış olurlar.

3.png

Doğru İletişim

Tüm bu egzersizleri köpeğinizi mutlu edecek şekilde ve yeteri kadar yaptığınızda geriye sadece onunla etolojik anlamda doğru iletişim kurmak kalıyor.

BURUN EGZERSİZLERİ


1.jpg

Ev Köpekleri için mental egzersiz.

Ameliyat geçirmiş köpekleri yorma ve fiziksel hareketleri azaltma.


Fiziksel Engelli Köpekleri için oldukça mutluluk verici zihinsel egzersiz uygulaması


Köpek ve sahip ilişkisinin gelişmesinde çok büyük katkı.

Barınak ve Sokaklardan sahiplenilen özellikle travmatik köpeklerin özgüvenlerini arttırıcı veya agresyonu olanlar için agresyon bastırıcı fayda.

SCENTWORK-KOKU EGZERSİZLERİ

Burun egzersizlerinde daha çok köpeğin maması , lezzetli yiyecekler ve köpeğin sahibinin kokusu kullanılırken bu aşamada farklı kokular eğitimlere dahil edilmektedir.



HUŞ AĞACI YAĞI, SELVİ AĞACI YAĞI,  ANASON VEYA KARANFİL KOKUSU KULLANILAN EN YAYGIN KOKULARDIR.

EGZERSİZLER EV İÇİNDE YAPILMAKLA BERABER ,DIŞ MEKANDA DA UYGULANABİLİR.

Köpeklerin iç mekanda başlayan egzersizleri ,dışarıda sosyalizasyon problemi yaşayan köpeklerin dış mekana alıştırılmasında oldukça etkilidir.

Ürkek çekingen köpekler için farklı bir özgüven geliştirici etkinliktir.

Özellikle başka köpeklere agresyon sergileyen köpeklerin duyarsızlaştırılmasında kullanılabilmektedir.

Köpeğimiz ile bu egzersizleri evin etrafından başlayarak dış çevrede parklarda da yapabilir, böylece dışarıda bulunduğunuz tuvalet ve gezinti saatlerine ilave keyifli vakit geçirebilirsiniz.


Bu egzersizleri köpekle yapacağınız ona uygun fiziki egzersizlerle de kombine ederseniz, köpeğinizden ve sizden mutlu kimse olmayacaktır.

Workshop ve Eğitim Gruplarına katılım için goktaneker@gmail.com


WE HELP DOGS TO HELP PEOPLE…….





The post KÖPEKLERİN SÜPER GÜCÜ first appeared on Göktan Eker.

]]>
DNA / FORENSIC DOGS ANTİKRİMİNAL BURUNLAR http://www.goktaneker.com/2023/08/24/dna-forensic-dogs-antikriminal-burunlar/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=dna-forensic-dogs-antikriminal-burunlar Thu, 24 Aug 2023 16:31:51 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3856 DNA / FORENSIC DOGS Köpeklerin muhteşem yetenekleri veya benim tabirimle süper güçleri meslek hayatımın her anında beni şaşırtmıştır. Bomba narkotik gibi branşlar  uzun süre detektör köpek eğitimi ile uğraşan kişiler[...]

The post DNA / FORENSIC DOGS ANTİKRİMİNAL BURUNLAR first appeared on Göktan Eker.

]]>
DNA / FORENSIC DOGS

Köpeklerin muhteşem yetenekleri veya benim tabirimle süper güçleri meslek hayatımın her anında beni şaşırtmıştır.

Bomba narkotik gibi branşlar  uzun süre detektör köpek eğitimi ile uğraşan kişiler için zamanla heyecan veremez hale gelebilmektedir.

2005 li yılların başında meslek hayatımda bu tip bir süreçten geçtiğim dönemde İskandinav ülkelerinden birinin vatandaşı olan  bir meslektaşım ile DNA köpekleri olarak tabir edilen köpekler üzerine sohpetler etmeye , adli tıp  anlamında bu köpeklerden nasıl faydalanabileceğimizi konuşmaya başlamıştık. Beni bu konuda araştırmaya iten ise bir üniversite kampüsünde tecavüze uğrayıp katledilen öğrenci bir kızımızın hikayesi olmuştu. bu tip taciz veya tecavüz olaylarında bu sapıklara ait deiller kapalı alanlarda cihazlarla kolaylıkla bulunabilirken, açık toprak ve çim alanlarda delile ulaşmak gerşekten zor oluyordu.

Uzun süre teorik anlamda bu işin uygulanabilirliği konusundaki tartışmalarımız akabinde amerikada katıldığım bir workshopta ilk defa DNA veya Forensic dog tabirini öğrenmiş , yabancı meslektaşlarımın da benzer çalışmalar yaptığına şahit olmuştum.

Daha zonra Hırvat meslektaşlarım Chirs ve Andrea nın organze ettiği Kadavra Köpekleri eğitim organizasyonuna katılmış, avrupanın farklı yerlerinden gelen meslektaşlarımla da konu hakkında uzun söyleşilerde bulunmuştum.

İstanbulda düzenlecek euroforensics fuarından önce bilgi dokümantasyon ve yapılan çalışmalarla deneyim anlamında da yeterlilik hissetmemden dolayı bir köpek hazırlamaya başlamıştım ardından da çalışmalara devam ettim.

Konvansiyonel Patlayıcı ve Narkotik detektörü köpeklerin daha çok partiküler koklama yaptıkları , mayın ve DNA köpeklerinin ise moleküler koklama yaptıkları şeklinde genel bir ayrım olduğunu söyleyebilirim. Eğer bir bomba veya narkotik köpeğini moleküler seviyeye çıkartırsanız çok fazla hatalı tepki alabilirsiniz , zira bu maddelerin içerisinde günlük hayatta kullanılan çok fazla kimyasal var ve bu kadar üst düzey hassasiyet kazandırılan köpeklerin hata yaptıklarına çok şahit oldum. Örneğin ırakta bir kontrol notasında uzaktan gelen bir kokunun köpeği nasıl yanılttığına ve zavallı araç sahibininaracının  saatlerce didiklendiğini gördüm. Amerika’da  yaşanan diğer bir olay ise mahkemelere taşınmış ve kokkul kuvvetlerinin ceza almasına neden olmuştu. yanyana yolculuk yapan iki kişiden birinin madde kullandığı , ancak köpeğin yanında oturan kişiye tepki vermesi üzerine gelişen olaylar pek de hoş değildi.

Düşünün askeri bir üste çalışıyorsunuz ve yüksek hassasiyeti moleküler arama yapan bir köpeğiniz var , elinize kıyafetlerinize sinmiş patlayıcı kokularına , kolluk küvetlerinin belindeki silaha veya mühimmata bile tepki verir hale gelebilirler.

DNA köpeklerinin çalışma prensibi ise , gözle bile zor görebileceğimiz kan ,sperm veya dokulara ulaşmaktır , dolayısı ile yüksel hassasiyet ve moleküler koklama gerektirir.

Yere veya duvarlara damlamış ve silinmiş bir kan lekesini , sperm kalıntısını bulabilecek hassasiyetteki bu köpekler , tecavüz veya cinayet gibi olaylarda , floresan cihazların kullanılamadığı ormanlık arazilerde oldukça etkin olmakla beraber , bir nevi gömülmüş kadavralar , toplu mezarlar , HRD ( human Remain Dog ) İnsan Parçası arama gibi alanlarda başarı ile kullanılabilmektedir.

2009  yılında DNA köpekleri konusunda başladığım çalışmalara öncelikle bir veteriner hekim arkadaşımın desteği ile kendi kanım ile başladım. Farklı kan grupları , farklı cinsiyet ve farklı yaş grupları ile de Köpeklerde çalışmaya devam ettim , iki aylık bir çalışmanın sonunda bir evin salonunda bir cc kan damlasını bulur hale gelen köpeğimin başarısı beni oldukça mutlu etmişti.

2011 yılındaki fuarda konu ile ilgili adli tıp , askeri ve emniyet kriminal yetkililerine kan bulan köpeğimle bir sunum yapmıştım. 

Fuardan sonra hız kesmeyerek bir laboratuvarda çalışan arkadaşım sayesinde de sperm kalıntıları konusunda da köpeği geliştirme fırsatım oldu , ABD deki tecavüz vakalarında tutulan istatistiklerde belirli yaş aralığındaki erkeklerin daha çok yer aldığı bilgisi üzerine benzer bilginin tr de olup olmadığını da araştırmıştım.

Beni tatmin edecek bilgiye ulaşamayınca internette geçmiş tarihli tecavüz haberlerinden hareketle tahmini bir yaş grubu aralığı oluşturmuştum. 

Bu tecrübeler ışığında projeyi askeri amaçlı kullanılacak ekipler oluşturmak için revize ettim .

Hedef şuydu ; mümkün olduğunca küçük ırk köpekler ile kırsal intikal yapan ekiplere destek olacak köpek terör unsurlarına ait ,  mağara , konaklama veya kamp alanlarında erkek ve kadın teröristlere ait , sperm , tükürük/balgam , kan , menstrüasyon hijyen ped lerini bulacak bulunan yerler gps ile işaretlenecek , daha sonra alınan numunelerden DNA tespiti  yapılarak , intikal boyunca alınan tüm numuneler eşleştirilecek , numunelerin kamp alanında bulunan yerleri ve analizlerinden hareketle grup içi hiyerarşi ve grubun kırsaldaki hareketliliği analiz edilecekti.

Köpeğin hazır olduğuna inanınca fuarda iletişime geçtiğim kurum yetkilisini aradım ve en azından kamp alanlarındaki numunelerin bulunabilmesi için demo yaptım.

Köpek işini fazlası ile yaptı , demoya katılanlar projeyi oldukça beğendi ve uygulanabilirliği için bir görüş almaları gerektiğini belirttiler. Beni arayacaklarını belirttiler.

Bir kaç hafta sonra benimle iletişime geşenlerim kurum dışı farklı insanlar olması beni oldukça işkillendirdi , rahatsızlığımı dile getirerek birlikte çlışamayacağımızı belirttim ve , hazırladığım iki köpeği ne yazık ki yurtdışına gönderdim. 

Sonrası malum , 17/25 ve 15 Temmuz, anlayacağınız bu şahıslarla çalışmadığım için ucuz yırtmıştım.

ÜLKEMİZDEKİ DURUM

Bu durumu aktarmadan önce kadavra köpekleri ile ilgili genel bir bilgilendirme yapmak isterim. 

1-Toprak üzerinde hayatını kaybetmiş insanları arayan kadavra köpekleri

2- Toprak altına gömülmüş kadavra köpekleri  

olmak kaydı ile farklı tip kadavra köpekleri dünyada kullanılıyor, ancak unutulmaması gereken diğer bilgi de bir kadavranın ölüm gerçekleştikten sonra farklı çürüme aşamalarının olduğunun bilinmesidir. Her aşamada baskın koku farklı olmaktadır.

Yani yeni ölmüş birine ait kadavra kokusu ile ölümünden 3 ay geçmiş bir kadavranın kokusu aynı olmamaktadır. temel anlamda bilinmesi gereken diğer konuda kadavra kokusunun havadan ağır olması sebebi ile sürekli yere çökme , yer yüzündeki oyuk ve deliklere birikme eğiliminde olmasıdır. Toprak üzerinde bulunan kadavranın kokusunu köpekler airscent ( havayı koklama ) yöntemi ile bulabilir ancak toprak altındaki kadavraların aranması daha çok moleküler çalışma gerektirir.

3-İnsan parçası (HRD) arayan köpeklerin ise çalışma prensipleri biraz daha farklıdır. İnsan parçası diyince kocaman kol veya bacaklardan bahsetmiyorum,  çok daha küçük parçaları kastediyorum. 

Bununla birlikte bir toprak kayması veya sel sonucu meydana gelen ölümlerde vücut bütünlüğünün bozulma durumuna göre Kadavra Köpekleri  arama kurtarma amaçlı da kullanılabilirler.

4-) DNA Köpekleri diğer adı ile fornesic dogs ise çok daha küçük miktarları ararlar dolayısı ile moleküler düzeyde arama yapmaları elzemdir. 

Gerek kadavra köpeklerinin gerekse DNA köpeklerinin diğer kullanım alanı ise suda boğulmalar sonucu cesedin aranması faaliyetidir. Kadavrada meydena gelen çürüme prosesi sonucu sudan hafif ama havadan ağır olan koku suyun üzerine çıkma eğilimindedir. Bu sebeple bu köepkler gerekli eğitimlerle suda arama çalışmalarında da başarılı olabilmektedirler.

Ülkemizde kolluk kuvvetlerine ait kadavra köpeklerinin olduğu biliniyor, eğitim sistemleri veya seviyeleri konusunda açıkçası pek bilgim yok, sadece yıllar önce bir jandarma perosneli kardeşim ile bir tv programı yapmış ve kolluk kuvvetlerinin eğitimi ile bilgi sahibi olmuştum.

Ezcümle , kadavra köpeklerinden Dna köpeklerine kadar olan oldukça farklı eğitim süreçleri kurumların kullanım alanları ve amaca yönelik olarak yapılmaktadır. BU konuda en önemli bilgi birikim ise köpeklerde koku tanıtım sistemleri başta olmak üzere ilerleme eğitimlerinde yaşanan olaylara yakın senaryoların çalışılmasıdır. Bununla birlikte aranılan her koku farklı bir karakteristiğe sahiptir. Önmüzdeki dönemde Koku ile başka bir yazıda bu detaylara değineceğim.

Özellikle DNA köğeklerinin kriminal vakalar,  olay yeri ekipleri ve adli tıp ekipleri için oldukça faydalı olacağı kanaatindeyim. Zira şahit olduğum dünyadaki örnekleri gerçekten çok iyi işler çıkarıyorlar.

The post DNA / FORENSIC DOGS ANTİKRİMİNAL BURUNLAR first appeared on Göktan Eker.

]]>
Köpek Saldırısı Haberleri http://www.goktaneker.com/2023/08/15/kopek-saldirmasi-haberleri/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=kopek-saldirmasi-haberleri Tue, 15 Aug 2023 09:41:37 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3840 Orjinal yazı yazı 4p1k dergisi için yazılmıştır. Yine bir köpek saldırısı haberi ile sarsıldık.  Konunun bu kadar yüksek  perdede dile getirilmesi ise saldırıya uğrayan hanımefendinin üstdüzey bir bürokratın akrabası olması.[...]

The post Köpek Saldırısı Haberleri first appeared on Göktan Eker.

]]>
Orjinal yazı yazı 4p1k dergisi için yazılmıştır.

Yine bir köpek saldırısı haberi ile sarsıldık. 

Konunun bu kadar yüksek  perdede dile getirilmesi ise saldırıya uğrayan hanımefendinin üstdüzey bir bürokratın akrabası olması.

Sahipli veya sahipsiz köpeklerin saldırı haberlerine gün geçmiyor ki yenisi eklenmesin Ancak çözüm için halen bir adım atılmış değil.

Daha önce köpeklerin saldırma sebepleri ile ilgili dergimizde de yayınlanmış bir  yazıyı kaleme almıştım, ancak sorunun  çözüm, ile halen bir adım atılmaması üzerine  sorunun tespiti ve çözüm önerileri ile ilgili bu yazıyı tekrar kaleme almak istedim. http://www.goktaneker.com/2022/04/29/kopeklerde-saldirganlik/

Kedi ve Köpeklere mikroçip zorunluluğun getirilmesini oldukça önemli bir adım olarak görmekle beraber  bu uygulamanın sahipsiz hayvan sorunu çözümüne ve köpek saldırıları sorununa  pratikte maalesef büyük bir etkisi yok. Ülkemizin sorunu halen bir evcil hayvan politikasının olmaması, belirlenecek  politika çerçevesinde halen bir sistem kurulmamış olması

Tekrar konumuza dönmek gerekirse Köpek saldırılarını 2 başlıkta ele almak ve çözüm önerilerini bu başlıklar altında incelemenin sorunu tanımlama ve çözüm için bir adım atma açısından önemli olduğunu düşünüyorum.

1-) Sahipli Köpek Saldırıları

2-) Sahipsiz köpek saldırıları 

SAHİPLİ KÖPEK SALDIRILARI

Sahipli köpek saldırılarının sadece insanları değil diğer sahipli köpekleri ve başka hayvanları da olumsuz etkilediğini söylemek gerekiyor.


-Ülkede köpek sahipliği ile ilgili ne yazık ki bir mevzuat yok. Bir çok batı ülkesindeki gibi köpek sahibi ( kedi vb gibi diğer evcil hayvanlar da dahil ) olmak isteyenlerin hayvanı sahiplenmeden önce eğitim alması zorunlu olmalı.

-İnsanlar aldığı eğitimi belgeleyen evrak ile yine yetiştiricilerden veya barınaklardan köpeği ancak bu evrak ile sahiplenmeli. Böylece sorunlu davranışları raporlanmış köpeklerin nasıl üretildikleri , nasıl yetiştirildikleri, nasıl eğitildikleri takip edilebilir, sistemdeki hatalar geri bildirim alınarak düzeltilebilir. 

-Belirli ırkların sahipliği için ( gücü istismara açık ırklar ) ruhsat getirilmeli. Bu köpeklere SKS- Sosyal Köpek Sınavı ve TYS Toplumsal Yaşama Uyum Sınavı gibi sınavlar mecburi tutulmalı. Ruhsata tabi ırklar için ayrıca belirli periyotta Mizaç Sınavı zorunlu olmalı.

-Yavru köpek sahiplenen kişilerin yavru köpek eğitim ve sosyalizasyon eğitimleri mecburi olmalı ( insan çocuklarında ilk öğretim zorunluluğu gibi). batı ülkelerinin bir çoğunda yavru köpek almak isteyenler için bu sistem mecburi.

-Primitif karakterde olan köpekler örneğin haberdeki çoban köpeği gibi köpeklerin davranışsal ve eğitim seviyesi muhakkak belgelendirilmeli aksi takdirde şehirlerde bu ırklar olmamalı. Yüzlerce hatta binlerce yıldır koyunla birlikte yaşayan ve onları yabani hayvandan korumakla mükellef bir köpeği şehirlere getirmek son derece yanlış. bırakın köpek çiftlik hayvanlarının yanında görevini yapsın. Hatta belirli sayıda küçükbaş hayvanı olmayanların bu tip köpekleri sahiplenmesi bile engellenmeli. 

-Koruma ihtiyacınız mı var ? Köpeğinizin koruma görevi üstlenmesini mi istiyorsunuz ki her köpek bu eğitimi alamaz , bu da belgelendirilmeli. Köpeği inşaatın önüne bağlamak bir güvenlik görevini yerine getirmesi açısından ülkemizde çokça uygulanan bir durum ancak son derece yanlış. Köpeğin bir alanda koruma görevi yapması isteniyorsa o alanın etrafının tamamen çevrili olması ve köpeğin serbest olması sağlanmalı. Bağlama ancak belirli şartlarda uygulanabilmeli.

-Köpeğin eğitimi sahibinin eğitimi ile başlar , bu eğitimleri almayan belirli bilince ulaşmayan insanlar köpek sahibi olmamalı.

-Köpek yetiştiricileri de aynı batı toplumlarında olduğu gibi hobi yetiştiricisi , mikro yetiştirici ve ticari yetiştirici sınıflarında ayrı ayrı ruhsatlandırılmalı( halihazırda ticari yetiştiricilik ruhsatlandırılmaktdır) Barıda pek tercih edilmeyen icari yetiştiricilik neyazık ki ülkemizde belgelendrilmiş, köpeklerine  ev halkının bir parçası gibi davranarak yetiştiricilik yapanlar ve ırka özgü yetiştiricilik yapanlar göz ardı edilmiştir. Bunun yerine popüler bir çok ırk köpeği çiftliğe doldurup üretenler ruhsatlandırılmıştır.http://www.goktaneker.com/2022/09/17/etik-kopek-yetistiricilerine-gereksinimin-nedeni/

-Köpek yetiştiriciliği kinoloji adı verilen multidisipliner bir sistemdir. dünyanın hemen hemen tüm modern  ülkelerinde olduğu gibi FCI şecere sistemi benimsenmeli ve acilen merdiven altı köpek üretimi engellenmelidir. Köpek yetiştirmek içerisinde genetik davranış ölçme değerlendirme ( dog showlar ve sınavlar ) olan bir sistemdir. Bu sistem köpeğin insan ile birlikte mutlu yaşaması üzerine kurulmuştur.

-Sadece ticari kaygılar ile yapılan yetiştiricilik özellikle davranış sorunları açısından ülkede yaşanan sorunun parametrelerinden biridir. Merdiven altı yetiştiricilik sokak köpeği sorunun da nedenlerinden biri , her aşaması ile hayvan refahı açısından da bir faciadır. 

2-) SAHİPSİZ KÖPEK SALDIRILARI

-Sahipsiz köpekleri morfolojik açıdan incelediğimizde büyük ölçüde çoban köpeği melezleri , daha düşük ölçüde av köpekleri ve ırk köpeklere benzer köpekleri  ve melezlerini görürsünüz.

-Bu durum sorunun çözümü ile ilgili adımın ilk olarak kırsal bölgede popülasyon kontrolünün başlaması anlamına gelmektedir. http://www.goktaneker.com/2022/10/05/sokak-hayvanlari-sorununda-cozumsuzluk-nasil-cozulur/

-Zira mikroçip zorunluluğu çıktığında köpeğine evladı gibi bakanların hemen kayıt yaptırdıklarını görebilirsiniz.Ancak kırsalda halen kayıt altına alınmamış köpeklerin üremeye devam ettiğini görebiliyoruz. 

-Şehirlerin bazı bölgelerinde ve şehir dışlarında oluşan sürüleşme ve sürü psikolojine bağlı olarak saldırı olayları ne yazık ki çokça yaşanmaktadır.

-Sürüleşerek insan ile sosyal teması azalan köpeklerde insanlara karşı saldırganlık gözlemlenmesi köpek açısından bakıldığında son derece normaldir. Zira insana ihtiyaç duymadan besine ulaşmakta, yeteri kadar sosyal temas bulunmadığı için de yaşadığı alanlar ve kaynakları açısından insanı tehdit olarak görebilmektedirler.

-İnsanla yeteri kadar sosyal iletişi olmayan köpeklerin adeta tersine evrim gibi evcil olma durumundan yarı vahşi bir yaşam formuna dönüştüklerini de görebiliyoruz.

-Sahipli hayvanların saldırıları ile ilgili köpek sahipleri sorumlu tutulabilmekle beraber sahip hayvan saldırısı sonucu mağdur olan kişilerle ilgili halen gerekli idari ve hukuki altyapı oluşturulamamıştır.

-Sahipsiz hayvanlarla ilgili olarak en acil atılması gereken adım kırsal bölgelerde köpek sahip ilintisinin kurulması, ulusal topyekün kısırlaştırma kampanyası  ve üretim yeterlilik belgesine sahip olmayan köpeklerin üretiminin engellenmesi.

-Ülkede sayıları hiç de azınsanmayacak kadar çok hayvansever ve hayvan koruma gönüllüleri ve organizasyonları var , devletin kurumsal olarak bu organizasyonları muhattap alması ve denetlemesi son derece önemli olmakla beraber ,  diğer taraftan bakıldığından sadece gönüllü olan birey ve organizasyonlara tesis, tesis yönetimi ve benzeri konularda destek verilmesi devletin barınak sayısını gönüllülere de sorumluluk vererek arttırması bu sürüleşme ve tehlikeli davranışlar sergileyecek köpeklerin kontrol altına alınmasında son derece etkin olabilecektir.

SİSTEMSEL SORUN !

Ölümcül köpek saldırılarına baktığımızda karşımıza çıkan tablo yanlış yetiştirilen ve eğitilen sahipli köpeklerin saldırı ve hasar oranlarının çok daha fazla olduğunu, bununla birlikte sürüleşmiş olan sahipsiz köpek saldırılarının da daha ölümcül sonuçlara sebebiyet verdiğini gösteriyor.

yazımın yukarıdaki bölümlerinde bu iki ana sorun ve çözümlere odaklanmaya çalıştım ancak sorunumuz daha çok sistemsel , yani ülkemizde bir evcil hayvan politikası bulunmaması merkezi ve yerel planlamalar yapılmaması.

Evcil hayvanalrla ilgili olarak acilen Tarım bakanlığı bünyesinde bir Evcil Hayvan Daire Başkanlığı ( ya da Genel müdürlüğü ) kurulmalı , tüm muhattapları ile birlikte ulusal politikalar belirlenmelidir.

The post Köpek Saldırısı Haberleri first appeared on Göktan Eker.

]]>
Afetin 4 Ayaklı Kahramanları: “Arama Kurtarma Köpekleri” http://www.goktaneker.com/2023/02/17/afetin-4-ayakli-kahramanlari-arama-kurtarma-kopekleri/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=afetin-4-ayakli-kahramanlari-arama-kurtarma-kopekleri Fri, 17 Feb 2023 15:59:03 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3822 Arama kurtarma köpekleri enkaz altındaki insanların yerini ekiplere bildirerek hayati önemde bir rol üstlendi.  Orjinal haber :http://www.zafergazetesi.org/haber/Afetin-4-Ayakli-Kahramanlari-Arama-Kurtarma-Kopekleri/94034 KAHRAMANMARAŞ merkezli depremlerin ardından ekiplerin arama kurtarma çalışmalarını nasıl sürdürdüklerine şahitlik ettik ama[...]

The post Afetin 4 Ayaklı Kahramanları: “Arama Kurtarma Köpekleri” first appeared on Göktan Eker.

]]>

Arama kurtarma köpekleri enkaz altındaki insanların yerini ekiplere bildirerek hayati önemde bir rol üstlendi. 

Orjinal haber :http://www.zafergazetesi.org/haber/Afetin-4-Ayakli-Kahramanlari-Arama-Kurtarma-Kopekleri/94034

KAHRAMANMARAŞ merkezli depremlerin ardından ekiplerin arama kurtarma çalışmalarını nasıl sürdürdüklerine şahitlik ettik ama bu afette arama kurtarma ekiplerinin en iyi takım arkadaşı olan arama kurtarma köpeklerinin de önemini bir kez daha görmüş olduk. Arama kurtarma köpekleri enkaz altındaki insanların yerini ekiplere bildirerek hayati önemde bir rol üstlendi. 
Bu bağlamda arama kurtarma köpeklerinin bu başarısını ve nasıl bir eğitimden sürecinden geçtiğini Köpek Eğitmenleri Derneği Başkanı Göktan Eker ile konuştuk. Eker, arama kurtarma köpekleri için “Onların üstün duyusu burunları… Bizden katbekat fazla koku alma özellikleri var. Bizler de bu özelliklerinden yararlanıyoruz. Köpeklerimiz seçildikleri andan itibaren bu faaliyet için eğitiliyorlar. Onların oyunu arama faaliyeti, oyun arkadaşları da kazazedelerdir.” ifadelerini kullandı.


“KOKU HÜCRE SAYISI FAZLA OLDUĞUNDAN UZUN BURUNLU KÖPEKLERİ KULLANIYORUZ”
Arama kurtarma köpeklerinin enkaz ve arazide kaybolan ya da ulaşılamayan insanları bulmak için yetiştirilen köpekler olduğunu belirten Eker “Bedensel olarak sağlık, yüksek oyun iç güdümlü her köpek arama köpeği olma potansiyeli taşıyabilir ama biz daha çok fiziksel yeterlilikleri yüksek ve koku hücre sayısı fazla olduğundan uzun burunlu köpekleri kullanıyoruz. Bunlar da çoğunlukla av ya da çoban köpekleridir. Golden Retriever, Labrador Retriever, Alman Çoban Köpeği, Belçika Malinois ve Border Collie gibi… Eğiteceğimiz köpekler de şu özelliklere dikkat ediyoruz; % 100 sağlıklı olmalı, av güdüsü yüksek olmalı, korkuları olmamalı, meraklı olmalı, sosyal olmalı ve agresyonu olmamalıdır. Stresli çalışma ortamlarına uygun olmalıdır.” şeklinde konuştu.


“ONLARIN OYUNU ARAMA FAALİYETİ, OYUN ARKADAŞLARI DA KAZAZEDELERDİR”
Arama kurtarma köpeklerinin koku alma özelliklerinden faydalandıklarının altını çizen Eker “Arama kurtarma köpekleri, mahsur kalan insanların kokularının enkaz içinden hava akımları ile enkaz dışına çıktığı noktalardan tepki vermeyi öğreniyorlar. Yani havlayarak ya da kazıyarak bize koku çıkış noktalarını gösteriyor. Köpek eğitmeni ve kurtarma ekip amiri köpeğimizin verdiği tepkiye göre kazazedenin tam yerine ve çıkarılması için nelerin gerektiğine karar veriyorlar. Sonra da kurtarma faaliyetine başlanıyor. Onların üstün duyusu burunları… Bizden kat be kat daha fazla koku alma özellikleri var. Bizler de bu özelliklerinden yararlanıyoruz. Köpeklerimiz seçildikleri andan itibaren bu faaliyet için eğitiliyorlar. Onların oyunu arama faaliyeti, oyun arkadaşları da kazazedelerdir.” ifadelerini kullandı.


“EĞİTİMLERDE, GÖREVLERDE KARŞILARINA ÇIKACAK HER ŞEYİ ÖĞRETMEYE ÇALIŞIYORUZ.”
Arama kurtarma köpeklerinin eğitimin temelini oyun oynama üzerine kurduklarını ifade eden Eker “Kaç kovala ile başlayan oyunlar sonrasında görmediği kişiyi bulmayı öğreniyorlar. Aslında köpeklerimiz oyun arkadaşlarını arıyorlar. Eş zamanlı olarak oyun arkadaşı olan insanı bulduğunda havlayarak haber vermeyi öğretiyoruz. Bu da uzun bir süreç oluyor. Görevlerde karşısına çıkacak her şeyi eğitimde öğretmeye çalışıyoruz. Eğitimler 1,5 – 2 sene kadar sürebiliyor.” diye konuştu.


“KÖPEKLER EĞİTİM YETERLİLİK VE GÖREV YETERLİLİK SINAVLARINA TABİ TUTULUYOR”
Köpeklerin eğitim yeterlilik ve görev yeterlilik olmak üzere iki sınava tabi tutulduğunu söyleyen Eker ”2011 yılında AFAD tarafından yönetmelik çıkarıldı. Köpeklerin, enkazlarda çalışmak için AFAD tarafından organize edilen bu sınavlarda başarılı olmaları gerekiyor. Eğitim yeterlilik sınavında köpeklerin insana ve diğer köpeklere karşı agresyon, itaat, yönlendirme, çeviklik, odaklı havlama ve enkaz etabında iki kişiyi bulma zorunluluğu olan sınav aşamalarında başarılı olması gerekiyor. Eğitim yeterliliği geçen köpekler görev yeterlilik sınavına girme hakkı kazanıyor. Görev yeterlilik sınavı ise operasyonel sınavdır. Köpeklerden üç enkaz etabında altı kazazededen beş tanesini bulması istenir. İki gündüz bir gece enkaz etabı vardır. Eğitmenler saklanan kazazede sayısını bilmezler. Her enkazda en az bir en çok üç kazazede saklanabilir. Sınavın sonunda en az beş kazazedenin yerini bulan tim (bir eğitmen, bir köpek) başarılı sayılır.” ifadelerine yer verdi.
AFAD’ın sadece enkaz sınavı düzenlediğini belirten Eker “Doğa arama ve mantrailing (koku takibi) sınavları ise ülkemizde Köpek Irkları ve Kinoloji Federasyonu ve Köpek Eğitmenleri Derneği tarafından Uluslararası Arama ve Kurtarma Köpekleri Organizasyonu (IRO) standartlarına göre düzenlenir.” sözlerini kullandı.


“DEPREM KUŞAĞINDAKİ BİR ÜLKE OLARAK ARAMA KURTARMA KÖPEĞİ KONUSUNDA DAHA ÇOK ÇABA HARCAMALIYIZ.”
Türkiye’nin yeterli sayıda arama köpeği ve eğitmenin olmadığını vurgulayan Eker “AFAD tarafından enkazda yeterli kabul edilen güncel arama köpek sayımız 38’dir. 2022 AFAD sınavına sadece 70 tim başvurmuştur.” dedi. 
Yurtdışında köpekler ile etkinlik yapmak ve gönüllü çalışmanın bir kültür olduğunu ifade eden Eker ”Bu sebeple insanlar arama köpeği yetiştirip sınavlara girerler. İsviçre gibi bir ülkede yapılan sınavlara her yıl 250-300 başvuru oluyor. Ülkenin nüfusunun 8 milyon olduğunu düşünürseniz bizim ne kadar eksik kaldığımız ortadadır. Deprem kuşağındaki bir ülke olarak arama kurtarma köpeği konusunda daha çok çaba harcamalıyız.” değerlendirmelerinde bulundu.

The post Afetin 4 Ayaklı Kahramanları: “Arama Kurtarma Köpekleri” first appeared on Göktan Eker.

]]>
Etik Köpek Yetiştiricilerine Gereksinimin Nedeni http://www.goktaneker.com/2022/09/17/etik-kopek-yetistiricilerine-gereksinimin-nedeni/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=etik-kopek-yetistiricilerine-gereksinimin-nedeni Sat, 17 Sep 2022 14:14:32 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3775 Barbara Fisher -Çeviri: İlker Ünlü “Onu barınaktan kurtardım.” Bir köpek sahibi size bu sözleri kaç kez söyledi? Bu günlerde insanlar bir köpek edinmenin tek yolunun bir köpeği kurtarmak olduğundan çok[...]

The post Etik Köpek Yetiştiricilerine Gereksinimin Nedeni first appeared on Göktan Eker.

]]>
Barbara Fisher -Çeviri: İlker Ünlü

“Onu barınaktan kurtardım.” Bir köpek sahibi size bu sözleri kaç kez söyledi? Bu günlerde insanlar bir köpek edinmenin tek yolunun bir köpeği kurtarmak olduğundan çok eminler. Ahlaki yüksek zemini korumakla ilgilenen bir kişi, bir yetiştiriciden asla bir yavru satın almaz, çünkü “yetiştirici” kelimesi merdiven altı üreticiler ile eş anlamlıdır, değil mi? Sahiplenmeyi ve asla yetiştiriciden yavru almamayı onaylıyoruz.

Ve kaç kez bir kişinin köpeğinin davranış sorunlarını “Önceki sahibi tarafından taciz edildi” ifadesiyle açıkladığını duydunuz. Çoğu zaman, köpeğin, tacizci erkek olduğu için erkeklerden nasıl nefret ettiği veya örneğin, tacizcinin parmak arası terlik giydiği için parmak arası terliklerden nasıl korktuğu hakkında hazır bir hikayeleri vardır. Bunun
ne sıklıkla tamamen spekülatif olduğunu düşünüyorsunuz? Bir kişinin köpeği barınağa getirip “Bu köpeği parmak arası terlik giyerek taciz ettikten sonra teslim ediyorum” demesi çok mu muhtemeldir?

Bunlar sadece insanlar tarafından yapılan varsayımlardır, çünkü tercih edilen bir anlatıya uygundurlar. Bir köpeği istismardan kurtardığınızı düşünmek tamamen kahramanca bir duygudur, oysa köpeğin basitçe eğitimsiz olduğunu düşünmek paniğe neden olur ve bunu değiştirmek sizin sorumluluğunuzdadır. Ama gerçekten, iki senaryodan hangisinin doğru olma olasılığı daha yüksek?

Kurtarmak kesinlikle takdire şayan ve geçerli bir şey olsa da, yukarıda sayılan sebeplerden ve ayrıca küçük çocuklarım olduğu için bunu yapmamayı seçtim. Köpeğin sağlığını ve davranışını tahmin etmede en iyi şansa sahip olmak istedim. Köpeğin ilk deneyimlerini ilk elden görmek ve herhangi bir davranış sorununu ortaya çıktıkça ele alabilmek istedim.

Seçtiğim cins İngiliz Setter’dı ve etik bir yetiştiriciden bir tane istediğimi biliyordum. Bu yazıyı buruşturup öfkeyle çöpe atmadan önce, İngiliz Setter’in sevenler ve yetiştiricileri için bir dernek olan İngiliz Setter Derneği Amerika’nın üyeleri için bir kriterler listesi mevcut. Üye olmak için herkesin bu etik kurallara uyması gerekir.

Aşağıdakiler, kuralların tamamı değil, ancak birkaç önemli nokta:


“Ben sadece bireysel köpeğin değil, aynı zamanda bir bütün olarak ırkın itibarı ve refahının da bekçisiyim.”


“Her köpeğe ayrı ayrı değer verildiğini, ve yalnızca fiziksel olarak değil ve mizaç olarak sağlıklı yetiştirildiğini bilmek benim görevimdir.”


“Bir batım üretimi yapacak olursam, o köpeklerin yaşamları boyunca benim sorumluluğum olduğu önermesini kabul ediyorum.”

İstediğimiz yetiştiriciyi seçtikten sonra, Taran adını verdiğimiz benekli küçük çocuğumuzu gerçekten almamız aylarımızı aldı. Müstakbel anne babasıyla tanışmak için seyahat ettiğimizde hamile bile değildi. Bekleme sırasında yavru köpekler ve ırkı hakkında kitaplar okuduk, evin etrafını çitle çevirdik ve ihtiyacımız olan her şeyi aldık. Onu almaya gideceğimiz gün geldiğinde tamamen hazırdık. Bir köpek yavrusuna sahip olmak, özellikle aktif ve huysuz bir çocuğu evlat edinmekle karşılaştırılabilir, çok zor bir iştir.

Neyse ki uzun bekleyiş bizi zorluklara tamamen hazır hale getirdi. Ayrıca, eğer ondan vazgeçmeye karar verirsek, yetiştiriciler onu geri alacaktı. Köpeklerinden birinin barınağa gitmesine asla izin vermezler çünkü hiçbir etik yetiştirici bunu yapmaz.


Köpekler insan müdahalesinin ürünüdür. Bir zamanlar kurttular, ama insanlar en çok işe yarayanları insan dostu olarak seçtiler. Köpekler uzun bir süre boyunca kendi eşlerini seçtiklerinde, Avustralya dingoları gibi vahşi köpekler ortaya çıkar.

Etik yetiştiriciler ortadan kalkarsa ne olacak? Bu, gerçekleşen tüm köpek üretiminin, ne yaptıklarını gerçekten bilmeyen insanlar tarafından veya kimsenin sağlık veya mizaç veya yarattıkları ırkların geleceği ile ilgilenmediği gerçek merdiven altıcılar tarafından düzenlenen tesadüfi köpek çiftleştirmeleri olacağı anlamına gelir. Asıl amacın o anlık fevri bir dürtü üzerine satın alınan sevimli yavrulardan para kazanmak olduğu üreticiler topluluğu.. Nihai sonuç, köpekler ve insanlar arasındaki ortaklığın kaybı olabilir. Artık “İnsanın En İyi Arkadaşı” olmayacaklardır.

Taran şimdi iki yaşında ve tanıştığı herkes tarafından seviliyor. O sadece güzel değil, aynı zamanda sağlıklı ve mizaç olarak da sağlam. Üç kabadayı genç erkekle küçük bir evi paylaşmasına rağmen, asla herkese karşı tamamen nazik olmaktan hiç vazgeçmiyor.

Kocam onu gittiği her yere götürüyor ve o bizim gururumuz ve neşemiz. Barınak köpekleri de harika olabilir, ancak birgün başka bir köpek alırsak, büyük olasılıkla etik bir yetiştiriciden olacaktır.

Ve bu sorun değil.

Kaynak: http://www.campuschroniclenews.com/an-argument-for-ethical-dogbreeders/

GE: Tam olarak bu sebeple yani alınan köpeğin sağlık karakter ve mizaç belirsizliğini ortadan kaldırmak için tüm barınaklarda mizaç testleri sosyal adaptosyon eğitimleri yapılmadan köpek sahiplendirilmemesi bence çok daha uygun olacaktır.

Zira muhtaç ve hasta hallerini görüp vicdan yaparak sahiplenilen köpeklerin bu durumları ortadan kalktığında gerçek mizaç ve karakterleri ortaya çıkmakta, çoğu insan için de bu altından kalkılamaz bir durum teşkil etmektedir.

Bir çok hayvanseverin köpek üretimi beş yıl yasaklansın talebini sık sık duyuyorum. Oysa biz etik yetiştiriciler, üretim kriterlerini karşılamayan , yani sağlık ,davranış ,anatomi, şecere gibi bir çok şartı yerine getirmeyen köpeklerin üretiminin ömür boyu yasaklanmasını isteriz.

Eğer sokak hayvanı sayısının artmasını istemiyorsak etik yetiştiricileri desteklemeliyiz böylece merdiven altı tabir edilen üreticilerle mücadele edebiliriz.

The post Etik Köpek Yetiştiricilerine Gereksinimin Nedeni first appeared on Göktan Eker.

]]>
MANTRAILING/KOKU TAKİBİ DENEYİMİ http://www.goktaneker.com/2022/05/30/mantrailing-koku-takibi-deneyimi/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=mantrailing-koku-takibi-deneyimi Mon, 30 May 2022 09:29:52 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3743 Derya Özdemir-Köpek Eğitmeni Merhabalar, Adım Derya Özdemir. Ankara’da yaşıyorum. Sahipli petlere ve ailelerine kendi yaşam alanlarında köpek eğitimi ve davranış konusunda yardımcı oluyorum. Köpek eğitmenliği ve köpekler konusunda elbette öğrenilecek[...]

The post MANTRAILING/KOKU TAKİBİ DENEYİMİ first appeared on Göktan Eker.

]]>
Derya Özdemir-Köpek Eğitmeni

Merhabalar,
Adım Derya Özdemir. Ankara’da yaşıyorum. Sahipli petlere ve ailelerine kendi yaşam alanlarında köpek eğitimi ve davranış konusunda yardımcı oluyorum.

Köpek eğitmenliği ve köpekler konusunda elbette öğrenilecek çok şey var. Bu çoook uzun bir yol. Göktan abimin kitabının ismi gibi Kuyruklu bir yol aslında…
O yüzden hep öğrenmeye, araştırmaya, destek eğitimler almaya devam ediyorum. Göktan abi ve ekibine buradan teşekkürü bir borç bilirim.

Sizlere dilimin döndüğünce Mantrailing/Koku Takibi’nden bahsetmek istiyorum.

Köpek=Burun desem aslında çok kısa ve net anlatım olur sanki.

Danışmanlık yaptığım tüm köpek sahiplerine hep anlattığım şey, köpeklerin burunlarını kullanmaları gerektiği aslında.

Burunlarını doğru yerde ve zamanda istenilen şekilde kullanıp, ne kadar aktivite yaparsa, o kadar fayda sağlamış oluyoruz.
Köpeği mental/fiziksel olarak en çok yoran aktiviteler arasında burun egzersizlerinin çok büyük önemi var.

Gerek davranış problemleri, gerek travmalar, gerek özgüven eksikliği, hiperaktivite ve daha sayılabilecek pek çok duygu/durum için yapılacak olan bu aktivite gözle görülür fark yaratmakta.

Kendi köpeklerimde ve danışanlarımın köpeklerinde gözle görülür farkı bizzat deneyimlemiş biri olarak, keşke daha öncesinde bu sporu öğrenmiş olsaydım demekten kendimi alamıyorum.

Gözle görülür bir rahatlama, heyecanını kontrol edebilme, özgüven, mutluluk ve tatlı yorgunluk…

Evet bir köpek yorulmalı, ama keyif alarak yorulmalı bence.

Mantrailing/Koku Takibi ile köpeklerinizin daha sosyal, daha uyumlu ve dengeli olması mümkün. Elbette diğer çalışmalar (itaat, davranış çalışmaları) olmazsa olmaz. Ama bu spor ile oluşan etkiyi hem hızlı, hem de daha kolay görebiliyoruz.

Koku Takibi denildiğinde sadece iş köpekleri için zannedilip, ya da küçük pet köpekler için uygun olmayacağı düşünülebiliyor. Ancak yaptığımız çalışmalarda hem küçük hem de tüm ırklar için yapılabilir olduğunu kanıtladık.

Dilerim bu sporu daha fazla köpek sahibi öğrenip yapar ve köpeklerinin gelişimine katkıda bulunur.

Göktan abim,
Bu değerli sporu bizlere öğrettiğiniz için size ne kadar teşekkür etsem azdır. Hep öğrenmek için takibinizdeyim, sevgilerimle…

The post MANTRAILING/KOKU TAKİBİ DENEYİMİ first appeared on Göktan Eker.

]]>
Bir Amatörün Sosyal Köpek Sınavı Macerası http://www.goktaneker.com/2022/05/28/bir-amatorun-sosyal-kopek-sinavi-macerasi/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=bir-amatorun-sosyal-kopek-sinavi-macerasi Sat, 28 May 2022 12:10:45 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3733 2016 Çağla ÇANKIRILI- Köpek Eğitmeni https://patipedia.com/2016/12/05/bir-amatorun-sosyal-kopek-sinavi-macerasi/ GE: Sevgili meslektaşım Çağlayı, basında da yer alan trajik bir olay sonrasında tanıdım. Köpekleri deli gibi seven onları anlamaya çalışan bilgili ve bilinçli köpek[...]

The post Bir Amatörün Sosyal Köpek Sınavı Macerası first appeared on Göktan Eker.

]]>
2016 Çağla ÇANKIRILI- Köpek Eğitmeni

https://patipedia.com/2016/12/05/bir-amatorun-sosyal-kopek-sinavi-macerasi/

GE: Sevgili meslektaşım Çağlayı, basında da yer alan trajik bir olay sonrasında tanıdım. Köpekleri deli gibi seven onları anlamaya çalışan bilgili ve bilinçli köpek sahipliği sürecinden sonra girdiği Sosyal Köpek Sınavı tecrübesini oldukça iyi aktarmış. Devam eden süreçte yurtdışında eğitmenlik ve köpek davranışları konusunda uzun bir eğitimi tamamlayarak sektörümüze destek vermeye ve renk katmaya devam ediyor. Köpek Eğitmenleri Derneği Üyesi olan Çağlaya bu deneyimini bizlerle paylaştığı için teşekkür ederim.

Bir köpekle yaşamaya başladığımdan beri, köpek eğitimiyle ilgili yüzlerce eğitim videosu izledim, bir o kadar da yazı okudum. Teoride her şey yolundaydı aslında ama tam oturmayan bir şeyler olduğunu hissediyordum.

Kötü deneyimlerden bahsetmiyorum, Murphy ile hiç ciddi bir davranış sorunu yaşamadık, ama tasmada çekiştirmesi bile dönem dönem şehir hayatında zorluk yaşamamıza sebep oluyordu. Sosyal Köpek Sınavı (SKS) maceramız da böyle böyle başladı.

Bazen çok ufak “köpek işte” deyip geçtiğimiz detaylar bile her ikimizin de hayatına bazı olumsuzluklar getiriyordu. En önemlisi de Murphy’nin huzuruydu.

Murphy, sahiplenilmiş, melez bir köpek. İlk köpeğim Balzac’ın trajik ve travmatik ölümünden yalnızca birkaç ay sonra yollarımız kesişti onunla.

Bir sanayi mahallesinde perişan halde bulunmuş ve kurtarılmıştı. Gidecek hiçbir yeri yoktu. O dönemde evimize yeni bir köpek gelmesini düşünmüyorduk, o nedenle yuva bulunana kadar bizim evde kalabileceğine karar verdik.

Geçici yuvalık 5 gün içinde daimi oldu. Biz de zor bir dönemden geçiyorduk, o da. Günlerce yatacak yer bulamadı evde, sürekli ağladı. O ağladı, biz ağladık. Tuvalet eğitimi de yoktu, bol bol halı sildik tabii.

Böyle böyle alıştık birbirimize. Şimdi yaklaşık 2,5 yaşında.

img_6314

Murphy, 2016

Bizimle göz teması kurmuyor, sürekli ağlıyor ve en ufak bir seste titreyerek (bazen çığlık atar gibi bir ses çıkararak) kaçıyordu.

Dışarda da aynı şekilde en ufak bir seste delirircesine korkuyor, ağaçtan düşen bir yapraktan bile son hızıyla kaçmaya çalışıyordu.

İşte burada, okuduğum her yazının, izlediğim her videonun aslında sadece teorik bilgiler olduğunu farkettim.

Her köpek farklı karakter ve yaşanmışlıkla giriyor hayatımıza ve onunla iletişim kurmak ve ortak yaşama alışmak farklı yöntemler ve anlayış gerektiriyor.

Biz de karşılıklı çeşitli anlaşmalar yaparak ve birbirimizin hassasiyetlerine saygı göstererek yaşamayı öğrendik. Biraz zaman aldı ama her saniyesine değdi.

KÖPED ile tanışmamız

koped-logo

KÖPED, Köpek Eğitmenleri Derneği ile yollarımız kesiştiğinde Murphy korkularından büyük ölçüde arınmış ve uyumlu bir köpek olmuştu aslında. Ben de bu süreçte öğrendiklerimi olabildiğince çok insanla paylaşmak için büyük bir istek duyuyordum. Artık benim de üyesi olduğum KÖPED’le bu noktada tanıştık.

Ortak hayallerimiz var onlarla. Köpeklerin değerini, doğru yöntemle doğru şekilde eğitilebilirliğini ve onlarla ilgili yaşanan her sorunun kökünün insan kaynaklı olduğunu konuştuk.

Çözüm yöntemleri aslında çok basit. Onları doğru şekilde sosyalleştirecek, karakterlerine uygun bir yaşam sunacak ve koruyacaktık. (Tabii KÖPED’in amaçlarından belki yalnızca biri bu. İş köpekleri ve köpek eğitmenlerinin standartları konusundaki çalışmalarını daha sonra detaylı ele alabiliriz.)

Köpek Eğitmeni Göktan Eker

Köpek Eğitmeni Göktan Eker ve Victor

Sosyal Köpek Sınavı nedir?

SKS yani Sosyal Köpek Sınavı, temel olarak köpeklerin güvenli bir şekilde toplum içinde vâr olabileceklerini ve çevreye agresiflik sergilemediklerini belgeleyen bir sınav.

Terimler ve kısaltmalar sizi korkutmasın. Bunun için profesyonel bir eğitim alınması gerekmiyor. Köpeğin belli bir ırka mensup olması da gerekmiyor. Sınav süresince test edildiğiniz araçlar değişiklik gösterse de, biz şu testlerden geçtik:

Kayış ile yan yana yürüme: Köpeğinizin sizi çekiştirmemesi ya da sizden geride kalmaması gerekiyor. Kayışın ise gergin olmaması, gevşek bırakılması çok önemli. Anladığım kadarıyla bu, köpeğin sizinle olan iletişiminin bir parçası, uyum sağladığının göstergesi.

Otur bekle / Yat bekle: Biraz yürüdükten sonra köpeğinizden oturmasını istiyorsunuz ve kayışını bırakarak biraz ileri yürüyorsunuz. Oturup sizi beklemesi, etrafa koşturmaması ya da aşırı heyecan belirtisi (anksiyete) göstermemesi gerekiyor. Sonra yanına dönüyor ve kayışı tekrar alıyorsunuz.

fullsizerender

Trafik testi: Sınav alanında köpeğinizle yürürken çevrede şehir hayatında karşılaşabileceğiniz, bazı köpekler için heyecan ya da agresif tepkiler yaratabilecek şeyler oluyor. Bisikletle geçen biri, yürüyen küçük bir çocuk, şemsiyeyle gezen ya da çok kalın bir mont giymiş biri, çim biçme makinası gibi.

Bunların arasında sakince yürümeniz ve köpeğinizin hiçbirine tepki vermemesi gerekiyor. Son olarak da yanınızda bir araba duruyor, şoför sizinle konuşuyor ve tokalaşıyor. Buna da tepki vermemesi gerekiyor. Sınav hakemleri ile konuşup tokalaşıyorsunuz, onların da üzerine atlamaması gerekiyor.

Bu sırada Murphy’nin özellikle çim biçme makinasından kaçmasını beklemiştim, ama sakindi, sanırım onu fazla hafife alıyorum

Köpekleri asla hafife almayın!

Sınav öncesinde neler yaptık?

Sınava girmeye karar vermemiz, ilk başta biraz örnek teşkil etmek amaçlıydı. Sahiplenilmiş, sokakta kalmış, travma yaşamış köpeklerin de en az yavruyken size gelen belli bir ırka mensup köpekler gibi olabileceğini göstermekti.

Sonrasında aslında köpekle yaşayan kişilere zorunluluk olması gerektiğine karar verdim. Köpekler bizim canımız, hayat arkadaşımız olabilir ancak en nihayetinde birer hayvan olduklarını kabul etmemiz gerekiyor.

Toplum içinde hep beraber yaşayacaksak, köpeklerin de bu şartlara uyarak kimseyi tehlikeye atmaması için bu sınav hem keyifli hem de büyük bir fırsat.

Sınava girmeye karar verdiğimizde KÖPED’deki eğitmenlerden yönlendirici tavsiyeler aldığımızı kabul ediyorum! (Göktan Eker ve Gamze Aral’a teşekkürler!) Ve bunları sizlerle paylaşmayı da görev biliyorum:

1- Beraber yürümeye alışmak

Murphy dikkati dağınık bir köpek. Çoğunluğunuzun aynı sorunu var biliyorum, sürekli yerde yiyecek bir şeyler arayarak geziyor, bu nedenle de çoğu zaman beni takibi bırakıyor.

Bununla ilgili çalışırken, ben doğru beden dilini kullandığımda (ve biraz ödülle!) Murphy’nin harika bir şekilde yürüyebildiğini farkettim. Yürürken kayışı gevşek tutmanız önemli, ve köpeğe ASLA sert davranmadan, onun istediğiniz şeyi istemesini sağlamalısınız.

Köpeklere daima iyi deneyimler yaşatmalısınız. Yürürken sizinle göz göze geldiğinde, ya da yanınızda güzel bir şekilde yürüdüğünde onu ödüllendirin. (Benim gibi abartıp, oyuna yönlendirmezseniz daha hızlı ilerleyebilirsiniz :))

Köpeklerin yanında aşırı heyecanlı ya da gergin olmamanız çok önemli. Onlar sandığımızdan daha fazlasını anlıyorlar, emin olun!

“Daima nötr ol, iyi bir şey yaptığında ödül ver, hata yaptığında sert davranma ya da iyi bir şey yaptığında onun dikkatini dağıtacak derecede sevinme.” demişti bana Göktan Eker.

Deneyimlerim şu ana kadar HARİKA. Çünkü köpeğin dengesini korumak çok önemli.

Bir kere “aferin sana, bravo” diyerek sarılıp öpmeye kalktım, dikkat darmadağın oldu, oyuna döndü. Bunu eğitimler sırasında değil de oyun oynarken yapın

2- Odak çalışması

Bu konuda hâlâ çok başarılı olduğumuzu iddia edemeyeceğim, çünkü dediğim gibi bizimki yürürken hâlâ yerde bir şeyler arıyor. Ama Murphy’nin hakkını yiyemem, bu konuda çok çalışmadık.

Ben istikrarlı bir şekilde doğru yönlendirdiğimde bunu da aşacağımızı biliyorum. Çünkü köpekler harika varlıklar, yalnızca “pozitif” bir şekilde yönlendirilmeye ihtiyaçları var.

Odak çalışmasında, yine yüzüme baktığında ve yürürken benimle temas (dizime dokunmak, elime burnuyla değmek gibi) ettiğinde ödül vermek şeklinde bir yol izledik. Bu düşündüğünüzden daha zor, en azından bizim için zordu.

3- Otur-yat/bekle

Köpeğinizin ondan ne istediğinizi anlaması için basit, akıl karışıklığı yaratmayan komutlar vermeniz önemli. “Canım neden oturmuyorsun ama” gibi tepkiler yalnızca onun aklını karıştıracaktır.

Ona karşı net olmak her şeyden önemli. Ufak eğitimlerimiz sırasında gereksiz cümlelerimi bıraktıktan sonra Murphy’nin aslında her şeyi daha kolay anlayan bir köpek olduğunu farkettim.

Komut vermek sert bir tabir aslında, sakin, kendine güvenen ve nötr tonda bir “otur” yeterli. Oturmadığında bağırmayın, ona kötü deneyimler yaşatmayın. Bir-iki adım ilerleyin ve tekrar deneyin. Ondan ne istediğinizi anlayacak, sabırlı olun.

Onlara son derece anlayışlı olmalısınız, bir hayvandan sözcüklerle bir şey yapmasını istiyorsunuz, tabii ki zaman alacak!

4- Trafik testi

Murphy’nin eskiden her şeyden korkan bir köpek olduğundan bahsetmiştim. Bu testi nasıl geçtik? Zaman aldı! Korktuğu şeylere asla zorla yaklaştırmadım.

Örneğin, şemsiye gördüğünde kaçtığı dönemde, evde halının üzerine bir şemsiye bıraktım ve çekildim. Uzun bir süre uzaktan izledi. Ona bakmadım. Sonra yavaş yavaş yaklaştı, kokladı.

O yakındayken şemsiyeyi kıpırdattım, alıp başka bir yere koydum. Ona bir ödül verdim. Bekledim. Sonra evde değil, kapının önünde tekrarladım bunu. Sonra dışarı şemsiyeyle çıktık. Böyle böyle alıştı. Şimdi umrunda bile değil!

Köpeğiniz bir şeyden korktuğunda ona kıyamadığınızı anlayabiliyorum, ancak böyle bir anda onu kucağınıza alırsanız, aşırı ilgi gösterirseniz köpek korkularını aşamayacak, bu başka birçok soruna yol açacaktır.

Bırakın (güvenli ve kontrollü bir şekilde) deneyimlesin, koklasın, izlesin, öğrensin. Bu deneyimler sırasında sizin sakin olmanız ÇOK önemli. Bu köpeklerin değil, sizin de sınavınız.

Sınav günü neler oldu?

Sınav öncesi açıkçası fazla çalışmamıştık. Biraz zaman sıkıntısı biraz da hırsım olmadığından diyelim, sınavın olacağı KÖPED’in de merkezi olan K9 Güvenlik Eğitim tesislerine gittik.

Açıkçası giderken sınavı geçebileceğimizi bile düşünmüyordum; ama önemli değildi, çünkü bu bir ego ya da hırs değil, azim ve istikrar işiydi.

Biz iki amatör sınav alanına girdik. Öncelikle bu sınava girmek Murphy’nin kararı değildi, o yüzden her şeyden önemlisi onun huzurlu ve keyifli olmasıydı.

O yüzden benim de içim rahattı, çünkü durumdan mutsuz değildi. Bir sürü muhteşem köpek, Staffordshire Terrierler, Belgian Malinois’lar, Alman Çoban köpekleri… Ve biz!

Sınav umduğumdan güzel geçti, Murphy “cool” tavırları ile gözlerimi yaşarttı. Yat dediğimde pati vermesi ve yürürken kafasının yerde olması biraz puan kırdı tabii, ama benim gönlümün birincisi Murphy, sınavı geçmekle kalmadı, üçüncülük ödülünü de kaptı.

Her zaman diyorum, onu fazla hafife alıyorum galiba. O artık KÖPED ve KIF diplomalı bir sosyal köpek.

Murphy, kupası ve ben :)

Murphy, kupası ve ben

Sosyal Köpek Sınavı neden önemli?

Öncelikle şunu söylemeliyim, sosyal köpek sertifikası ya da köpeklerinizle aldığınız diğer ödüller, sizin sosyal ya da yasal yükümlülüklerinizi azaltmıyor.

Yani beraber sosyal hayatınızda yine kayışını takmalı, köpeklerin girmesinin yasak olduğu yerlerden uzak durmalı (rehber ya da asistan köpek değilse) ve başkalarının kişisel alanlarına aynı şekilde saygılı olmalısınız.

Bu sınav köpeğinizin sizinle beraber şehir hayatına uyumlu olduğunun bir belgesi. Yani tanımadığı biri tarafından kucağa alınma ya da kamusal alanda serbest bırakılma hakkını vermiyor.

Günlük hayatta karşılaşabileceğiniz durumlara karşı uyumlu olduğunu anlatıyor. Bunlar için profesyonel eğitmen olmanız da gerekmiyor, yani aslında bu hepimizin görevi ve sorumluluğu.

En önemlisi de, kimsesiz köpek sayısının bu bilinçle azalacağı gerçeği. Köpeklerin bir çoğu yaşama uyum sağlayamadığı gerekçesiyle terk ediliyor. Bu onların değil, insanların sorumluluğu. Ve bu sınav aslında sorunun çözümü için önemli bir adım. Farkındalık ve bilinç yaratmak için bir araç.

Sosyal Köpek Sınavı’na katılmak için ne yapabilirsiniz?

Sizin ve köpeğinizin bu sınava hazır olduğunu düşünüyorsanız KIF yani Köpek Irkları ve Kinoloji Federasyonu ve/ya KÖPED duyurularını takip ederek, başvuru formunu doldurmanız yeterli.

Sınav günü ise sembolik bir harç yatırarak sınav hakkı kazanıyorsunuz. Köpeğinizi KIF’a kaydettirmeniz de gerekiyor. Murphy “melez köpek kaydı” ile kayıt oldu.

Umarım Murphy ile yaşadığım bu deneyim, bizim gibi amatörlerin bu sınava katılımını ve ortak yaşama uyum sağlamanın bilincini arttırmak için bir fırsat olur. Herhangi bir sorunuz olursa lütfen bize yazın: patipediainfo@gmail.com

Bağlantılar:

KÖPED – Köpek Eğitmenler Derneği ile iletişime geçmek isterseniz buraya tıklayınız. 

KIF – Köpek Irkları ve Kinoloji Federasyonu ile iletişime geçmek isterseniz buraya tıklayınız.

GE: Peki köpeğinizin sosyal yetişmesi için neler yapmanız gerekli ? gelin Bu bölümde Kinoloji Akademisinde yayınlanmış bir makaleden alıntı yapalım.

https://www.kinolojiakademisi.com/

The post Bir Amatörün Sosyal Köpek Sınavı Macerası first appeared on Göktan Eker.

]]>
On Ortak Köpek Korkusu ve Fobisi http://www.goktaneker.com/2022/05/28/on-ortak-kopek-korkusu-ve-fobisi%ef%bb%bf/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=on-ortak-kopek-korkusu-ve-fobisi%25ef%25bb%25bf Sat, 28 May 2022 07:28:51 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3726 Birçok köpek korku ve fobilerden muzdariptir. Bu fobilerin, erken sosyalleşme eksikliği ve olumsuz bir geçmiş deneyim gibi çeşitli nedenleri olabilir. Köpeklerde korku belirtileri arasında sinme, titreme, salya akması, havlama, yıkıcı[...]

The post On Ortak Köpek Korkusu ve Fobisi first appeared on Göktan Eker.

]]>

Birçok köpek korku ve fobilerden muzdariptir. Bu fobilerin, erken sosyalleşme eksikliği ve olumsuz bir geçmiş deneyim gibi çeşitli nedenleri olabilir. Köpeklerde korku belirtileri arasında sinme, titreme, salya akması, havlama, yıkıcı davranışlar ve bazı durumlarda saldırganlık sayılabilir. 

Köpeğiniz korkuyor mu? Nedenini belirlediniz mi? Köpeğinize yardımcı olabilmeniz için en yaygın köpek korkuları ve fobilerinden bazılarını öğrenin.

GE: Köpeklerde bu istenmeyen davranışların oluşmasını engelleme yani doğru köpek seçimi, doğru bakım ve yetiştirme ve en önemlisi zamanında doğru sosyalleştirme oldukça önemlidir.

1-) Gök Gürültüsü Korkusu

Astrofobi, gök gürültüsü korkusu, köpeklerde çok yaygındır. Bu korkunun derecesi köpekten köpeğe farklılık gösterebilir. Bazıları sadece hafif bir gök gürültüsü korkusuna sahip olabilir. Bu durumda, bir köpek hafifçe titreyebilir veya bir fırtına sırasında basık kulaklar, geniş gözler ve kıvrılmış bir kuyruk fark edebilirsiniz. 2 Diğer köpeklerin, saklanmalarına, yıkıcı olmalarına ve hatta bağırsaklarının veya mesanelerinin kontrolünü kaybetmelerine yol açan daha şiddetli bir fobisi olabilir.

Astrofobisi olan köpekler diğer yüksek seslerden korkabilir veya korkmayabilir. Birçok köpeğin genel bir gürültü fobisi vardır. Gök gürültüsü, havai fişekler, yüksek sesli müzik, yoldan geçen kamyonlar vb. duyduklarında korkuya kapılırlar.

2-) Havai Fişek Korkusu

Bir başka yaygın köpek fobisi de havai fişek korkusudur. Fırtına korkusuna benzer şekilde, havai fişeklerin yüksek ve öngörülemeyen sesleri ve ışık gösterileri birçok köpeği korkudan titretir. Bu korku bir köpeğin kaçmasına ve kaybolmasına bile neden olabilir .

Bazı köpeklerin havai fişek sesine yavaş yavaş alışmaları fobiyi ortadan kaldırabilir. Diğer durumlarda, yönetim tekniklerini kullanmanız gerekebilir . Şiddetli havai fişek fobisi olan köpeklerin, kaygı önleyici ilaçlar veya sakinleştiricilerle tedavi edilmesi gerekebilir.

GE: Bu ve benzer bazı davranış sorunlarının uzman veteriner hekim gözetiminde hem sistematik duyarsızlaştırma hem de doğru sakinleştiricilerle giderebilemsinin mümkün olduğuna inanıyorum.

3-) Yalnız Kalma Korkusu (Ayrılık Kaygısı)

Evde yalnız kalma korkusu ayrılık kaygısı olarak adlandırılır. Ayrılık kaygısı yaşayan köpekler, sahipleri evden çıkar çıkmaz yıkıcı davranışlar sergileme eğilimindedir. Diğer belirtiler arasında aşırı havlama ve yalnız bırakıldığında evde eşyalara zarar verme , eşelenme davranışları sayılabilir.

Köpek sahibinin davranışındaki bir değişiklik, bir köpeğin korkularını hafifletmeye yardımcı olabilir. Köpek sahipleri, sadece evden çıkmadan önce alışkanlıklarında değişiklik yaparak ve evden ayrılıp eve döndüklerinde sessiz kalarak, köpeğin kaygısının bir kısmını hafifletebilir. Duyarsızlaştırma, köpeğin yavaş yavaş evde yalnız bırakılmasına alışma süreci, ayrılık kaygısından muzdarip köpekler için de faydalı olabilir.

Bazen, sahibi uzaktayken bir köpeği kafeste kalması için eğitmek de yardımcı olabilir. Ayrılma kaygısı şiddetliyse, bazen hayvan için ilaç verilmesi garanti edilir.

GE: Bu konuda değerli meslektaşım ve Köpek Eğitmenleri Derneği üyesi Oktay Gülsaçan ve Değerli eşi Veteriner Hekim Nil Gülsaçan’ın akademik çalışmaları bulunmaktadır. Sorundan muzdarip olanlar kendilerinden destek alabilirler.

4-) Veteriner Korkusu

Köpeklerin veterinere gitmekten korkması biraz yaygındır. Bir köpeğin veterinere gitmeye ilk kez maruz kalması genellikle garip kokuları, yeni yöntemlerle ele alınmayı, kısıtlanmayı ve aşı olmayı içerir . Köpeklerin veterinere gitmekten kolayca korkmalarına şaşmamalı.

İlgili başka bir fobi yoksa, veteriner korkusu, sadece bir köpeği veterinere muayene gerektirmeyen birkaç sosyal ziyaret için getirerek ele alınabilir. Köpeğiniz sakin kalırsa bol bol övgü ve ikram sunun.

GE: Ülkemizde oldukça yaygın bir fobidir. yazarların da dediği gibi , klinikleri sık sık ziyaret etmek, köpeğin o çevresel şartlar ve veteriner hekim uygulamaları ile ilgili olumlu deneyim kazanlamları son derece önemlidir.

5-) Arabaya Binme Korkusu

Bazı köpekler arabaya binmekten korkarlar. Bu korku genellikle araba sürmek için erken maruz kalma eksikliğinden kaynaklanır. Ayrıca arabayı hasta etmek, barınakta bırakılmak üzere arabaya binmek veya sadece veterineri ziyaret etmek için arabaya binmek gibi arabaya binmekle ilgili olumsuz deneyimlerden sonra da gelişebilir . Köpeğinizi arabaya yavaşça çekmek için ödüller ve övgüler kullanarak ve ardından küçük adımlarla gezintiye çıkmaya çalışarak köpeğinizin arabaya binme korkusunun üstesinden gelmek mümkündür . Hedefin köpek parkı veya yürüyüş gibi mutlu bir yer olduğundan ve çok uzak olmadığından emin olun.

GE: Köpeğin araç yolculuğu ile ilgili zamanında alıştırmaların yapılmaması veya araç yolculuğu sonunda olumsuz tecrübeler edinmesi , özellikle tok karnına yolculuk sonrasında istifra gibi nedenler bu korkuya yol açabilir.

6-) Merdiven Çıkma ve İnme Korkusu

Bir köpek sahibi, bir dizi adıma yaklaşırken köpeği mola verene kadar köpeğinin merdiven inip çıkma korkusu olduğunu fark etmeyebilir. Bu fobi neredeyse her zaman erken sosyalleşme ve maruz kalma eksikliğinden kaynaklanır . Küçük bir köpek yavrusu olarak adımlara maruz kalmayan bir köpek, daha sonraki yaşamlarında bir merdivenle karşılaştığında merdivenlerden yukarı ve aşağı gitme korkusu geliştirebilir. Yukarı ve aşağı basamakları bir oyuna çevirirseniz, bazı köpekler bu korkunun üstesinden gelebilir. Diğer köpeklerin, kelimenin tam anlamıyla, adım adım merdivenlerde gezinmeyi öğrenmesi gerekebilir. Bu zaman alacak ve bolca olumlu pekiştireç alacaktır.

Daha yaşlı köpekler, artrit veya diğer hareketlilik sorunları varsa merdiven kullanmak konusunda isteksiz olabilirler, bu nedenle bu davranış için tıbbi sorunları dışladığınızdan emin olun. Bir köpek geçmişte merdivenlerden kötü bir şekilde düştüyse, bu da korkunun bir nedeni olabilir.

7-) Erkeklerden Korku

Köpeklerin erkeklerden korkmasının oldukça yaygın olduğunu öğrenmek insanları şaşırtabilir. 5 Bazı durumlarda, bu korku bir erkek tarafından istismar edilmekten kaynaklanabilir. Bununla birlikte, daha çok sosyalleşme eksikliğinden kaynaklanmaktadır. Erkeklerin etrafında fazla zaman geçirmemiş köpekler, daha derin seslerinden, daha büyük yapılarından ve hatta sakallarından korkabilirler.

Erkeklerden korkan köpekler, tehdit edici olmayan bir şekilde erkeklere karşı yavaş yavaş duyarsızlaştırılmalıdır. Korkunç bir köpeğin, bu korkunun bir sonucu olarak birisini hırlayacağını, kırabileceğini veya ısırabileceğini unutmayın. Köpeğinizi dikkatlice bir mesafeden erkeklere maruz bırakın. Erkeklerin göz teması kurmamasını veya köpeğinize yaklaşmaya çalışmamasını sağlayın. Köpeğinizin bu korkuyu yenmesi zaman alabilir.

😎 Yabancı Korkusu

Yabancılardan korkma, erkeklerden korkmaya benzer, ancak bu durumda, bir köpek tanımadığı birinden korkabilir . Bu, üstesinden gelinmesi zor bir problem olabilir çünkü köpeğinize olası her yeni insanı kabul etmesini öğretmek imkansızdır. Köpeğinizin kendi zamanında yeni insanlara yaklaşmasına izin vermek önemlidir. Korkunç bir köpeği bir yabancıyı kabul etmeye zorlamak, bir köpeği saldırgan olmaya itebilir.

9-)Çocuk Korkusu

Köpekler, çeşitli nedenlerle çocuklardan korkarlar. En yaygın olarak, çocuklara erken maruz kalma eksikliğinden kaynaklanır. Birçok insan ebeveyn olmadan önce köpek alacak. Çocuklu bir eve bir köpek yavrusu getirmediğiniz sürece , köpeğiniz onlarla sosyalleşme fırsatı bulamayabilir. Köpeğinizi, yavruluktan başlayarak her yaştan çocuğa göstermek için elinizden gelenin en iyisini yapın.

Çocuklardan korkan köpekler, çocuklarla olumsuz deneyimler yaşamış olabilir. Bir çocuğun niyeti iyi olsa da, bir köpek sevgi tekliflerini bir tehdit olarak yorumlayabilir. Bazı köpekler, bir çocuğun seslerini veya sarsıntılı, koordine olmayan hareketlerini veya küçük boyutlarını anlamayabilir. Çocuk korkusu olan bir köpekle uğraşan köpek sahipleri , bu fobi üzerinde çalışmak için bir köpek eğitmenine veya davranışçıya danışmalıdır.

10 Belirli Nesnelerden Korkma

Bazı köpekler belirli bir nesneden korkarlar: elektrikli süpürge, tatil süsleri, çocuk oyuncağı, inşaat ekipmanı ve daha fazlası. Çoğu zaman bu tür bir korku önemli değildir, çünkü birçok nesne kolayca gözden kaybolabilir. Ancak bazı durumlarda sorunlu olabilir. Örneğin, köpeğiniz apartmanınızın dışındaki bir heykelin yanından geçmeyi reddederse veya halıyı her süpürmeniz gerektiğinde titreyen, endişeli bir karmaşaya dönüşürse . Bu durumda, köpeğinizi korktuğu nesnelerle yavaş yavaş pozitif, mutlu bir şekilde tanıştırmanız gerekebilir.

Evcil hayvanınızın hasta olduğundan şüpheleniyorsanız hemen veterinerinizi arayın. Sağlıkla ilgili sorular için, evcil hayvanınızı muayene ettikleri, evcil hayvanınızın sağlık geçmişini bildikleri ve evcil hayvanınız için en iyi önerileri yapabilecekleri için her zaman veterinerinize danışın.

Amy Bender

Amy Bender, köpeklerle profesyonel olarak çalışan on yılı aşkın deneyime sahip bir köpek eğitim uzmanı ve yazarıdır. Köpek eğitim işletmesi sahibidir ve Profesyonel Köpek Eğitmenleri Derneği üyesidir.

Anna O’Brien

Anna O’Brien, DVM, besi hayvanları, evcil hayvanlar ve egzotik hayvanları tedavi etme konusunda on yıldan fazla deneyime sahip başarılı bir veteriner ve ödüllü yazardır. Amerika Köpek Yazarları Derneği’nden Maxwell Madalyonunu kazandı. Dr. O’Brien, The Spruce Pets’in veterinerlik inceleme kurulunun bir parçasıdır.

The post On Ortak Köpek Korkusu ve Fobisi first appeared on Göktan Eker.

]]>
Evcil Hayvana Bağlanma Ölçeği: Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması http://www.goktaneker.com/2022/05/17/evcil-hayvana-baglanma-olcegi-gecerlik-ve-guvenirlik-calismasi/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=evcil-hayvana-baglanma-olcegi-gecerlik-ve-guvenirlik-calismasi Tue, 17 May 2022 13:22:00 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3554 DOI: 10.7816/nesne-06-12-09 Nesne Psikoloji Dergisi (NPD), 2018, Cilt 6, Sayı 12, Volume 6, Issue 12 Özge ŞAHİN1, Yasemin KAHYA2 1Araş. Gör., Hacettepe Üniversitesi, Psikoloji Bölümü, m.ozgesahin(at)hotmail.com 2Araş. Gör., Ankara Sosyal[...]

The post Evcil Hayvana Bağlanma Ölçeği: Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması first appeared on Göktan Eker.

]]>
DOI: 10.7816/nesne-06-12-09

Nesne Psikoloji Dergisi (NPD), 2018, Cilt 6, Sayı 12, Volume 6, Issue 12

Özge ŞAHİN1, Yasemin KAHYA2

1Araş. Gör., Hacettepe Üniversitesi, Psikoloji Bölümü, m.ozgesahin(at)hotmail.com

2Araş. Gör., Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi, yaseminoruclular(at)gmail.com

GE: Köpeklerin sahipleri ile ilişkilerinde oluşan ilişki bağımlılığı ve sonrasında köpek sahibi ve köpeğin yaşadığı olumsuz durumlar ile ilgili çalışmalar yaparken çok değerli hocalarımızın bu makalesine denk gelmiş oldukça faydalanmıştım. Köpek eğitmenliği kurslarımızda da müstakil ders olarak verdiğimiz bu konu başlığının önemine binaen Köpek sahipleri ve Eğitmen arkadaşlarımın da faydalanması için dileğiyle blogumda yer verdim. Bu değerli çalışma için Özge Şahin ve Yasemin Kahya Hocalarıma tekrar teşekkürlerimi sunarım.

ÖZ

Bu çalışmanın amacı, bireylerin evcil hayvanlarına bağlanma yönelimlerini ölçmek amacıyla geliştirilen Evcil Hayvana Bağlanma Ölçeği’nin Türkçe uyarlamasının geçerlik ve güvenirlik çalışmasını gerçekleştirmektir. Araştırmanın örneklemini, yaşları 19-62 arasında değişen en az bir evcil hayvanla beraber yaşayan 260 (234 kadın ve 26 erkek) birey oluşturmaktadır. Araştırmanın amacı doğrultusunda, katılımcılardan Kişisel Bilgi Formu, Evcil Hayvana Bağlanma Ölçeği, Lexington Evcil Hayvana Bağlanma Ölçeği, CES-Depresyon Ölçeği, Durumluk-Sürekli Kaygı Envanteri, Penn Dinsel Obsesyonlar Envanteri, Yakın İlişkilerde Yaşantılar Envanteri-II ve Yaşam Doyumu Ölçeğini doldurmaları istenmiştir. Test- tekrar test güvenirliği için çalışmanın ilk aşamasına katılan 57 kişiye tekrar ulaşılmıştır. Veriler SPSS ve AMOS programları kullanılarak analiz edilmiştir. Yapılan açımlayıcı ve doğrulayıcı faktör analizi sonucunda, ölçeğin kaygı ve kaçınma olarak adlandırılan iki faktörlü yapı gösterdiği doğrulanmıştır. Geçerlik ve güvenirliği destekleyen diğer analizler, EHBÖ’nün bireylerin evcil hayvana bağlanma yönelimlerini ölçmede geçerli ve güvenilir bir araç olduğunu desteklemiştir.

Anahtar Kelimeler: : bağlanma, evcil hayvan, evcil hayvana bağlanma ölçeği, geçerlik, güvenirlik

Şahin, Ö. ve Kahya, Y. (2018). Evcil hayvana bağlanma ölçeği: Geçerlik ve güvenirlik çalışması. Nesne, 6(12), 174-197.


Pet Attachment Quastionnaire: Validity and Reliability Study

ABSTRACT

The aim of the current study is to test the validity and reliability of the Pet Attachment Questionnaire (PAQ), which assess attachment orientation toward pet. The sample of the study consisted of 260 pet owners (24 males and 234 females) aged between 19 and 62 years. In line with the study purpose, participants were asked to complete Demographic Form, Pet Attachment Questionnaire, Lexington Attachment to Pets Scale, CES-Depression Scale, State- Trait Anxiety Inventory, Penn Inventory of Scrupulosity, Experiences in Close Relationships- Revised, Satisfaction with Life Scale. For the test-retest reliability analysis, 57 of the participants were reached again. Data were analyzed via SPSS and AMOS programs. As a result of the explanatory and confirmatory factor analysis, the two-factor structure of the PAQ, defined as anxiety and avoidance was supported. Further statistical analyses supported that PAQ was a valid and reliable measurement tool in the assessment of the attachment orientation towards pet.

Keywords: attachment, pet, pet attachment questionnaire, validity, reliability

Hayvanlar ve insanlar arasındaki ilişki çok eski zamanlara dayanmaktadır. Hayvanlara yüklenen anlam ise zaman içinde değişime uğramıştır. Başlarda hayvanlar koruyucu bir unsur, avlanma arkadaşı ya da dini bir simgeyken; rönesans dönemiyle birlikte insanların hayatlarında hayvanların rolü artmış ve evcil hayvanla beraber yaşamak yaygın hale gelmiştir (Plemons, 2008). Günümüzde, evcil hayvan ailenin bir ferdi olarak tanımlanmakta ve dahası evin çocuğu gibi görülmektedir (Plemons, 2008; Onur, 2012).

Evcil hayvanların insanların hayatında önemli yer tutmasıyla beraber insan- hayvan ilişkisiyle ilgili araştırmaların arttığı görülmektedir (Daly ve Morton, 2006; Miltiades ve Shearer, 2011; Smolkovic, Fajfar ve Mlinaric, 2012; Zilcha-Mano, Mikulincer ve Shaver, 2011). Araştırmalarda en çok çalışılan konunun evcil hayvan sahibi olmanın bireylerin sağlığı üzerindeki etkileri hakkında olduğu dikkat çekmektedir. Hayvanlarla temas etmenin çocukluk döneminden itibaren bireyin sosyal (Kotrschal ve Ortbauer, 2003), fiziksel (Friedman ve Thomas, 1995) ve psikolojik (Hansen, Messinger, Baun ve Megel, 1999) sağlığına olumlu etkileri olduğuna dair birçok araştırma bulgusu bulunmaktadır (Endenburg ve Van Lith, 2011; Melson, 2003; Purewal ve ark., 2017). Evde evcil hayvan beslemenin olumsuz duygu durumu azaltırken, olumlu duygu durumu arttırmada önemli bir faktör olduğu (Becker, 1999), depresyon belirtilerini azalttığı (Garrity, Stallones, Marx ve Johnson, 1989) bulunmuştur. Ek olarak, evcil hayvan beslemenin bireylerin sadece psikolojik sağlığına değil aynı zamanda fiziksel sağlığına da katkısının olduğunu belirten araştırmalar bulunmaktadır. Bulgular, evcil hayvan ve insan arasındaki etkileşim sayesinde bireylerin kalp atış hızlarının azaldığını, kan basınçlarının düştüğünü, hareketliliklerinin arttığını, hastalıklarla daha kolay bir şekilde baş edebildiklerini göstermektedir (McCulloch, 1983; Boldt ve Dellman-Jenkins, 1992). Görüldüğü üzere, evcil hayvanla kurulan ilişki psikolojik sağlıktan fizyolojik sağlığa kadar olumlu bir etkiye sahiptir.

Son dönemlerde, evcil havyan ve sahibi arasındaki ilişkinin Bowlby’nin bağlanma kuramında tanımladığı bakım veren-çocuk veya bakım veren-bebek arasındaki bağlanma yaşantısına paralel olabileceği düşünülmektedir (Marsa- Sambola ve ark., 2017). Bowlby’ye (1969) göre, temel bakım verenler bebekten gelen sinyallere yeterince duyarlı olduğunda bakım veren ve çocuk arasında güvenli bağlanma şeklinde adlandırılan güçlü bir bağ oluşur ve bu bağın niteliği çocuğun ileriki yaşantısını etkilemektedir. Bakım verenin çeşitli şekillerde yeterince duyarlı olmadığı durumda ise, güvenli bağlanma gelişemez. Bu kavramsallaştırma, bağlanma yönelimlerinin araştırılmasına yönelik ilginin temelini oluşturmuştur. Ainsworth, Blaher, Waters ve Wall (1978) ile başlayıp kişilik ve sosyal psikologların yaptıkları araştırmalarla devem ederek bağlanma yönelimleri iki ortogonal boyutta değerlendirilmeye başlanmıştır; bağlanma ile ilişkili kaygı ve kaçınma (Brennan, Clark ve Shaver, 1998; Mikulincer ve Shaver, 2007). Kaygı ve kaçınmaya ilişkin bağlanma yönelimi; ilişki niteliği, duygu düzenleme stratejileri ve ruhsal sağlıkla ilişkili yapılardır (bknz. Mikulincer ve Shaver, 2007). Bulgular, düzeltici bir deneyim yaşanmazsa ikinci bağlanma yönelimlerinin (Cassidy ve Kobak, 1988) yaşam boyu uyum bozucu etkisini ifade etmektedir.

Çocuk ve Anne İlişkisinden Evcil Hayvana: Bir Bağlanma Figürü Olarak Evcil Hayvan

Bağlanma kuramı her ne kadar temel bakım verenle çocuk arasındaki bağlanmaya odaklansa da Bowlby (1988) erken dönem bağlanmanın, bireyin hayatındaki önemli diğerleriyle ilişkilerini etkileyen bir yapı olduğunu belirtmektedir. Kurulan duygusal bağın yaşam boyu süren etkisi nedeniyle bağlanma yaşantısı, romantik eşe bağlanma (Fraley, Waller ve Brennan, 2000), terapiste bağlanma (Mallinckrodt, Gantt ve Coble, 1995; Nergiz, Uluyol, Mustafaoğlu ve Kahya, 2017), evcil hayvana bağlanma (Zilcha-Mano ve ark., 2011), uyuşturucu maddeye ikincil figür olarak bağlanma (Khantzian, 1997) gibi özgül bağlanma yaşantıları incelenir hale gelmiştir. Evcil hayvana bağlanma, söz konusu özgül bağlanma yaşantılarından en güncel olanıdır.

İnsan ve evcil hayvan arasındaki bağın kişilerarası ilişkilerin özelliklerine benzer olduğunu gösteren araştırmalar bulunmaktadır (Topal, Miklosi, Csanyi ve Doka, 1998). İnsan ve evcil hayvan arasındaki ilişki güvenli sayılmakta; evcil hayvanların sevecen, tutarlı ve sadık olarak insanların en temel gereksinimleri arasında yer alan sevildiğini hissetme ve kendine güven duyma hissini karşılayabildikleri belirtilmektedir (Nebbe, 2001). Levinson (1969) evcil hayvanın ulaşılmaya hazır halde, aktif, sevecen olmasından dolayı doğal bir bağlanma nesnesi olduğunu belirtmektedir. Evcil hayvan ve insan arasındaki ilişkiyi konu alan araştırmalarda bağlanmanın özellikleri olması dikkat çekicidir. Evcil hayvandan ayrılmanın kaygıya veya evcil hayvan kaybının yasa yol açtığı (Hunt, Al-Awadi ve Johnson, 2008; Kwong ve Bartholomew, 2011; Schaffer, 2009; Wrobel ve Dye, 2003), evcil hayvanla yakınlığı korumanın önemli diğerleriyle yakınlığı korumayla benzer olduğu (Hall ve ark., 2004; Kurdek, 2008; Prato-Previde, Fallani ve Valsecchi, 2006); kaygı verici durumdayken bireylerin evcil hayvanlarını destek mekanizması olarak gördükleri ve bu durumda olan bireylerin evcil hayvanlarına bağlanma düzeylerinin daha yüksek olduğu (Albert ve Bulcroft, 1988; Allen, Balscovich ve Mendes, 2002; Geisler, 2004) gösterilmiştir. Dolayısıyla, kuramsal ve görgül arka plan evcil hayvana bağlanmanın, bir bağlanma yaşantısı olduğunu desteklemektedir.

Uluslararası alanyazında evcil hayvana bağlanmayla ilgili araştırmalar 1990’larda başlasa da; ülkemizde konuyla ilgili hala az sayıda araştırma bulunmaktadır. Bu durumun önemli bir nedeni, evcil hayvana bağlanmayı inceleyebilecek geçerli ve güvenilir ölçüm araçlarının eksiliğidir. Lexington Evcil Hayvana Bağlanma Ölçeği (Karameşe, 2014), bilindiği kadarıyla Türkçeye uyarlanan tek ölçektir. İlgili ölçek evcil hayvanlara bağlanma düzeyini değerlendirirken, bağlanma yönelimleri hakkında bilgi vermemektedir. Ancak tıpkı diğer ilişki türlerinde olduğu gibi insan ve hayvan ilişkileri de sıcaklık, yakınlık, bağlılık, çatışma gibi konularda farklılıklar göstermektedir (Bowlby, 1982, 1988; Hazan ve Shaver, 1987; Mikulincer ve Shaver, 2003; 2007; Zilcha-Mano ve ark., 2011). Zilcha-Mano ve arkadaşlarının (2011) geliştirdiği Evcil Hayvana Bağlanma Ölçeği ise evcil hayvanla kurulan ilişkiyi yalnızca bağlanma yaşantısı olarak görmenin ötesine geçip evcil hayvana kaygılı ve kaçınıcı bağlanma boyutlarını değerlendiren bağlanma kuramına en yakın değerlendirme aracıdır. Tüm bunlar ışığında yapılan bu çalışmanın amacı, Türkiye’de evlerinde bir kedi ya da köpekle yaşayan bireyler arasında Evcil Hayvana Bağlanma Ölçeği’nin (Zilcha-Mano ve ark., 2011) Türkçe uyarlamasının geçerlik ve güvenirlik çalışmasını yürütmektir.

Yöntem

Katılımcılar

Mevcut çalışmanın örneklemini yaşları 19 ile 62 arasında değişen (Ort. = 30.82, S. = 7.92), en az bir evcil hayvanla beraber yaşayan 260 birey oluşturmaktadır. Katılımcıların 234’ü (%90) kadın, 26’sı (%10) erkektir. Ek olarak, katılımcıların 141’i (%54.2) üniversite eğitimini, 65’i (%25) lisansüstü eğitimini tamamlamıştır. Örnekleme ait aylık ortalama gelir, 3.279 TL’dir ve katılımcıların %45.8’i tam zamanlı maaşlı bir işte çalışmaktadır. Katılımcıların 189 (%72.7)’u medeni durumunu bekar olarak belirtirken 71 (%27.3)’i evlidir. Örneklemin %77.2’si yalnızca kedi sahiplerinden, %11.2’si yalnızca köpek sahiplerinden ve %11.6’sı ise kedi ve köpek sahiplerinden oluşmaktadır.

Veri toplama araçları

Demografik Bilgi Formu: Katılımcılara ait sosyo-demografik değişkenler ve evcil hayvan sahibi olmakla ilgili bilgiler Kişisel Bilgi Formu ile değerlendirilmiştir.

Evcil Hayvana Bağlanma Ölçeği (EHBÖ): Bireylerin birlikte yaşadıkları evcil hayvanlara bağlanma yönelimlerini değerlendiren 26 maddeden oluşan Evcil Hayvana Bağlanma Ölçeği, Zilcha-Mano ve arkadaşları (2011) tarafından geliştirilmiştir. Her bir maddenin 1 (kesinlikle katılmıyorum) ile 7 (kesinlikle katılıyorum) arasında puanlandığı Likert tipi bir ölçüm aracıdır. İlgili ölçek bireylerin evcil hayvana kaygılı bağlanma stiline (örn., Evcil hayvanım benim istediğim kadar bana yakın olmak istemediğinde sinirlenirim.) ve kaçınıcı bağlanma stiline (örn., Evcil hayvanımla mesafeli olmayı tercih ederim.) sahip olduklarına yönelik maddelerden oluşan 2 faktörlü yapı sergilemektedir. Özgün ölçeğin Cronbach alfa değeri .86 ile .89 arasındayken; altı ay arayla yapılan test- tekrar test güvenirliği ise evcil hayvana kaygılı bağlanma faktörü için .75, kaçınıcı bağlanma faktörü için ise .80 olarak bulunmuştur (Zilcha-Mano ve ark., 2011).

Lexington Evcil Hayvanlara Bağlanma Ölçeği (LEHBÖ): Bireylerin evcil hayvanıyla duygusal bağını ölçmek amacıyla Johnson, Garrity ve Stallones (1992) tarafından geliştirilmiştir. 4’lü Likert tipi (0 = tamamen katılmıyorum, 3 = tamamen katılıyorum) 23 maddelik bir ölçüm aracıdır. Ölçek evcil hayvana bağlanmayı, evcil hayvanın arkadaşlığını insanlarla eşdeğer tutmayı ve hayvanların da tıpkı insanlar gibi haklara sahip olması gerektiğine yönelik maddelerden oluşan 3 faktörlü yapı sergilemektedir. Ölçeğin Türkçe formunun geçerlik ve güvenirlik çalışması Karameşe tarafından yapılmıştır (Karameşe, 2014). Ölçeğin Cronbach alfa değeri .91 iken, alt boyutlar için Cronbach alfa değeri Genel Bağlanma için .86; İnsan Yerine Koyma için .78 ve Hayvan Hakları için .70 olarak hesaplanmıştır (Karameşe, 2014). Ölçekten alınabilecek toplam puan 0 ile 69 arasında değişmektedir. Alınan puanın artması evcil hayvana bağlanma düzeyinin de arttığına işaret etmektedir.

CES-Depresyon Ölçeği (CESDÖ): Çalışmaya katılan evcil hayvan sahibi bireylerin depresif belirti düzeyi CES-DÖ ile değerlendirilmiştir. CES-DÖ, Amerikan Ulusal Ruh Sağlığı Enstitüsü tarafından 1977 yılında geliştirilmiştir (Radloff, 1977). Kısa bir öz-bildirim ölçeği olan CES-DÖ, tanı amaçlı kullanılan bir değerlendirme aracı olmamakla birlikte genel örneklemdeki depresif belirtilerin değerlendirilmesinde kullanılmaktadır. CES-DÖ, 20 maddeden oluşmaktadır ve maddeler 4’lü Likert ölçeği (0 = Hiçbir Zaman-Nadiren, 3 = Çokça-Çoğu Zaman) üzerinde değerlendirilmektedir. Ölçeğin Türkçe formunun geçerlik ve güvenirlik çalışması, Tatar ve Saltukoğlu (2010) tarafından yapılmıştır. Ölçeğin iç tutarlık katsayısı .75 ile .90 arasında değişirken, Guttman iki yarım test güvenirliği .89, iki hafta arayla yapılan test-tekrar test güvenirlik katsayısı ise .69 olarak bulunmuştur. Ölçeğin dört faktörlü yapısının test edildiği Doğrulayıcı Faktör Analizi sonucunda iyi uyum katsayısı .84 olarak bildirilmiştir. (Tatar ve Saltukoğlu, 2010).

Durumluk-Sürekli Kaygı Envanteri (DSKE): Çalışmaya katılan bireylerin kaygı düzeyi, DSKE ile değerlendirilmiştir. DSKE; Spielberger, Gursuch ve Lueshene tarafından 1970 yılında geliştirilmiştir. DSKE, Durumluk Kaygı Ölçeği (DKÖ) ve Sürekli Kaygı Ölçeği (SKÖ) olmak üzere her biri 20 maddeden oluşan iki ayrı ölçekten oluşmaktadır. Durumluk kaygı ve sürekli kaygı ölçeğinde yer alan maddeler 4’lü Likert ölçeği (durumluk için 1 = Hiç, 4 = Tamamiyle; sürekli kaygı için 1 = Hemen hiçbir zaman, 4 = Hemen her zaman) üzerinde değerlendirilmektedir. DSKE’nin geçerlik ve güvenirlik çalışması Öner ve Le Compte tarafından 1985 yılında gerçekleştirilmiştir (Öner ve Le Compte, 1985). Ölçeğin test-tekrar test güvenirliği .71 ve .86 arasında değişirken; iç tutarlılık katsayısı .83 bulunmuştur (Öner ve Le Compte, 1998).

Penn Dinsel Obsesyonlar Envanteri (PDOE): PDOE, dinsel obsesyon- kompulsiyonları değerlendirmek için Abramowitz, Huppert, Cohen, Tolin ve Cahill tarafından geliştirilen 4’lü Likert tip (Hiç bir zaman, 4 = Her zaman) 19 maddelik bir öz bildirim aracıdır (Abramowitz, Huppert, Cohen, Tolin ve Cahill, 2002). PDOE, çalışma kapsamında ayırt edici geçerlik bağlamında kullanılmıştır. Envanter, ‘Tanrı Korkusu’ ve ‘Günah İşleme Korkusu’ olmak üzere iki alt ölçekten oluşmaktadır. Ölçek, öncelikle dilimize Altın (2009) tarafından çevrilmiş, İnözü ve arkadaşları (2016) tarafından psikometrik özellikleri yeniden değerlendirilmiştir. PDOE’nin iç tutarlık katsayıları tüm ölçek için .95, Tanrı Korkusu alt ölçeği için .95 ve Günah İşleme Korkusu alt ölçeği için .90;. test-tekrar test güvenirlik değerleri ise sırasıyla, .84, .87 ve .73 olarak bulunmuştur (İnözü, Keser ve Karancı, 2012).

Yakın İlişkilerde Yaşantılar EnvanteriII (YİYE-II): Fralley, Waller ve Brennan (2000) tarafından geliştirilen YİYE-II, bağlanmanın iki temel boyutu olan kaygıyı ve kaçınmayı ölçen, 7’li Likert tipi (1 = Hiç katılmıyorum, 7 = Tamamen katılıyorum) 36 maddelik bir ölçüm aracıdır. Ölçeğin Türkçe formunun geçerlik ve güvenirlik çalışmaları Selçuk, Günaydın, Sümer ve Uysal (2005) tarafından yapılmıştır. Yapılan değerlendirmeler sonucunda ölçeğin kaygı ve kaçınma olmak üzere iki faktörlü yapısı desteklenmiştir. Kaygı ve kaçınma boyutları için Cronbach alfa değerleri sırasıyla 0.86 ve 0.90 olarak bulunmuştur.

Yaşam Doyumu Ölçeği (YDÖ): YDÖ, pozitif psikoloji alanında sıklıkla değerlendirilen öznel iyi oluş halinin bilişsel parçası olan yaşam doyumunu ölçmektedir. Diener, Emmons, Larsen ve Griffin (1985) tarafından geliştirilen YDÖ’nün Türkçe formunun geçerlik ve güvenirlik çalışması Dağlı ve Baysal tarafından yapılmıştır (Dağlı ve Baysal, 2016). Ölçek 5’li Likert tipinde (1 = Hiç katılmıyorum, 5 = Tamamen katılıyorum) 5 maddelik bir kendini değerlendirme ölçeğidir. Ölçeğin iç tutarlılığını gösteren Cronbach alfa değeri .88 olarak bulunurken, test- tekrar test güvenirliği .97 olarak bulunmuştur.

İşlem

Çalışmanın veri toplama aşamasına geçilmeden önce Hacettepe Üniversitesi Etik Komisyonu’ndan gerekli etik izin alınmıştır. Katılımcılara evcil hayvan sahibi olmakla ilgili sitelerden-sosyal medya ağlarından ulaşılmıştır. Çalışmanın başında katılımcılara araştırma hakkında bilgi ve gizlilik konusunda güvence verilmiştir, katılımcıların onamı alınmıştır. Ardından, EHBÖ’nün Türkçe uyarlamasının geçerlik ve güvenirlik çalışması için Türkçeye çevrilen EHBÖ, LEHBÖ, YİYE-II, PDOE, YDÖ, CES-DÖ ve DSKE’den oluşan ölçek seti katılımcılara www.surveey.com aracılığıyla ulaştırılmıştır. Katılımcıların, ölçek setini tamamlama süresi ortalama 30- 35 dakika arasındadır. Elde edilen verilerin istatistiksel analizlere uygunluğu sayıltılar açısından değerlendirilmiştir. Tanımlayıcı ve temel analizlerde, SPSS ve AMOS versiyon 23 yazılımları kullanılmıştır.

Türkçeye Uyarlama Süreci

EHBÖ, yazarlar tarafından Türkçeye çevirilmiş ve değerlendirme amacıyla yedi uzman psikolog tarafından incelenmiştir. Sonrasında hakemlerin geri bildirimleri ve önerileri doğrultusunda ölçeğe son şekli verilmiştir. İngilizce ve Türkçe’ye hakim yeminli bir tercüman dilimize çevrilen ölçek maddelerinin ters-çevirisi çalışmasını yapmıştır. Araştırmacılar tarafından, ölçeğin özgün formu ve ters-çevirisi yapılan formu karşılaştırılmış ve gözlenen farklılıklar tartışıldıktan sonra ölçeğe son hali verilmiştir.

Bulgular

Geçerlik Analiz Souçları

Yapı Geçerliği: Açımlayıcı Faktör Analizi

EHBÖ’nün faktör yapısını değerlendirmek amacıyla temel eksen faktörleme (principal axis factoring) ve ölçeğin özgün çalışmasıyla tutarlı şekilde varimaks rotasyonu ile açımlayıcı faktör analizi yürütülmüştür. EHBÖ’de yer alan madde 1 ters madde olduğu için faktör analizinden önce tersine kodlama yapılmıştır. Bulgular, EHBÖ kullanılarak elde edilen veri setinin açımlayıcı faktör analizine uygun olduğunu göstermiştir (KMO = .85; Barlett Testi χ2 (325) = 2286.380, p < .001).

Ölçeğin özgün çalışmasına bağlı kalarak faktörlere ilişkin öz-değerler, scree plot ve madde dağılımı göz önünde bulundurulmuş ve özgün formdaki iki-faktörlü yapı tercih edilmiştir (Bknz. Zilcha-Mano ve ark., 2011). Bu iki faktör, kuramsal olarak bağlanma alanyazının işaret ettiği gibi evcil hayvana kaygılı (EHBÖ-kaygı) ve kaçınıcı (EHBÖ-kaçınma) bağlanma şeklinde isimlendirilmiştir. Bu iki faktör tarafından açıklanan toplam varyans %38.08’dir. Kaygı boyutuna denk gelen faktör 1, varyansın %19.86’sını kaçınma boyutuna denk gelen faktör 2 ise varyansın %18.23’ünü açıklamıştır. Faktörlerin özdeğerleri, 5.16 ve 4.74’tür. Ölçek maddelerinin faktör yükleri ve ortak faktör varyans değerleri (communalities) Tablo 1’de sunulmuştur.

Tablo 1

Faktör yükü .30’un üzerinde olan maddelerin ilgili faktör altında temsil edileceğine karar verilmiştir (Çokluk, Şekercioğlu ve Büyüköztürk, 2012). Tablo 1’den de takip edilebileceği gibi, yalnızca madde 10’u dışarıda bırakarak çift sayılı maddeler .30’un üzerinde bir yükle faktör 1’de tek sayılı maddeler ise faktör 2’ye yüklenmiştir. Madde 10 (Genellikle evcil hayvanımın, kendisine istediğim kadar yakın olmama izin vermediğini hissederim.)’un ise, .34 ile her iki faktöre de eşit derecede yüklendiği görülmüştür. Bu bulgu, özgün ölçekle tutarlı olarak EHBÖ-kaygı faktörüne yüklenmesi gereken madde 10’un katılımcılar tarafından yeterince anlaşılmamış olabileceğine işaret etse de kuramsal nedenlerle bu maddenin EHBÖ- kaygı faktöründe korunmasına karar verilmiştir. Sonuç olarak, çift sayılı 13 madde evcil hayvana bağlanmanın kaygı boyutunu oluştururken tek sayılı 13 madde kaçınma boyutunu oluşturmuştur. Açımlayıcı faktör analiz bulguları, EHBÖ Türkçe uyarlamasının yapı geçerliğine sahip olduğunu desteklemektedir.

Yapı Geçerliği: Doğrulayıcı Faktör Analizi

Açımlayıcı faktör analizine ek olarak, EHBÖ’nün faktör yapısının doğrulanması için AMOS programı kullanılarak doğrulayıcı faktör analizi yürütülmüştür. Özgün ölçek yapısı ve açımlayıcı faktör analizi bulguları göz önünde bulundurularak, EHBÖ-kaygı gizil değişkenini çift sayılı 13 maddeden oluşan gösterge değişkenleri temsil ederken EHBÖ-kaçınma gizil değişkeni eşit sayıdaki tek sayılı maddeler tarafından temsil edilmiştir. Gerek mevcut çalışmada gerekse özgün çalışmada EHBÖ-kaygı ve EHBÖ-kaçınma boyutlarının birbiriyle anlamlı düzeyde korelasyon göstermemesi nedeniyle, birincil düzey doğrulayıcı faktör analizi yürütülmüştür. Analiz sonuçlarına göre, test edilen ilk modelin kabul edilebilir uyum indeks değerlerine sahip olmadığı görülmüştür (Model 1; χ2 (299) = 790.463, p < .001; χ2 /df=2.373;AGFI=.78,GFI=.81,CFI=.80,NFI=.70,RMSEA=.07).Bunun üzerine, modele ilişkin modifikasyon indeksleri incelenmiş ve madde 20 ile madde 24’ün madde içeriği açısından benzerliği nedeniyle hata varyanslarının sabitlenmesi uygun bulunmuştur. Bu iki madde arasındaki hata varyansları sabitlenerek model 2 test edilmiştir. Model 2 ve akabindeki diğer modellere ilişkin bulgular Tablo 2’de sunulmuştur. Tablo 2’den görülebileceği gibi model 2, kabul edilebilir uyum indekslerine işaret etmemiştir. Ancak, yürütülen Ki-Kare fark testi, daha küçük serbestlik derecesine sahip olan model 2’nin, model 1’e göre veriye daha iyi uyum sağladığına işaret etmiştir [χ2fark(1) = 115.485, p<.001]. Takiben, model 2’nin modifikasyon indeksleri incelenerek madde 1 ile madde 7 arasındaki hata varyansları sabitlenerek model 3 test edilmiştir. Model 3’ün de yeterli uyum indeks değerlerine sahip olmadığı anlaşılırken Ki-Kare fark testi model 3’ün daha iyi bir model olduğunu göstermiştir [χ2fark(1) = 31.659, p<.001]. Diğer bir adımda, model 3’ün modifikasyon indeksleri incelenmiş, madde 15 ile madde 25’in hata varyansları sabitlenmiş ve model 4 test edilmiştir. Model 4’ün yeterli düzeyde uyum indeks değerlerine işaret etmediği anlaşılsa da model 3’e kıyasla daha iyi bir model olduğu gösterilmiştir [χ2fark(1) = 26.016, p<.001]. Son olarak, model 4’ün modifikasyon indeksleri temelinde madde 4 ile madde 10’a ait hata varyansları sabitlenerek model 5 test edilmiştir. Tüm modellerde, hata varyanslarının sabitlenmesinde maddelerin birbiriyle benzeşmesi temel alınmıştır. Sonuç olarak, model 5 kabul edilebilir uyum indekslerine sahip olabilmiştir (Model 5; χ2 (295) = 595.511, p < .001; χ2 / df = 2.019; AGFI = .81, GFI = .84, CFI = .85, NFI = .75, RMSEA = .06). Ki-Kare fark testi de aynı zamanda model 5’in model 4’e kıyasla daha iyi bir model olduğunu göstermiştir [χ2fark(1) = 21.792, p<.001]. Tablo 2 incelendiğinde ulaşılan son model, mükemmel uyum indekslerine işaret etmese de ki-kare değerinin serbestlik derecesine oranının 5’ten küçük olması, RMSEA değerinin .06 olması ve GFI indeksinin .85 olması EHBÖ’nün faktör yapısının kabul edilebilir düzeyde doğrulandığını desteklemiştir (Meydan ve Şeşen, 2011). Ulaşılan son modelde yer alan madde faktör yükleri, maddelere ait hata varyansları ve hatalar arasındaki varyasyon sabitlemeleri Şekil 1’de gösterilmiştir.

AGFI: Adjusted Goodness of Fit
Normed Fit Index, RMSEA: Root Mean Square Residual. Model 2: madde 20 ve 24 arasındaki hatalar sabitlendikten sonra ;Model 3: madde 1 ve 7 arasındaki hatalar sabitlendikten sonra; Model 4: madde 15 ve 25 arasındaki hatalar sabitlendikten sonra; Model 5: madde 4 ve 20 arasındaki hatalar sabitlendikten sonra.

Birleşen ve Ayırt edici Geçerlik

EHBÖ’nün birleşen geçerliğini değerlendirmek üzere LEHBÖ toplam ve alt ölçek puanları ve YIYE-II kaygı ve kaçınma alt ölçek ortalama puanları kullanılmıştır. Pearson Çarpım Momentler Korelasyon katsayılarına göre, EHBÖ-kaygı boyutu ile LEHBÖ toplam puanı arasında olumlu yönde ve anlamlı bir ilişki (r = .37, p < .001), EHBÖ-kaygı boyutu ile LEHBÖ-genel bağlanma alt ölçek puanı arasında olumlu yönde ve anlamlı bir ilişki (r = .24, p < .001), EHBÖ-kaygı boyutu ile LEHBÖ-insan yerine koyma alt ölçek puanı arasında olumlu ve anlamlı bir ilişki (r = .42, p < .001) bulunmuştur. EHBÖ-kaygı boyutu ile LEHBÖ-hayvan hakları alt ölçek puanı arasındaki ilişki anlamlı değildir. EHBÖ-kaçınma boyutu ile LEHBÖ-toplam puanı, genel bağlanma alt ölçek puanı, insan yerine koyma alt ölçek puanı ve hayvan hakları alt ölçek puanı arasında olumsuz yönde ve anlamlı ilişkiler olduğu görülmüştür (r = -.46, p < .001; r = -.46, p < .001; r = -.38, p < .000; r = -.32, p < .001). EHBÖ’nün birleşen geçerliğine kanıt oluşturması açısından, EHBÖ-kaygı/kaçınma ve YIYE II- kaygı/kaçınma puanları arasındaki korelasyon katsayıları incelenmiştir. Bağlanma alanyazınındaki son dönem gelişmeler, bağlanma stillerinin çeşitli bağlanma figürlerine (terapiste, romantik partnere, evcil hayvana) özgül olarak incelenmesini vurgulamaktadır. Ancak, bireyin içsel çalışan modeller ile belirlenen bağlanma stili çeşitli bağlanma figürlerine yönelik olarak birbirleriyle ilişkili olabilir. Bu doğrultuda incelenen korelasyon bulguları, EHBÖ-kaygı ile YIYE II-kaygı puanları arasında olumlu yönde ve pozitif bir ilişki olduğunu göstermiş (r = .44, p < .001); EHBÖ- kaçınma ile YIYE II-kaçınma puanları arasında da olumlu ve pozitif yönde ilişki olduğu görülmüştür (r = .12, p < .05). EHBÖ’nün ayırt edici geçerliğini değerlendirmek üzere EHBÖ-kaygı ve kaçınma ile PDOE toplam puanları arasındaki korelasyon katsayıları değerlendirilmiştir. Buna göre, EHBÖ-kaygı ile PDOE toplam puanı arasında düşük düzeyde olumlu yönde bir ilişki bulunmuştur (r = .19, p < .05). Diğer yandan, EHBÖ-kaçınma ile PDOE toplam puanı arasındaki ilişki anlamlı değildir. Sonuç olarak, elde edilen bulgular EHBÖ’nün birleşen ve ayırt edici geçerliğe sahip olduğunu desteklemektedir.

Yordama Geçerliği

EHBÖ’nün yordayıcı gücünü test etmeye yönelik olarak bir dizi hiyerarşik regresyon analizi yürütülmüştür. EHBÖ-kaygı ve EHBÖ-kaçınma boyutu puanlarının iyilik halinin göstergeleri olarak depresyon, durumluk-sürekli kaygı ve yaşam doyumu puanlarını ne derecede yordadığı test edilmiştir. Tüm analizlerde yaş, cinsiyet, aylık gelir ve mevcut psikiyatrik tanı etkisi kontrol edilmiştir. Yürütülen hiyerarşik regresyon analizi sonuçlarına göre elde edilen bulgular, Tablo 3’te sunulmuştur. Söz konusu değişkenler kontrol edildikten sonra, bulgular EHBÖ-kaygı toplam puanının depresif belirtileri olumlu yönde yordadığını (β = 0.23, t (253) = 3.68, p < .001) ve depresyon puanlarındaki varyansın %5’ini açıkladığını göstermiştir. Ancak, EHBÖ-kaçınma boyutu puanlarının depresyon puanları üzerinde mevcut çalışma kapsamında anlamlı bir yordayıcı gücü bulunmamaktadır. İkinci regresyon analizinde; yaş, cinsiyet, gelir ve mevcut psikiyatrik tanı kontrol edildikten sonra EHBÖ-kaygı ve kaçınma boyutu puanlarının durumluk kaygı puanlarını yordayıcı gücü test edilmiştir. Kontrol değişkenlerinin etkisi dışlandıktan sonra EHBÖ-kaygı boyutu puanları durumluk kaygı puanlarını olumlu yönde, anlamlı şekilde yordamıştır (β = 0.21, t (253) = 3.39, p < .001) ve tek başına varyansın %4’ünü açıklamıştır. Diğer yandan, EHBÖ-kaygı boyutu puanları sürekli kaygı puanlarını olumlu yönde anlamlı şekilde yordayarak tek başına varyansın %6’sını açıklayabilmiştir (β = 0.26, t (253) =

Tablo 3

4.46, p < .001). EHBÖ-kaçınma boyutu puanlarının ise durumluk-sürekli kaygı puanları üzerinde herhangi bir anlamlı yordayıcı etkisi bulunamamıştır. Yürütülen son hiyerarşik regresyon analizinde, ilk blokta yaş, cinsiyet, aylık gelir ve mevcut psikiyatrik tanı değişkenleri kontrol edildikten sonra ikinci blokta EHBÖ-kaygı ve kaçınma boyutlarına ait puanların yaşam doyumu üzerindeki etkisi incelenmiştir. Kontrol değişkenleri bir arada yaşam doyumu üzerindeki varyansın %10’unu anlamlı şekilde açıklarken EHBÖ kaygı ve kaçınma boyutu puanlarının analize dahil edilmesi modelin yaşam doyumunu yordama gücüne anlamlı bir katkıda bulunmamıştır. Sonuç olarak, EHBÖ-kaygı boyutu depresyon, durumluk-sürekli kaygı puanları için anlamlı bir yordayıcıdır.

Güvenirlik Analizi Sonuçları

EHBÖ doğası gereği toplam puan olarak kullanılmaya uygun olmadığı için EHBÖ-kaygı ve EHBÖ-kaçınma boyutları için ayrı ayrı Cronbach alfa iç tutarlık katsayıları hesaplanmıştır. Buna göre, EHBÖ-kaygı boyutu için Cronbach alfa iç tutarlık katsayısı .86’dır. EHBÖ-kaygı boyutunda yer alan maddelerin düzeltilmiş madde-toplam korelasyon katsayıları .31 ile .61 arasında değişmektedir. EHBÖ- kaçınma boyutunun Cronbach alfa iç tutarlık katsayısı ise .79’dur ve bu alt boyutta yer alan maddelerin düzeltilmiş madde-toplam korelasyonları .27 ile .60 arasında değişmektedir. Yarıya bölme tekniği ile hesaplanan güvenirlik katsayılarına göre, Guttman iki-yarı güvenirlik katsayısı EHBÖ-kaygı boyutu için .80 iken EHBÖ- kaçınma boyutu için .75’tir. Her iki boyut için herhangi bir maddenin ölçekten çıkarılmasının Cronbach alfa iç tutarlık katsayısı üzerinde iyileştirici bir etkisinin olmadığı görülmüştür. EHBÖ-kaygı ve kaçınma boyutları test-tekrar test güvenirlikleri her iki zamanda ölçeği dolduran katılımcıların verileri kullanılarak hesaplanmıştır (N = 57). Bulgular, kaygı boyutunun .80 ve kaçınma boyutunun .70 düzeyinde test-tekrar test güvenirliğine sahip olduğuna işaret etmiştir. Bu değerler özgün çalışmada elde edilen değerler ile genel olarak tutarlıdır.

Tartışma

Ülkemizde psikoloji alanında bağlanma ile ilgili birçok araştırma bulunmasına rağmen, evcil hayvana bağlanmayla ilgili araştırmalar oldukça kısıtlıdır. Evcil hayvana bağlanma yönelimlerini değerlendiren geçerli ve güvenilir bir ölçeğe de rastlanmamıştır. Bu araştırmanın amacı; bireylerin evcil hayvana bağlanma yönelimlerini değerlendiren ve Zilcha-Mano ve arkadaşları (2011) tarafından geliştirilen EHBÖ’nün Türkçeye uyarlanması ve ülkemizdeki araştırmalarda kullanılması için evcil hayvana bağlanma yönelimlerini değerlendiren Türkçe bir ölçüm aracını alanyazına kazandırmaktır. Uyarlama sonucunda elde edilen bulgular, EHBÖ’nün sonraki araştırmalarda kullanılbilecek geçerli ve güvenilir bir ölçüm aracı olduğunu göstermiştir.

Mevcut çalışmada, açımlayıcı ve doğrulayıcı faktör analizi bulguları ışığında EHBÖ Türkçe uyarlamasının özgün çalışma (Zilcha-Mano ve ark., 2011) ile tutarlı olarak iki faktörlü yapısının geçerliği doğrulanmıştır. Buna göre; EHBÖ birbiriyle ilişkisiz EHBÖ-kaygı ve EHBÖ-kaçınma olmak üzere iki ayrı boyuttan oluşmaktadır. Bulgular, özgün çalışmada kaygı ve kaçınma boyutlarında yer alan maddelerin alt- boyut dağılımlarının korunduğunu göstermiştir. Yalnızca, EHBÖ-kaygı boyutunda yer alması gereken madde 10 (“Genellikle evcil hayvanımın, kendisine istediğim kadar yakın olmama izin vermediğini hissederim.”) EHBÖ-kaçınma boyutuna da eşit yükle yüklenmiştir. Bu durum, kaçınıcı bağlanan bireylerin savunmacı özelliklerinden dolayı kendilerinin arzulamadığı yakınlığı evcil hayvanları arzulamıyormuş gibi deneyimlemelerinden kaynaklanıyor olabilir. Dolayısıyla, maddenin ayırt edici gücü düşmüş olabilir. Kuramsal nedenlerle, bu maddenin özgün ölçekte olduğu gibi EHBÖ-kaygı boyutunda yer almasına karar verilmiştir. Ek olarak, açımlayıcı faktör analizi bulguları, EHBÖ-kaygı ve EHBÖ-kaçınma boyutlarının mevcut çalışma kapsamında sırasıyla % 18.23’lük ve %19.86’lık bir varyansı açıkladığını göstermiştir. Buna göre, faktörler tarafından açıklanabilen varyansın yeterince yüksek olmadığı düşünülebilir. Söz konusu varyans değerleri, özgün çalışmada elde edilen değerler ile uyumludur (Zilcha-Mano ve ark., 2011). Özgün çalışmada, kaçınma boyutu %23’lük bir varyansı açıklarken kaygı boyutu %18’lik varyansı açıklamıştır. Aynı zamanda, faktörler tarafından açıklanan varyans değerleri romantik ilişkilerdeki kaygı ve kaçınma boyutlarını değerlendiren YIYE-II faktörlerinin açıkladığı varyans düzeyleri ile de örtüşmektedir (Selçuk ve ark., 2005). Genel olarak, faktörlere ait varyans değerlerinin ilgili alanyazınla tutarlı olduğu görülse de ilgili boyutlarda yer alan maddelerin birbirine benzeşiyor olması, katılımcılar tarafından ayırt ediciliklerinin belirlenmesini zorlaştırmış ve dolayısıyla da maddelere verilen tepkilerde sınırlılığa, faktör tarafından açıklanan varyansın düşük olmasına neden olmuş olabilir. Mevcut çalışmanın örneklemi madde sayısına paralel olarak yeterli olsa da (Comrey ve Lee, 1992) faktörlerin açıkladığı varyansın yeterince yüksek olmamasının diğer bir nedeni, örneklem sayısı olabilir. Çalışmanın örneklemi, evcil hayvan sahipleri gibi belirli bireylerden oluştuğu için veri toplama aşamasında iyi düzeyde geniş bir örnekleme ulaşılamamıştır. İlerleyen çalışmalarda faktörlerin açıkladığı varyansa ilişkin veriler yeniden incelenebilir.

Bulgular, EHBÖ Türkçe uyarlamasına ait birleşen geçerliğine yönelik yüksek düzeyde destek sağlamıştır. Genel olarak, EHBÖ-kaygı boyutunun LEHBÖ toplam ve alt boyut puanları arasında olumlu yönde anlamlı ilişkiler olduğu görülmüştür. EHBÖ-kaçınma boyutunun ise LEHBÖ toplam ve alt boyut puanları arasında olumsuz yönde anlamlı ilişkiler bulunmuştur. LEHBÖ evcil hayvana bağlanmanın gücünü ölçen bir araçken bağlanma yönelimlerine ilişkin bilgi sağlamamaktadır (Karameşe, 2014). Birleşen geçerliği bulgularına göre, EHBÖ-kaygı puanları arttıkça evcil hayvana bağlanma gücü artarken EHBÖ-kaçınma puanları arttıkça evcil hayvana bağlanma gücü düşmektedir. Söz konusu bulgular, özgün çalışma bulguları ile oldukça tutarlıdır (Zilcha-Mano ve ark., 2011). EHBÖ bağlanmanın gücüne yönelik olarak LEHBÖ ile tutarlı bilgiler sağlamaktadır. Ancak, bağlanma gücünün yüksek olması sağlıklı bir bağlanma yaşantısının geliştiği anlamına gelmemektedir. EHBÖ’nün birleşen geçerliğine ek kanıtlar, YIYE-II kaygı ve YIYE-II kaçınma puanları aracılığıyla sağlanmıştır. EHBÖ-kaygı ile YIYE-II kaygı puanları arasında orta düzeyde olumlu yönde ilişki olduğu, EHBÖ-kaçınma ve YIYE-II kaçınma puanları arasında ise düşük düzeyde olumlu yönde ilişki olduğu görülmüştür. Zilcha-Mano ve arkadaşları (2011), romantik ilişkilerdeki bağlanmaya yönelik kaygı veya kaçınma ile evcil hayvana yönelik bağlanma kaygısı ve kaçınması arasında birebir ilişki olduğunda bunun “uyum” hipotezini destekleyeceğini savunmuştur. “Uyum” hipotezi, bireyin içsel çalışan modellerinin hem insan-insana hem de insandan-evcil hayvana olan ilişkilerinde uyumlu şekilde kendini göstereceği anlamına gelmektedir. İnsandan insana ve insandan hayvana bağlanma yönelimleri arasında birebir ilişki olduğunu gösteren mevcut bulgu, “uyum” hipotezini desteklemiştir. Aynı zamanda, bağlanma yöneliminin genel bir boyut mu yoksa farklı ilişkilerde kişi-içi farklılıkların görülebileceği bir boyut mu şeklindeki alanyazın tartışmalarına (örn., Klohnen, Weller, Luo ve Choe, 2005) bağlanmanın genel bir boyut olabileceğine yönelik sağladığı görgül destekten dolayı mevcut bulgu önemlidir. Ayırt edici geçerlik analizinde EHBÖ-kaygı ile PDOÖ toplam puanı arasında oldukça düşük ama anlamlı düzeyde ilişki bulunmuş olup EHBÖ-kaçınma ile PDOÖ toplam puanı arasında her hangi bir anlamlı ilişki yoktur. Obsesyonların doğası gereği kaygı yarattığı bilindiğinden, EHBÖ-kaygı ile PDOÖ toplam puan arasındaki düşük ilişki beklendiktir (İnözü ve ark., 2017).Dolayısıyla dinsel obsesyonların yarattığı kaygı ve bu kaygıyı ölçen bir ölçek ile evcil hayvana bağlanma kaygısını ölçen EHBÖ-kaygı alt ölçeğinin .19 gibi düşük bir korealasyon göstermesi bu ölçüm araçlarının farklı yapıları ölçtüğünü destekler niteliktedir.

Yordama geçerliği bulgularına göre; yaş, cinsiyet, aylık gelir ve mevcut psikiyatrik tanı kontrol edildikten sonra EHBÖ-kaygı depresyon, durumluk kaygı ve sürekli kaygı puanlarını anlamlı şekilde olumsuz yönde yordamıştır. EHBÖ-kaçınma, söz konusu değişkenler kontrol edildikten sonra duygu durum değişkenlerinin hiç biri için anlamlı bir yordayıcı olmamıştır. Destekleyici şekilde özgün çalışmada, evcil hayvana kaygılı bağlanma yönelimi psikolojik iyilik hali ile olumsuz yönde psikolojik stres ile olumlu yönde ilişkili bulunmuştur (Zilcha-Mano ve ark., 2011). Evcil hayvana kaygılı bağlanma, ona kötü bir şey olacağına ve bireyin yalnız kalacağına ilişkin yoğun ve girici endişeler, evcil hayvana yönelik yoğun bir yakın olma gereksinimi, öz-değeri sürdürmek için evcil hayvandan onay arayışı gibi bir örüntü ile karakterizedir. Evcil hayvanla devam eden kaygılı bir bağlanma yaşantısının bireylerin iyilik halini olumsuz yönde etkilediği genel bağlanma yönelimlerine ilişkin alanyazınla da tutarlı bir bulgudur (Carnelley, Otway ve Rowe, 2016). EHBÖ- kaçınmanın mevcut çalışmada duygu durum değişkenleri üzerinde anlamlı bir yordayıcı olmaması birkaç faktörle açıklanabilir. EHBÖ-kaçınma alt boyutunun Cronbach alfa değerinin görece düşük olması mevcut alt boyutun Türkiye örnekleminde iyi çalışmıyor olabileceğini gündeme getirmektedir. Araştırmalar bağlanmada kültürel özelliklerin de etkili olduğunu göstermektedir. Kaygılı bağlanma daha toplulukçu kültürlerde görülürken, kaçınıcı bağlanma ise bireyci kültürlerde görülmektedir (Sümer ve Kağıtçıbaşı, 2010). ABD ile Türkiye’nin karşılaştırıldığı bir çalışmada Türkiye’de kaygılı bağlanmanın kaçınıcı bağlanmadan daha çok görüldüğü saptanmıştır (Sümer ve Güngör, 1999a). Ek olarak bağlanmada cinsiyet farklılıkları da bulunmaktadır. Kadınların erkeklere göre daha kaygılı bağlandıkları bulunmuştur (Sümer, 2006). Örneklemin çoğunun kadın olması EHBÖ’nün kaçınıcı alt boyutunun Cronbach alfa değerinin düşük olmasını etkiliyebileceği düşünülmektedir. Zilcha- Mano ve arkadaşlarının (2011) çalışmasında da EHBÖ-kaçınma boyutu ruhsal sağlığa ilişkin değişkenlerle anlamlı bir ilişki göstermemiş bunun yerine evcil hayvanın muhtemel bir ölümü karşısında daha az destek aranması ve daha çok sosyal izolasyon yaşanması ile ilişkili bulunmuştur. Bu durum, EHBÖ-kaçınmanın mevcut çalışmada iyi çalışan bir boyut olsa da incelenmemiş başka değişkenlerle ilişkili bir yapı olabileceğini düşündürmüştür. Diğer yandan, EHBÖ-kaygı ve kaçınma katılımcıların yaşam doyumu puanlarının anlamlı bir yordayıcısı olmamıştır. Evcil hayvana bağlanma yaşam doyumu üzerinde olumlu etkileri olan bir olgudur (Stenseng, 2013). Bu nedenle, EHBÖ-kaygı ve EHBÖ-kaçınma puanları ile yaşam doyumu puanları arasındaki ilişkinin olumsuz yönde anlamsız olması beklenmiştir. Evcil hayvana bağlanma ve yaşam doyumu arasındaki ilişki genelde bağlanma düzeyinin gücünü ölçen araçlarla ve daha çok yaşlı örneklemlerde anlamlı bulunmuştur (örn., Gee, Mueller ve Curl, 2017). Dolayısıyla, mevcut çalışmada bağlanmanın gücünden ziyade evcil hayvana güvensiz bağlanma yönelimlerini ölçen bir ölçüm aracı kullanılması ve örnekleme ait yaş ortalamasın düşük olması söz konusu bulgu için açıklayıcı olabilir.

Bu çalışma EHBÖ’nün psikometrik özellikleriyle ilgili birçok önemli bulgu sağlasa da, çalışmanın bazı sınırlılıkları bulunmaktadır. Bu sınırlılıklardan en önemlisi, örneklem büyüklüğüdür. Özellikle, EHBÖ-kaçınma boyutunda yer alan bazı maddelerin faktör yüklerinin sınırda bir şekilde kabul edilebilir olduğu ve maddelere ilişkin hata varyanslarının yüksek olduğu anlaşılmıştır. Bu maddeler, kültürel farklılıklar nedeniyle Türk kültüründe yaşayan ve evcil hayvanı olan bireyler için içerik açısından yeniden düzenlemeye ihtiyaç duyuyor olabilir (örn., “Evcil hayvanım benim için genellikle bir baş belasıdır.”). Ancak, bu olasılığın daha büyük örneklemli çalışmalarla yeniden değerlendirilmeye ihtiyaç duyduğu düşünülmektedir. İşlem kısmında değinildiği gibi çalışma internet tabanlı bir yazılımla yürütülmüştür. Katılımcıların hepsi internet kullanıcısıdır. Her ne kadar katılımcıların yaş aralığı 19- 62 olsa da, internet kullanıcılarının çoğunun genç olması bulguların genellenebilirliğini kısıtlamaktadır. Uluslararası alanyazında genellikle ileri yaşlarla çalışmalar yürütülmüş ve özellikle yalnız yaşayan yaşlı bireyler için evcil hayvan sahibi olmanın hem psikolojik hem de fiziksel sağlık açısından oldukça önemli olduğu gösterilmiştir (Brown ve Rhodes, 2006; Garrity ve ark., 1989). Bu bilgiler göz önüne alındığında sonraki çalışmalarda ileri yaşta olan bireylerin dahil edilmesinin katkı sağlayıcı olabileceği düşünülmektedir. Çalışmanın bir diğer kısıtlılığı ise kadın-erkek dengesinin sağlanamamış olmasıdır. Farklı yaş gruplarıyla yapılan birçok araştırmada kadınların evcil hayvanlarına erkeklerden daha çok bağlandıkları bulgulanmıştır (Johnson, Garrity ve Stallones, 1992; Kidd ve Kidd, 1980; Vizek-Vidovic, Arambasic, Kerestes, Kuterovac-Jagodic ve Vlahovic-Stetic, 2001). Bu nedenle ileriki araştırmalarda kadın erkek dengesinin sağlanmasının önemli olduğu düşünülmektedir. Ek olarak alanyazında evcil hayvanların türlerinin de bağlanma türleri açısından önemli olabileceği belirtilmektedir (Zilcha-Mano ve ark., 2011). Özellikle kedi ve köpek sahiplerinin ayrı ayrı değerlendirildiği karşılaştırma çalışmaları alana önemli katkı sağlayacaktır. Belirtilen sınırlılıklara rağmen, EHBÖ’nün faktör analizi soınuçlarının tatmin edici düzeyde olması nedeniyle EHBÖ Türkçe formun kabul edilir geçerlik ve güvenirlik değerlerine sahip olduğu söylenebilir.

Kaynaklar

Abramowitz, J. S., Huppert, J. D., Cohen, A. B., Tolin, D. F. ve Cahill, S. P. (2002). Religious obsessions and compulsions in a non-clinical sample: the Penn Inventory of Scrupulosity (PIOS). Behaviour Research and Therapy, 40(7), 825-838.

Ainsworth, M. D. S., Blehar, M. C., Waters, E. ve Wall, S. (1978). Patterns of attachment: Assessed in the strange situation and at home. Hillsdale, NJ: Erlbaum.

Albert, A. ve Bulcroft, K. (1988). Pets, families, and the life course. Journal of Marriage and Family, 50, 543–552.

Allen, K. M., Balscovich, J. ve Mendes, W. B. (2002). Cardiovascular reactivity in the presence of pets, friends, and spouses: The truth about cats and dogs. Psychosomatic Medicine, 64, 727–739.

Altın, M. (2009). A cross-cultural investigation of obsessive compulsive disorder symptomatology: The role of religiosity and religious affiliation (Yayımlanmamış Doktora Tezi). Ankara: Orta Doğu Teknik Üniversitesi.

Becker, M. (1999). Pets keep people happy. Veterinary Economics, Special Edition, 40-46.

Boldt, M. A. ve Dellmann-Jenkins, M. 1992. The impact of companion animals in later life and considerations for practice. The Journal of Applied Gerontology, 11(2): 228–239.

Bowlby, J. (1982). Bağlanma ve kaybetme. (T. V. Soylu, Çev.). İstanbul, Pinhan Yayıncılık.

Bowlby, J. (1988). Güvenli bir dayanak: Ebeveyn- çocuk bağlanması ve sağlıklı insan gelişimi (S. Güneri, Çev.) İstanbul, Psikoterapi Enstittüsü Yayınları.

Brennan, K. A., Clark, C. L. ve Shaver, P. R. (1998). Self-report measurement of adult attachment: An integrated overview. J. A. Simpson ve W. S. Rholes (Ed.), Attachment theory and close relationships içinde (ss. 46–76). New York: Guilford.

Brown, S. G. ve Rhodes, R. E. (2006). Relationships among dog ownership and leisure time walking amid Western Canadian adults. American Journal of Preventive Medicine, 30, 131–136.

Çokluk, Ö., Şekercioğlu, G. ve Büyüköztürk, Ş. (2012). Sosyal bilimler için çok değişkenli istatistik: SPSS ve Lisrel uygulamaları. Pegem Akademi: Ankara.

Comrey, A. ve Lee, H. (1992). A first course in factor analysis. Hillsdale, NJ: Erlbaum.

Dağlı, A. ve Baysal, N. (2016). Yaşam doyumu ölçeğinin Türkçe’ye uyarlanması: Geçerlik ve güvenirlik çalışması. Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 15(59), 1250-1262.

Daly, B. ve Morton, L.L. (2006). An investigation of human-animal interactions and empathy as related to pet preference, ownership, attachment, and attitudes in children. Anthrozoös, 19(2), 113-127.

Carnelley, K. B., Otway, L. J. ve Rowe, A. C. (2016). The effects of attachment priming on depressed and anxious mood.Clinical Psychological Science, 4(3), 433-450.

Cassidy, J. ve Kobak, R. R. (1988). Avoidance and its relation to other defensive processes. J. Belsky, T. Nezworski (Ed.), Clinical implications of attachment içinde (ss. 300-323). Hillsdale: Erlbaum.

Diener, E., Emmons, R. A., Larsen, R. J. ve Griffin, S. (1985). The Satisfaction with Life Scale. Journal of Personality Assessment, 49(1), 71-75.

Endenburg, N. ve Van Lith, H.A. (2011). The influence of animals on the development of children. The Veterinary Journal, 190, 208–214.

Friedmann, E. ve Thomas, S. A. (1995). Pet ownership, social support, and one-year survival after acute myocardial infarction in the Cardiac Arrhythmia Suppression Trial (CAST). The American Journal of Cardiology. 76, 1213– 1217.

Garrity, T.F., Stallones, L., Marx, M.B. ve Johnson, T.P. (1989). Pet ownership and attachment as supportive factors in the health of the elderly. Anthrozoos, 3(1), 35- 44.

Gee, N.C., Mueller, M.K. ve Curl, A.L. (2017). Human-animal interaction and older adults: An overview. Frontiers in Psychology, 8, 1456.

Geisler, A.M. (2004). Companion animals in palliative care. American Journal of Hospice & Palliative Care, 21, 285–288.

Hall, M. J., Ng, A., Ursano, R. J., Holloway, H., Fullerton, C. ve Casper, J. (2004). Psychological impact of the animal-human bond in disaster preparedness and response. Journal of Psychiatric Practice, 10(6), 368-374.

Hansen, K. M., Messinger, C. J., Baun, M. M. ve Megel, M. (1999). Companion animals alleviating distress in children. Anthrozoös, 12, 142–148.

Hazan, C. ve Shaver, P. R. (1987). Romantic love conceptualized as an attachment process. Journal of Personality and Social Psychology, 52, 511–524.

Hunt, M., Al-Awadi, H. ve Johnson, M. (2008) Psychological sequelae of pet loss following Hurricane Katrina, Anthrozoös, 21(2), 109-121.

İnözü, M., Keser, E. ve Karancı, A.N. (2016). Penn Dinsel Obsesyonlar Envanteri’nin Türkçe formunun psikometrik özelliklerinin değerlendirilmesi. Türk Psikiyatri Dergisi, 27, 1-9.

Johnson, T. P., Garrity, T. F. ve Stallones, L. (1992). Psychometric evaluation of the Lexington Attachment to Pets Scale (LAPS). Anthrozoös, 5(3), 160-175.

Karameşe, H. (2014). Lexington evcil hayvanlara bağlanma ölçeği’nin Türkçe’ye uyarlanması, Türkçe formun geçerlilik ve güvenilirlik çalışması (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Gaziosmanpaşa Üniversitesi: Tokat.

Fraley, R. C., Waller, N. G. ve Brennan, K. A. (2000). An item response theory analysis of self-report measures of adult attachment. Journal of Personalityand Social Psychology, 78(2), 350-365.

Khantzian, E. J. (1997). The self-medication hypothesis of substance use disorders: A reconsideration and recent applications. Harvard Review of Psychiatry, 4(5), 231-244.

Kidd, A. H. ve Kidd, R. M. (1980). Personality characteristics and preferences in pet ownership. Psychological Reports, 46, 939–949.

Klohnen, E. C., Weller, J. A., Luo, S. ve Choe, M. (2005). Organization and predictive power of general and relationship-specific attachment models: One for all, and all for one? Personality and Social Psychology Bulletin, 31, 1665–1682.

Kotrschal, K. ve Ortbauer, B. (2003). Behavioral effects of the presence of a dog in a classroom. Anthrozoös, 16, 147–159.

Kurdek, L.A. (2008). Pet dogs as attachment figures. Journal of Social and Personal Relationships, 25(2), 247-266.

Kwong, M.J. ve Bartholomew, K. (2011). ‘‘Not just a dog’’: An attachment perspective on relationships with assistance dogs. Attachment & Human Development, 13(5), 421–436.

Levinson, B. M. (1969). Pet-oriented child psychotherapy. Springfield, Illinois: Charles. C. Thomas.

Mallinckrodt, B., Gantt, D. L. ve Coble, H. M. (1995). Attachment patterns in the psychotherapy relationship: Development of the Client Attachment to Therapist Scale. Journal of Counselling Psychology, 42, 307-317.

McCulloch, M. (1983). Animal-faciliated therapy: Overview and future directions. A.H. Katcher, A.M. Beck, (Ed.), New perspectives on our lives with companion animals içinde. Philadelphia: University of Pennsylvania Press.

Marsa-Sambola, F., Williams, J., Muldoon, J., Lawrence, A., Connor, M. ve Currie, C. (2017). Quality of life and adolescents’ communication with their significant others (mother, father, and best friend): The mediating effect of attachment to pets. Attachment & Human Development, 19(3), 278-297.

Melson, G.F. (2003). Child development and the human-companion animal bond. American. Behavioral Science, 47, 31–39.

Meydan, C. H. ve Şeşen, H. (2011). Yapısal eşitlik modellemesi AMOS uygulamaları. Ankara: Detay.

Mikulincer, M. ve Shaver, P.R. (2003). The attachment behavioral system in adulthood: Activation, psychodynamics, and interpersonal processes. M. P. Zanna (Ed.), Advances in experimental social psychology içinde (ss. 53– 152). New York, NY: Academic Press.

Mikulincer, M. ve Shaver, P.R. (2007). Attachment in adulthood: Structure, dynamics and change. New York, NY: Guilford Press.

Miltiades, H. ve Shearer, J. (2011) Attachment to pet dogs and depression in rural older adults. Anthrozoös, 24(2), 147-154.

Nebbe, L. (2001). The elementary school counselor and the HCAB. P. Salloto (Ed.), Pet assisted therapy: a loving intervention and an emerging profession: leading to a friendlier, healthier, and more peaceful world içinde. Norton, MA: D.J. Publications.

Onur, E. (2012). İstanbul’da kedi köpek sahiplenmesinin sosyo-ekonomik parametreleri. (Yayımlanmamış Doktora Tezi). İstanbul: İstanbul Üniversitesi.

Öner, N. ve Le Compte, A. (1985). Handbook of state-trait anxiety inventory. İstanbul :Bogazici Üniversitesi.

Öner, N. ve Le Compte, A. (1998). Sürekli durumluk/sürekli kaygı envanteri el kitabı. İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Yayınları.

Plemons, A.M. (2008). Commodifying fido: Pets as status symbols (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Texas: Texas A&M University:.

Prato-Previde, E., Fallani, G. ve Valsecchi, P. (2006). Gender differences in owners interacting with pet dogs: An observational study. Ethology, 112, 64–73.

Purewal, R., Christley, R., Kordas, K., Joinson, C., Meints, K., Gee, N. ve arkadaşları (2017). Companian animals and child/adolescent development: A systematic review of evidence. International Journal of Environmental Research and Public Health, 14(3), 234.

Radloff, L. S. (1977). The CES-D scale a self-report depression scale for research in the general population. Applied Psychological Measurement, 1(3), 385-401.

Schaffer, C. B. (2009). Human-animal bond considerations during disasters. Tuskegee University, AL: Center for the Study of Human–Animal Interdependent Relationships Erişim adresi: http://virginiasart.org/wordpress/wp-content/uploads/2012/05/Human- animal_bond_considerations_during_disasters_-_schaffer_caroline.pdf

Selçuk, E., Günaydın, G., Sümer, N. ve Uysal, A. (2005). Yetişkin bağlanma boyutları için yeni bir ölçüm: Yakın İlişkilerde Yaşantılar Envanteri-II’nin Türk örnekleminde psikometrik açıdan değerlendirilmesi. Türk Psikoloji Yazıları, 8(16), 1-11.

Smolkovic, I., Fajfar, M. ve Mlinaric, V. (2012). Attachment to pets and interpersonal relationships. Journal of European Psychology Students, 3, 15-23.

Spielberger, C. D., Gorsuch, R. L. ve Lushene, R. E. (1970). Manual for state-trait anxiety ınventory. California: Consulting Psychologist Press.

Stenseng, F. (2013). Attaching person-pet attachment to positive psychology: In response to Andreassen, Stenvold & Rudmin. Psychology and Society, 5(2), 24-27.

Sümer, N. ve Güngör, D. (1999a). Çocuk yetiştirme stillerinin bağlanma stilleri, benlik değerlendirmeleri ve yakın ilişkiler üzerindeki etkisi. Türk Psikoloji Dergisi, 14(44), 35-58.

Sümer, N. (2006). Yetişkin bağlanma ölçeklerinin kategoriler ve boyutlar düzeyinde karşılaştırılması. Türk Psikoloji Dergisi, 21, 1-22.

Sümer, N., ve Kağıtçıbaşı, Ç. (2010). Culturally relevant parenting predictors of attachment security: Perspectives from Turkey. P. Erdman, N. Kok-Mun (Ed.) Attachment: Expanding the cultural connections içinde (ss. 157-179). New York, Routledge Press.

Tatar, A. ve Saltukoglu, G. (2010). The adaptation of the CES-Depression Scale into Turkish through the use of confirmatory factor analysis and item response theory and the examination of psychometric characteristics. Bulletein of Clinical Psychopharamcology, 20, 213-227.

Topal, J., Miklosi, A., Csanyi,V ve Doka, A. (1998). Attachment behavior in dogs (Canis familiaris): A new application of Ainsworth’s (1969) Strange Situation Test. Journal of Comparative Psychology, 112, 219–229.

Vizek-Vidovic, V., Arambasic, L., Kerestes, G., Kuterovac-Jagodic, G. ve Vlahovic- Stetic, V. (2001). Pet ownership in childhood and socio-emotional characteristics, work values and professional choices in early adulthood. Anthrozoös, 14(4), 224-231.

Wrobel, T. A. ve Dye, A.L. (2003). Grieving pet death: Normative, gender and attachment issues. OMEGA, 47(4) 385-393.

Zilcha-Mano, S., Mikulincer, M. ve Shaver, P.R. (2011). An attachment perspective on human-pet relationships: Conceptualization and assessment of pet attachment orientations. Journal of Research in Personality, 45, 345–357.

www.nesnedergisi.com

The post Evcil Hayvana Bağlanma Ölçeği: Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması first appeared on Göktan Eker.

]]>
Psikolojiye Göre Evcil Hayvanlarımıza “Çocuğum!” Diyecek Kadar Bağlanmamızın Ardında Yatan Sebepler http://www.goktaneker.com/2022/05/17/psikolojiye-gore-evcil-hayvanlarimiza-cocugum-diyecek-kadar-baglanmamizin-ardinda-yatan-sebepler/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=psikolojiye-gore-evcil-hayvanlarimiza-cocugum-diyecek-kadar-baglanmamizin-ardinda-yatan-sebepler Tue, 17 May 2022 06:23:06 +0000 http://www.goktaneker.com/?p=3589 https://www.webtekno.com/evcil-hayvanlara-yavrum-demek-h122723.html 2018 yılında yapılan bir araştırmaya göre evcil hayvan sahiplerinin %85’i heteroseksüel kadınlardan oluşuyor. Araştırmanın sonuçlarına göre; bu kişilerin, eğer kendi biyolojik çocukları yoksa, evcil hayvanlarından bahsederken “yavrum, çocuğum” ifadelerini[...]

The post Psikolojiye Göre Evcil Hayvanlarımıza “Çocuğum!” Diyecek Kadar Bağlanmamızın Ardında Yatan Sebepler first appeared on Göktan Eker.

]]>
https://www.webtekno.com/evcil-hayvanlara-yavrum-demek-h122723.html

2018 yılında yapılan bir araştırmaya göre evcil hayvan sahiplerinin %85’i heteroseksüel kadınlardan oluşuyor. Araştırmanın sonuçlarına göre; bu kişilerin, eğer kendi biyolojik çocukları yoksa, evcil hayvanlarından bahsederken “yavrum, çocuğum” ifadelerini daha sık kullandığı görülmüş.

Antropolog Shelly Volsche’un bir araştırmasında dile getirdiği üzere son yıllarda, evcil hayvanlara olan ilgi artmış durumda. Artan ilgiyle beraber hayvanları sevme şeklimiz de evrilmiş gibi duruyor; çünkü online platformlarda ve hayvan sahiplendirme sayfalarında “Ben onun annesiyim“, “Ben onun babasıyım“, “Öz çocuğum olsa anca bu kadar severdim”, “Oğlum”, “Kızım” gibi söylemleri sık duyar olduk.

İnsan ilişkilerini tanımlamak için kullanılan bu kavramlar, insanların evcil hayvanlar ile olan ilişkilerini tanımlamak için de kullanılmaya başlanınca online platformlarda yanlış anlaşılmalar ortaya çıkabiliyor.

Ortaya çıkan yanlış anlaşılmalarla beraber, bu durumu daha ileri bir seviyeye taşıyan ve gerçekten de kendi çocuğu gibi gören bir kitle de mevcut gibi duruyor. İnsanların neden hayvanlarla bu kadar yakın bir bağ kurduğuyla ilgili farklı mecralarda farklı teoriler mevcut. Bu teorilerden bazıları ise şunlar: 

  • Hayvan yavruları insan yavrularının yerini mi alıyor?
  • İnsanlar bağ kurma ihtiyacını hayvanlarla mı gideriyor?
  • İnsanların bu davranışları hayvanların doğasını mı değiştiriyor?

Hayvan yavruları insan yavrularının yerini mi alıyor?

köpek sevgisi

İnsan ve hayvan ilişkileri üzerine çalışan bilim insanları, bilimde yeni bir alanın keşfini sağladılar: Antrozooloji (Anthrozoology). Bu alanda çalışan evrimci antropolog Sarah Hrdy, 2009’da, kendi türünden olmayan canlıların yavrularının bakımını üstlenmenin insanlara has bir özellik olduğunu belirttikten sonra bunun antropologlar ve biyologlar arasında alloparenting olarak bilindiğini de aktardı.

Bu anlayışa göre insanlar bu çağda kendi yavruları yerine hayvanların yavrularını koyuyor olabilir. Çünkü evcil hayvanın bakımını üstlenmek bir çocuk yetiştirmeye kıyasla daha az zaman, maliyet  ve emek gerektirir. Bununla beraber insanın duygusal ihtiyaçlarını (sevgi, ilgi, bağ kurma vb.) gidermenin yeni bir yolu da olabilir.

İnsanlar bağ kurma ihtiyacını hayvanlarla mı gideriyor?

Bağlanma kuramının kurucularından olan Psikolog John Bowbly’ye göre insan ilk güvenli bağlanmasını kendisine bakım veren kişiyle, çoğu zaman annesiyle kurar. Bu, 2 yaşına kadar devam eder. Ergenlikte bu bağ arkadaşlarla kurulurken yetişkinlikte ise romantik ilişkilere evrilir. Dolayısıyla bu bağ kurma ihtiyacı sürekli devam eder. Bu teoriyi dillendiren kişilere göre insanlar birbirlerine karşı güven problemi yaşadıkları ve birbirleriyle bağ kurmak istemedikleri için kendilerine ihanet edemeyecek canlılar olan hayvanlara yönelmiş olabilirler. 

hachi

Ayrıca hayvanlar kontrol edebildiğimiz canlılar oldukları için gelecek korkumuzu da yatıştırıyor olabilirler: Evcil hayvanlar yaşlansalar da değişmezler ve istediğimiz tutarlılığı sağlarlar. Her gün eve geldiğimizde bizi görmekten mutlu olurlar, ilgimizi beklerler, bize sevgi vermeye hazırdırlar. Hatta biz öldükten sonra bile bizi sevmeye devam edebilirler. Tıpkı ölen sahibinin ardından 15 yıl boyunca onu her akşam beklediği metro istasyonunda aynı saatte bekleyen Hachi gibi. Hachi: Bir Köpeğin Hikayesi (Hachiko: A Dog’s Tale) filminde, Hachi her sabah sahibiyle beraber metro istasyonuna kadar yürür, akşam da onun geleceği saatlerde tekrar metro istasyonuna gelip onu bekler ve beraber evlerine dönerler. Sahibi öldüğünde de, kendisi de ölene kadar buna devam eder.

İnsanların bu davranışları hayvanların doğasını değiştiriyor olabilir mi?

Bu teoriye göre hayvanlar insan olmadıkları için onları seviyoruz. Kendimizde ve başkalarında görmek istediğimiz şeyleri onlara yansıtıyoruz. Onların gerçekten hayvan -vahşi, doğal- olmalarını istemiyor ve bizim gibi bir insan olmalarını ama daha statik ve öngörülebilir olmalarını istiyor olabiliriz. 

Hatta bu yüzden  onlara banyo yaptırıp, kıyafetler almış, onlara kendi evimizi açmış olabiliriz. Yalnızlık korkumuzu da onlarla yenmeye çalışıyoruzdur belki de.

köpek

The post Psikolojiye Göre Evcil Hayvanlarımıza “Çocuğum!” Diyecek Kadar Bağlanmamızın Ardında Yatan Sebepler first appeared on Göktan Eker.

]]>